İslâm Felsefesi - Giriş: 2
Modern Kur’an Felsefesi: Giriş 2
ÇEVRE
(İlmin icmayla kabul ettikleri bilinmiş kabul edilecektir.)
BEN VE KAİNAT
BİZ
Ben varım, çünkü bunları yazıyorum. Sen varsın, çünkü sen okuyorsun. Biz varız, çünkü birileri bunları sana ulaştırdı. Bir de ortak dilimiz var. Ben, sen ve onlar anlaşıyoruz. Kitapları okuyoruz, radyoyu dinliyoruz, televizyonu seyrediyoruz. İnternette yazıyoruz, cevap alıyoruz. Telefonlarla konuşuyoruz. Öğreniyoruz ki yeryüzünde ayrı ayrı diller konuşan insanlar var. Tercümanlarla diller birbirine çevriliyor ve tüm insanlar anlaşıyor.
GEÇMİŞ
Ben çocukluğumu hatırlıyorum, büyüdüğümü biliyorum. Bize bakıyorum, bana benzeyenlerin kimileri yeniden doğuyor, kimileri daha genç kimileri yaşlı kimileri de ölüyor. Sen de bunları görüyorsun. Biz birbirimize bunları anlatıyoruz. Aramızdaki ilim adamları ilk insanın bundan 60 bin yıl önce yaratıldığını, ondan sonra çoğalıp dünyaya yayıldığını, farklı uluslar olduğunu bize söylüyor. Yalnız insanların değil diğer bütün canlıların bundan 4 milyar yıldan az bir zaman içinde var edildiklerini, gelişerek farklılaşarak bugün tüm dünyayı kapladıklarını öğrenebiliyoruz. Evet, kainatın da bundan 13.7 milyar yıl önce yaratıldığını, büyüyerek buraya kadar geldiğini öğreniyoruz.
GELECEK
Biz, her birimiz doğduk, büyüdük, yaşlanıyoruz ve öleceğiz. Ömrümüz var. İlim adamlarından öğreniyoruz ki insanlığın da ömrü var, bir gün nesli inkıraz edecektir. Canlıların da ömrü var, bir gün yeryüzünde hayat olamayacaktır. Bir gün kainat da ömrünü dolduracak ve ölecektir. O halde kainatta her şey doğar, yaşar, yaşlanır ve ölür.
BEDENİMİZ
Ben ellerimle yazıyorum, gözlerimle görüyorum, kulaklarımla duyuyorum, burnumla kokluyorum ayaklarımla yürüyorum, ağzımla yiyorum. En önemlisi bedenime bir diken batsa acı duyuyorum. Ben ve bedenim aynı değiliz. Uyuduğum zaman ben yok oluyorum, uyandığım veya rüya gördüğüm zaman yeniden var oluyorum. Ama ben aynı kimseyim. Yani gidiyorum ve geliyorum, ben yine benim. Bensiz beden varlığını sürdürüyor. O bir bitki gibidir. Kendisinden haberi yoktur. Ben de ayrı olunca onun gibiyim, kendimden haberim yoktur. Ben ve bedenim bir araya gelince varlığımızı geçmişimizle ve geleceğimizle biliyoruz. Yine anlaşarak biliyoruz ki hepimizde durum aynı. Bütün insanlar benim gibi, senin gibi.
ÇEVREMİZ
Bedenimizin dışında bedenimiz gibi varlıklar vardır. Onlar bedenimize ışık gönderiyor, ses gönderiyor, elimle dokunursam katılığını gösteriyor. Burnuma kokuları alıyorum. Ağzıma alınca ıslaklığını ve acılığını hissediyorum. Ben de onlara etki ediyorum. Yerlerini değiştiriyorum. Birbirinden ayırabiliyorum, birbirine birleştirebiliyorum. O halde çevre ile ben etkileşimdeyiz, o bana etki ediyor, ben de ona etki ediyorum. Senin de böyle çevren vardır. Bütün insanların çevresi vardır. İnsanlar birbirleriyle, ben seninle çevrelerimiz aracılığı ile anlaşıyoruz. Ben söyledim çevredeki hava dalgalandı. Senin kulağına geldi. Kulağın onu sana getirdi. Sonra aynı şeyi sen yaptın, biz böylece anlaşıyoruz. Doğrudan anlaşamıyoruz.
UZAKLIKLAR
Ben on metre kadar ötede olanlarla rahatça konuşabiliyorum. Yüz metre kadar olanları tanıyabiliyorum. Bin metre uzakta olanın insan olup olmadığını ayırabiliyorum. Bu benim en etkin olduğum çevremdir. Düz bir ovada 1.80 boyunda iki kişi karşı karşıya dursalar, ancak on kilo metreden ışıklarını görebilirler. Yer’in yarıçapı buradan hesaplanabilir ve 6.3 bin kilometre bulunur. Atmosferin kalınlığı bunun altıda biridir. Yer’in kalınlığı da altıda birdir. Ondan sonra Yer kabuğunun 3 katı mağma, 3 katı da katı tabaka vardır. Yer’in atmosferli çapı 7.500 kilometredir. Ay’ın uzaklığı bunun elli katıdır. Güneş’in uzaklığı Ay’ın uzaklığının 400 katıdır. 150.000 km’dir. Işığın bir yılda aldığı mesafe 10 ^10 kilometredir. En yakın yıldız 4 ışık yılı mesafesindedir. Bizim yıldızlar yığınının kalınlığı 10 000 çapı 100 000 ışık yılıdır. Galakside 200 milyar yıldız vardır. Bunlar Güneş benzerdirler. 2 milyon ışık yılı uzaklılarla kainat yıldız adalarla doludur. Kainatın şimdiki çapı 13,7 milyar ışık yılı mesafesindedir. Kainat ışık hızına yakın bir hızla büyümektedir.
