MODERN FELSEFEYE GİRİŞ-8(661SEMNER)(BÖLÜM46)
G Ö R Ü Ş
Bir lastiği elinize alıp onu çekerseniz lastik uzar yahut bir çubuğu alıp bükerseniz o da eğilir. Bırakırsanız tekrar yerine gelir. Sizin uyguladığınız kuvvet etkilidir. Lastiğin uzaması tepkidir. Yeryüzündeki bütün olaylar etki ve tepkilerden oluşur. Tepki etki ile orantılıdır. Oranı etki ettiğiniz şeyin özelliğine bağlıdır. Etki tepkiyi matematikle ifade etmek istersek
Tepki = Bir Katsayı * Etki; T=K*E olarak göstereceğiz.
Ben size hitap ettim. Adınız Ahmet’tir. “Ahmet” dersem siz bana “Buyur” derseniz benim sözüm etkidir, sizin “Buyur” demeniz tepkidir. Elimi suya sokarsam ben elime etki etmiş olurum, elim ıslanır bu da tepkidir. O halde yeryüzünde ne varsa, ne oluyorsa etki ve tepkiden ibarettir.
Etkilerin bir kısmı tek taraflıdır. Tepki etkiden farklı olur. Çeliği eğerseniz siz ona kuvvet tatbik edersiniz, o da size kuvvet tatbik eder, demiri eğerseniz o eğilir, size kuvvet tatbik etmez. Buna karşılıklı etkileşim denmektedir.
Siz dün bir arkadaşınızla buluştunuz. Ertesi gün de benimle buluştunuz. Arkadaşla olan görüşmenizi bana anlatıyorsunuz. Ben sorarsam anlatıyorsunuz. Benim sormam etki, sizin anlatmanız tepki olur. İki ruh arasındaki anlaşmalar araçlarla yapıldığı için gecikmeli olur. Canlı görüşme olmaz. O söyler, onun beynine girer, ondan sonra dile geçer, ses olur, kulağa girer, kulaktan beyne gider ve beyinden ben okurum. Cevap da size o kadar geç döner. Oysa göz göze gelirseniz ışık süratle benim gözümden çıkar, sizin beyninize girer ve ruhlar arası doğrudan canlı ilişki kurmuş olabilir.
Bunun gibi ben sen bir arada olduğumuzda beynimizden çıkan elektromanyetik dalgalar sizin beyninize ulaşır, ruhlar arası bir diyalog kurmuş olabiliriz. Bu beyinler arası anlaşma üzerinde henüz yeterli araştırma yapılamamıştır.
Evde oturup maçı televizyonda seyredebilirler ama gidip para verip statta seyrediyorlar, o toplulukta bulunma zevkini alıyorlar. Cuma camiye gidiyorsunuz. Evdekinden daha huzurlu olduğunuz hac bunu sağlıyor.
İki ordu karşı karşıya geldiği zaman senin cephenle bütünleşiyor, onun için ölme sana zevk veriyor. Karşı cepheye karşı da kin ve nefret doğuyor. Böylece insanlarda küresel ruhlar birliği doğuyor. Ortak bilinç de söz konusudur. Ben Türküm diyorsunuz. Bütün fertler aynı bilinci taşıyor. Demek ortak ruhun bilinci Türklük bilincidir. Siyaha boyanan cisimler uzaktan tek cisim olarak siyah görünürler.
Şimdi günün 24 saatinde beraber olanlar arasında bir ortak ruh oluşmaktadır. Onlar birbirine daha yakın hissederler. Gündüz saatlerinde çalışırken ortak iş yapanlar arasında da ruh birliği oluşmaktadır. Bunlar arasında ortak kurallar doğar. Çocuk doğup büyürken bu kurallarla karşılaşır. Büyüklerim böyle yaptı diye o da öyle yapar, taklit eder. Böylece topluluğun bu kuralları büyüdüğü zaman tamamen etkisi altına alır. Başka türlü davranma imkânı bulamaz.
Birçok mantıksız adetler vardır. İnsan onları terk edemez. Herkes onları yaptığı için o da yapmak zorundadır.
İkili ilişkilerde ikimiz bir şeyi yapmak isteriz ama çevremiz onu yapmamızı istemediği için biz onu yapamayız. Bu yasaklamalarla olursa korkumuzdan yapmıyoruz diyebiliriz ama yasak değil diye yaparsak kimse bizi cezalandırmaz ama çevremizi kırmak istemeyiz. Bu ortak ruh bizi esir etmiştir. Böyle bir ruh yoktur. Ruhların birleşmesi böyledir. Ne var ki bu birleşme sona ermemekte, devam etmektedir. Biz doğduğumuzdan ölünceye kadar ruhlar değişmekte ama ortak ruh aynı kalmaktadır.
Bu neye benzer?
Bir gölde çevresinden sular gelir, bir taraftan toplanır, diğer taraftan dağılır. Gölün suları değişir, göl aynı kalır. Moleküller kendi özelliklerini korurlar ama göle de uyarlar.
İnsan bilincini kendimizden biliyoruz ama hayvanların bilinçlerini bilemiyoruz. Bunun gibi topluluğun da bilinci bizce meçhuldür.
Ben toplulukla ilişki kurarken çevremdeki insanlarla kuruyorum. Benzer tepkiler alınca o ruhları yönlendiren bir ruh var demektir. Burada şu sorulabilir. Bende zekâ vardır. Daha evvel bana öğretilmeyen bir şeyi keşfediyorum. Uygarlık böyle oluşuyor. Topluluğun da zekâsı var mıdır? Elbette beraber çalıştığımız zaman daha kolay buluşlar yapıyoruz.
Şöyle düşünebiliriz. İnsanlık ruhu oluşmuş, geçmişten geleceğe gitmektedir. Biz o ruha katılıyoruz. Bizi o insanlık ruhu etkisi altına alıyor, sonunda ayrılıp gidiyoruz. Ben de zekâmla bir oy kullanıyorum. İşte küçük katkılarımla insanlık ruhunu değiştiriyoruz. Böylece tarih bilinci içinde yaşıyorum. Kendimi geçmiş tarihin devamı olarak buluyorum ve gelecek tarihin de yapıcısı oluyorum.