2000 yılının başında FELSEFE veya KELAM
Süleyman Karagülle
1698 Okunma
MODERN FELSEFEYE GİRİŞ-16

MODERN FELSEFEYE GİRİŞ-16(669semner)bölüm54

 

DİL VE İLİM

İkili sayılı sitemi onlu sayılı sisteme çevirmek kolaydır.

1=1   2=10   3=11   4=100   5=101   6=110   7=111   8=1000   9=1001   10=1010

Bundan sonra ikili sayı sistemi ile onlu sayı sistemi kullanırız. Bundan sonra bir de 30 civarında harf sayı sistemini de istersek ikili istersek onlu sayı sistemine çevirebiliriz. İşte o zaman da bizim alfabe doğar, kelimeler ortaya çıkar.

Beynimiz kelimelerden oluşmuş cümlelerle kurulmuş kâinatın bir kopyasını almaktadır. Türkiye’nin haritası gibi beynimizde cümlelerden oluşmuş bir kâinatın haritası vardır. Bu güncelleşmektedir. Yeni algılarla yeni şekil verilmekte, eskisi de saklanmaktadır.

Size bir kasa getirseler. Üzerinde işaret vardır. Örneğin kime ait olduğu yazılıdır. Siz onu tanırsınız. Sordukları zaman şuradadır dersiniz ama içini açıp da bakmadığınız için içinde ne var bilmezsiniz. İşte beynimiz varlıkları böyle kavrar. İçinde neler olduğunu bilmez ama onu tanır. Bilgiler böylece oluşur. Teferruata ve inceliklere erişmeyiz. Bize gerekli olduğunda onun hakkında bilgi sahibi oluruz.

Bilgimizin başka bir özelliği olarak koyun sürüsünü biliriz ama sayısını bakarak bilemeyiz. Çok deriz, az deriz. İki üç ise bunu beyin haritası kavrar ama 19 koyunu sadece çok olarak bilebilmektedir. İşte günlük hayatımızı bu şekilde iki meçhul içinde geçiririz. İçeriğini bilemeyiz, sayıları bilemeyiz.

Biz kâinatı da böyle bilmekteyiz. Çevremize bakarız. Bazı varlıkları etiketleri ile tanırız. Onlara isim veririz ama içeriğini bilemeyiz. Sonra sayılarını da çoğu zaman bilmeyiz. Bu şekilde bilgi yalnız insanlarda değil diğer hayvanlarda da vardır. Hayvanlarda ve bitkilerde bilinç dışı olarak bütün içerik bellidir. Sayılar da bellidir ama bunları kendileri de bilmezler.

Şimdi yine insana dönelim. İnsan beyni önce sayılar sistemi geliştirmiş, saymayı bilir hâle gelmiştir. Sayarak 19 veya 24 olarak sayılarını tesbit etmektedir. Bu meleke yalnız insanda vardır. O halde insana ‘sayabilen varlıktır’ diyebiliriz.

İnsanoğlu başka bir şey daha yapmış, kapalı kasaları açmış, içindekileri de görmek istemiştir. Ne var ki gördükleri salt görüntüdür. Yine onlar kapalıdır. İşte ilim bu açıp görmeleri çoğaltmakla gelişmiştir. Saymaları tamamlamakla gelişir. İnsanoğluna mahsus olan bu özellik sayesinde insan uzaktakileri, geçmiştekileri ve gelecektekileri bilmektedir.

Ben bir ata bakarım, atı görürüm, siz de bakarsınız, atı görürsünüz. Resimde de atı gösterebilirsiniz ama resimdeki atı satamazsınız. İnsanlar arasındaki ilişkileri resimle sağlayamazsınız. Ancak dille sağlanabilmektedir. ‘Bana beyaz kaplı kitap getir’ dediğimde karşımdaki gidip beyaz kaplı kitabı getirse ben şunu anlarım ki benim cümlelerimi karşı taraf anladı. İşte ortak dil böyle oluşur. Kelimeleri söyleriz, taşıdıkları manâları biliriz.  

Yalnız benim beynimde değil, bizim beynimizde topluluğun beyninde oluşmuş bir kâinat vardır. Bu tüm insanların beyninde de oluşmaktadır. Bilmek demek insan beyninde oluşmuş kâinattır. Bunun bir kısmı dışarıda mevcut olanları anlatır. Birçokları beynimizde oluşur ve beynimizde kalır. Bir roman böyledir. Kendi iç kâinatımızda var olup kalır. Bazıları da plan hâline gelip dışarıda gerçekleşir. Yani beynimiz dışarıya uyduğu gibi dışarısı da beynimize uyar.

Bu sebepledir ki ilimler dört çeşittir. Biri dışarıda olanların bize etkileridir. Onları tanımlarız ve miktarlarını tesbit ederiz.

Bu ilimlere “tabii ilimler” denmektedir.

Tabii ilimleri kavrayabilmemiz için onları tasnif eder zihnen paketler yaparız.

Bu birinci merhaledir.

İlmin ikinci adımında ise bunların tabii olduğu genel kuralları ortaya koyarız. O kurallar sayesinde çevreden yararlanma imkânına sahip oluruz.

Buna “nazari ilimler” adını veriyoruz.

Üçüncü husus olarak ise plan ve projemizi yapar, dışarıdaki olaylarda değişiklik yapmak isteriz. Projeye göre yapacaklarımızı planlarız. Beynimizde oluşan bilgiye göre çevre bize uyar, itaat eder.

Buna da “ameli ilimler” demekteyiz.

Bu ameli plan ve projenin uygulanmasından sonra doğacak sonuçları incelemek ise dördüncü gruba, ayrı gruba düşmektedir.

