Hazreti Nuh’un üç oğlu vardı; Sam, Yafes, Ham. Yeryüzünde uygarlaşmış yalnız Mezopotamya (Irak) mevcuttu. Tufandan sonra üç oğuldan Sam yerinde kaldı, Ortadoğu ve Afrika uygarlıklarını oluşturdu. Yafes doğuya gitti, Çin ve Moğol uygarlıklarını oluşturdu. Ham ise batıya gitti, Latin ve Cermen uygarlıklarını oluşturdu. Cermenler batının kuzeyinde, Moğollar doğunun kuzeyinde yaşıyorlardı.
Cermenler ve Moğollar birbirlerine karışarak İskitleri oluşturdular. İskitlerin bir kısmı Cermenlerle karışarak Slavları, bir kısmı da Moğollarla karışarak Türkleri oluşturdular. Böylece İskitler Türk ve Slav olmak üzere iki ırk oluştu.
Milattan Sonra 1000 yıllarında Türkler İslâmiyet’i kabul edince Slavlar da Ortodoks Hıristiyanlığı kabul ettiler. Böylece bu iki ırk arasında nesil karışması kesildi. Bu iki ırkın yöneticileri savaşırlar, bazen Slavlar bazen Türkler galip gelirler. İster Türk boyları ister Rus boyları olsun, kim galip gelirse halk ona vergisini verir, yöneticiler de beyliklerin iç işlerine karışmazlardı. Bir tür yerinden yönetim hâkimdi. Çarlık ile Osmanlılar arasında da durum böyleydi. Her ikisi de fiilen laikti ve yerinden yönetim ilkesine uymakta idiler.
Sermaye önceleri dine dayalı dengeyi oluşturmuştu; Hıristiyanlarla Müslümanları savaştırır, kendisi parsayı toplardı. On dokuzuncu asrın sonunda din üzerinde kurduğu dengeyi rejim üzerinde kurdu. Rusya’ya Sovyetler (SSCB) yani “komünizm/sosyalizm” rolünü verdi. İngiltere ve Amerika’ya “kapitalizm” rolünü verdi. Dengeyi yarım asırdan fazla bunun üzerine kurdu.
Türkiye’de CHP ile MSP’nin koalisyonuyla başlayan barış önce İran’a, oradan da Sovyetlere sıçramış, Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasındaki çatışma durmuş, Slavlarla Türkler yeniden dost olmaya başlamışlardır. Halkın barışıklığı demokrasi sonucunda yöneticilere kadar çıkmış ve Türkiye ile Rusya arasındaki buzlar ermiştir.
Sermaye rejimler üzerinde kurduğu dengeyi kaybedince yeni denge arama peşindedir. Üçüncü cihan savaşını çıkarmayı denemektedir. Türkiye ile Suriye kapışacak... İsrail de Suriye’ye saldıracak… İran devreye girecek... İran’ı Rusya ve Çin destekleyecek… Türkiye’yi ABD ve AB destekleyecek... Kanlı savaş sonunda sermaye devreye girip üçüncü cihan savaşı gerçekleşecek ve sonunda yeniden denge düzenini oluşturacaktır… Rusya ve Çin bir tarafta, ABD ve AB bir tarafta...
Bunu bilen Putin Türkiye’ye gelmiş ve Türkiye ile hiçbir tartışmaya girişmemiştir. Suriye ve diğer dünya meseleleri ile ilgili görüşlerinde Türkiye’yi hoş karşılamış; “Biz Suriye’nin avukatı değiliz” demiştir. Türkiye ile 11 kadar anlaşma yapmıştır. Bunların çoğu Rusya aleyhinde de olabilir. Putin bununla insanlığa şu mesajı vermiştir: Ben Türkiye ile savaşmayacağın, III. cihan savaşına katılmayacağım…
Bu belki de beklenmedik bir ziyarettir. Bir defa devlet başkanı olarak değil, aniden bir hükümet başkanı olarak gelmiştir. Türkiye’nin resmi konuğu olmaktan ziyade iş görüşmesini amaçlamaktadır. Görüşme Ankara’da değil İstanbul’da olmuştur. Cumhurbaşkanı ile görüşmemiştir. Türkiye bunu iki sebepten yapmış olabilir. Biri; Batlılara angaje olmuştur, bu davetsiz ziyareti ancak bu kadarla kabul etmiştir. Diğeri de; diplomatik beceriksizlikten dolayı böyle olmuştur.
Putin bundan önce İslâm Konferansı Örgütü’ne (İKÖ) üye olmak için başvurmuştur. Önce gözlemci üye olarak kabul edilmiştir. Şimdi de İstanbul ziyareti ile Müslümanlarla çatışmayacağını alenen ilân etmiştir. Ziyareti boş gurur aracı olarak formalitelere boğmamıştır.
Bu durum da bizim III. binyıl uygarlığında sermaye hâkimiyetini kaybedecek görüşümüzü teyit etmiştir.
Avrupa’da Papa, Rusya’da Putin, ABD’de Obama ve İslâm âleminde Türkiye yeni doğal güç oluşturmaya başlamışlardır. ABD’deki sermaye dünyanın merkezi olmaktan çıkmak üzeredir. Beklenen sadece “ADİL DÜZEN”in ortaya konmasıdır.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92