Süleyman Karagülle
Ebu Hanife ve Fıkhı
3.11.2012
7204 Okunma, 2 Yorum

 

Kur’an nâzil olurken herkes ona hayran olmuş ve onun etkisiyle iman etmişlerdi. Ne var ki Kur’an’ın nasıl uygulanacağı hakkında herhangi bir bilgileri yoktu. “Namaz kılın” diyor Kur’an ama namazı onların anlayacağı şekilde tanımlamıyordu. Kur’an’ın emirlerini nasıl yerine getireceklerini Hazreti Peygamber Cebrail’den öğreniyor ve arkadaşlarına anlatıyordu, onlar da ona uyuyorlardı.

Hazreti Peygamberin vefatından sonra vahiy kesildi, vahiy meleği gelmedi. Dört halife vahyin yerine istişareyi koydular. İstişare ediyor, peygamberler gibi fetva veriyorlardı. Sahabeler de onların ilmine ve takvalarına inandıklarından dolayı onların dediklerini peygamberin dedikleri kabul ediyorlardı.

Hilafet devri bitip saltanat devri başlayınca halk sultanlara inanmadı. Sultanların ne ilimleri ne de takvaları bu güveni vermiyordu. Herkes kendisine bir müçtehit aradı. Dört halifeden sonra “müçtehitler devri” başladı. O günkü İslâm âleminde 200 kadar müçtehit ortaya çıktı ve bunların fetvaları ile halk amel etmeye başladı.

Medine’de Malik icmaya dayalı, Irak’ta Ebu Hanife kıyasa dayalı mezhepler oluşturdular. Şafii bu iki mezhebi birleştirip yeni bir mezhep kurdu. Ahmet b. Hanbel, Malik’in mezhebini sünnete dayalı olarak devam ettirdi. Bu arada diğer mezhepler zamanla ortadan kalktı. Sünniler arasında yani sahabelerin icmaını âyet gibi kabul eden mezheplerin sayısı dörde indi.

Hicri dördüncü asırda Türk hükümdarlar hiçbir yetkileri olmadığı halde içtihadı yasaklamışlardır. Bundan dolayı bin sene Kur’an düzeni uykuya girdi. Kur’an düzeninin önceki dinlerden tek farkı içtihat ve icma müesseselerini getirmiş olmasıdır. İçtihadı kaldırınca Kur’an’ın temel emri askıya alınmış oldu.

Müçtehitler o zamana kadar öylesine güçlü içtihatlar yaptılar ki, içtihatları yalnız Müslümanlara değil tüm insanlığa hidayet olmuştur. Avrupa’daki bütün inkılâplar o müçtehitlerin fıkhına dayanmıştır. Serbest sözleşme sistemi ile onlar içtihadı diriltmişlerdir.

Sanayi inkılâbının gerçekleşmesi ile bin sene önce yapılan içtihatlar sorunları çözememiş ve yeryüzü karanlık dönemine girmiştir. Sorunlar çözülemeyince “zina, faiz, rüşvet ve gizli örgüt” meşru hâle getirilmiştir; “açlık, işsizlik, çevre kirliliği ve köylerin boşalması” gibi âfetler insanlığı kasıp kavurmaktadır.

Tarih böyle karanlık günlerle ve dönemlerle doludur. Bin yılda bir azimet sahibi peygamber gelir, yeni kitap getirir ve yeryüzünü aydınlatır, ömrü dolunca yaşlanır ve insanlık karanlık günlere girerdi. Tekrar peygamber gelir, yeni kitap getirir ve yeniden sabah olurdu.

Bugün ise yeni peygamber gelmeyecek ve yeni kitap inmeyecektir.

Bugün müsbet ilmin öğretileri içinde Kur’an ve diğer ilâhi kitaplar yorumlanacak ve yeni içtihat ve icmalarla yeniden sabah olacak ve ortalık ilâhi nurla aydınlanacaktır.

Kur’an’ı bugünkü müsbet ilimlerle yorumlayan kimselere Kur’an “elbablı Rasihler” diyor. Fıkıhçılar bunlara “müçtehit” dediler.

