1960 yılında askerler müdahale etti. DP’liler gitti, CHP’liler geldi. Gördüm ki gelen de onlar giden de onlar. Askerleri kullanıyor, kendileri güya kavga ediyor. Oysa birlikte hareket ediyorlar. O zaman anlamadığım şeyi sonra anladım.
Sermaye iki partiyi iktidarda tutuyor; eğer iktidarda olan dinlemezse onu indiriyor öbürünü geçiriyor, sonra da öbürünü indiriyor.
Şimdi ise daha ileri bir şey öğrendim.
Partilerde ve cemaatlerde iki grup var; samimiler ve görevliler.
İnsanlar samimi insanı aramakta, nerede görürlerse orada yer almakta, samimi insanları bulup iktidar etmektedirler. Sermaye bunu önleyemiyor. Çünkü halk büyük bir önsezi ile kimin samimi olduğunu bilir. Menderes samimi idi. Demirel samimi idi. Özal samimi idi. Erbakan samimi idi. Erdoğan da samimidir. Gülen de samimidir.
Sermaye yeni teknik geliştirdi. Samimileri başta bırakıyor ama onların çevresini öyle örüyor ki baş samimi, toplulukları samimi ama arada yabancılar ve görevliler var, yönetim onların elinde, servet onların elindedir. Servetin tamamı ise sermayenin elindedir. Bir yolla cemaatin parasını da o kullanmaktadır.
Temel kural şudur; siz samimiler, siz başta olanlar ve temelde olanlar, siz iş yapmayacaksınız, siz onların işçisi olacaksınız. Onlar sizin adınıza servet sahibi olacaklar ve sizi idare edecekler.
Hiçbir gazete Süleyman Karagülle’den bahsedemez, hiçbir televizyon onu konuşturamaz. Bahsederse o gazete Millî Gazete de olsa kapanır, televizyon susar.
Hürriyet’in sahibi olarak Aydın Doğan görünür, oysa hiç alakası yoktur, bir kapıcıyı bile değiştiremez. Onun görünür ama arkasında sermaye vardır. İhaleye girerler, halkımızdan para toplarlar, sonra bir sermayedara satarlar! TGRT şimdi nerde?!
Bazen Erdoğan gibi samimi olanlar da dolduruşa gelir ve karşı tarafa saldırmaya başlarlar; işte o zaman ecelleri gelmiş demektir.
Bu durumdan nasıl kurtulabiliriz, çözüm nedir?
İşte bugün size bunun usulünü öğretmeye çalışacağız.
1) Atasözü vardır, it ürür kervan yürür. Erdoğan ve Gülen bu konulara hiç karışmayacaklar. Biri karışsa bile diğeri ses çıkarmayacak. Onlar konuşmalarında sadece ve sadece İslâmiyet’i anlatmalıdırlar.
2) İslâmiyet, bin sene evvelki o dönemin fıkhını şimdi ezberlemek değildir. İslâmiyet sadece peygamber sevgisi değildir. Kur’an’ın hiçbir yerinde peygamber sevgisinden bahsedilmiyor, peygambere ittibadan bahsediliyor. O halde her iki taraf da “Adil Düzen”i benimsemeli, kendilerine göre eksiklikleri varsa düzeltmeli ve hep bunları anlatmalı, birbirleri ile bunları tartışmalıdırlar.
3) Halk iyi bilmelidir ki bu kavga Erdoğan ile Gülen arasında değildir. Bunlar birbirlerinin ayrılmaz dostlarıdır. Kavga Risale şakirtleri ile AK Partililer arasında değildir. Kavga bunların adına tüm imkânları ellerine geçirmiş ajanlar arasındadır. Zaman’da çalışanlar ne yapsınlar, saldırmasalar aç kalırlar. Çünkü onlar cari sisteme göre oluşturuldu. Akevler büyümedi ama işgal edilemedi. Bunlar hormonlu büyüdüler, hormonlu büyüme kanserdir.
4) Cemaat ve Liderler eski arkadaşlarını arayıp bulmalılar. Basın yayını, iktidar mevkilerini, para imkânlarını vs… bütün bunları bir kenara atıp samimi olarak yeniden Risaleleri ve Adil Düzeni ihya etmelidirler.
Evet, yeniden Akevler’le eski dostluklarını kurmalıdırlar. Biz onlardan para istemiyoruz, makam istemiyoruz, oy istemiyoruz. Sadece samimiyetle Kur’an kardeşliği yapmalarını istiyoruz. Bıraksınlar, haram paralar ve haram imkânlar sermaye ajanlarının olsun. Bin lira haram para yerine bir lira helal para daha hayırlıdır.
Evet, Akevler bugün çok küçüktür ama AK Parti de Cemaat da birleşip tüm imkânlarımız tüm mevkilerimiz sizin olsun, bize Akevler’i verin deseler, yetki de benim elimde olsa, vermem ve değişmek istemem. Hiç helal ile haram bir olur mu? Akevler hepsinden önce kuruldu. Devletten bir kuruş kredi almadı, bir kuruş yardım görmedi. AK Parti veya Cemaat diyebilir mi ki benim varlığımda devlet desteği yoktur. AK Parti müteahhitlerden aldığı destekle kuruldu. Cemaat devlet desteği ile bu hâle geldi.
Gülen ve Erdoğan benim çok yakın tanıdığım kimselerdir. Ben onlarla her zaman her işi yaparım. İkisi de cemaatlerini ve partilerini bırakmalıdırlar. Benim de katılacağım yeni bir parti kurmalıyız. Bunu yaptığımızda AK Partililer hep bize geleceklerdir, Cemaatliler hep bize geleceklerdir. Akevler yanımızda olacaktır. İşte o parti insanlığa Kur’an düzenini götürecektir. Türkiye “Adil Düzen”e kavuşacaktır. Daha sonra çıkmazda olan dünya bu sayede üçüncü binyıl uygarlığına doğru gidecektir.
Bu zor mudur, bunu yapmak zor mudur?
Asla...
Gülen Türkiye’ye gelecek ve devletimizin güveni içinde olacak, tahtını bırakacaktır.
Erdoğan partiden istifa edecek, gelecek milletvekilleri ile parti kuracak. Partinin programı Akevler’de hazırdır. Adil Düzen Partisi’ni kuracağız.
Bu söylediklerimi çok uçuk fikir olarak kabul edebilirsiniz.
Ama unutmayın ki Son Nebi o zamanki Bizans İmparatoruna mektup yazıncaya kadar onunla hiçbir tanışıklığı yoktu. O görevini yapmıştı. Sonra olanları biliyorsunuz.
Gülen de Erdoğan da Heraklius (610-641) gibi beni dinlemeyecektir.
Onlar beni değil Allah’ı dinlememiş olacaklardır.
Hatırlatıyorum; yanlış yerdesiniz, yanlış yerdesiniz, düşmanların işgal ettiği alandasınız... Oradan hemen hicret etmelisiniz... Gelin, Adil Düzen Partisi’ni kuralım...
Biz sadece Kur’an’dan aldığımız bir emri size ulaştırıyoruz, o kadar.
Benden yazmak; ulaştırmak da okuyucularımın görevi...
Selâm ve dua ile…
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92