Hüseyin Kayahan
ONA ÜFLEDİ - NEFEHA FİHA, NEFEHA FİHİ
14.06.2015
10268 Okunma, 1 Yorum

13.06.2015,İzmir

NEREYE ÜFLEDİ (NEFEHA)?

“…ve nefahtü fîhâ…”,

“…ve nefahtü fîhî…”

 

Bu makale ALİ KAAN IŞIK’ın ısrarı üzerine kaleme alınmıştır. Kendisine teşekkür ederim. Sorusunu aşağıya alıntıladım:

 

“Aslında sorun burda şu ya da sorunun kısa halini sorayım :
21/91 : .... fercehâ fe nefahnâ fîhâ min rûhinâ ... derken burda FİHA kullanılıyor yani burda doğru kullanımda iken,
66/12 : .... fercehâ fe nefahnâ fîhi min rûhınâ .... derken burda ise Meryem için FİHİ söz konusu,

 
şimdi asıl özet halini sorayım, eğer Meryem 3/42'deki gibi ala nisa el alemin ise yani alemlerin kadınları üzerinde/üzerine bir ifade var ise ve özetle Meryem kadın ise neden aynen 21/91 'deki gibi dişil '' FİHA '' şeklinde değil de 66/12 'deki gibi ''FİHİ'' şeklinde eril olarak gelmiş?”

 

Sorunun çağrıştırdığı iki sorun şudur:

  1. Bu kitap, bilgili ve dikkatli birinin kitabı değildir. Zira; aynı kişi ve aynı olay için hem erkek zamir, hem de dişi zamir kullanmaktadır. Öyleyse bu kitap çelişkilidir..? (Allah’ı inkar etmeyi kafasına koyanların bakış açısıdır.)
  2. Bu kitap doğrudur, bu ifadeler bilerek kullanılmıştır; zira Meryem “HERMAFRODİTTİR”. Yani çift cinsiyetlidir, kendi kendini döllemiştir. (Bu da inkarcıların bakış açısıdır, ilahi müdahale yoktur, kendi kendine olmuştur..! manasındadır.)

 

Öncelikle ilgili ayetleri Arapça ve mealiyle görelim:    

 

وَالَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهَا مِنْ رُوحِنَا وَجَعَلْنَاهَا وَابْنَهَا آيَةً لِلْعَالَمِينَ (21/91)

21/91 : Velletî ahsanet fercehâ fe nefahnâ fîhâ min rûhinâ ve cealnâhâ vebnehâ âyeten lil âlemîn(âlemîne).

 


وَمَرْيَمَ ابْنَةَ عِمْرَانَ الَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهِ مِنْ رُوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِتِينَ (12/66)

66/12 : Ve meryemebnete ımrânelletî ahsanet fercehâ fe nefahnâ fîhi min rûhınâ ve saddekat bi kelimâti rabbihâ ve kutubihî ve kânet minel kânitîn(kânitîne).

 

 

 

 

وَإِذْ قَالَتِ الْمَلَائِكَةُ يَامَرْيَمُ إِنَّ اللَّهَ اصْطَفَاكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفَاكِ عَلَى نِسَاءِ الْعَالَمِينَ (42/3)
Hem Melekler dediği vakit, ya Meryem! her halde Allah seni süzüb seçti, ve seni çok temiz pâk kıldı, hem seni âlemin kadınlarının fevkında seçti[3/42]

 

 

Yukarıdaki tahlilleri yapanların atladıkları bir şey vardır: Cümle içinde kullanılan bir zamir; kendisinden önce geçen ve kendisine en yakın olan İSME veya İSİM HÜKMÜNDE OLAN bir İBAREYE gider. Her iki ayette de “hi” ve “ha” zamirlerine en yakın isim “FERC”tir. Ferc kelimesi geçmişte, “apış arası, bacak arası, vb.” manalarda anlaşıldığı için; ona gitmesi “ABES” olur diyerek, atfedilenielleti, o kimse, yani Meryem” olarak düşünmektedirler. Gramer kurallarını da aykırı olarak yapılan bu kabul, yukarıda verilen çelişkili iki düşünceye mahal vermektedir.

 

Kuran; İKİ KELİMEYİ AYNI MANADA KULLANMAZ, ama BİR KELİMEYİ BİRDEN ÇOK MANADA KULLANIR. Bu manalar, ilk ilkel etimolojik isimden çıkar ama farklı fonksiyonlarını da ifade eder. Böylece aynı kelime; (bu bana göre mecaz da değildir) dini/teolojik olarak başka mana, ekonomik olarak başka mana, sosyolojik olarak başka mana, kozmolojik (fizik, kimya, astronomi, vb) olarak başka manaları karşılar. Burada da yapılan hata; “ferc” kelimesinin günlük konuşma dilindeki karşılığını düşünmek ve karşılığının sadece bundan ibaret zannetmektir.

 

FERC kelimesinin MEVARİD’ten İSİM olarak zikredilen karşılıklarını alıntılıyorum. Sadece isimleri yazacağım, fiiller bunlardan dönüşmedir:

ARALIK, YARIK, AVRET YERİ, PAÇANIN ARALIĞI, İKİ ŞEY ARASINDAKİ YARIK, ARALIKTA OLAN AÇIK YER, GEDİK, SIR TUTMAYAN ADAM, ARALIKTA OLAN AÇIK YER, FERACE, KAFTAN, KÜCÜK ÇOCUK GÖMLEĞİ, KABZADAN KİRİŞİ ARALIKLI YAY, TARAK, GENİŞ AÇI, ÖN DİŞLERİ SEYREK, İKİ PARMAK ARASINDAKİ AÇIKLIK, PERGEL, KAŞAĞI, FIRÇA


Elfercü (ERİL)    : iki şey arasındaki yarık, gedik

Elfercetü (DİŞİL): Aralıkta olan açık yer, gedik

 

Ferc kelimesi; hem çok ve seyrek dişleri olan tarak, kaşağı ve fırça gibi yapılardır; hem de bu dişlerin arasında kalan çok sayıdaki boşluklardır (negatif tarak). Bunlara DNA dilinde “OYUKLAR” denmektedir.