Müçtehit demek Kur’an’ı bugünkü ilimlere göre yorumlayan ve uygulayan kimse demektir. Bugünkü ilimler “matematikle” öğrenilir, Kur’an “usul-ü fıkıhla” yorumlanır, sorunlar “içtihatla” çözülür, uygulama ise “ortaklık muhasebesi” ile yapılır.

Bunları öğrenecek araştırmacılara ihtiyaç vardır.

Kur’an “ilmedin” diyor yani kendiniz bulun diyor; “taallüm ediniz” demiyor.

İçtihat başkaları için yapılmaz.

Kendin uygularsın, içtihadı orada yaparsın.

Bunun için önce bir yüz hanelik bir semt kooperatifi kuracağız. Bu semtin bir bakkalı bir de imalathanesi olacak. “Adil Düzen”e göre üretecekler ve kendilerine verilen semt senedi ile bakkallarında istedikleri malları alacaklardır. Ondan sonra ahşap evler üreten fabrika kuracağız. Orada üretilen evler ile dinlenme siteleri oluşturulacak. Yine bu evlerle İstanbul’da mala-mal çarşısı kurulacak, sonra yüz dairelik işyerleri oluşturulacak. En sonunda İpek Yolu yeniden canlandırılarak insanlığa “Adil Düzen” ulaştırılacaktır.

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org (0532) 246 68 92

 

 


