Kur’an’ın bildirdiğine göre asrımızda neler olacaktır?
1- a) İNSANLIK yüze yakın ÜLKEYE ayrılacaktır. Her ülkenin ordusu olacak, ülkeleri dış saldırılara karşı ordular koruyacaktır. Yan yana yaşayan ona yakın ülke birleşerek ortak olarak siyasi olmayan faaliyetlerde bulunacak, buraların yönetimi insanlık merkezine ait olacaktır. İnsanlık merkezinin askeri gücü olmayacaktır. Hakem kararlarına uymayan devletleri diğer devletler yola getireceklerdir.
b) ÜLKELER yüze yakın İLLERE ayrılacaktır. Her il iç güvenliğini kendisi sağlayacaktır. Ona yakın il birleşerek ortak sosyal faaliyetlerde bulunacaklardır. Buraların yönetimi ülke merkezinden atananlarla sağlanacaktır.
c) İLLER yüze yakın BUCAKLARA ayrılacaktır. Her bucak kendi hukuk düzenini kendisi kuracaktır. Bucaklar tamamen bağımsız olacaklardır. Ona yakın bucak birleşerek bir ilçe oluşturacaklar, bucakların ortak işleri buralarda görülecek, buranın yönetimi il yönetimi tarafından oluşturulacaktır.
d) BUCAKLAR yüze yakın OCAKLARA ayrılacaktır Ona yakın ocak birleşerek ortak bir çalışma yeri kuracak (yüz dairelik lojmanlı işyeri apartmanı kuracak)ve burada birlikte çalışıp ürettiklerini satacaklar ve ihtiyaçlarını satın alacaklardır.
2- Her ocak, bucak, il, ülke ve insanlıkta meclisler olacaktır. Meclislerde ilmî, dinî, meslekî ve siyasî şuralar bulunacaktır. Başkanlarını bunlar seçecek, hükümetleri bunlar oluşturacaklardır.
3- Her kademede hakemler olacaktır. Hakemlerden birini bir taraf, diğerini diğer taraf seçecek; başhakemlerini de hakemler seçecek, hakemlerin verdikleri kararlar kesin olacaktır. Herkes kendi isteğiyle bu kararlara uyacaktır. Hakem kararları asla bozulamayacak, sadece hakem kararlarından mağdur olanlar varsa, yeni hakemler kararı ile mağdurların mağduriyeti giderilecektir.
4- İnsanlık ikiye ayrılacak; hakem kararlarına uyanlar ve hakem kararlarına uymayanlar. Bunlar iki cephe olup kıyamete kadar savaşacaklardır. Hakem kararlarına uyanlar arasında savaş olmaz.
Bu sistem, bu düzen Kur’an’ın getirdiği nurdur.
Zalimler istemese de bu nur yani Kur’an’ın nuru tamamlanacaktır.
*
500 senedir dünyada olan olaylar hep din aleyhinde cereyan etmiş gibi görünmektedir.
Oysa durum tam tersinedir.
Dinler kemikleşip bozulduğu için onları uyandırmak üzere onlar mağlup olmuşlardır.
Şimdi ise yeniden dine dönüş başlamıştır.
“Arap Baharı”nı ve “Taksim olayları”nı bu gözle değerlendirmek gerekir.
Herkes yukarıda saydığımız hedeflere doğru gidip gitmediğini kontrol etmelidir.
Başarı şansı o sisteme, o düzene, o nizama uygunluğu nisbetinde doğrudur.
*
“Arap Baharı”na ve Taksim dâhil bütün olaylara iki gözle bakmak gerekmektedir.
Biri Allah’ın gözüyle…
Biri de şeytanın gözüyle…
Şeytanın gözüyle bakarsak; tekel sömürü sermayesi siyasi gücünü kaybetti ama karşılıksız dolar sayesinde iktisadî ve dolayısıyla askerî gücü durmaktadır. Siyasî gücünü yeniden elde etmek için etkin güçlerin gücünü kırmak istemektedir. “Arap Baharı” yarın Rusya’da “Türklerin ve Müslümanların Baharı”, Çin’de “Doğu Türkistanlılar Baharı”na dönüşecek, AB ve ABD’de benzeri olaylar olacak, sonunda insanlık birbirine girecek ve III. cihan savaşı neticesinde tekel sömürü sermayesi yine dört ayak üzerine oturacaktır.
Allah’ın gözüyle bakıldığında; bütün bu gelişmeler “III. Binyılın II. Kur’an Uygarlığı”na doğru atılan adımlar yani yukarıda saydığımız ilkelere doğru atılan adımlardır. Allah bunu tekel sömürü sermayesinin eliyle yapmaktadır.
*
İşte, Taksim (Gezi Parkı) olaylarını da buna göre değerlendirmek gerekmektedir.
AK Parti tek başına iktidar olduktan sonra Meclis’te verilen bir resepsiyon ülkeyi ikiye böldü; CHP ve askerle bir yana, AKP-MHP bir yana olmuşlardı. AK Parti’nin teslimiyeti ile olay yatıştı.
İkinci deneme ise “Danıştay saldırısı” ile yapıldı. Eğer o saldırı sonrasında yarım milyon kadar halk Ankara’da yürümeye başlasaydı, yürüyenler Meclis’e kadar gidecek ve kapılarını açıp AKP’yi iktidardan indireceklerdi. Ukrayna’da, Gürcistan’da, Kırgızistan’daki renkli devrimlerle bu uygulama başarı ile denendi. O zaman Ankara’da toplananlar on binleri geçmeyince o hareket akamete uğradı.
Şimdi üçüncü deneme Taksim’de “Gezi Parkı” bahanesiyle yapıldı. Polis üzerlerine yürüseydi, olayları büyütüp tüm Türkiye’yi ayağa kaldırıp seçim sistemine son vermeyi planlıyorlardı. Ama bu hareketin de başarılı olamayacağı bellidir.
*
Ne var ki su uyur düşman uyumaz.
Bu olaylar burada bitecektir sanırsanız yanlış olur.
Taksim kısmen işgal edildi ve iktidar da kısmen teslim etti.
Bu ilk deneme onlar için başarılıdır.
İkinci deneme yerel yönetimi kurmaya kadar gider. Artık orada vergi toplamaya başlar, asker almaya başlar ve sonunda İstanbul’u teslim alabilirler.
*
İşte…
Bütün bunlar Allah’ın bizi uyarmasıdır.
“Adil Düzen” dışında bir çözümün olmadığını bildirmesidir.
Kulakları tıkamak, kör davranmak ve konuşmamak “SOSYAL TUFANI” önlemez.
“SUMMUN BUKMUN UMYUN FE HUM LÂ YERCİÛNE / SAĞIRDIRLAR, DİLSİZDİRLER, KÖRDÜRLER; ONLAR (HAKK’a, ADALETE, ADİL DÜZEN’e, ADİL EKONOMİK DÜZEN’e, MİLLÎ GÖRÜŞ’e…) DÖNMEZLER.” (Bakara; 2/18)
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92