 

Kendinizi bir biyolog olarak düşünün ve bu kelimeye bir mana bulmaya çalışın. Kuranda topu topu 1700 civarında kök vardır ve her şeyi bu 1700 kelime ve türevleri ile izah edeceksiniz

Dişinin rahmindeki yumurtaya varın, yumurtanın içine girin, çekirdeğe varın, çekirdeğin içine girin, karşınıza 23 adet tekli tek tarafa dişleri olan ve sarmal yapıdaki uzun zincirleri göreceksiniz. Sizce böyle bir yapı neye benziyor? TARAK?, KAŞAĞI?, SEYREK DİŞLER?

 

İşte bunlar FERC’tirler. İnsanın nasıl oluşacağını ve nasıl canlılığını devam ettireceğini kodlayan DNA zincirlerleri bunlardır. Bunlar 4 HARF İLE YAZILMIŞ PROGRAMLARDIR. Erkeğin sperminde de bunun gibi ama onun asimetriği olan tekli zincirler vardır ve ancak bir birleri ile karşılıklı olarak eşleşebilirler ve çiftli sarmal yapıdaki merdiveni meydana getirirler. Normal insan hücresinde 23 çift olan bu zincir; sperm ve yumurta hücresinde 23 tek zincirdir. Bununla ilgili Dr Lütfi Hocaoğlu’nun makalesini en alta alıntıladım. Orada mekanizması da anlatılmaktadır.

 

DNA’daki bu dişler, şunlardır: A (adenin) ile T (timin) ve G (guanin) ile S (sitozin). Her zaman A ile T birleşir, G ile S birleşir. Kadın yumurtasındaki tekli dizilerin birbiri ile eşleşebilmesi için müdahale gerekmektedir. Yoksa aynı bazlar karşı karşıya gelir ve birleşemezler.

 

İşte burada MELEKLER (bunlar da ANTİVİRÜS programlarına benzeyen programlardır) onarım ve düzeltme yaparlar. İBLİS ise, VİRÜS programlardır ve normal işleyişi bozan programlardır. İblis/virüs bozar; Melekler/antivirüsler ise ONARIRLAR, işleyişi eski haline getirirler.

 

“RÛH” kelimesi; “RÛHUNA, RUHUMUZ” VE “RÛHÎ, RUHUM” şeklinde izafetle kullanmaktadır.

 

“Rûhî” dediği; Allahın zatında olan ve halifesi olarak yalnızca İNSANA yüklediği ve “ENTELEKTÜEL” faaliyetlerimizi kontrol eden, beynin dış korteksinde çalışan, Windows’a benzeyen ama PARDUS gibi AÇIK KAYNAK KODLU (SOFTWARE) bir programdır, YAŞADIĞI MÜDDETÇE İNSAN DA BUNA KOD İLAVE EDER. Bu ilave, otomatik olarak yapılır ama yapılan ilaveler insan iradesi ile şekillenir. Böylece oluşan bu program artık başka bedende çalışamaz, yeniden dirildiğimizde kişiye, bu özelleşmiş kendi programı tekrar yüklenir. İnsanı, diğer tüm canlılardan farklı kılan, işte bu programdır ve onun kazandırdığı yetilerdir.

 

“Rûhuna” dediği ise insan da dahil, tüm canlılara yüklediği (DNA ile gerçekleştirilen) CANLILIĞIN PROGRAMLARIDIR. Nefs kelimesinin biyolojideki karşılığı budur. Canlının “hardware”ini oluşturan ve çalıştıran programın (BIOS) adıdır.

 

Hz. Meryem’in FERC’ine (tarağına), DNA’sına (wireless iletişimle) NEFH  EDİLMİŞ (install, download, vb gibi yollarla müdahale edilmiş) ve böylece detaylarını Lütfi beyin makalesinde bulacağınız şekilde, dişiden erkek meydana getirilmiştir.

 

Doğuştan kısır olan kadının doğurması, menapoz dönemindeki kadının doğurması, erkeksiz kadının erkek doğurması, benzer şekilde onların “TEKLİ DNA ZİNCİRLERİNE” yapılan müdahale ile olmuştur. Bugün sun’i döllenme başta olmak üzere işaret edilen olayları gerçekleştirmeye de başladık. Bir gün kadınlar erkek birey olmadan da erkek doğurabileceklerdir..? Bize çok yakın olan Hz. İsa’nın olayının sırlarını çözersek, daha uzak olan Hz. Ademin olayını da öğrenir ve uygularız.

 

Hz. Ademi “TURAB’tan, BİR MEMELİDEN, HOMONİDTEN”; İNSAN DA DAHİL TÜM CANLILARI DA TURABTAN, TOPRAKTAN, YANİ DÜNYADA MEVCUT OLAN ELEMENTLERDEN YARATTI. Bizim için gerekli olacak bir mekanizma olmasaydı, 2000 yıl önce bunu yeniden tekrar etmezdi.

 

Diğer yandan; “Hİ” eril zamiri, içinde “Y kromozomu” barındıran 3. KROMOZAMA; dişil olan “HA” zamiri ise, içinde “Y ERKEK KROMOZOMU” bulundurmayan diğer kromozomlara da gidebilir. Ya da, eril zamir DNA’lara, dişil zamir de RNA’ya veya tersine gidebilir. Benim bunların muhtevaları hakkındaki bilgi sınırlıdır.