YorumcuYorum
Sam Adian
03.11.2012
22:52

RUHÜ'L-KUDÜS: " روح Ruh" ve " القدس kudüs" sözcüklerinden meydana gelmiş bir izafet (belirtili isim tamlaması) olan ve Kur'an'da dört yerde geçen "Ruhü'l-Kudüs" ifadesi, "kudüsün ruhu" demektir. Bu ifadenin bir sıfat tamlaması olarak "kutsal ruh" olarak çevrilmesi yanlış, hatta büyük bir cinayettir. Bu ifade ile ilgili olarak klâsik eserlerde ciddî bir tahlile dayanmayan, tamlamanın yapısına aykırı ve tamlamayı oluşturan sözcüklerin anlamlarına uymayan birçok açıklama mevcuttur. Ne yazık ki, bunun sonucu olarak "Ruhü'l-Kudüs" ifadesi hakkında ileri sürülmüş birçok yanlış anlam elden ele, dilden dile dolaşmaya devam etmektedir. Bazi Klasik açıklamalar: ZEMAHŞERÎ: "Ruhü'l-Kudüs", "er-Ruhu'l-Mukaddeseti (Tertemiz Ruh)" demektir. Bununla İsa'nın ruhu kastedilir. Çünkü İsa'nın ruhu babanın belinde ananın rahminde kirlenmemiştir. Denildi ki: Ruhü'l-Kudüs, Cebraildir. Ruhü'l-Kudüs, İncil'dir. Ruhü'l-Kudüs, İsa'nın ölüleri diriltirken okuduğu İsm-i A'zamdır. (Keşşaf; 1/294) Beyzavi de Zemahşeri'nin dediklerini aynen nakletmiştir. RAZÎ: Rûh`dan Maksat; âlimler ayetteki "rûh" kelimesi üzerinde bazı görüşler belirterek ihtilâf etmişlerdir. Razi’ konuyu biraz daha “ruhçu” bir mecraya taşımayı tercih etmiştir. (Razi, Mefatihü'l-Gayb; Bakara 87. ayet ile ilgili açıklama) KURTUBÎ: "Ruhü'1-Kuds" Ebû Mâlik ile Ebû Salih'in İbn Abbâs'tan, Ma'mer'in de Katade'den rivayetine göre Cebrail Aleyhisselam'dır. "Ve biz onu Ruhü'l-Kudüs ile takviye ettik." Hasan b. Sabit de şöyle demiştir: "Cibril de aramızda Allah'ın rasûlüdür Ve o Ruhu'l-Kuds'tür; bunda hiçbir kapalılık yoktur." Konuyla ilgili detaylar için Bknz. Kurtubi; Bakara/87. ayet ile ilgili açıklamaları Görüldüğü gibi, "Ruhü'l-Kudüs" ifadesine verilen anlamlar "Denildi ki" temeli üzerine kurulmuş, ancak bu sözleri diyenlerin kimliği de, bu dediklerini hangi delile dayanarak söyledikleri de açıklanmamaktadır. Yani bu ifadelerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur; hepsi zandan ibarettir ve dolayısıyla hiç birisi gerçeği yansıtmaz. "Ruh" ve "Kudüs" kelimelerinden oluşan "Ruhü'l-Kudüs" tamlamasının anlamak için önce bu tamlamayı oluşturan kelimeleri tek tek ele almak faydalı olabilir الرّوح RUH "Ruh" sözcüğünün esas anlamı "can (vücudu diri tutan cevher)" demek olduğu rivayet edilir. (Lisanü'l-Arab; c. 4, s. 290. Ruh mad.) Ancak kelime Kur'an'da bu anlamda değil, "üçüncü taraf müdahale yöntemi, vahiy" anlamında kullanılmıştır. (Tebyinü'l-Kur'an; c:1, s:482-490) القدس KUDÜS "Kudüs" kelimesinin ne anlama geldiği ile ilgili olarak iki olasılık söz konusudur: 1- Kelimenin "temizlik" anlamındaki "kuds" kelimesinden geldiği kabul edilirse, "kudüs" kelimesi de "temiz" anlamına geliyor demektir. "Kuds" kelimesi ve onun "mukaddes", "mukaddesat", "nükaddisü" gibi türevleri Kur'an'da on bir yerde geçmektedir. 