Geçen pazar Saadet Partisi Kongresi oldu. Örnek bir kongre olmuştur. Fatih Erbakan adaylığını koymuş, yapacaklarını anlatmış, eski yönetime çatmamış, onların beceriksizliklerinden bahsetmemiştir. Kendisinin ne yapması gerektiğini anlatmıştır. Mustafa Kamalak da kendisine karşı başkanlık yarışına girene saldırmamıştır. Birlikte sadece delegelere seçenek tanımışlar, hayırda yarışmışlardır.
Şimdiye kadar da Millî Görüş partilerinin kongreleri çekişmesiz geçerdi, ancak Necmettin Erbakan’ın karizma baskısı sebebiyle öyle geçerdi. Sonra da bölünmeyelim fobisi altında birlik gösterilirdi. Bu kongrede öyle olmadı. Taraflar rahattı, kendileri kazanmasalar da karşı tarafı emin görüyorlardı. Delegeler bize oy vermek isterlerse bize verirler, onları isterlerse onlara oy verirler, onlar da bizim kadar bu işe layıktır diyorlardı.
Sadet Partisi’nin bu başarılı kongresinden dolayı Allah’a hamd eder, başarılarına dua ederim...
Kongreye hiçbir hazırlık yapılmadan Fatih Erbakan aday olmuş, seçime girmiş ve dörtte bir oranından fazla oy almıştır. Bunun büyük manası vardır. Kongre Saadet Partisi yöneticilerine demiştir ki; biz Erbakan’dan ve oğlundan vazgeçmiyoruz. Birleşin ve birlikte karşımıza çıkın. Bu büyük bir mesajdır. Fatiha Erbakan’a da demiştir ki; doğru yoldasın, sabredip sebat edersen, hazırlanırsan, gelecekte seni başımızda görmek isteriz.
Ben kendilerine şunu tavsiye etmiştim; Kamalak’a gidelim ve ona dört şart koyalım.
1) Kongre seni başkan yaptı, Oğuzhan Asiltürk’ü başkan yapmadı. Önce o seçilseydi, sonra onun adayı olarak seni seçseydiler, denecek bir şey olmazdı. Kongre delegeleri seni seçti. Sen iktidarı başkasına devredemezsin. Ya kalırsın ya da istifa edersin. Oğuzhan’a biat etmekten vazgeçeceksin. Kongremiz Yüksek İstişare Kurulu’na yeni birini seçecektir. Yüksek İstişare Kurulu, Genel Başkan’ın istişare kuruludur, ona talimat veren kurul değildir. Oğuzhan kendisini partinin üstünde görüyor, burada da hata ediyor.
2) Fatih Erbakan Genel Sekreter olacak, sizin emrinizde olacak, uygulamada size muhalefet etmeyecektir. Geçinemediğiniz takdirde olağanüstü kongreye gidilecek, yeni kongreye yeni liste ile girersiniz.
3) Ne var ki Fatih Erbakan beyanlarında ve çalışmalarında bağımsız olacaktır. Parti demek değişik fikirlerin beyan edildiği ve savunulduğu yer demektir. Zamanla maşeri görüşler kendilerinden doğar, kararı başkan verir. Verilen karar karar defterine yazılırsa partiyi bağlar. Genel Başkan da özgürdür, istediğini söyler, söyledikleri partiyi bağlamaz. Karar defterine yazılırsa veya partinin kaşeli bir kâğıdına başkan imza atarsa partiyi ilzam eder. Karşı fikirleri savunmaya devam etmek serbesttir ama uygulama da ona uyulur. O halde parti içinde kimse kimsenin konuşmasına karışamaz. İslâm partisi budur. Merkezi fikirleri empoze eden parti emperyalistlerin sömürme teşkilatı olur.
4) Adil Düzen benimsenecek ve bu çalışmalarda Necmettin Erbakan’ın yaptığı gibi Akevler’den yararlanılacak, dışlanmayacak; partinin programı Adil Düzen olacak.
Bunu kabul ederse onu destekleyelim, kongreye tek liste ile çıkalım. Kabul etmezse biz programı hazırlayalım, kongrede öyle adaylığımızı koyalım demiştim.
Dediklerim olmadı.
Ancak örnek kongre oldu.
Allah hepsinden razı olsun.
Buna bir hususta itiraz edilebilir. Kongrede birbirlerini yumruklayanlar olmuştur. Bunlar sermayenin görevli kimseleridir. Birbirleri ile güya dövüşürler, kongreyi karıştırmak isterler. Basın da onları büyütür ve halka öyle sunar. Ajanların birbirlerini dövmeleri dışında bir şey olmamıştır. Bu bakımdan da tebrik edilmesi gereken bir durum vardır.
*
AK Parti’de çekişme olmamıştır, ancak bu sıralarda dört bakanın soruşturulmasına ittifaka yakın oy verdiler. Parti bunları bakan yapmayacaktı ama yaptıktan sonra sermayenin tertiplerine paralel onları soruşturmaya alma AK Parti’deki birliği bozar. Bununla beraber AK Parti’de makam çekişmesi olmamıştır. Kime görev verilmişse kabul edilmiştir.
Süleyman KARAGÜLLE