Ben oyumu AK Parti’ye vereceğim ama Başbakan Erdoğan’ın konuşmaları beni son derece rahatsız ediyor. Her iki tarafta paralel kuruluş vardır. Örnek olarak Millî İstihbarat paralel hâle gelmiştir. Bu kadar büyük dinlemeleri ya MİT yapmıştır, o zaman paralel devlettir. Yahut bu kadar büyük dinlemelerden haberdar olamamıştır, o zaman bu kurum mefluç bir kurumdur. Başbakan Erdoğan’ın Cemaat’teki paralel devlet yerine kendi içindeki paralel kuruluşu araştırması gerekir.
Fethullah Gülen ABD’de sürgün zavallı bir samimi insandır. Hak uğruna çekmediği kalmamıştır. Kendisi resmen benim onlarla ilişkim yok diyor. Başbakan ise her konuşmada onu hedef alarak konuşuyor. Bu beni son derece rahatsız ediyor, kendisine oy vereceğim için rahatsız ediyor. Kişilere cephe alma yoktur, hakaret etme yoktur. Muhakemesiz insanları suçlama yoktur.
Erdoğan’ın söylemesi gereken şudur: Adil yargı sistemini kuracağım. Gizli istihbarata değil, resmi delillere dayanarak suçlu olanları ortaya çıkarırlarsa ben de hakem kararlarını infaz edeceğim diyecek. Suçlu vardır ama kimin suçlu olduğunu bilmem. Adil yargı onu ortaya çıkaracaktır. Ben de olsam verdiği kararlara uyacağım. Acele etmesinler. Suç işleyenler mahkûm olacak ama müfteriler de mahkûm olacak diyecek. Başbuğ’un 26 ayını yiyenler 26 ay hapishanede kalmalıdırlar.
Erdoğan adil yargılama sistemini nasıl kuracağını açıklayacaktır.
Önce Meclis’te parlamentonun sıralama usulü ile seçtiği 20 kadar Yüksek Hakem seçeceğiz. Milletvekilleri, profesörler, generaller ancak buradaki hakemler tarafından mahkûm edilebilir, tutuklanabilir, gözaltına alınabilir. Hakemlerden birini bir taraf, hakemlerden diğerini diğer taraf seçecektir, başhakemi hakemler seçecektir. Bunlar yargılayacak ve kararları kesin olacaktır. Kararları infaz edilecek ama kararlar aleyhinde diğer hakemler nezdinde yargıya gidilebilecektir. Haksız karar veren hakemler de yetkilerini aşmışsa mahkûm edilecek. Yanlış kararlar ise devletçe tazmin edilecek.
Millî İstihbarat Teşkilatı ordunun emrine verilecek, sivil yönetimde gizli istihbarat kullanılmayacaktır. Devlet başkanı asker olarak seçilecek.
Ondan sonra “Adil Düzene Göre Anayasa” ile diğer partilerle tartışmaya başlayacak, uzlaştığı konuları anayasalaştıracaktır.
Diğer patilerin başka sermayeleri yoktur, Erdoğan’a çatma dışında yapacakları bir şey yoktur. Oysa Erdoğan’ın elinde her türlü imkânı vardır. Yaptıklarını değil yapacaklarını anlatması gerekecektir. Yapacakları da “Yeni Anayasa” olmalıdır. Mevcut anayasanın yetersiz olduğunda ittifak vardır kimse yeni anayasadan ne istediğini söylemiyor. AK Parti getirmek istediği Anayasayı anlatacaktır.
“Adil Düzen Erbakan’ı iktidar etti. AK Parti’nin bugünkü % 50 ekseriyetle iktidarda olması “Adil Düzen” sayesindedir.
Uğradığı beklenmedik ihanetler Erdoğan’ın moralini bozmuştur. Bunu normal karşılamamız gerekir. Ama arkadaşlarının ve en yakınındakilerin onu uyarmaları, onu teskin etmeleri gerekir, ona moral vermeleri ve onun konuşmalarını kontrol etmeleri gerekir.
Parti içinde artık kimse kalmadı mı, AK Parti’de hiç akıllı kimse kalmadı mı?
Biliyorum, Erdoğan’a saygıdan veya korkudan bu uyarıları yapmaya kimse cesaret edemiyor. Ama parti batıyor, yıkılıyor, uçuruma gidiyor. Yalnız parti batsa batsın gitsin diyebiliriz. Ama yalnız AK Parti batmıyor, biz de batıyoruz, devlet de batıyor, millet olarak batıyoruz. Nasıl böyle vurdumduymaz olunmaktadır?
Erdoğan düşmanımız olabilir ama onun yönettiği arabadayız. Ona çatmak, onu biraz daha kızdırmak değil; onu teskin etmek, onu desteklemek gerekir. Ancak o sayede gemimizi batmaktan kurtarabiliriz. Bu devleti yıkmak isteyenler bile yıkılış dalgasında kendilerinin de boğulmaması için usule göre yıkmaları gerekir.
Tekrar hatırlatıyorum:
Parti içinde artık kimse kalmadı mı?
AK Parti’de hiç akıllı kimse kalmadı mı?
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92