2- Kelimenin Allah'ın isimlerinden biri olarak Kabul edilen " قدّوس Kuddüs" sözcüğünden bozulduğu kabul edilirse, "kudüs" sözcüğü de "tüm kirliliklerden arınık, tertemiz" anlamına geliyor demektir. Özel olarak kullanılan "Kuddüs" kelimesi, Haşr suresinin 23. ve Cuma suresinin 1. ayetlerinde olmak üzere Kur'an'da iki yerde geçmektedir. "Ruh" ve "kudüs" kelimelerinin anlamları belli olduğuna göre, "Ruhü'l-Kudüs" tamlamasının anlamının da yukarıdaki her iki anlamdan hangisinin kabul edileceğine bağlı olarak iki şıklı olabilir: 1- "Kudüs" kelimesinin anlamının "temiz" olduğu kabul edilirse, "Ruhü'l-Kudüs" tabiri de "temizin canı" demek olur ki, bu ifade anlamsızdır. Lâkin klâsik eserlerde " رجل صِدق Racülün sıdkın" ve " خاتم الجود hatimi'l cud" şeklindeki iki tamlamanın Araplar tarafından kullanılmış olduğu hususu yer almaktadır. Bu tamlamalar yapısal olarak birer isim tamlaması olmalarına rağmen sıfat tamlaması gibi kabul edilmişler ve ona göre anlamlandırılmışlardır. Bir isim tamlaması olan "Ruhü'l-Kudüs" ifadesi de, eğer klâsik eserlerde belirtilen istisnai örneklere eklenir ve kural dışı olarak sıfat tamlaması kabul edilirse, bu zorlamayla tamlamanın manası "temiz can" demek olur. "Ruh" sözcüğünün yerine "vahy [ilâhî bilgi]" konduğunda ise "Ruhü'l-Kudüs" de "Temiz ilâhî bilgi, Allah'tan gelen temiz bilgi" anlamına gelir. "Ruhü'l-Kudüs" tamlamasının bu anlamıyla eş anlamlı olan bir diğer tamlama da "er-Ruhü'l-Emin (güvenilir, sağlam ilâhî bilgi)" tamlamasıdır. Bu tamlama Şuara suresinde yer almaktadır: Şuara 192-194: Kesin olan şu ki, o, âlemlerin Rabbinin indirmesidir. Onunla, uyarıcılardan olasın diye senin kalbine "er-Ruhü'l-Emin (Güvenilir Ruh)" indi. 2- Allah'ın isimlerinden Kabul edilen "el-Kuddüs"ün zamanla halk ağzında değişerek "Kudüs" şekline dönüştüğü varsayılırsa, "Ruhü'l-Kudüs" tamlamasının anlamı da "Tertemizin (tüm eksikliklerden temizlenmiş olan Allah'ın) ruhu (canı), vahyi, bilgisi" demek olur. Nitekim klâsik tefsircilerden Mücahit ve Rebii de "el-Kudüs" kelimesinin Allah'ın isimlerinden biri olduğunu söylemişlerdir. Sonuç olarak, "kudüs" kelimesinin geliş yerinin farklılıklarını da hesaba katarak kelimelerin anlamlarından yola çıkmak suretiyle, "Ruhü'l-Kudüs" ifadesinin Vahiy yöntemi olduğu bu ifadenin geçtiği ayetlerden de kolayca anlaşılmaktadır. (Bakara 87, Bakara 253, Maide 110, Nahl 102) Böyle olmasına rağmen mevcut manalandırma yöntemlerinin tamamen “denildi ki” rivayetlerine dayandırılması sebebiyle Nahl suresinin 102. Ayetinde geçen “Ruhü'l-Kudüs"ün "Cebrail" olduğu peşin kabulü sebebiyle: "Onlara de ki: Kur'an'ı Cebrail, iman edenlere sebat vermek, Müslümanlara bir hidayet ve bir müjde olmak için Rabbinin katından hak olarak indirdi" şeklinde algılanmaktadır. Oysa ayette "Ruhü'l-Kudüs"ün indirmesi değil, inmesi söz konusudur. Ayetin birilerine cevap niteliğinde olduğunu da unutmamak gerekir. ER-RUHÜ'L-EMÎN Bu ifade Kur'an'da bir tek yerde geçmektedir: Şuara 192-194: Kesin olan şu ki o, âlemlerin Rabbinin indirmesidir. Onunla, uyarıcılardan olasın diye senin kalbine "er-Ruhü'l-Emîn (Güvenilir Ruh)" indi. 193. ayette bir sıfat tamlaması olarak "er-Ruhü'l-Emîn" şeklinde yer alan bu ifade, bir isim tamlamasıymış gibi "ruh ül emin" şeklinde telâkki edilmekte ve böylece büyük yanlışlıklara sebebiyet verilmektedir. Nitekim Kur'an'ın Cebrail adındaki melek tarafından indirildiği yolundaki peşin kabule dayanan geleneksel anlayış, 193. ayeti "Onu Ruhü'l-Emin (Cebrail) indirdi" şeklinde anlaşılmasına yol açmıştır. Oysa bu meal, ayetin lâfzî manasına uygun olmadığı gibi, hem 192. ayetteki "O, âlemlerin Rabbinin indirmesidir" ifadesiyle