 

Sonuç olarak; Kuran’ kendi ifadesi ile, Al-i İmran 7:

هُوَ الَّذِيَ أَنزَلَ عَلَيْكَ الْكِتَابَ مِنْهُ آيَاتٌ مُّحْكَمَاتٌ هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ وَأُخَرُ مُتَشَابِهَاتٌ فَأَمَّا الَّذِينَ في قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاء الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاء تَأْوِيلِهِ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُ إِلاَّ اللّهُ وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِّنْ عِندِ رَبِّنَا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الألْبَابِ

Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmâllezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlihi, ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).

1.

huve ellezî

: O ki

2.

enzele

: indirdi

3.

aleyke

: sana

4.

el kitâbe

: kitap

5.

min-hu

: ondan

6.

âyâtun

: âyetler

7.

muhkemâtun

: muhkem, hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan, kesin hükmedilmiş olan

8.

hunne

: onlar

9.

ummu el kitâbi

: bütün semavî kitapları ihtiva eden ana kitap

10.

ve uharu

: ve diğerleri

11.

muteşâbihâtun

: tevile tâbî, yoruma açık

12.

fe emmâ ellezîne

: fakat onlar

13.

fî kulûbi-him

: onların kalplerinde vardır

14.

zeygun

: eğrilik, bâtıla meyil

15.

fe

: bu sebeble

16.

yettebiûne

: tâbî olurlar

17.

mâ teşâbehe

: muteşâbih olanlara, yorum gerektirenlere

18.

min-hu

: ondan

19.

ibtigâe

: amaç edindi, istedi

20.

el fitneti

: fitne

21.

ve ibtigâe

: ve amaç edindi, istedi

22.

te'vîli-hi

: onun tevilini, açıklamasını, yorumunu

23.

ve mâ ya'lemu

: ve bilmez

24.

te'vîle-hu

: onun tevilini, açıklamasını, yorumunu

25.

illâ allâhu

: Allah'tan başka

26.

ve er râsihûne

: rûsuh sahipleri

27.

fî el ilmi

: ilimde

28.

yekûlûne

: derler

29.

âmennâ bihi

: biz ona inandık, ona îmân ettik

30.

kullun

: hepsi

31.

min indi rabbi-nâ

: Rabbimiz'in katından

32.

ve mâ yezzekkeru

: ve tezekkür edemezler anlamını çıkartamazlar

33.

illâ ulû el elbâbi

: ancak, sadece lübblerin, sırların sahipleri



Kitab'ı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) âyetlerdir, onlar Kitab'ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir (yoruma açık âyetlerdir). Fakat kalplerinde eğrilik (bâtıla meyil) bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara (yorum gerektirenlere) tâbî olurlar. Ondan fitne çıkarmak için, onun te'vilini (yorumunu) yapmak isterler. Ve onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahipleri ise: “Biz O'na îmân ettik, hepsi Rabbimizin katındandır” derler, onlar da tezekkür edemezler, sadece Ulûl'elbab (daimi zikrin ve sırların sahipleri) (tezekkür edebilir).

 

Kuran Allah sözüdür. Onda herhangi bir çelişki bulamazsınız. Bizim ilmimizin eksik olduğu konular, ilmimiz artıncaya kadar bize müteşabihtir. İlmimiz arttıkça müteşabihler muhkeme (kesin) dönüşecektir.

 

Saygılarımla.

H. Kayahan

 

“Dr Lütfi Hacaoğlunun makalesi: (Ne yazık ki, kopyalama esnasında şekil ve resimler kayboldu.)

 

İnsan doğal olarak ilk atasının nasıl yaratıldığını merak eder. Ancak bunu nasıl anlayacaktır? Bunun için bir çok teoriler ortaya atılmıştır. Ancak bunu anlamak gerçekten çok zordur. İşte bu noktada yüce yaratıcı bize gerekli ipucunu vermektedir.

إِنَّ مَثَلَ عِيسَى عِنْدَ اللَّهِ كَمَثَلِ آدَمَ خَلَقَهُ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ قَالَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

Kesinlikle Allah’ın indinde İsa örneği Adem örneği gibidir. Onu Turab’dan (topraktan) yarattı, sonra ona ol dedi, o hemen oldu. (Ali İmran 59)

Bu ayet çok ilginçtir. Önce İsa örneğini Adem örneğine benzetmekte, sonra Adem’in veya İsa’nın Turab’dan yaratıldığını anlatmakta, sonra ona ol deyip onunda oluverdiğini söylemektedir. Turab kelimesi burada önemli bir ayrıntıdır. Arapçada toprak anlamındadır. Ancak eğer Adem topraktan doğrudan yoğrularak yaratıldıysa o zaman İsa’nın ona benzetilmesi yanlış olurdu. Kuran birden çok kelimeyi aynı anlamda kullanmaz, bir kelimeye birden çok anlam verir. Bu nedenle bütün bunlardan önce İsa’nın yaratılışını keşfedelim, sonra Turab kelimesi üzerinde duracağız.

