ÇÖZÜM “ADİL DÜZEN” SİSTEMİDİR…
Uygarlık Hazreti Nuh ile başlamıştır. Türkçe kökenli dil olan Sümerceyi konuşanlar Kafkasya’dan gelerek bugünkü Kürtlerin oturduğu yerlerden geçmişler ve güneye inmişlerdir. Orada kurdukları ilk Sümer uygarlığı ve getirdikleri çivi yazısı 3000 yıl Ortadoğu’nun hâkim yazısı olmuştur. Sonra yönetimi Sami menşeli Akadlar almışlardır. Ondan sonra da Mezopotamya’da yönetimi Hint-Avrupa menşeli Babilliler almışlardır.
Kürtlerin dilleri bu devreden kalmadır ve Farsçadan farksızdır, Farsçanın bir şivesidir.
Kürtlerin ırklarına gelince; Sümerler olabildiği gibi Akadlar da olabilir, İranlılar da olabilir. Topluluklar zamanla kendi dillerini unutur, hakim olan veya uygar olan ulusların dillerini konuşmaya başlayabilir.
Romalılar Suriye’ye hâkim olmuşlar ve oranın halkını Hıristiyan yapmışlardır. Irak’ı ise işgal edememişler ve oranın halkı Zerdüşt dininde kalmıştır. Irak’ın fethi ile buralar Mecusi iken İslâmiyet’e geçmişlerdir. Kürtler ise İslâmiyet’i İranlılardan önce kabul etmişler, direnmemişledir. Bunun anlamı şudur ki Kürtler ırk bakımından Hint-Avrupa ırkı değildir.
Aynı dili konuştukları halde ırkları farklı olanlar dinlerini farklılaştırarak kendi ırkî özelliklerini korumaya çalışırlar. Bunu Kafkasya’da, Çin’de, Balkanlar’da görmekteyiz. Rusya’da da Slav menşeli ırklar Hıristiyanlığı, Türk veya Arap menşeli ırklar İslâmiyet’i kabul etmişlerdir.
Kürtlerin de İslâmiyet’i direnmeden savaşsız kabul etmeleri onların İranlı ırk olmadığına delalet eder. Nitekim İran İslâm dinini kabul ettikten sonra Araplaşmamak için Şiiliği ayrı mezhep olarak geliştirmiştir. Türkler de Fars hâkimiyetine karşı kendilerini korumak için Sünni olmuşlardır. Kürtler de Sünni olarak Türklerin yanında yer almışlardır.
Alpaslan’ın Malazgirt Savaşı’nda Kürtler de Türklerle bir olmuşlardır. Böylece Kürtler ve Türkler arasında tarihte herhangi bir çatışma asla olmamıştır. Selçuklularda ve Osmanlılarda hep birlikte olmuşlardır. İran-Irak savaşında yalnız Kürtler değil, Şiiler de Aleviler de herkes bir olmuştur ve o tarihten beri mezhep kavgası sona ermiştir. Azeriler Türkçe konuştukları halde İran’a bırakılmıştır, çünkü Şii’dirler. Kürtler Farsça konuştukları halde Türkiye’ye bırakılmıştır, çünkü Sünni’dirler.
Bugün Türkiye’deki Sünniler ile İran’daki Sünniler arasında herhangi dini bir çatışma yoktur. Humeyni bu sorunu çözmüş tüm Müslümanları barıştırmıştır. Erbakan da bu yol üzerinde yürümüştür.
Kürtler ile Türkler arasındaki çatışma halk arasında değildir.
Türkiye’yi parçalamak amacıyla Osmanlılara son asırda uygulanan bazı politikalar Kürtler ile Türkler arasında ayrılıklar ortaya çıkarmıştır.
a) Cumhuriyet hükümetleri bunların medreselerini kapatmış, onları dinsizleştirmek istemişlerdir.
b) Cumhuriyet hükümetleri onların aşiret teşkilatını dağıtıp merkezden yönetmek istemişlerdir.
c) Cumhuriyet hükümetleri millî birlik sağlamak için Kürtçülüğü unutturmak istemişlerdir.
d) Cumhuriyet hükümetleri sömürü sermayesinin isteğine uyarak doğuda PKK belasını bizzat kendileri oluşturmuş ve devamlı onları kışkırtacak eylemler yapmışlardır.
İşte bu sebeplerden dolayı Kürtler bugün Türklerden soğumuşlardır. Ayrılmayı istemekle beraber onlarla da içli dışlı olmayı istemektedirler.
Sömürü sermayesi şimdiye kadar ulusları ve halkaları çatıştırmak suretiyle kendi hâkimiyetini sürdürmek istemiştir. Erbakan’ın çıkışları sayesinde ABD sermayesini oluşturanlar da patronlar ve bankerler olarak ikiye ayrılmış, patronlar ulusları savaştırma politikasından vazgeçmişlerdir. Obama’nın ve Demokratların desteklediği bu siyaset PKK’nın tasfiyesini kararlaştırmış ve Irak-Türkiye çatışmasına son vermiştir.
İşte, Diyarbakır çıkartması budur. Obama, Putin ve Erdoğan üçlüsünün ortak planıdır. Sömürü sermayesi bunu başka şekle çevirmek istemektedir. Barzani Kürtlerin başı olacak, merkez Diyarbakır olacak ve Kürt devleti kurulacak. Böylece sermaye şimdi savaşı Öcalan ile Barzani arasına koyarak başka şekilde fitne yapacaktır. Barışçı cephe bunu bölücülük olarak değil de birliktelik olarak görmüştür.
Sorun çözülmüş değildir.
Kürtler hâlâ Türk kelimesine karşıdırlar. Ortak adımız olmasın diyorlar. Hâlâ Türkiye yerine Kürdiye olarak iki vatanı tasarlamaktadırlar.
Çözüm “Adil Düzen” sistemidir; illerin bağımsızlığı ve hakemlik sistemidir. Bu sistem benimsenmedikçe aramızdaki çatışma bitmez. Bu sorunu da yine Kürtler çözecektir. Kürtler “Adil Düzen”i benimsemeli ve çözümü onlar dayatmalıdırlar.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92