hem de Kur'an'ın indirildiğini bildiren yüzlerce ayetle de çelişmektedir. Ayrıca Kur’an da “Ruh” kavramının “Kelime”ye atfedildiği de unutulmamalıdır. Cibril veya Cebril "Ruhü'l-Kudüs" ve "er-Ruhü'l-Emîn" ifadelerinden sonra zorunlu olarak Kur'an'daki "Cibril" kelimesine de bakmak gerekmektedir. Çünkü “denildi ki” şekilndeki nakillere dayandırılan inanca göre "Ruhü'l-Kudüs", "er-Ruhü'l-Emîn" ve "Cibril" aynı şey olarak, yani Allah'tan vahiy getiren, Kur'an'ı indiren melek olarak kabul edilmektedir. Bu konuda İbn-I Kesir ve Razi’nin değerlendirmelerinin yanısıra pek çok kaynak vardır ve zaten bunların tümü sadece önkabule dayalı bir yanlıştan başka bir şey değildir. Klasik tahliller çoktur. Arapçada " جبرائيل cebrail"den başka " جبريل cibril" şeklinde de sık kullanılan ve on üç tane söyleniş biçimi olan kelimenin kökeni ile ilgili olarak araştırmacılar iki ihtimal üzerinde birleşirler: 1- Kelime, " جبر cebr" ve " ئيل iyl" kelimelerinden oluşmaktadır. "İyl" eski Arapçada "Allah" demek olduğu için tamlama halindeki "cibril, cebril veya cebrail" kelimeleri "Allah'ın gücü, onarımı" manasını taşır. 2- Aslı İbranice olup Arapçaya sonradan girmiş olan kelime çekimsizdir. İbranicede "cebr" kelimesi "kul", "il" kelimesi de "Allah" demek olduğu için, kelime tamlama hâlinde "Allah'ın kulu" anlamına gelir. Burada "cebr" kelimesi, "güçlü insan" manasındadır. Kelimenin arapça kökenli olması kuvvetle muhtemeldir. الجبر CEBR İbn-i Menzur, Lisanü'l-Arab adlı eserinde "cbr" maddesine Yüce Allah'ın "Cebbar [yapılmasına karar verdiği şeyi zorla yaptıran / en iyi onarımı yapan]" adı ile başlamış ve "cebr" sözcüğünün "büyüklük, zorbalık" anlamlarını beyan ettikten sonra bu sözcüğün temeline ait bilgileri çok ayrıntılı olarak vermiştir. (Lisan ül Arab; c:2, s:14-18) (Daha geniş bilgi için Tacü'l-Arus; c:6, s:158-162, Müfredaat, Ragıb el Isfehani) ئيلİYL "İyl" sözcüğü İbraniceden Arapçaya geçmiş olup her iki dilde de anlamı "Allah" demektir. Bu durumda, "cibril - cebril" sözcüğünün Arapça ve İbranice dillerinde iki kelimeden tamlama yapılmak suretiyle meydana getirilmiş, tıpkı "Ruhü'l-Kudüs" gibi bir ifade olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarz tamlamaların Arapçada kullanılan İsrail, İsrafil, İsmail, Mikail, Azrail gibi başka örnekleri de vardır. "Cibril" sözcüğünü oluşturan "cebr" ve "iyl" sözcüklerinin her ikisi de Arapça söylenecek olursa, sözcük "cibrullahi" şeklini alır. Bu sözcüğün tamlama hâlindeki anlamı da "Allah'ın onarımı" yani "vahyin kişileri ve toplumları onarması" demek olur Bakara 97 ve Tahrim 4 teki ifadeler bunun için iyi bir örnek teşkil ederler. Dileyen ayetleri inceleyebilir. Netice itibariyle Kur'an'da Kur'an'ın indirilmesi, kitabın indirilmesi, ayetlerin indirilmesi, surelerin indirilmesi, Vahyin indirilmesi, hikmetin indirilmesi, Tevrat'ın indirilmesi, İncil'in indirilmesi, Furkan'ın indirilmesi ile ilgili üç yüz civarında ayet mevcuttur. Bu ayetlerin hepsinde de bunları indirenin Rab olduğu bildirilmektedir. Kur'an'ı Ruh veya buna benzer bir başkasının indirdiğini bildiren hiçbir ayet yoktur, olamaz da. Kur’an kendisiyle çelişen bir kitap değildir. Şimdi, söyler misiniz “Melek CEBRAIL” nereden çıkıyor ve Peygamber Cebrail'den nasıl öğrenmiş oluyor?