 

إِنَّمَا الْمَسِيحُ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ رَسُولُ اللَّهِ وَكَلِمَتُهُ أَلْقَاهَا إِلَى مَرْيَمَ وَرُوحٌ مِنْهُ

Mesih, Meryem oğlu İsa Allah’ın resulüdür ve ona (Meryem’e) ilga edilmiş kelimesidir ve ondan bir ruhtur. (Nisa 171)

ruhtur. (Nisa 171)

وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَ إِذِ انْتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا شَرْقِيًّا (16) فَاتَّخَذَتْ مِنْ دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا (17) قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَنِ مِنْكَ إِنْ كُنْتَ تَقِيًّا (18) قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا (19) قَالَتْ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ بَغِيًّا (20) قَالَ كَذَلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً لِلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِنَّا وَكَانَ أَمْرًا مَقْضِيًّا (21) فَحَمَلَتْهُ فَانْتَبَذَتْ بِهِ مَكَانًا قَصِيًّا (22)

Kitapta Meryem’i de an. O, ailesinden ayrılarak, doğu tarafında bir yere çekilmişti. Onlarla arasına bir perde edindi. Ona ruhumuzu gönderdik, ona tam bir insan olarak göründü. Meryem: “Eğer korunan bir kimse isen, senden Rahman’a sığınırım” dedi. Ruh: “Ben yalnızca temiz bir oğlan çocuğu bağışlamak için Rabbinin sana gönderdiği elçiyim” dedi. Meryem: “Bana bir beşer temas etmemişken, ben kötü kadın da olmadığım halde nasıl oğlan çocuğum olabilir?” dedi. Ruh: “Bu böyledir, Rabbin, ‘Bu bana kolaydır, onu insanlar için bir ayet ve bizden bir rahmet kılacağımız ve gerçekleştirilen bir iştir’ diyor” dedi. Meryem ona (oğlan çocuğuna) gebe kaldı, onunla uzak bir yere çekildi.  (Meryem 16-22)

Bu ayetleri incelediğimiz zaman iki durumu görürüz:

1.İsa’nın babası yoktur. Kuran’da özellikle Meryem oğlu diye hitap edilmektedir.

2.Meryem’in İsa’ya gebe kalması vasıtasız olarak gerçekleşmemiş. Allah Ruh’u göndermiş ve bunun neticesinde Meryem İsa’ya gebe kalmıştır.

O zaman şu soru karşımıza çıkar: “Ruh ne tür müdahaleler yaparak Meryem’in İsa’ya gebe kalmasını sağlamıştır?”

Ruh dışarıdan döllenmiş bir yumurta mı getirmiş ve Meryem’in rahmine koymuştur? Bu olamaz. Çünkü İsa’ya Meryem oğlu demektedir. Çünkü sadece doğurmakla Meryem oğlu olamaz. Genetik olarak annesi olmalıdır. Bu durumda Meryem’in yumurtasını kullanmış ve bu yumurta üzerinde oynamalar yaparak rahmin içine ilga etmiştir.

Burada iki sorun ortaya çıkmaktadır?

1.Erkek olmadan memeliler hamile kalabilir mi? Meryem nasıl hamile kalmıştır?

2.Erkek cinsiyetin oluşması için X ve Y kromozomlarına ihtiyaç vardır. Ancak kadın yumurtasında sadece X kromozomu vardır. O halde bir de Y kromozomuna ihtiyaç vardır. İsa’nın Y kromozomu nereden gelmiştir?

Bunun için önce partenogenez adı verilen durumdan bahsedelim. Partenogenez döllenmemiş dişi bir gametin (yumurta hücresinin) gelişip yeni bir birey meydana getirmesidir. Bazı böcek türlerinde, sürüngenlerde ve bitki türlerinde meydana gelen bu tür üreme özellikle erkeği olmayan veya erkeği çok az olan türlerde görülür. İnsanda ve memelilerde normal şartlarda meydana gelemez. Çünkü çift sayıda kromozom vardır. Partenogenezde ise kromozom sayısı tektir. Yani partenogenezle meydana gelen bir memeli tek sayıda kromozoma sahip olacağı için yaşayamaz. Yani insan 46 yerine 23 kromozoma sahip olur ve yaşayamaz. Zaten yaratılış icabı da gerçekleşemez.

İnsanda yumurtalık içinde yumurta hücresi oluşurken mayoz bölünme denen bir bölünme meydana gelir. Mayoz bölünme sonucunda 46 kromozomlu bir hücreden iki adet 23 kromozomlu hücre meydana gelir. Bunlardan biri döllenmek üzere hazırlanan yumurta hücresidir. İçine giren spermdeki 23 kromozomla beraber bu yumurta hücresinin 23 kromozomu 46 kromozomlu insanın ilk hücresini oluşturur. Diğer 23 kromozomlu yumurta hücresi ise küçülür ve yok olur. Yumurta üzerinde de bir iz bırakır. Buna polar cisim denir.

Bu polar cisimle partenogenezin değişik bir şekli memelilerde meydana gelebilir. Memelilerde nadiren bu polar cisim döllenmek üzere olan yumurta hücresi ile birleşerek bir dişi bebeğin oluşmasına neden olabilir.

İnsanlarda ise bu birleşme gerçekleşebilmekte ancak sonucu bir bebek değil teratom adı verilen tümör olmaktadır. Teratomlar sık karşılaşılan tümörlerdir ve teratomlar içinde bir insana ait dokular vardır. Ancak oluşum organize olmadığı için bebek değildirler. Yani dokular var ama yerli yerinde değildirler. Bu nedenle insan değil tümördürler ama çok ilginç tümörlerdir. Tabi ki bütün teratomlar bu şekilde gelişmez. Böyle teratomlara partenogenetik orijinli benign teratomlar denir.

İnsan dışı memelilerde ise yumurta hücresi ile polar cismin birleşmesi organize bir biçimde gerçekleşebilir ve memeli partenogenezisi meydana gelebilir.

2008 yılında köpekbalığında partenogenez meydana geldiği kanıtlandı. Virginia akvaryumunda üreme davranışları göstermeyen (bakire) bir köpekbalığının dişi bir köpekbalığı doğurması üzerine yapılan DNA testlerinde bu dişi köpekbalığının bir erkeğe ait hiçbir kalıtsal malzeme taşımadığı gösterildi. Yani babası yoktu. (Kaynak: http://www.sciencedaily.com/releases/2008/10/081010173054.htm)

Partenogenez ile meydana gelen yavru annesine % 100 benzemez. Yani bir klon değildir. Annesine % 50 benzer ve diğer % 50’lik kısım annesinin atalarından gelen genlerdir. Yani annesi ile genetik ikiz değildir. Gerçekten anne-kız genetik benzerliği vardır.

