Devlet sadece hukukla yetinemez, zaman zaman kanuna aykırı işler yapmak gerekebilir. Bir örnek verelim. Mesela ülkenin selameti için birinin ölmesi gerekebilir. Siz onu hukuk kuralları içinde öldüremezsiniz. Ama öldürmezseniz devlet yıkılabilir. Diyelim ki devletin bekası için önemli olan bir sırrı bilen biri düşmana esir düştü. Orada onu söyletecekler ve devletimiz yıkılacak. Çare olarak mesela bir milyon doları ortaya koyup bir casusa orada onu öldürtmektir. Dört-beş milyon dolar da olabilir. Ayakkabı kutusuna konur ve gönderilebilir. O kişiyi orada öldürtürüz. Öldürten gazi olur, ölen de şehit olur. Çünkü biraz sonra o da zaten ölecek ama o önceden ölmezse devlet çökecek, millet ölecektir.
Bu gerçekleri insanlık tecrübe ile bilmektedir. Bu sebeple bütün uluslar bütçelerine örtülü ödenek koyarlar, sen bununla istediğini yap derler, biz sana güveniyoruz derler. Bu ödeneği ülkenin aleyhine kullanmazsın. Belki bazı gereksiz yerde de kullanabilirsin ama biz sana devleti teslim ediyoruz, bu kadar karar verme yetkin de olsun denir. Verilen bu paranın kaydı tutulmaz, kime verdiği ve ne yolunda kullanıldığını yalnız o bilir. Bu gizlidir. Biri bunu dinler de ifşa ederse; devlet sırrıdır, açıkladığı için kanundaki en ağır ceza verilir.
Türkiye Cumhuriyeti kanunları bu yetkiyi yalnız Başbakan’a vermiştir. Böyle bir ödenek Cumhurbaşkanı’na verilmez, Meclis Başkanı’na verilmez, Genelkurmay’a verilmez; sadece ve sadece Başbakan’a verilir.
Demokratik ülkelerde milletin oyu ile icracı olarak en yetkili kişi başbakandır; ABD’de cumhurbaşkanıdır, onun emrine verilmiştir.
Adnan Menderes’e ihanet eden sekreteri bunların kaydını tutmuştur. Bu hain Menderes’in karısının berber parasını, o zamanki 20 lirayı, tahsisat-ı mestureden vermiş, bunu da deftere kaydetmiştir. Sonra asılmasında bunlar delil sayıldı! Oysa Menderes her şeyden önce babasından kalan mirasla varlıklı biridir. 20 lira değil 20 000 lira bile onun için bir sorun teşkil etmezdi. Sekreter ondan ister ve rahatlıkla alabilirdi. Diyelim ki ödedi. 20 lirayı ben mesela bir arkadaşımın işinde ödesem yazmam, cebimden öderim. İşte ondan sonradır ki kanuna aykırı olarak örtülü ödeneği yazmaktadırlar.
Bu yolla Başbakan’ın elini kolunu bağlamış, ülke çıkarları için harcama imkânını bırakmamışlardır. Bu tahsisat-ı mesture gizli işlerde kullanılacaktır. Hiçbir kaydı olamaz. Kaydetmek demek delilleri hazırlamak demektir. Bu aleni yapılabilse zaten devlet ona örtülü ödenek olarak vermezdi. Nitekim S. Demirel cumhurbaşkanı iken Tercüman gazetesine böyle bir para vermiştir. Cumhurbaşkanı’nın böyle bir tahsisatı yoktur ama Başbakan ona kullandırabilir. O da “verdimse verdim” dedi ve kavga bitti.
Erdoğan’ın yapacağı şu idi. Bu paraların tamamını ben verdim, örtülü ödenekten verdim deyip sahip çıkacaktı. Yaptıkları şey suç değildirbki; bir adamın evinde dolar bulundurması suç değildir. Borç alırım, bağış alırım, zorla alırım ve bulundururum. Mahkeme buna nasıl karar verir?! Savcı bunu nasıl talep eder?! Emniyet bunu nasıl yerine getirir?!. Bulsalar bile hemen Başbakan’a haber verip onun ne dediğine bakıp sormaları gerekirdi. Bu durumda bunu yapanların hepsini Başbakan o gün hapse attırabilirdi.
Başbakan maalesef bunları bilmiyor!
*
Bizimle beraber siyaset yapan ve bizden öğrenebildikleri ile başbakan olan bu kardeşimiz, ajanları etrafına toplamakla onların oyuncağı hâline gelmiştir...
Asıl kendisine oyun oynayanları kadrolara yerleştirmek için kendisine sadık olan kimseleri uzaklaştırıyor, onların adamlarını kadrosuna yerleştiriyor!..
Erdoğan’ın mağlubiyetine en çok üzülenler yine o saldırdığı cemaat ehli olacaktır...
Onlar saldırıyor, o da savunuyor diyeceksiniz...
Asıl yanılma buradadır.
İki tarafta da saldıranlar aynı kaynağın elemanlarıdır. Onların bile bu oyundan haberleri yoktur. Ama iki tarafı da finanse eden aynı kaynaktır...
*
AK Parti bu seçimi kazanacaktır ümidindeyim.
Ama AK Parti maalesef arabayı uçuruma sürüyor;
Bu gidişle kendisi de helâk olacak bizi de helâk edecektir...
Biz ona Kur’an’ın dediklerini söyleyeceğiz. Bizden başka da bunu söyleyecek kimse yoktur; olmasını ne kadar çok isterdik ama maalesef yoktur.
Şimdi bu yazıları yazıp şimdilik vebalden kurtulduk.
Başbakan’a ulaşılması/ulaştırılması dua ve dileklerimizle…
SÜLEYMAN KARAGÜLLE