Tarihte dört büyük uygarlık gelip geçmiştir; Mezopotamya-Mısır, İbrani-Yunan, Hıristiyanlık-Bizans, I. Kur’an Uygarlığı ve Avrupa uygarlığı.
Bunlar çift medeniyetler şeklinde gelmiştir. İkinci medeniyetler ayrı medeniyetlerdir ama birinci medeniyetlerin devamıdır. Hukuku yücelten doğu medeniyetleri üzerine oturan batı medeniyetleri tekniği yüceltmişlerdir. Bu çift medeniyetlerden biri zirvedeyken ikincisi yeniden oluşur. Yeni medeniyet iki medeniyetin sentezinden oluşur.
Bugün I. Kur’an Medeniyeti sona ermiş, II. Kur’an Medeniyeti yeniden başlamaktadır. I. Kur’an Medeniyeti’nin bir uzantısı olan bugünkü Batı Medeniyeti zirvededir ve çökmeye başlamıştır. Yeniden oluşacak II. Kur’an Medeniyeti’nin özelliği vardır. Eski medeniyetler önce peygambere sonra kitaplara dayanıyordu. Çünkü o günkü insanlar kitabı anlayacak seviyede değildi. I. Kur’an Medeniyeti ise ikisine birlikte dayanmış, Kur’an da Son Nebi kadar etkili olmuştur. Bugün oluşmaya başlamış olan II. Kur’an Medeniyeti yalnız ve yalnız Kur’an’a dayanacaktır. Çünkü yeni peygamber gelmeyecektir.
I. İslâm Medeniyeti kurulurken ilk kurucuları zaten Arapçadan başka bir dil bilmiyorlardı. Bir iki asır sonra büyük uygarlıklarla karşılaştılar; İran, Bizans, Hint, Çin uygarlıklarını yakından gördüler. Eski Yunan uygarlığı ölmüştü ama eserleri mevcuttu.
Bu uygarlıkları İslâmlaştırarak I. Kur’an uygarlığına aktarırken Arapçadan başka dil kullanmadılar. Tüm uygarlık eserleri o günkü Arapçaya çevrildi. I. Kur’an uygarlığı öyle doğdu. Bugün o uygarlığın ilmî terimleri çoktan tarihe karışmış ve yok olmuştur.
Batı I. Kur’an uygarlığını kendisine mâl ederken birçok kelimeyi Latinceye ithal etti ve Latince de böylece ilmî dil oldu. Arapça kısa yazıldığı için rumuz kullanmadan Matematik yapılabilmiştir. Ama Latince mutlaka Matematik kullanma zorunluluğunu doğurmuştur. Bugün Matematik dili Latince olarak Arapçadan daha ilerdedir.
İkinci Kur’an uygarlığı, III. binyıl uygarlığı nasıl kurulacaktır.
a) Kur’an Arapçası bilgisayar dili ile yeniden öğrenilmeye başlanacaktır.
b) Tüm ilimleri içeren benzer tasnifler ve sistemler ortaya konacaktır. Sekiz yüzlülerden yararlanılacaktır.
c) Kur’an’da sekizyüzlü üzerinde bulunan kavramlardan değişik örnekler vardır. Yani bir kelime astronomiden seçilmişse, ikinci kelime biyolojiden seçilmiştir. Ne var ki sekiz yüzlüde olanların karşılığı kelime Kur’an’da 25’er grup hâlinde vardır. Kimilerinde asaleten vardır, kimilerinde kıyasen vardır. Bu kelimeler bulunup Kur’an Arapçası ile ifade edilmelidir.
d) İlmî kitaplar öyle yazılmalıdır ki iktisatçı okurken o iktisadi manaları ile iktisat ilmine sahip olacaktır. Matematikçi okurken aynı kelimelerle matematikteki manalara sahip olacaktır. Örnek olarak “kalp” dediğimiz zaman dâhiliyeci göğsümüzdeki kalbi, sinir mütehassısı beyni anlayacak, iktisatçı bankaları, ulaştırmacı garajları, istasyonları, havaalanlarını, rıhtımları anlayacaktır.
Böylece Kur’an’ı okuduğu zaman herkes kendi diline göre onda farklı manalara ulaşacaktır.
*
Hüseyin Kayahan bana hitaben yazdığı bir makalede sosyoloji ilmi için bunu yapmak istediğini yazmıştır. Kimsenin kendisi ile çalışmadığını beyan etmektedir. Kayahan da benimle çalışmamıştır. Her zaman beni desteklemiştir. Ne istemişsem eksiksiz yapmıştır ama birlikte çalışmaya yanaşmamıştır. Hâlâ da bu hususta ısrarlıdır.
Hüseyin Kayahan’ın yaşı olgunluk dönemini aşmıştır. Artık gece gündüz çalışarak bu büyük işi başarabilir. Ben benimle beraber çalışmak isteyen herkesle vaktim varsa çalışırım. Ancak başarabilmenin şartlarını burada tekrar etmek isterim.
a) Bu sahada çalışmak demek, peygamber olmadığı halde peygamberlik görevi yüklenmek demektir. Cebrail gelmeyecektir. Onun yerini çalışma arkadaşları almıştır, arkadaşlarla istişare almıştır. Hazreti Peygambere bir ara vahiy kesilmiş ve o büyük sıkıntılara girmiştir. Bazen vahiy geciktiği zaman bunalımlar geçirmiştir. O halde bu hususta çalışmak isteyenler mutlaka günde en az üç defa buluşmalı ve istişare etmelidirler.
b) Ben seksen beş yaşındayım. Torunlarımı ve eski arkadaşlarımı bırakmış olarak İstanbul’dayım. Çünkü temelden Kur’an ilimlerini çalışmaya başlayan yalnız İstanbul cemaati vardır. Yeryüzünde bu çalışma yalnız İstanbul Yenibosna’da yapılmaktadır. Katkı yapmak isteyenler mutlak oraya hicret etmelidirler. Geçinmek için gerekli kazanç için gerekli saatlerini ayırmalıdırlar. Artan zamanlarını mutlaka Hüseyin Kayahan’ın yapmak istediği çalışma benzeri değişik konularda yapmalıdırlar.
c) Bizim nesil bir şeyleri başlatmış ve buraya kadar gelmişlerdir. Bundan sonraki adımlar onun üzerinde oturtulmalı, Akevler denemesinden yararlanılmalıdır. Yenibosna’da çalışanlar bunu yapıyorlar. Kimse kendisi kendi başına plan yapmamalıdır. Herkes başlanmış III. binyıl uygarlığı araştırmasına ben ne aktarabilirim demeli, kendisi hobi olarak çalışmaya başlamalıdır. Onları sonra Allah sentez eder. Bunun için de bir arada olmak gerekir. Çalışmaların uyumlu olması için istişareye gerek vardır. Herkes kendisi karar verip uygulayacaktır. Ancak diğerlerini haberdar edip onlardan etkilendiği ve onlara etki ettiği için sonunda birliğe doğru gidilir.
d) Süleyman Karagülle’ye gelinirse; ondan istifade ediniz. Onda üççeyrek asırlık bir çabanın sonuçları vardır. Ama ona hiçbir zaman güvenmeyin, onu hesaba katarak bir çalışmaya girmeyin. Ondan yararlanın ama dayanacağınız tek varlık Allah olmalıdır, O’nun halifesi olan topluluk olmalıdır. Topluluktan uzak olan Allah’tan uzak olur ve başarıya ulaşamaz.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92