Yani insan dışı memelilerde partenogenezis olayı organize olarak mevcuttur. Bir nevi türün devamını korumak için yaratıcı tarafından verilen bir özelliktir. Hatırlarsak aynı olay insanda da meydana geliyordu. Ancak organize olmayan dokular bir bebek yerine bir tümör meydana getiriyordu. Bu tümör de iyi huylu (benign) bir tümördü.

İsa’nın meydana gelmesi için partenogenezis olayının meydana gelmesi ve ilk hücrede doku organizasyonunun sağlanması gerekliydi. İlki bir teratom meydana gelmek üzere kendiliğinden olabilirdi. Ancak ikincisi yani organizasyon kendiliğinden olamazdı. İşte bunun için dış müdahale gerekliydi ve Allah tarafından gönderilen Ruh’un ilk işi bu idi. Bu iş gerçekleştikten sonra (çok kısa süren olaylardır) meydana gelen çocuk bir kız çocuğudur. Oysa İsa erkektir ve gelen Ruh bir gulam (ergenlik öncesi erkek çocuk) müjdelemektedir. İşte bu aşamanın gerçekleşmesi için Ruh ikinci müdahaleyi yapacak ve meydana gelen ve tek bir hücre olan kız çocuğunu erkek çocuğuna çevirecektir.

Bunun için önce X ve Y kromozomları hakkında bilgiler verelim. Erkekte X ve Y kromozomu, kadında ise iki tane X kromozomu bulunur.

Y kromozomu X kromozomunun üçte biri kadar büyüklüktedir. X kromozomunda 1500 protein kodlanırken Y kromozomunda 27 protein kodlanır. Y kromozomu sadece erkeklerde bulunduğu için babadan gelir. Erkeklerin X kromozomu ise anneden gelir. Kızların İki X kromozomundan biri babadan diğeri anneden gelir.

X kromozomundaki genlerin büyük bir kısmının silinmesi ve bazılarının değiştirilmesinden sonra DAZ genleri denen genlerin eklenmesi ile Y kromozomu oluşur. Yani

Y Kromozomu = (X kromozomu- n adet gen) + (SOX3 geni -> SRY geni) + DAZ geni

şeklindedir. Burada Ruh meydana gelen kız çocuğundaki X kromozomunun birindeki genleri silmiştir. Buradaki SOX genlerini de erkeklik genleri olan SRY genlerine dönüştürmüştür. Ancak sorun şudur ki DAZ genleri (Deleted of Azospermia) denen erkeklikle ilgili genleri nereden alacaktır? 1992 senesine kadar bunun cevabı bilinmiyordu. 1992’de Prof. Page isimli bir araştırmacı DAZ genlerinin aynısının insanda hem erkek hem de kadınlarda 3. Kromozom üzerinde bulunduğunu gösterdi. Bu genlere DAZ homoloğu anlamında DAZH genleri adını verdi. Sonra yapılan incelemelerde DAZ genlerinin orijininin DAZH olduğu ispatlandı. Yani erkekteki Y kromozomunda bulunan DAZ genlerinin aslen 3. Kromozom kaynaklı olduğu ortaya çıktı. İsa olayında da ilk insandaki olay tekrarlanmakta ve 3. Kromozom üzerinden DAZH genleri koparılarak X kromozomundan genlerin silinmesi ile elde edilen yapıya birleştirilmekte (ilga edilmekte) ve Y kromozomu oluşturulmaktadır. İşte Ruh bu ikinci işlem ile Meryem’in İsa’ya gebe kalmasını sağlamıştır.

��n=
gDzJSvE@���N=l1^ӔPt���=��'

 


YorumcuYorum
Hüseyin Kayahan
18.06.2015
09:29

SAM ADIAN'IN YORUMLARI AŞAĞIDADIR:


Sayın Kayahan

 

Yazınızı okuduk, üremenin temelde bir programlama işi olduğunu Kabul etitğinizi gördük. Doğrusu bunu görmek şaşırtıcı olsa bile son derece isabetli.

 

Ancak, Enbiya 91 ile Tahrim 12 arasındaki farklılığa getirdiğiniz yaklaşım prensipte doğru ancak yöntemde yanlış gibi görünüyor.

 

Çünkü, Enbiya 91 de muhatap Zekeriyya’dır. Dolayısıyla eril olması gerekir sizing yaklaşımınıza göre, oysa dişil kullanılmaktadır.

Tahrim 12 de muhatap İmran kızı meryemdir. Dolayısıyla yine sizing yaklaşımınıza göre dişil kullanılması gerekir, ama eril kullanılmaktadır.

 

Birkaç noktayı hatırlatmak isteriz size katkısı olacağı umuduyla:

1.       Enbiya 91, dişil kullanım. Konu Zekeriyanın duasıdır. Talebidir. Eksik olan şey, eşinin üretken olmayışıdır, yani erkek hücresi vardır, yumurtası vardır ama kadın yumurtası yoktur. Dolayısıyla bir hücre programlanacaksa, programda tamamlanması gereken şey, dişil kromozomlardır.

2.       Tahrim 12 de, muhatap ve konu imran kızı meryemdir. Dolayısıyla orada dişil kromozomlar zaten vardır ve tamamlanması gereken şey, programlanması gereken şey erkek kromozomlarıdır.