Vesselam

ozer atac
20.11.2012
18:09

1- TERCİHLERDE ARACILIK, "SATIŞ SONRASI SERVİS" GEREĞİDİR; İLK KULLANIMTERCİHİ, VAATLERLE CAZİP KILINIR. VAATLERİN GARANTİSİ SERVİSTİR.

2- SÜRELİ OLAN ŞEYİN (SON KULLANIM TARİHİ), SÜREYİ TAMAMLAMASI, İMALATÇININ GARANTİSİDİR. İMALAT VE KULLANICININ UZAKLIĞI, SATICIYI-ARACIYI ZORUNLU KILMAKTADIR.

3- ŞİMDİ, DOĞRUDAN SATIŞ DÖNEMİNDEYİZ; BAŞLANGIÇTAKİ "ŞAH DAMARIMIZDAN YAKINLIK " BUNU TEYİD EDER.

4-ARACILIK İNDİRGEMEKTİR; KAYIP İÇERİR, KAYIPLARA ARZEDİLİR.





Çok Okunan Makaleler
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 41985 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 29295 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 27748 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Süleyman Karagülle
Adil Düzen Partisi'nin kuruluş tartışması
6.08.2011 19690 Okunma
9 Yorum 06.02.2016 17:34
Süleyman Karagülle
Akevler
14.07.2013 18490 Okunma
6 Yorum 22.07.2017 20:36
Süleyman Karagülle
Devlete faiz haram mıdır?
9.11.2013 17804 Okunma
Süleyman Karagülle
İlmîlik Demek “Usul” Demektir
3.10.2015 16704 Okunma
Süleyman Karagülle
Neden Arapça; Neden Kuran Arapçası
9.02.2013 15469 Okunma
1 Yorum 10.02.2013 15:18
Süleyman Karagülle
Fıkha Göre Yeni Hükümet
14.06.2015 14164 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 16:16
Süleyman Karagülle
Putin Müslüman Oldu
21.03.2015 13763 Okunma
5 Yorum 24.03.2015 11:50
Süleyman Karagülle
Tesviye mi Tasfiye mi?
1.09.2016 13654 Okunma
3 Yorum 22.09.2016 19:58
Süleyman Karagülle
Akit ve Ahit (Tekrar)
12.04.2012 13595 Okunma
1 Yorum 13.04.2012 17:57
Süleyman Karagülle
Ahmet Davutoğlu’nun Hatası
14.05.2016 13565 Okunma
3 Yorum 17.05.2016 07:37
Süleyman Karagülle
Kuran'ı Doğru Anlamak
30.05.2015 13407 Okunma
3 Yorum 27.11.2016 18:52
Süleyman Karagülle
15 Temmuz 2016 Neden Yapıldı?
17.07.2016 13405 Okunma
3 Yorum 19.07.2016 19:47
Süleyman Karagülle
R.T.Erdoğan ve F.Gülen
8.02.2014 13345 Okunma
2 Yorum 27.07.2017 01:05
Süleyman Karagülle
İnsanlık anayasası - Sam Adian'a cevap
24.02.2016 13297 Okunma
10 Yorum 26.02.2016 00:34
Süleyman Karagülle
Evlilik ve Kanun Önerisi
5.03.2016 13297 Okunma
1 Yorum 06.03.2016 01:18
Süleyman Karagülle
Akhan ve Tokul Ailelerine Açık Mektup!
5.09.2015 12850 Okunma
1 Yorum 05.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Yeniden Seçim
25.07.2015 12187 Okunma
3 Yorum 29.07.2015 03:01
Süleyman Karagülle
Düşen Uçak ve Suriye Meselesi
29.11.2015 12183 Okunma
4 Yorum 08.12.2015 06:11
Süleyman Karagülle
Kesilen Hayvanlar (Mete Firidin’in görüşü üzerine)
14.04.2015 11975 Okunma
1 Yorum 16.04.2015 20:19
Süleyman Karagülle
İdam ve Öcalan
25.06.2016 11952 Okunma
6 Yorum 02.07.2016 12:02
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sisteminin Delilleri
21.05.2016 11932 Okunma
4 Yorum 22.05.2016 18:44
Süleyman Karagülle
Adil Düzen, N.Erbakan - S.Karagülle-1
1.10.2011 11709 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
20.09.2015 11627 Okunma
4 Yorum 23.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Darbeyi Kim Yaptı?
8.10.2016 11602 Okunma
6 Yorum 11.10.2016 13:15
Süleyman Karagülle
Sam'a cevap: Kuran'daki müşküller, müteşabihler
3.01.2016 11309 Okunma
1 Yorum 16.01.2016 14:15
