5- ARİSTO
Aristo Makedonyalı yani taşralıdır. Atina’da felsefe yapmasını kâhin bildirir. Varlıklı ve yakışıklı bir hayat sürmüştür. Biraz kekemedir.
Felsefe bütün ilimleri içeriyordu. Felsefe atına halkında rağbet bulmuştu. Eflatun’un öğrencileri arasına 17 yaşında katıldı. Eflatun’u saydı ama tartıştı. Filib’in oğlu 13 yaşındaki İskender’i (Büyük İskender) eğitmeye başlamıştır.
Dedikodular sebebiyle Trakya’dan ayrılır, Atina’ya döner. Yürüyenler ekolünü oluşturur. Aristo durmadan çalışırdı. İskender ölünce Atinalılar onu dışladılar.
Tarlaya gitti ve 63 yaşında öldü.
Eserler bırakmıştır. Batı ilimlerinin kurucusudur. Hataları vardır. İnsanın yapısını da doğru tahlil etmemiştir. Canlılığı tanımlamaya çalışmıştır. Canlı kendi varlığını sürdürmek ister. Evren de kendi varlığını sürdürme çabasındadır. Evrende boş bir şey yoktur. İnsanın yeri vardır. Düşünerek doğruyu bulandır. Sebebi olmayan bir sebep olmalıdır. Sebep müsebbip olmadan olmaz. Dolayısıyla kâinat ebedidir. Tanrı kâinatın ruhudur. Mantıksal değil ruhsal varlıktır. Herkes ölümsüz olmaya çalışmalıdır.
Adil Düzene Göre Aristo:
Thales felsefeyi kurmuştur.
Sokrat insanlara düşünmeyi öğretmiştir.
Eflatun varsayımları ortaya koymuştur.
Aristo varsayımlara dayalı olarak felsefeyi tamamlamıştır.
Sokrat, Eflatun ve Aristo tek Tanrı’ya ve öldükten sonra hayata inanıyorlar. Akıl yoluyla insanları peygamberlerin yoluna getiriyorlar.
*
Allah’ın birinci adı “Huve”dir.
O’nun hakkında bizim hiçbir bilgimiz yoktur. O ne vardır ne de yoktur. Bizim mantığımızın dışındadır.
Allah’ın ikinci adı “Allah”tır.
“Hu” O’dur. Her şey O’nundur. Yani O’nun olmayan hiçbir şey yoktur. Yaz da kış da O’nundur. Melek de O’nun şeytan da O’nundur. Billah’dır. Yani her şeyi O var etmiştir. Kedisinden başka O’nun var etmediği bir varlık da yoktur. Aristo’nun ilk sebep dediğidir.
Allah’ın üçüncü adı “Ehad”dır.
Yani O’nun hiçbir benzeri yoktur. O’nun dışında başka bir ilâh yoktur. Olması da mümkün değildir. O birdir ama sayılı bir değildir. Ebu Hanife böyle tanımlamıştır.
Allah’ın dördüncü adı “Samed”dir.
Biz bedene muhtacız. Bedenimizi biz var etmedik. Tanrı ise bedene muhtaç değildir. Bedenini yani arşı ve kâinatı O var etmiştir. Biz O’nu öyle kavrarız. Ama o öyle değildir.
*
Hıristiyanlık ve Müslümanlık Sokrat, Aristo ve Eflatun’u kabul etmişlerdir. Müslümanların kelamcıları yirmiye yakın konuda muhalefet etmişlerdir. Bugünkü ilimler kelamcıları haklı çıkarmıştır.
