Yap-işlet modelinde örnek olarak İstanbul Kanalı’nı (Kanal İstanbul) ele alalım. Yarısı işçilik kabul edilirse 10 milyarlık işçilik bedelini buraya vereceğiz. Dışarıya 20 milyar dolar borçlanacağız. Ayrıca 10 milyar alıp 10 milyarlık emeğimizi harcayacağız. Anlaşmada bir de garanti şartı vardır. Belli bir miktardan az kazanırsa onu devlet tamamlayacaktır.
Bu anlaşmanın ülke için iki tehlikesi vardır. Biri, 10 milyarlık işimizi bırakmış olacağız onunla karnımızı doyuracağız. Morgıçdan (Mortgage) yararlanarak ev satın alacağız. Peşin yatırımı artırdığımız dolar ile karşılayacağız. Şimdilik iyiyiz. Karnımızı doyurduk. Bir ev satın aldık. Ülkemize İstanbul’da bir kanal katıldı. 20 veya 25 sene sonra kanalımız bize kalacak. Çocuklarımız refah içinde yaşayacaklardır.
Bundan daha kârlı ne olabilir?
Ak Parti 15 senelik iktidarında bu sistemi uyguladı. Bugüne kadar gerekli yatırımlar yapıldı. Halk da rahatlık içinde yaşadı. Bugün bile o zamanda elde ettiği imkânlarla direnebilmektedir. Ülkede kriz olmamaktadır. Doları bile sene içinde % 300 artırdı. Enflasyon %30’ları geçti. Ama ülkemiz krize girmedi. Bu 15 senelik birikimin sonucudur.
O halde bizi neden yap-işlet modeline karşıyız?
Yap-işlet modelinde büyük tehlike vardır. Dünyada refah varsa, ülkede refah varsa, yap-işletin tesisleri çalışır ve gerçekten çok kârlı bir durumda olabiliriz. Ne var ki 25 sene içinde ülkede ve dünyada krizin olmama garantisi yoktur. Olsa bile, devletimize İran’la savaşmayı dayatırlar. Savaşmadığımızda tüm kredilerini çekerler. Ülke ekonomik darlığa girer, yap-işlet modeli ile de ülke çöker. Osmanlıları böyle yıktılar.
Demek ki asgari gelir garantisi ülkeyi ateşe atmadır. Ülkemiz yeteri kadar kalkındı. Gerekli tedbirleri alırsak, şimdiye kadar yapılanları karşılayacak gücümüz vardır. 15 Temmuz ve son ekonomik durum gösterdi ki Türkiye güçlüdür, kolay kolay teslim alınamıyor. Bugün bizi çökertecek güçleri yoktur. Ama bundan sonra da yine yap-işlet modeli ile devam edilirse veya şimdiye kadar yapılanlardan gelecek tehlikeler önlenmezse, ülkemiz korkunç tehlikeler ile karşı karşıya kalabilir.
Yakınlarım diyorlar ki; sen hep söylüyorsun ama dediklerin hiç olmadı, bak Türkiye 60 senedir ayakta. Doğrudur. Kur’an’da bu hep söylenir. Gelmeden söylenir diyor Kur’an, ansızın gelir diyor Kur’an. Ak Partililer hep demiyorlar mıydı; Orduyu yola getirdik, artık ona istediğini yaptırmayacağız. 15 Temmuz ansızın gelmedi mi, Sizleri yine askerler kurtarmadı mı? Söylenenleri Sizler değerlendirebilirsiniz, yanlış söylüyorsam benimle tartışabilirsiniz, açıklayabilirsiniz, derhal yanınızda yer alırım.
Ekonominin kuralı vardır. Yatırım yaparsanız o yatırımı işletecek emeği de hazırlamanız gerekir, o da nüfusun artmasıdır. Fabrika kurmuşsunuz ama çalışacak işçiniz yoksa o fabrika neye yarayacak. Bundan kırk elli sene önce boş işçi vardı. Yatırıma ihtiyacımız vardı. Borçlandık ama şimdi alt yapımızı tamamlamış durumdayız, işsiz kimse olmadığı gibi açık işyerimiz var, işçi arıyoruz. Şimdi yapacağımız iş nüfusumuzu artırmak olmalıdır. Artık yatırımları durdurmalıyız.
Yap-işlet modeli yatırımları derhal durdurmalıyız. Aksi halde var olan atölyelerimiz kapanır, tarlalarımız kırlaşır, üretimimiz durur. Ülkenin yatırımları tamamlandıktan sonra yap-işlete de müşteri bulamazsın, o zaman o ülke yıkılır. Yıkılmasını önlemek için ordu müdahale eder ama ordu da artık müdahale gücünü kaybetmiş olur.
Sonuç olarak yap-işlet modeli ülkenin iç üretimini durdurur, köyleri boşaltır. Üretme olmayınca da mallar pahalılaşmaya başlar. Faizli sistemde faizleri yükseltmek, zorunda kalırsınız; faizler yükselince de enflasyon artar. Faiz enflasyon sarmalı doğar ve sonunda devlet yıkılır. Sonuç ne olur? Ülke insanları ülkeyi terk etmek zorunda kalırlar. Ülke ona sahip olacaklarla dolar. Sonunda ulusumuz yok olmuş olur.
Benim tahlillerim yanlış mı? Ben Türkiye’de ve dünyada meşhur ilim adamları ile tartıştım. Biri çıkıp da bana söylediklerimizi anlayacak seviyede değilsin demedi. Benim yanlışımı ortaya koyacak biri varsa her zaman onu dinlemeye hazırım, bekliyorum. Biri bana yap-işlet modelinin enflasyona sebep olmayacağını izah etsin. Kimse ses çıkaramaz. Hakaret ederler. Yazmasına mani olun derler. Ama söylediği yanlıştır diyen biri çıkmaz, çıkamaz.