Süleyman Karagülle
Kur’an Ekonomisi
3.12.2016 11306 Okunma
3 Yorum 05.12.2016 13:19
Süleyman Karagülle
AK Parti’nin Kötülük ve İyilikleri
25.06.2016 11284 Okunma
Süleyman Karagülle
Davet
25.04.2015 11269 Okunma
6 Yorum 27.04.2015 10:03
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE TAM İSTİHDAM
3.10.2016 11259 Okunma
Süleyman Karagülle
Sam Adian'a cevap
15.11.2015 11164 Okunma
2 Yorum 19.11.2015 21:27
Süleyman Karagülle
İki Merkez; Sermaye ve Kur’an
3.10.2015 11132 Okunma
2 Yorum 05.10.2015 08:11
Süleyman Karagülle
Üçüncü Binyıl Uygarlığı
31.10.2015 11127 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:54
Süleyman Karagülle
Koalisyon ve Çözüm
4.07.2015 11071 Okunma
3 Yorum 24.07.2015 23:29
Süleyman Karagülle
AK Parti’ye Tuzak!
11.04.2015 11012 Okunma
3 Yorum 13.04.2015 12:32
Süleyman Karagülle
Riba/Faiz ve Katılım Bankaları
24.01.2015 10970 Okunma
Süleyman Karagülle
Kiralar Neden Yüksek?
31.01.2015 10887 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye’yi bekleyen tehlike; uçurum!
6.06.2015 10883 Okunma
2 Yorum 09.06.2015 08:56
Süleyman Karagülle
Mümin kimdir?
9.05.2015 10881 Okunma
Süleyman Karagülle
Akit Yorumcularına
21.07.2015 10789 Okunma
1 Yorum 22.07.2015 13:24
Süleyman Karagülle
Söz ver, oy vereyim
9.05.2015 10765 Okunma
1 Yorum 11.05.2015 09:51
Süleyman Karagülle
Çağımızda Cihad
7.07.2015 10732 Okunma
3 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
İstihare; “EVET/HAYIR” manası nedir?
26.02.2017 10723 Okunma
9 Yorum 04.08.2017 21:52
Süleyman Karagülle
Çağımızın sorunları
4.05.2013 10712 Okunma
1 Yorum 05.05.2013 09:10
Süleyman Karagülle
Türkiye’nin Yeri ve Görevi
27.06.2015 10669 Okunma
1 Yorum 29.06.2015 14:04
Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010 10668 Okunma
4 Yorum 07.06.2010 22:20
Süleyman Karagülle
Kuran'ın değeri, Muhammed'in varlığına dair cevaplar
11.06.2016 10612 Okunma
1 Yorum 12.06.2016 17:31
Süleyman Karagülle
Korkunç Kriz ve Çaresi
16.05.2015 10532 Okunma
3 Yorum 22.05.2015 11:29
Süleyman Karagülle
Medine Vesikası-Taha Akyol’a Cevaplar-2
25.07.2015 10517 Okunma
Süleyman Karagülle
İran'da zelzele ve teklif
20.04.2013 10497 Okunma
4 Yorum 25.04.2013 18:26
Süleyman Karagülle
F. Gülen ve İbtihal
26.03.2016 10490 Okunma
Süleyman Karagülle
Çözüm Süreci ve PKK sorununun çözümü
8.08.2015 10445 Okunma
2 Yorum 10.08.2015 12:00
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sistemi
26.11.2016 10440 Okunma
4 Yorum 29.11.2016 07:17
Süleyman Karagülle
Dershaneler
7.12.2013 10378 Okunma
8 Yorum 08.04.2014 09:25
Süleyman Karagülle
Avrasya Ekonomik Birliği
3.01.2015 10300 Okunma
3 Yorum 14.01.2015 08:18
Süleyman Karagülle
Akevler ve AK Parti
14.06.2015 10144 Okunma
Süleyman Karagülle
Vergisiz Devlet
26.12.2015 10104 Okunma
2 Yorum 26.12.2015 20:11
Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013 10009 Okunma
9 Yorum 13.04.2013 08:44
Süleyman Karagülle
Kuran'a İman ve Uymamız Gereken Dört İlke
5.11.2016 9971 Okunma
3 Yorum 13.11.2016 13:12
Süleyman Karagülle
Kur’an ve İki Lider; Putin ve Erdoğan
2.01.2016 9963 Okunma
4 Yorum 08.01.2016 15:13
Süleyman Karagülle
Elektrik Kesintisi ve Çözüm Önerisi
4.04.2015 9954 Okunma
Süleyman Karagülle
Ruslar ve Türkler
