Akletme/düşünme, ADALET ve Erbakan Hoca!
Uzun zamandan beri “akletme/düşünme” üzerinde çalışmalar yapan bir çalışma gurubu var, içlerinde yakın arkadaşlarım da var ama çalışmalarına katılamadım. Bu ekibin bir yönüyle başını çeken arkadaşlardan biri, önceki gün kısa bir metin göndermiş. İki günden beri bu metne bakıp bakıp “düşünmeye” başladım ve sonunda metne “kendimce” son şeklini verip siz değerli okuyucularımla paylaşmaya karar verdim. Bu kararımın pek çok sebepleri var; bu sebepleri “kısa ve öz” metni okuyunca sizler de “kendinizce” değerlendirmeler yapacaksınız. Ama beni bu metni sizlerle paylaşmaya sevk eden son sebep, bu sabah (9.2.2017) okuduğum iki yazı oldu; Abdurrahman Dilipak ve Ahmet Taşgetiren’in yazıları…
Yazıların içeriği üzerinde uzun boylu durmayacağım gibi pek yorum da yapmayacağım ama minik hatırlatmalar ve dokundurmalar yapmadan da geçemeyeceğim.
Önce Ahmet Taşgetiren’in “İki önemli konu” başlıklı yazısı…
Yazı şöyle başlıyor: “Referandumla ilgili iki konuya temas etmek istiyorum bu yazıda: / 1- Kampanyanın dili / 2- Hayır çıkma ihtimali / İlk konudan başlarsak, daha şimdiden çok çok keskin bir propaganda kampanyası gerçekleşeceği görülüyor...”
Ve ikinci konu: “İkinci konu daha hassas. / Acaba Cumhurbaşkanlığı ve Ak Parti nezdinde “Hayır çıkma ihtimali” diye bir şey değerlendiriliyor mu?” Bu kadar!
Abdurrahman Dilipak’ın yazısı ise başlangıcından itibaren, bence “düşüncesizce” yazılmış, oy verecek herkesi bir yerlere iten, siyaset sanatı açısından da tam bir felaket! A. Dilipak ve benzerleri, bu “düşüncesizce yaptıkları ve yazdıkları” ile; herkesi “düşünerek bir arada olmaya davet edecekleri” yerde, A. Taşgetiren’in de hatırlattığı “Hayır çıkma ihtimali” hazırlayıcıları arasında “akletmeden/düşünmeden” yer alanlar kervanına katılmış… A. Dilipak’ın yazısı şöyle başlıyor: “Erdoğan, AK Parti’yi kurduğunda artık “Millî Görüş” gömleği ile değil, aynı hedefe farklı bir gömlekle, yeni, çoğulcu merkez parti şeklindeki yeni oluşumla yola devam edeceğini açıkladığında SP’liler kıyameti kopartmıştı. Ama zaman içinde büyüyen, güçlenen Erdoğan’ın yeni partisi oldu. Millî Görüş Partisi % 1’in altına düştü ve bugün HAYIR cephesinde yer aldı...” Zerre kadar “akleden/düşünen” ve “Millî Görüş” camiasının da bu referandumda oyuna talip olan biri, hele bugünlerde böyle bir şey yazar mı?!. Yazının başlığı aslında her şeyi açıklıyor: “Kim, dün neredeydi, bugün nerede?” Evet, aynen öyle! Bizler, yarım yüzyıl önce “Millî Görüş” kervanına katıldığımızda nerede idiysek hâlâ oradayız ama sizin her gün nerelere savrulduğunuzu ve (AB ile FETÖ dahil) kimlerle aynı çuvala girdiğinizi, bundan sonra bizim dışımızda kimlerle olacağınızı bir türlü anlayamadık!!!
En iyisi uzatmadan bitireyim ve sadece “akletmeye/düşünmeye” davet edeyim...
Yazımın başında sözünü ettiğim metin ile baş başa kalıp düşünelim, düşünelim…
“Adalet ve Akletme/DÜŞÜNME”
"Tartıyı adalet ile yapın ve tartılanı da eksik tartmayın." (Rahman: 9)
“Adalet ve akletme/DÜŞÜNME” bir birinden ayrılmadığı zaman HAK yerini bulmuş olur. 1400 yıllık ‘İslâm’ın uygulama tarihini yok sayma’ ne kadar ‘adaletsİzlİk’ ise; hiçbir çaba harcamadan ve var olanın üzerine bir şey koymadan ‘1400 yıl öncesi imkânlar ile oluşan sistemler’ ile bugünün meselelerini ‘tam ve doğru’ anlaşılacağını ve çözüme kavuşturulacağını iddia etmek o kadar ‘akıl dışı’dır. Çünkü…
Geçmişi inkâr ve karalamalar yapan kimseler, İfrat yaparak ayeti kerimenin birinci cümlesine kayıtsız kalmışlardır.
Geçmişin üzerine hiçbir ilave etmeyen kimseler ise tefrİt yaparak ayeti kerimenin ikinci cümlesine kayıtsız kalmışlardır.
Oysa geçmiş âlimlere dua ve teşekkür ettikten sonra, bütün güçlerini hakkı anlamaya sevk etselerdi, adalet İle akletmİş/düşünmüş olurlardı.
"Sözlerin en hayırlısı az olup çok manaya delalet edendir."
Yazımın başlığında (Akletme/düşünme, adalet ve Erbakan Hoca!) dediğim gibi düşündüm düşündüm ve şu soruyu sordum: Erbakan Hoca bunlara ne derdİ?!.