Elinizde bir ton patates olsa, bunları piyasaya arz edecek olursanız mutlaka çuvallara doldurup satacaksınız. Önce çuvallara gelişigüzel doldurur, sonra satarken her çuvalı ayrı tartabilirsiniz. Bunun tersine baştan her çuvalı 6 kilogramlık yapar hepsini aynı ağırlık içinde yaparsanız kolaylıkla satabilir, onlar da tartmadan birbirlerine satarlar. Daha da ileri gider, köy muhtarı kural koyar, herkes patatesi 6’şar kilo çuvalla satacaktır derse, artık çuval patatesin anlamı ortaya çıkar. Oysa baştan bir çuval patatesin manâsı olmaz.

İşte, ilim yapmak demek varlıkları tasnif etmek, onlara standart miktarlar vermek, böylece düşünmek demektir. Tarih boyunca bu tür sınıflaşmalar hep yapılmış ve uygarlık bugüne ulaşmıştır. Bugün ilimler fazlasıyla gelişmiş ama henüz bugünkü ilme göre bir sınıflama yapılmamıştır.

Biz bundan sonra varlıkları sınıflamalar üzerinde yazılar yazmaya çalışacağız.

 

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

www.akevler.org (0532) 246 68 92

 

 

 

 


2000 yılının başında FELSEFE veya KELAM
1-GİRİŞ
1955 Okunma
2-HAZIR BULDUĞU ORTAM BAĞLAMINDA GAZALİ VE FELSEFEYİ BİTİRMESİ
2025 Okunma
3-JEAN-JACQUES ROUSSOEU VE FELSEFE
1819 Okunma
4-SOKRAT VE ADİL DÜZEN
1901 Okunma
5-THALES VE ADİL DÜZEN
1872 Okunma
6-PARMENİDES-HERAKLİT VE ADİL DÜZEN
2231 Okunma
7-EFLATUN VE ADİL DÜZEN
1738 Okunma
8-ARİSTO VE ADİL DÜZEN
1952 Okunma
9-EPİKÜR-i(KIBRISLI)ZENON VE ADİL DÜZEN
2398 Okunma
10-PLOTİN VE ADİL DÜZEN
1967 Okunma
11-AUGUSTİNUS VE ADİL DÜZEN
1815 Okunma
12-SAİNT ANSELM VE ADİL DÜZEN
1785 Okunma
13-THOMAS VE ADİL DÜZEN
1720 Okunma
14-MEİSTER ECKHART VE ADİL DZEN
2328 Okunma
15-NİKOLAUS VE ADİL DÜZEN
1728 Okunma
16-DEKART VE ADİL DÜZEN
2427 Okunma
17-PASKAL VE ADİL DÜZEN
1831 Okunma
18-SPİNOZA VE ADİL DÜZEN
1869 Okunma
19-LEİBNİZ VE ADİL DÜZEN
1919 Okunma
20-VOLTER VE ADİL DÜZEN
3372 Okunma
21-JEAN LACQUES ROUSSEAU(ÖZEL) VE ADİL DÜZEN
1611 Okunma
22-DAVİD HUME VE ADİL DÜZEN
1687 Okunma
23-IMMANUEL KANT VE ADİL DÜZEN
1961 Okunma
24-JOHANN GOTTLİEB FİCHTE VE ADİL DÜZEN
4760 Okunma
25-FRİEDRİCH SCHELLİNG VE ADİL DÜZEN
1836 Okunma
26-GEORG WİLHELM FRİEDRİCH HEGEL VE ADİL DÜZEN
1830 Okunma
27-ARTHUR SCHOPENHAUER VE ADİL DÜZEN
2235 Okunma
28-SOREN AABYE KİERKEGAARTD VE ADİL DÜZEN
2035 Okunma
29-LUDWİG ANDREAS FEUERBACH VE ADİL DÜZEN
1796 Okunma
30-FRİEDRİCH WİLHELM NİETZSCHE VE ADİL DÜZEN
1795 Okunma
31-MARTİN HEİDEGGER VE ADİL DÜZEN
1693 Okunma
32-BERTRAND RUSSEL VE ADİL DÜZEN
1972 Okunma
33-LUDWİG JOSEF JOHANN WİTTGENSTEİN VE ADİL DÜZEN
1776 Okunma
34-KARL HEİNRİCH MARX VE ADİL DÜZEN
2023 Okunma
35-SONUÇ VE YENİ FELSEFEYE GİRİŞ
1687 Okunma
36-İSLAM FELSEFESİNE GİRİŞ 1
1653 Okunma
37-İSLAM FELSEFESİNE GİRİŞ 2
1616 Okunma
38-İSLAM FELSEFESİNE GİRİŞ 3
1623 Okunma
39-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ 1
1745 Okunma
40-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ 2
1672 Okunma
41-MODERN FELSEFEYEİRİŞ 3
1631 Okunma
42-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ 4
1635 Okunma
43-modern felsefeye giriş 5
1502 Okunma
44-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ 6
1615 Okunma
45-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ 7
1726 Okunma
46-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ 8
1534 Okunma
47-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ 9
1524 Okunma
48-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ 10
1619 Okunma
49-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ 11
1693 Okunma
50-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ 12
1543 Okunma
51-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ 13
1631 Okunma
52-modern felsefeye giriş 14
1501 Okunma
53-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ 15
1512 Okunma
54-MODERN FELSEFEYE GİRİŞ-16
1698 Okunma
55-modern felsefeye giriş-17
1628 Okunma
56-modern felsefeye bgiriş-18
1465 Okunma
57-modern felsefeye giriş 19
1551 Okunma
58-modern felsefeye giriş 20
1529 Okunma

© 2024 - Akevler