İnsanlık tarım döneminden sanayi dönemine geçmektedir. Çağımızda artık kimse kendi ürettiğini tüketmemektedir. Herkes ya başkasının işçisi olmakta yahut ürettiğini satmakta ve elde ettiği para ile ihtiyacı olan malları alıp geçinmektedir.
Tarım döneminde ise herkes kendi ürettiğini tüketiyor, artan kısımları satıyor ve onunla başkalarının artırdıklarını satın alıyordu. Satmadığı ve almadığı zamanlarda da hayatını sürdürüyordu. İkinci Cihan Savaşı döneminde Anadolu böyle yaptı, köyler kendi yağları ile kavruldular, kentliler de köylerden destek alarak hayatlarını sürdürdüler.
Uygarlaşama demek herkesin ürettiğini satması, tükettiğini de alması demektir. 20’inci yüzyılın son yarısında bu durum tüm dünyada tamamlanmıştır.
*
Sanayileşme beraberinde sorunlar getirmiş, bu sorunlar çözülmemiştir.
1- İŞSİZLİK başlamıştır ve giderek yaygınlaşmaktadır. Üretilen mallar pazarlanamıyor, dolayısıyla satamayan parasız olduğu için satın alamayan da mal bulamadığı için iki taraf da aç kalmaktadır. Bugünkü Türkiye’de % 50 işsiz vardır. Kadınların yarısı çalışmıyor. Erkeklerin yarı ömürleri ise öğrencilikte, askerlikte ve erken emeklilikte geçmektedir. Sadece ülkemizde değil, Avrupa’da ve dünyada da benzer krizler olmaktadır.
2- EVSİZLİK sorunu da işsizlik sorunu kadardır. İnsanlar gelirlerinin yarısını kiraya vermektedirler. İşyerine yakın ev bulup tutamamaktadırlar. Ev bulunuyor ama iş yok, iş bulunuyor ama ev yok. Ev sahibi ile kiracı arasında devamlı çekişme vardır. Ev sahibi evim boş kalacak diye korkuyor, kiracı ev sahibim evden çıkaracak diye korkuyor.
3- KÖYELRİN BOŞALMASI sinsi bir hastalık hâlindedir. Yeryüzü imkânları sosuz değildir, sınırlıdır. Güneş’ten gelen enerji de sınırlıdır ve toprağa gelmektedir. Bitkiler bu enerjiyi depolamaktadırlar. Köyler boşaldığı için o nimetten yeterince yararlanamıyoruz. Oysa dünyada bundan başka bir enerjimiz yoktur.
4- TRAFİK sorunu her gün emeğimizin dörtte birini yemekte, tüketmektedir. Her gün zamanımızın iki saatten fazlasını yolda geçiriyoruz. Mesaimizin dörtte biri uçup gidiyor. Harcadığımız mazot, tıkadığımız trafik de cabası.
*
Bu sorunların dışında da sorunlarımız vardır.
Mesela, ülkemiz deprem ülkesidir ama evlerimiz zelzeleye dayanıklı olarak inşa edilmemiştir. Orta ölçekli bir depremde bile neler olduğunu görüyoruz.
Kısa zamanda dönüşüm yapılıp depreme mukavim sağlam binalar yapılmalı ve tüm insanlarımız güvene kavuşturulmalıdır.
*
İşte…
Bizim geliştirdiğimiz 100 dairelik lojmanlı işyeri apartman projesi ülkemizin ve tüm insanlığın sorunlarını çözmektedir.
İnsanların dağlarda ve deniz kenarlarında dinlenme evleri olacak, oralarda kendi evlerinde istedikleri gibi yaşayacaklardır.
İşyerleri ise lojmanlı olacaktır.
Beş dönüm üzerinde kurulacak 100 dairelik lojmanlı işyeri apartmanları, en alt katta 5000 metrekarelik kapalı alan garaj ve sığınak, onun üstündeki 5000 metrekarelik alanı kaplayan depolar, onun üstündeki 5000 metrekarelik üst bodrum işyerleri olacaktır.
Zemin katta bürolar ve bakkal yer alacaktır.
Her kat 12 daireden oluşacak, 2 daire sosyal hizmetlere ayrılacaktır. On katlı binada her katta ayrı asansör olacaktır. On katta 100 lojman bulunacaktır. Çatı katı da bu on katta oturanların ortak buluşma yeri olacaktır.
Bu apartmanlarda ev sahipleri oturmayacaklardır.
Bu apartmanda üst bodrumda çalışan işçiler oturacaktır.
Her aileye 50 metrekarelik işyeri düşmektedir.
Kimse oturduğu evin kirasını doğrudan sabit kira olarak ödemeyecek, kiralar işyerinde yapılan işletmelerde üretilen mamulden bir pay olarak verilecektir.
Yatırım yapmak isteyenler bu apartmanların hisse senetlerini alacak ve onun kirasından nemalanacaklardır.
Kendisi çalışıyorsa çalıştığı yerin lojmanında oturacak, çalışmıyorsa kendi dinlenme evinde yaşayacaktır. Kiracılık sistemi son bulacaktır. Ne meskenler ne de işyerleri kiralanmayacak, işyerine ortak olunacak ve cirodan bir pay alınacaktır.
Bu dönüşümü yapabilmek için:
a) Araziye ihtiyaç vardır. Türkiye’miz en uygun arazilere sahiptir.
b) Demir ve çimento gibi inşaat malzemelerine ihtiyaç vardır. Bunların filizleri ve ham maddeleri ülkemizde bol bol vardır.
c) Ayrıca kereste ve ağaç mamullerine ihtiyacımız vardır. Ülkemizde inşaat kerestesi bolca mevcuttur.
d) Bir de bu işi yapacak emeğe ihtiyacımız vardır.
*
Bizim yaptığımız hesaba göre bir ailenin meskeni ve evi için 100 000 TL gerekmektedir. Yüzde elli işsiz olan ülkemizin boş işçisini çalıştırarak beş sene içinde herkesi lojmanlı işyerlerine geçirebiliriz.
Her ailede iki kişi çalışabilir. Çalışabilenlerin yarısı çalışmıyor demektir. O halde ailede biri çalışacak ve ailenin günlük geçimini temin edecek, diğeri de kendi çalışacakları yeri yapacaktır. Sonunda kendisi de kira payını başka apartmanlardan almış olacaktır.
Böylece…
İşsizlik sona erecek…
Evsizlik sona erecek…
Köylerimiz artık boşalmayacak...
Trafik özellikle büyük şehirlerde tıkanmayacak...
*
Söylediklerimizde bir yanlışlık, bir eksiklik var mıdır?
Kimse çıkıp ‘hayır, yanlıştır, eksiktir’ diyebilir mi?
Diyemez.
Ama herkes neden susuyor?!.
Susuyorlar…
Çünkü ağızlarını dolar putu tıkamış!
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92