 

Bu açıdan baktığınız zaman neden dişil ve eril kullanıldığını anlamak kolaylaşır diye düşünüyoruz. Yani eril veya dişil kullanımın temelde ferc ile ilgisi yoktur. Nefhetmekle ilgilidir. Siz muhtemelen gramer şöyledir dolayısıyla böyle olmalıdır dersiniz ama bu bizi ilgilendirmez. Yine de üzerinde düşünebilirsiniz. Dikkat ederseniz ferc kelimesine erillik veya dişillik atfedilmmektedir. Her iki ifadede de “ferceha” olarak kullanılır. Marife de değildir. Geneldir.

 

Nefs’e müdahale edilebileceği, yani temel yazılımın düzeltilebileceği yine musa hikayesinde anlatılmaktadır. Ancak sizin henüz anlayamadığınız şey, BEŞER, NEFS ve INSAN ilişkisi ile bu parametrelerin konumlanması ile ilgilidir. INSAN ve BEŞER birbirinden ayrıdır, yani INSAN sabit inorganic iken, beşer hareketli ve organizmadır. Bir makinedir ve nefs yoluyla kontrol edilir. Nefs bir yazılımdır. Bu meseleyi daha once anlatmıştık.

 

RUH ise, yine kitaptaki tanımı itibariyle, üçüncü taraf, yani BEŞER ve INSAn kavramlarının dışında bir başkasanın müdahale amacıyla kullandığı bir araçtır. Uzaktan erişim yöntemidir. Böylece bir hücrenin programlanması veya bir programın düzeltilmesi mümkün hale gelir. Evet bu kablosuz bir müdahaledir ama uzaktan müdahaledir.

 

Hermaphrodite gibi yaklaşımlar tamamen mantık dışıdır ve zaten konuyla ilgisi de yoktur.

 

Adem konusunda da hatalı bir yaklaşım var. Adem kendisi doğrudan topraktan üretilmedi. Cael edildi. Dönüştürüldü. Yani zaten öncesinde üretilmiş olan bir şeyden dönüştürüldü. Dolaylı olarak elbette topraktan üretildi ama, topraktan üretilen doğrudan adem değil. Bu nedenle o da tıpkı meryemde ve zekeriyada olduğu gibi, tek bir hücreye müdahale edilerek dönüştürüldü.

 

Belki çalışmalarınıza katkısı olur

 

Saygılar

 

