19- DAVİD HUME
Hume şişman ve filozofa benzemeyen kuşkucu filozoftur. Hukuk fakültesinde imtihan vermez. Otoriteye bağlı olmayan kuşkucu felsefe geliştirir. Üç yıl süren hastalığında felsefe yapar. 28 yaşında yayınladığı eser hayal kırklığına uğratır. Tanrı’yı kabul eder ama dünya işleriyle uğraşmaz gibi görür. Herkesi kendisine karşı görür. Önemli kitabını hayatında yayınlamaz. Generalin sekreteri olur ve sefir olan generalle dolaşır. Ahlâk üzerine yayınladığı kitap onu biraz meşhur eder. Hukuk fakültesinde kütüphaneci olur. İngiliz tarihini yazar. O da tehlikeli görülür. Sonra Paris’e gider ve orada itibar görür. Bozuk cinsi hayatı vardır. İngiltere’ye döner. Resmi işlerde bulunur, sonra terk eder. 1776’da huzur içinde ölür. Hume aydınlanma çağının mümessilidir. Görünenlerin dışında bir şeyi bilmesi imkansızdır. Felsefe sayılarla uğraşmaz, felsefe amelî şeylerle uğraşmaz. Çöp kutusuna atılmalıdır. Deneyimcidir. İnsan beyni bilemeyeceği şeylerle uğraşmamalıdır. İnsanın bilgisi duyu organları ile algıladığıdır. Onun ötesinde hepsi hayalidir ve gerçek değildir. Ruh diye bir şey söz konusu değildir. Beden nasıl parçalardan oluşuyorsa ruh da olaylardan oluşuyor. Kant deneysel verilerin de temelsiz olduğunu ortaya koymuştur. Hume sebep-sonuç ilişkisinin de sadece görünüşten ibaret olduğunu söyler. Hayatımız bunlara dayanır ama bunlar kesin değildir. Rasyonalizm aklı hakim kılar. Pragmatizm deneyi hakim kılar. Aklın pratiği onaylayacağını kabul eder. Hume bozuk gemiyle denizlere açıldığını söylerse de, Kant onun gemiyi şüphecilik karşısında çürüttüğünü söyler.
Adil Düzene göre David Hume
Hume deist değilse de dindar değildir. Özel hayatı onu şeriatın kriterlerine göre iyi adam olarak gösteremez. Düşünce bakımından hataları vardır ama düşündüğü için takdir edilir. İnsan dünyaya gelir ve yaşar. Ömrü çok kısadır. Ama yine de yaşar. İnsana ölümsüz denmediği gibi insan yoktur da denemez. Her şeyi tam biliyoruz denemez. Hiçbir şey bilmiyoruz demek de yanlıştır. Ruhun varlığını biliyoruz ama ne olduğunu bilmiyoruz. Çevremizin varlığından haberdarız ama kendisinin ne olduğunu bilmiyoruz. Kant bunu çok iyi izah etmiştir. Allah’ın varlığını biliyoruz ama O’nun ne olduğunu bilmiyoruz.
Diğer taraftan biz duyu organlarımızla çevreyi algılıyoruz, bu doğrudur. Ama biz beynimizde sayılar üretiyoruz. Matematiği geliştiriyoruz. Onlar dışarıda yoktur. Ne var ki beynimizde oluşturduğumuz bir kâinat vardır. Bizim dışımızda bir kâinat vardır. İki kâinat iletişimdedir. Dışarıdan gelenle beynimizdeki bilgileri düzeltiyor. Beynimizdeki projelerle de biz çevremizi değiştiriyoruz. Değiştirdiğimizi bize duyu organlarımız haber veriyor.
Bugün matematiğin insan icadı olduğunu kimse inkar edemez. Matematiğin dünyayı çok iyi açıkladığını bugünkü sanayi şahittir.
Evet, insanın doğuştan bildiği değişmez ilkeler yoktur. Yaşadığımızda o ilkelere sahip oluruz. Vehbî değil kesbîdir. Ne var ki kesb etme melekesi vehbîdir. Tüm insanların ittifak ettiği bir kesbî bilgiyi biz kesin kabul ederiz. Bizim için bilgi amellerimiz için gereklidir. O kadar bilgiye de sahibiz. Sahibiz ki varız ve uygarlaşıyoruz.
Tanrı’yı ve öldükten sonraki hayatı kabul etmediğimiz takdirde biz ne kendimizi ne de çevremizi anlayamayız. Bu iki varsayımı kabul ettikten sonra tüm sorunları kesiksiz çözeriz. Âhiretsiz dünya abesle iştigaldir. Tanrı’sız dünya ise bir kaostur. Zaten kâinat kaosa gitmektedir. Tekrar yeniden oluş yoksa kâinatı açıklayamayız. Çünkü şimdiye kadar kaosa niçin gitmedi? 13.7 milyar yıldan önce niye yaratılmadı? Kâinat da insan gibi doğar, yaşar, yaşlanır ve ölür. Ölür, çünkü ölüm yok olma değildir. Daha ileri hayata yer açmadır. Kâinat da daha ileri hayata yol açmak için ölüme gitmektedir.
Ansiklopedik Bilgi:
David Hume, (d. 26 Nisan 1711 – ö. 25 Ağustos 1776). İskoç filozof, ekonomist ve tarihçi. İnsan zihninde olup bitenleri Newton'un deneysel yöntemini uygulayarak, yeni bir insan bilimi kurmayı ve geliştirmeyi öneren Hume, tüm iyi niyetine ve yüksek amaçlarına rağmen, İngiliz empirizminin temel tezlerini koruduğu için son çözümlemede kuşkuculuğa düşmekten kurtulamamıştır. Bizim yalnızca, kendi zihnimizde doğrudan ve aracısız olarak tecrübe ettiğimiz ideleri, duyum ve izlenimleri bilebileceğimizi, bilgide kendi zihnimizin ötesine geçemediğimizi ve bundan dolayı herhangi bir şeyin insan zihninden bağımsız olarak varolduğunu söyleyemeyeceğimizi belirten Hume, insan zihnini bilgi bakımından analiz ettiği zaman, insan zihninin tüm içeriklerinin bize duyular ve deney tarafından sağlanan malzemeye indirgenebileceğini görmüştür, bu malzeme ise algılardan başka hiçbir şey değildir. Kısacası, David Hume düşüncenin insanlıktaki en önemli şey olduğunu söyleyen bir insandır. Gilles Deleuze'e göre, "Hume için söz konusu olan zihin psikolojisini, zihnin duygulanımlarının psikolojisiyle ikame etmektir. Zihin psikolojisi imkânsız, kurulamaz olandır, çünkü nesnesinde ne gerekli istikrarı ne de gerekli evrenselliği bulabilir; insanın gerçek bilimini yalnızca bir duygulanımlar psikolojisi kurabilir."
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92
Haftalık Seminer Dergisi; 636. Hafta 12 Kasım 2011