MODERN FELSEFEYE GİRİŞ-13(666semner)bölüm51
Ç E V R E - 3
Bedenimizden yola çıktık. Dağlara yükseldik, dünyamızı dolaştık, aya gittik, güneşe ulaştık, ondan sonra galaksimizi dolaştık. Üç boyutlu uzayı beynimize yerleştirdik. Burada kalmadık, dört ve beş boyutlu uzayları zihnimizle kavradık. Çevreye uzandıkça biz küçüldük, küçüldük, küçüldük. Bizi var eden ise sonsuz oldu.
Şimdi de derinlere doğru yolculuk edelim. Gözümle baktığım zaman bir santimi rahatlıkla görebilirim, bir milimetreyi de seçerim, onun onda biri büyüklüğünün varlığını hissederim. Ondan sonrasını gözle göremem. Sesleri de belli büyüklükte işitirim, düşük sesleri işitemem. Burnuma kokular girer, koku azsa algılayamam. Ağzıma aldığımın tadını duyarım.
Daha düşük şeyleri algılama imkânım var mıdır?
Bir de beş duyu organı ile algılayamadığımız şeyler var mıdır?
Bunun üzerinde çalışma yapılmış ve çok ileri bilgiler edinilmiştir. Önce mıknatısın demiri çektiği görülmüştür. Demek ki göremediğim bir şeyler mıknatıstan çıkıyor ki demire etki ediyor. Çektiğini gözümle görmekteyim.
Sonraları mikroskop keşfedilmiş ve canlıların hücrelerden oluştuğu anlaşılmıştır. Mikroskop sayesinde binde bir milimetreleri görebildik. Hücreler boyanarak hücre yapısı incelenmiştir.
Mıknatıs hareket ederse elektrik alanını doğurur. Elektrik hareket ettiğinde mıknatıs alanını doğurtur. Bir de su damlaları elektrik parçacıkları üzerinde oluşur. Bunlardan moleküllerin yapısı bulunmuştur, 100 milyonda bir santim civarındadır. Moleküllerin zincirleme birleşmesinden varlıklar meydana gelmiştir. Moleküller de atomlardan oluşur. Atomları göremiyoruz ama özelliklerini hesaplıyoruz. Atom molekülün 100 000 de biridir. Elektronlar atomlardan daha çok küçüktür. Böylece en küçük yere varmış oluruz. Ondan daha küçük bir büyüklük bilemiyoruz.
Eğer en küçük parçacıklara göre düşünürsek biz çok çok büyüğüz.
Bizi, parçacıkları ve kâinatı var eden dört ve beş boyutlu uzayın sahibi sonsuz büyüktür.
Şimdi biz kendimizin ne olduğunu düşünelim. Bedenimiz çok çok sayıda parçalardan oluşmuştur. Biz de çok çok küçük bir parçayız. Bu bakımdan bizim hiçbir değerimiz yoktur. Ha varmışız ha yokmuşuz fark etmez. Bu yokluğumuzun yanında bizim değerimiz ölçülemez.
İşte bu kadar büyük kâinat ve bu kadar çok parçaların kendi varlıklarından haberleri yoktur. Dolayısıyla varlar ama varlıkları hiçbir işe yaramaz. Kâinatı var edenin hiçbir işine yaramaz. Çünkü onu yaratma gücüne sahip olanın ona ihtiyacı olmaz. Başka kimselere de yaramaz. Çünkü onu bilen ve kullanan yoktur.
O halde insansız kâinat boş bir şeydir, varlığı hiç anlamındadır.
İşte, kâinat insanla değer kazanır. Çünkü insan bu kâinatı bilmektedir ve ondan yararlanarak varlığını sürdürmektedir. Büyük köşk içinde oturan kraldır, insan. Kâinat onun için yaratılmıştır. Daha önce insandan başka da ruhlar vardır demiştik. Demek ki kâinat şuurlu vatlıklar için var edilmiştir. Onların vatanıdır. Onların yaşaması için vardır.
Burada bir hususa daha temas etmemiz gerekir. Fizikte öğrendiğimiz bir şey vardır. Işık saniyede 300 000 km olarak gider. Varlıkların iki hızı vardır. Biri kendi hızlarıdır. Diğeri de dalga hızlarıdır. Uçak havada yavaş giderken çıkardığı sesten yavaş gider, önce ses duyarız, sonra uçak gelir. Bazı uçaklar ses hızından yukarıya çıkarlar. O takdirde önce uçağı görürüz, sonra sesini işitiriz. Çok yavaş giden kayığın dalgaları kayıktan daha hızlı gider, gemiler ise dalgadan hızlı giderler.
Bize gelen cisimden çıkan ışığın hızı ile bizden uzaklaşan cisimden gelen ışığın hızı değişmektedir.
(c+v)*t1=c*t2
(c-v)*t1=c*t2 t1= t2*(c*c-v*v) bulunur.
Işık hızına yakın olanların zamanları ve mekânları bizimkinden farklıdır. Ayrı kanunlara tâbidir. Dolayısıyla şuurlu varlıklar dört çeşittirler yani dört çeşit özellikleri olan kâinatta görevlidirler. Böyle olmalıdır.
Dalga hızı ışık hızından fazla olan ve hızları ışık hızına yakın olanlara “melek”;
Dalga hızı ışık hızından fazla olan ve hızları ışık hızına uzak olanlara “ruh”;
Dalga hızı ışık hızından az olan ve hızı ışık hızına yakın olanlara “cin”;
Dalga hızı ışık hızından az olan ve hızı ışık hızına uzak olan varlıklara “insan” diyoruz.
Bunları nerden biliyoruz?
Bu alanlar farklı alanlardır. Farklı kanunları vardır. Bir bilinçli varlık hepsinde iş yapamaz. Biz biliyoruz ki âlemimizde tekiz. O halde o âlemlerin varlıkları da tektir.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92