Sam





Çok Yorumlanan Makaleler
Hüseyin Kayahan
RUH, NEFİS ve DİĞERLERİ
4.05.2012 15600 Okunma
58 Yorum 13.05.2012 06:56
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK
27.07.2012 12166 Okunma
32 Yorum 15.08.2012 10:48
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK-2, TANRININ AÇMAZI
2.08.2012 11075 Okunma
25 Yorum 06.08.2012 22:06
Hüseyin Kayahan
GECİKMİŞ YORUMLAR: SALSAL VE TUFAN HK.
13.10.2013 13078 Okunma
22 Yorum 18.10.2013 15:10
Hüseyin Kayahan
ORUÇ ve RAMAZAN
29.06.2014 9758 Okunma
19 Yorum 20.07.2014 07:59
Hüseyin Kayahan
MÜTEŞEBBİSE DAİR / GELECEĞİN MÜTEŞEBBİSİ
21.02.2013 15563 Okunma
13 Yorum 18.03.2013 21:10
Hüseyin Kayahan
ASLAN OĞLUM ve METOD
11.04.2012 6560 Okunma
13 Yorum 13.04.2012 17:42
Hüseyin Kayahan
YENİ BİR PAVLUS ARANIYOR
25.04.2012 6347 Okunma
13 Yorum 04.05.2012 18:47
Hüseyin Kayahan
HARUT ve MARUT, FİRİDİN ve RASYONALİZM
25.03.2012 10125 Okunma
11 Yorum 27.03.2012 08:38
Hüseyin Kayahan
FECR / ALACAKARANLIK ve GÜNEŞ TAYFI
16.07.2015 14560 Okunma
11 Yorum 28.07.2015 00:04
Hüseyin Kayahan
KELİME, MUTASYON; TURAB VE TOPRAK
29.04.2012 7297 Okunma
10 Yorum 01.05.2012 11:38
Hüseyin Kayahan
ÖZGÜRLÜKÇÜLÜK NASIL ANLAŞILIR?
27.03.2012 6358 Okunma
9 Yorum 29.03.2012 17:53
Hüseyin Kayahan
NUH TUFANI (kısa bir özet)
4.10.2013 15179 Okunma
9 Yorum 18.10.2013 14:55
Hüseyin Kayahan
İZLENİMLER-2
25.09.2013 6703 Okunma
8 Yorum 28.09.2013 07:31
Hüseyin Kayahan
ÜSTAD KARAGÜLLEYE AÇIK ARZIMDIR
25.06.2013 6673 Okunma
8 Yorum 02.11.2013 05:43
Hüseyin Kayahan
İLK (ve TEK) SOSYAL/KOLEKTİF KİTAP: KUR’AN
12.06.2016 7876 Okunma
8 Yorum 15.06.2016 23:36
Hüseyin Kayahan
RUH-ÜL KUDÜS
15.05.2012 7690 Okunma
8 Yorum 17.05.2012 00:58
Hüseyin Kayahan
KRAL ÇIPLAK (MI?)
28.01.2013 6445 Okunma
7 Yorum 07.02.2013 17:00
Hüseyin Kayahan
ALLAH ve DEVLET
13.07.2014 6933 Okunma
7 Yorum 09.08.2014 20:59
Hüseyin Kayahan
HUKUK ve TAŞKINLIK; MUSA ve HIZIR
7.05.2014 7395 Okunma
7 Yorum 12.05.2014 20:13
Hüseyin Kayahan
FIKIH ve KELAM
30.10.2016 9689 Okunma
7 Yorum 18.11.2016 04:58
Hüseyin Kayahan
ÂDEM'İN DİLİ
27.07.2020 4000 Okunma
6 Yorum 30.07.2020 09:04
Hüseyin Kayahan
SOSYOLOJİK KURAN MEALİNE BAŞLARKEN-2
31.07.2013 7404 Okunma
6 Yorum 03.03.2018 15:53
Hüseyin Kayahan
DİLİN CİLVELERİ
27.03.2012 5452 Okunma
6 Yorum 29.03.2012 17:18
Hüseyin Kayahan
YORUMSUZ ve BİR SEZİ ve BİR SORU
17.04.2012 6118 Okunma
5 Yorum 19.06.2012 11:35
Hüseyin Kayahan
KÖLELİK-1
10.03.2013 6919 Okunma
5 Yorum 14.03.2013 19:54
Hüseyin Kayahan
SÖYLEMEK ve YAPMAK
15.11.2013 9863 Okunma
5 Yorum 22.11.2013 21:08
Hüseyin Kayahan
BAŞKANLIK, YARI BAŞKANLIK YA DA...
27.08.2014 6995 Okunma
5 Yorum 01.09.2014 08:02
Hüseyin Kayahan
SESSİZ ve SESLİ NAMAZLAR
13.11.2016 9917 Okunma
5 Yorum 01.08.2017 18:04
Hüseyin Kayahan
HACCIN ZAMANI
23.08.2015 8133 Okunma
4 Yorum 23.08.2015 22:10
Hüseyin Kayahan
DİYET TAŞI
30.01.2016 7201 Okunma
4 Yorum 16.02.2016 18:06
Hüseyin Kayahan
SALGINLAR ve PROJEKSİYONLAR
14.04.2020 4530 Okunma
4 Yorum 14.04.2020 16:25
Hüseyin Kayahan
FATİHA ve YENİ KOMÜNİZM
4.09.2014 7381 Okunma
4 Yorum 24.09.2014 08:17
Hüseyin Kayahan
PARALELE DAİR
18.03.2014 7090 Okunma
4 Yorum 19.03.2014 13:13
Hüseyin Kayahan
BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP
6.06.2013 7265 Okunma
4 Yorum 09.06.2013 18:33
Hüseyin Kayahan
BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP-2
10.06.2013 7098 Okunma
4 Yorum 25.06.2013 14:51
Hüseyin Kayahan
Suç, Ceza ve Cehennem
21.05.2011 4983 Okunma
4 Yorum 22.05.2011 20:39
Hüseyin Kayahan
YARATILIŞ-DİRİLİŞ ve FELSEFE
6.07.2012 6327 Okunma
4 Yorum 07.07.2012 15:08
Hüseyin Kayahan
KURAN'I TANIMAK-2, MUCİZELER
29.10.2012 6613 Okunma
3 Yorum 30.10.2012 07:15
Hüseyin Kayahan
KURAN'I TANIMAK-1, KURAN'IN MÜŞKÜLLERİ
7.08.2012 6365 Okunma
3 Yorum 09.08.2012 16:49
Hüseyin Kayahan
EVREN ve NOKTA
23.04.2012 5410 Okunma
3 Yorum 29.04.2012 18:11
Hüseyin Kayahan
MUSA, FETASI ve BULUŞMA YERİ
30.03.2012 5034 Okunma
3 Yorum 08.04.2012 18:07
Hüseyin Kayahan
BELKİ DE İSTİHBARAT ZAAFI YOKTU.!?
24.07.2016 7599 Okunma
3 Yorum 26.07.2016 21:04
Hüseyin Kayahan
İSLAM EKONOMİ SİSTEM,-ZEKAT BANKASI
12.09.2014 9852 Okunma
3 Yorum 14.09.2014 22:42
Hüseyin Kayahan
ISTILAHİ DİLLER, MECAZ ve HAKİKİ MANALAR
20.10.2019 4650 Okunma
3 Yorum 29.10.2019 11:19
Hüseyin Kayahan
KURANDA METAFORLAR
13.04.2020 5947 Okunma
3 Yorum 15.04.2020 09:19
Hüseyin Kayahan
LİSANE SIDKIN sadık lisan ve İBRAHİM PEYGAMBER