KAİNATIN OLUŞMASI
Kainat başlangıçta sıvı halinde küçük bir bilye kadardı.13.7 milyar yıl önce patladı. Sıcaklığı düştü, atomlar meydana geldi. Gaz halinde gelişmeye devam etti. Gazlar kümeleşti, galaksiler oluştu. Kendi çevresinde dönmeye başladı. Güneşler oluştu. Onlar da kendi çevrelerinde dönmeye başladı. Bizim güneşimiz de dönmektedir. Şimdiye kadar 685 defa döndü. Yıldızların çevresinde gezegenler oluştu. Kainat iki devre yaşadı; gaz dönemi, yıldızlar dönemi. Yer yıldızlar döneminde var oldu. Ancak Yer bir de ikinci dönem yaşadı. Dağlar oluştu. Sular kaynamaya başladı, denizler meydana geldi, gece-gündüz oluştu, yaz-kış oldu. Henüz canlı yoktu. Sonra canlı var oldu. Dört çeşit beslenme şekli ortaya çıktı. Denizlerde beslenme, karaya çıkma, tohumlu bitkiler, insan dönemi. İnsan en sonu yaratıldı. İnsan dünyayı imar etmektedir, daha çok canlının uyum içinde yaşamasına imkan sağlamaktadır.
KAİNATIN GENİŞLEMESİ
Galaksiler birbirlerinden uzaklaşmaktadırlar. Hepsi birbirinden eşit hızlarla uzaklaşıyor. O halde kainat büyümektedir. Bu da ancak bizim üç boyutlu uzaydan daha büyük boyutlu uzayın var olması ile mümkündür. Bizim uzayımız o dört boyutlu uzayın kesitidir. Kainat hep yerinde durmaktadır. Hareket eden bir şey yoktur. Biz zaman içinde yol alıyoruz. İstanbul’dan İzmir’e giden ve trene binen bir yolcu pencereden baktığı zaman çevresini görür. Tren ilerledikçe çevre değişir. Yenileri görülür, eskileri kaybolur. Yani dağlar doğar, yaşar ve ölürler. Kentler doğar, yaşar ve ölürler. Oysa o dağlar hep yerinde duruyor. Kentler duruyor.
DÖRDÜNCÜ BOYUT
Madem ki bizim kainatımız büyümektedir, onu için elan başka kainat vardır, orada büyümektedir. Eskisi kaybolup yenisi meydana gelmekte, biz daha küçük yerden büyük yere geçiyoruz. Eski yaşadıklarımız orada duruyor. Nasıl filmi seyrettiğimiz zaman eski kareler yok olmuyor, banda sarılıyorsa, kainat da yok olmuyor, yerinde duruyor. Bu uzayın geometrisini en ince noktasına kadar biliyoruz. Örnek olarak bizim odamızın 6 yüzü var, 12 kenarı var, 8 köşesi vardır. Eğer biz dört boyutlu uzayda yaşasaydık orada 8 oda olacaktı, odaların hepsi bize görünecekti. Odanın birine gitmek için kapıdan geçmeyecekti. Oradaki yüzeylerin sayısı 24 olacaktı. Oradaki kenarların sayısı 32 olacaktı, köşe sayısı 12 olacaktı. Bu uzayda birbirini kesmeyen yüzeyler yoktur. Paraleller sonsuzda kesişir ama birbirini kesmeyen aykırı doğrular uzayımızda vardır. Dört boyutlu uzayda birbirini kesmeyen düzlemler vardır. Biz dört boyutlu uzayda yürüyor ve iz bırakıyoruz.
BEŞ BOYUTLU UZAY
Eğer biz sadece kainatı seyretseydik, trende olduğu gibi görmekle kalsaydık dört boyutlu uzay yeterli olurdu. Oysa biz değişiklik yapabiliyoruz, Ankara’ya gideceğimize Konya’ya gidebiliyoruz. Bu da beş boyutlu uzay olarak ortaya çıkar. Madem ki biz iradeli hareket yapıyoruz o halde beş boyutlu uzay vardır. O uzayın da bütün özelliklerini biliyoruz. Matematik bize onları tanıtmaktadır. Oysa hislerimiz onları algılayamamaktadır.
BATINİ UZAY
Bir doğrunun üzerinde nokta koyarsanız bir tarafı artı sayıları diğer tarafı eksi sayıları gösterir. Alacak artıdır, borç eksidir. Üç parça çubuk alır birleştirirseniz üçgen meydana gelir, üç köşesi vardır. Eğer iki kenarın toplamı üçüncü kenardan kısa ise üçgen yapamazsınız. Ama açıları yine var olur. Bir dairenin çapı artı sayıları gösterir. Eksi yarıçapları ise göremezsiniz. İşte bu görünmeyenler batıni uzaylardır. Matematikte bunları da çok tanıyoruz. Ve kainatın bir de beş batıni boyutu vardır. Toplam on boyutludur. Matematikte bundan daha boyutlu uzaylar da bilinmektedir ama gerçekte bunların varlığından bilgimiz yoktur.
Haftalık Seminer Dergisi; 651. Hafta 25 Şubat 2012 SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92