20.12.2015 9943 Okunma
2 Yorum 25.12.2015 14:57
Süleyman Karagülle
Mısır’daki İdamlar ve Yapılması Gerekenler
23.05.2015 9920 Okunma
1 Yorum 25.05.2015 10:09
Süleyman Karagülle
D E R G I !
29.04.2017 9824 Okunma
18 Yorum 16.05.2017 08:11
Süleyman Karagülle
KUR’ANÎ ÇÖZÜM
18.04.2016 9770 Okunma
1 Yorum 18.04.2016 10:52
Süleyman Karagülle
Vadeli satış, taksit ve murabaha
22.12.2012 9766 Okunma
Süleyman Karagülle
İstişare
2.11.2013 9747 Okunma
8 Yorum 13.11.2013 11:10
Süleyman Karagülle
Kıssadan hisse ve devlet yönetimi
17.05.2014 9743 Okunma
Süleyman Karagülle
PKK, Kürtler ve Yapılması Gereken
7.11.2015 9730 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:52
Süleyman Karagülle
Kenan Evren
16.05.2015 9722 Okunma
1 Yorum 20.07.2015 09:30
Süleyman Karagülle
Altın Bono
17.12.2016 9659 Okunma
2 Yorum 19.12.2016 21:21
Süleyman Karagülle
Milletvekili Yemini
14.03.2015 9645 Okunma
Süleyman Karagülle
IŞİD ve PKK ile Neler Oluyor?
1.08.2015 9569 Okunma
Süleyman Karagülle
Yeni Bir Dünya İçin Yapılması Gerekenler
19.11.2016 9564 Okunma
1 Yorum 19.11.2016 22:39
Süleyman Karagülle
Sermaye ve siyasi güç, para ve silah
24.05.2014 9464 Okunma
Süleyman Karagülle
GİRİŞİM/Cİ (Bir Tartışma Konusu)
31.12.2011 9438 Okunma
3 Yorum 05.01.2012 13:32
Süleyman Karagülle
Son Ümit!
4.07.2015 9420 Okunma
Süleyman Karagülle
İslâm Hukuku-Taha Akyol’a Cevaplar-1
25.07.2015 9356 Okunma
Süleyman Karagülle
Çanlar kimin için çalıyor?
19.07.2014 9312 Okunma
5 Yorum 22.07.2014 09:12
Süleyman Karagülle
Adil Kur’an Düzeni ve çağımızın sorunları
5.09.2015 9311 Okunma
2 Yorum 07.09.2015 17:54
Süleyman Karagülle
Neden matematik?
16.02.2013 9280 Okunma
1 Yorum 17.02.2013 00:40
Süleyman Karagülle
Vergi indirimi ve vergi iadesi
22.02.2014 9219 Okunma
Süleyman Karagülle
Ayı öldürmek yasak
4.05.2013 9205 Okunma
1 Yorum 05.05.2013 09:25
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Çin
1.08.2015 9146 Okunma
1 Yorum 03.08.2015 09:13
Süleyman Karagülle
Partilere Tavsiye
30.05.2015 9088 Okunma
1 Yorum 01.06.2015 08:08
Süleyman Karagülle
Rockefeller Ailesi ve Hidrojen Enerjisi
2.04.2016 9061 Okunma
2 Yorum 11.04.2016 08:19
Süleyman Karagülle
Yeni Hükümet ve Devlet Başkanı
20.06.2015 9037 Okunma
2 Yorum 23.06.2015 14:03
Süleyman Karagülle
Mehmet Hikmetumut, Ölüm ve Ötesi
5.07.2015 9034 Okunma
1 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
PKK Mikrobu Üreten Sebepler ve TEDAVİ
6.02.2016 9016 Okunma
1 Yorum 06.02.2016 23:11
Süleyman Karagülle
Kur’an Düzeninde Başkanlık
21.05.2016 8993 Okunma
1 Yorum 23.05.2016 08:10
Süleyman Karagülle
Kur’an Düzeni; Çözümü Halk Üretebilir
14.11.2015 8956 Okunma
1 Yorum 16.11.2015 08:32
Süleyman Karagülle
Rüya
20.02.2016 8952 Okunma
2 Yorum 21.02.2016 11:34
Süleyman Karagülle
Akevler ve Araştırmacı
12.01.2013 8902 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir Adil Düzen Eleştirisi ve Cevabı
15.11.2011 8771 Okunma
Süleyman Karagülle
AK Partinin başarıları
16.11.2013 8716 Okunma
Süleyman Karagülle
Tanrı ve Olasılık
3.10.2015 8711 Okunma
Süleyman Karagülle
Akevler Ekolü ve ...
18.04.2015 8684 Okunma
2 Yorum 20.04.2015 17:09
Süleyman Karagülle
Erbakan ve Adil Düzen
14.11.2009 8566 Okunma


© 2025 - Akevler