Uzun bir aradan sonra 07/09 Cumartesi günü Yenibosnada'ki toplantıya katıldım. Üstad Karagülle ve diğer arkadaşlarla görüştüm ve fikir alışverişinde bulundum. Toplantıya gelemeyen ama çalışmaları siteyi takip ederek öğrenen arkadaşlara kısaca neticeyi özetlemek isterim.
1- "Sosyolojik Kuran Çevirisi" üzerinde görüştük.
Ben: "Yaptığım duyurulara arkadaşlardan yeterli destek gelmediğini, bu durumda benim tek başıma ve sahip olduğum donanımla bunu başarmamın neredeyse imkansız olduğunu" söyledim.
Karagülle; "Bu çalışmanın büyük bir çalışma olduğunu, adeta sürekli ilham gelmesi gerektiğini, böylesi büyük bir çalışmaya benim kalan ömrümün yeterli gelmeyeceğini, kendisinin yapmakta olduğu tefsirlerin sosyolojik tefsirler olduğunu, ayrıca yine de israrlı isem talebim halinde yardım edeceğini" söyledi.
Dr Lütfi; "Kelimelerin etimolojik manalarının lügatlardan taranması ve bulunması konusunda yardım edebileceklerini" söyledi.
Ben; "Bu çalışmanın ancak bir ekip tarafından yapılabileceğini; anlamada Arapça dil kurallarına aykırı hiç bir mananın verilmemesi için Arapça'ya tam vakıf arkadaşların olması, çeviride Türkçe dil kurallarına tam uygun ve fasih bir Türkçe'nin olması için de Türkçe'ye tam hakim ve iyi kullanan arkadaşlara ihtiyaç olduğunu, böyle bir tercüme sonucunda toplum ve devlet yönetim biçimlerine dair yeni yaklaşımlar ve öngörüler ortaya çıkacağı için, gelmiş geçmiş devletlerin ve toplulukların yapısını, düzenlerini bilen arkadaşlara ihtiyaç olduğunu" söyledim. Üstadın işaret ettiği ilham kısmı ise yapılacak ortak çalışmalarda hallolmaktadır. Bunu ben geçmişte İzmir/Akevlerde yapmış olduğumuz 7-8 yıl süren meal çalışmasında aynel yakın gördüm. Herkes bir şey söylüyor, herkes bir şeyi tarıyor ve havada uçuşan sözlerden biri, hatta bir vurgu, bir arkadaşın kafasında yeni bir fikir çağrıştırıyor. İşte o anda, gerekli olan o ilham gelmiş oluyor. Buna benzer bir dayanışma ve irade olmadıkça benim yalnız başıma bu çalışmayı sürderebilmem belki mümkün, ama muhtemel değildir. Üstada da, haklısınız sizin çalışmalarınızda sosyal tefsir yapıyorsunuz ama benim hedeflediğim biraz daha radikal bir şeydir, dedim. Ben bir "tanrı tanımaz"ın da rahatlıkla başvurabileceği bir çeviri istiyorum. Orada Allah'ın zatı, herşeye müktedir olan gücü vb yazmacağız. Allah deyince sadece merkezi Kamu, topluluk, devlet; Rab deyince yerel yönetim ve onun başı; Nebi deyince devletin başı; Resul deyince yürütmenin başı vb. olarak -eğer buna mani bir dil kuralı yoksa- anlayacağız. Siz bir cümlede iki kere Allah lafzı varsa birini veya hakiki mana vermek çelişki doğuruyorsa o zaman Allah lafzını topluluk olarak karşılıyorsunuz" demek isterim.
2- "Yeni bir fıkıh" üzerinde görüştük.
Ben; bu konuyu da çalışabileceğimi, bunun da gerekli olduğunu kavradığımı, söyledim.
Karagülle; bu konuyu geçmişte Hasan Özket'in çalıştığını, hatta basılı hale geldiğini ama Hasan'ın ortadan kalybolması ile birlikte çalışmanın da kaybolduğunu, yine benim tek başıma bu çalışmanın altından kalkamayacağımı söyledi.
3- "Erginlik Teorisi" üzerinde görüştük. Sorması üzerine sadece bir bölümünü oldukça kısa aktardım. Dr Mete Firidin'nin de katılımıyla epey uzunca ve tahta üzerinde Kelam tartışmaları da yaptık ve iştişare ortamı da bir parça dağıldı.
Karagülle; Erginlik Teorisi varsayımının önemli olduğunu, herşeyin bir ömrü olduğunun analojik olarak ortaya konabileceğini, hatta bilinmeyen evrenin ömrünün ne kadar olduğuna dair de iyi bir öngörü olabileceğini; Evren kadimdir anlaşıyına karşı ilmi bir cevap olacağını, bunun da tamamlanması gereken bir çalışma olduğunu söyledi.
Ben; Ali Erişen'in de görüşünün bu yönde olduğunu ve kendisinin katkı koymaya da hazır olduğunu söyledim.
4- "Kitabul İnşa", diğer adıyla 100 dairelik apartman projelerini görüştük.
Ben; Üstadın herkesi ve herşeyi dinledikten sonra mutlaka kendi teklifini sunması, işin olmazsa olmazı olduğunu söyledim... Arkadaşlardan hiç kimsenin olumlu ya da olumsuz katkı koymadığını da söyledim.
Karagülle; İzmirdeki arkadaşların bu projeyi yapmak istediklerini, arsa tahsis ettiklerini söyledi. Benim inşaat ve proje kısmına dahil olmamın gerekmediğini ama böyle bir teşebbüsün mukavelesinin hazırlanması gerektiğini; kitabul müzraa, kitabul musakat gibi ortaklıkların fıkıhta tartışıldığını ama eskiden böyle inşaat teşebbüsleri olmadığı için inşaat ortaklığı fıkhının tartışılmadığını söyledi. Sonunda hangisine karar verirsem elinden gelen yardımı yapacağını da ilave etti.
Ben, istişare ve istihare edeceğimi söyleyerek kesin bir cevap vermedim. 2 hafta sonraki toplantıya kadar bir karar vermem gerekiyor. Ne tavsiye edersiniz..?
Saygılarımla.
H.Kayahan