11.02.2018 5277 Okunma
3 Yorum 28.10.2019 21:50
Hüseyin Kayahan
AD SEMUD İREM ve ARAFTAKİLER
11.02.2018 5822 Okunma
2 Yorum 24.02.2018 17:11
Hüseyin Kayahan
HURUF-U MUKATTAA
17.02.2018 5206 Okunma
2 Yorum 21.02.2018 13:02
Hüseyin Kayahan
MÜLK ve MAKAM
23.10.2016 7019 Okunma
2 Yorum 24.10.2016 15:38
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN-ZEKAT BANKASI (ÖZET)
13.09.2014 7079 Okunma
2 Yorum 17.09.2014 15:32
Hüseyin Kayahan
2013-2014 KIŞ DÖNEMİ İLK İZLENİMLER
9.09.2013 6994 Okunma
2 Yorum 09.09.2013 11:39
Hüseyin Kayahan
KARAGÜLLE'YE MUHALEFET NASIL OLMALI?
4.04.2012 5958 Okunma
2 Yorum 05.04.2012 19:58
Hüseyin Kayahan
DÜŞÜNME VE ANLAMA/FIKH ÜZERİNE
23.03.2012 3736 Okunma
2 Yorum 23.03.2012 11:30
Hüseyin Kayahan
SÖZ KESTİK, SÜT DE KESİLDİ...
13.04.2012 5434 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 08:56
Hüseyin Kayahan
DİLLER; NELER ANLATIRLAR, NELER...
6.05.2012 5145 Okunma
1 Yorum 07.05.2012 01:01
Hüseyin Kayahan
ALLAH'I TANIMAK-3 KURAN ARKEOLOJİSİ
6.08.2012 5711 Okunma
1 Yorum 07.08.2012 07:50
Hüseyin Kayahan
NAMAZI TANIMAK-1
2.11.2012 6649 Okunma
1 Yorum 03.11.2012 09:33
Hüseyin Kayahan
GECİKMİŞ BİR HOŞGELDİNİZ
23.03.2012 3400 Okunma
1 Yorum 23.03.2012 04:08
Hüseyin Kayahan
4x4 ve HIZIR
12.09.2013 6720 Okunma
1 Yorum 17.09.2013 17:13
Hüseyin Kayahan
PARALEL OKUMALAR-MUHKEM ve MÜTEŞABİH
17.04.2014 6747 Okunma
1 Yorum 19.04.2014 09:21
Hüseyin Kayahan
DEVİ YOKETMEK
13.10.2013 4979 Okunma
1 Yorum 14.10.2013 16:22
Hüseyin Kayahan
CEBELLEŞMEK-1
4.08.2013 5187 Okunma
1 Yorum 15.08.2013 12:39
Hüseyin Kayahan
KEVSER
4.08.2013 6627 Okunma
1 Yorum 05.08.2013 05:12
Hüseyin Kayahan
SOSYOLOJİK KURAN MEALİNE GİRİŞ-1
30.07.2013 6791 Okunma
1 Yorum 10.08.2013 17:54
Hüseyin Kayahan
YENİ (TÜRK TİPİ) BAŞKANLIK
18.03.2015 6761 Okunma
1 Yorum 20.03.2015 11:03
Hüseyin Kayahan
ONA ÜFLEDİ - NEFEHA FİHA, NEFEHA FİHİ
14.06.2015 10268 Okunma
1 Yorum 18.06.2015 09:29
Hüseyin Kayahan
HİKMET ve UYGULAMA (PRATİK)
9.07.2015 7684 Okunma
1 Yorum 09.07.2015 12:13
Hüseyin Kayahan
PARA VE BONO
5.02.2017 5142 Okunma
1 Yorum 13.02.2017 08:43
Hüseyin Kayahan
ALFABELER
11.02.2018 4542 Okunma
1 Yorum 18.02.2018 01:19
Hüseyin Kayahan
MUHKEM ve MÜTEŞABİH
20.10.2019 4822 Okunma
1 Yorum 28.10.2019 14:39
Hüseyin Kayahan
KUŞ DİLİ ve Hz. SÜLEYMAN
19.12.2019 3853 Okunma
1 Yorum 18.02.2020 16:07
Hüseyin Kayahan
MÜŞRİKLER ve STK (sivil toplum kuruluşları)
19.04.2020 3346 Okunma
1 Yorum 19.04.2020 13:16
Hüseyin Kayahan
ÂDEM'İN DİLİ-2
9.08.2020 3241 Okunma
1 Yorum 12.08.2020 15:51
Hüseyin Kayahan
ZÜNNÛN – bir muamma
19.05.2020 4765 Okunma
1 Yorum 21.05.2020 18:19
Hüseyin Kayahan
AYASOFYA CUMA MESCİDİ OLMALIDIR.
20.07.2020 3257 Okunma
1 Yorum 20.07.2020 16:51
Hüseyin Kayahan
BAĞIMLILIK-TUTKU
31.05.2020 1944 Okunma
Hüseyin Kayahan
MUTAHHERÛN-“koş abla koş, bir metaforcu geldi!”
1.05.2020 2098 Okunma
Hüseyin Kayahan
METAFOR ≡ ANALOJİ (sistem benzeşimi) ≡≤ MÜTEŞÂBİHAT
15.04.2020 2221 Okunma
Hüseyin Kayahan
ABDEST ve TOPLUM SAĞLIĞI
15.04.2020 1965 Okunma
Hüseyin Kayahan
MÜZEKKER MÜENNES ve HÜNSA
2.02.2020 3178 Okunma
Hüseyin Kayahan
KUL HAKKI ve MUHASEBE
8.04.2020 2211 Okunma
Hüseyin Kayahan
YENİ DİJİTAL UYGARLIK (“4'üncü ON BİN YIL UYGARLIĞI”)
12.04.2020 2143 Okunma
Hüseyin Kayahan
MÜŞRİK ve KAFİR
1.11.2019 3644 Okunma
Hüseyin Kayahan
Hakiki, mecazi, ıstılahi MANALAR
12.02.2018 4272 Okunma
Hüseyin Kayahan
AKIL SATMALAR
11.07.2019 3086 Okunma
Hüseyin Kayahan
Yeni dünya düzeni
18.07.2019 2839 Okunma
Hüseyin Kayahan
KURAN ve SENARYO
20.10.2019 4237 Okunma
Hüseyin Kayahan
ŞURA ve Hz. ALİ'nin YAŞI
5.02.2017 7520 Okunma
Hüseyin Kayahan
BELKİ DE İSTİHBARAT ZAAFİYETİ YOKTU-2
4.08.2016 4503 Okunma
Hüseyin Kayahan
FİTNE ve KATL
23.10.2016 4145 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - RANT ve ÖZEL MÜLKİYET
7.09.2014 4178 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - ZEKAT ve BANKA
7.09.2014 4224 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - ZEKAT SADAK ve FONLAR
7.09.2014 4379 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - XEKAT ve KAVRAMLAR
7.09.2014 3898 Okunma
Hüseyin Kayahan
SAM ADIAN - DUYURU ve DAVET
7.09.2014 4045 Okunma
Hüseyin Kayahan
KUNUT ve HUŞÛ
29.08.2014 5076 Okunma
Hüseyin Kayahan
yorumların çetelesi
26.03.2012 2957 Okunma
Hüseyin Kayahan
Oku kim attı?
23.05.2011 4141 Okunma
Hüseyin Kayahan
1400 yıllık bir öykünme
1.08.2009 4414 Okunma


© 2024 - Akevler