*
Ansiklopedik Bilgi:
Aristoteles ya da kısaca Aristo (Yunanca: Ἀριστοτέλης Aristotelēs; Eski Yunanca /aristoˈtelɛːs/; Yeni Yunanca /ˌaris̩toˈteʎis̩/) (M.Ö. 384 – 7 Mart M.Ö. 322) Antik Yunan filozof. Platon ile Batı düşüncesinin en önemli iki filozofundan biri sayılır. Fizik, astronomi, ilk felsefe, zooloji, mantık, politika ve biyoloji gibi konularda pek çok eser vermiştir. / Aristoteles'in Hayatı: M.Ö. 384 veya 385'te, günümüzde Athos tepesi olarak adlandırılan tepenin yakınlarında ufak bir Makedonya kenti olan Stageira'da, Makedonya kralı II. Amyntas'ın (Philippos'un babası) hekimi olan Nikomakhos'un oğlu olarak dünyaya gelir. M.Ö. 367 veya 366 'da 17 yaşında Platon'un Atina'daki akademisine (Not supported field expression!) girmesiyle Platon'un en parlak çömezlerinden biri olur. Tütör yahut yardımcı hoca olarak çalıştığı dönemde, okuma tutkusuyla tanınır; (Platon, belki de bir tür tenezzülle, ona "okuyucu" lâkabını takar) Daha sonraları Akademia'daki öğretime kendisi de katkıda bulunur: kimi zaman Platoncu savları rakip Isokratos okuluna karşı savunmak için geliştiren, hatta zaman zaman da Evdamos ya da Can üzerine (Peri tes Psykhes) yazılarında olduğu gibi, bu tezleri büyükseyen diyaloglar yazar. Gryllos yahut Retorik üzerine Aristoteles'in diyalog yazarlığı dönemine aittir. / Platon M.Ö. 347'de öldüğünde, Akademeia'nın başına ardılı olarak Spevsippos'u atamıştır. Antik Çağ'dan itibaren yaşamöyküsü yazarları -herhalde kötücüllüklerinden- Platon'un bu seçiminde Aristoteles'in Akademeia'yı terk etmesinin asıl nedenini görüyorlar. Aristoteles'in en azından Spevsippos'a karşı kalıcı bir garez duyduğunu biliyoruz. Aynı yıl, belki de ustasının teşvikiyle, Ksenokratos ve Theophrastos ile bugün Biga Yarımadası olarak anılan Troas bölgesindeki Assos kentine gönderilir. Orada Tiran Atarnevs'li Hermias'ın siyasî danışmanı ve dostu olur. Aynı esnada, özgünlüğünü daha o zamandan belli eden bir okul kurar. Bu okuldaki girişimleri arasında yaşambilim üzerine çalışmaları yer alır. 345-344 yıllarında, belki de Theophrastos'un daveti üzerine, komşu Lesbos (Midilli) adasının Doğu kıyısındaki Mytilene (Midilli) kentine varır. 343'te Pella'daki (Bugün Ayii Apostili) Kral Makedonyalı Philippos'un sarayına, oğlu İskender'in eğitimini üstlenmek üzere çağırılır. 341 yılında Perslerin eline düşen Hermias'ın feci sonunu Pella'da öğrenir, anısına bir ağıt düzer. Gerek Pella'da ikamet ettiği sekiz senelik dönem, gerek eğitmenlik vazifesinin içeriği hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Philippos'un ölümüyle M.Ö. 335 İskender tahta oturur. Aristoteles Atina'ya dönüp Akademeia'ya rakip olarak Lykeion'u, ya da diğer adıyla Peripatos 'u (öğrencileriyle içinde dolaşarak tartıştıkları bir tür çevresi sütunlarla çevrili avlu ya da galeri) kurar. Lykeion'lulara verilen Peripatetikoi adı buradan geliyor. Burada on iki sene ders verir. M.Ö. 323'te Büyük İskender'in bir Asya seferi esnasında ölmesi üzerine Atina'da Makedon karşıtı bir tepki dalgası peydah olduğu vakit, aslında Makedonculuk zannı taşıyan Aristoteles'e karşı, dine saygısızlık davası açılması söz konusu olur. Bir ölümlüyü -Hermias'ı- anısına bir ilâhi yazarak ölümsüzleştirmekle itham edilir. Bunun üzerine Aristoteles, Sokrates'in yazgısını paylaşmak yerine Atina'yı terk etmeyi seçer: kendi deyişiyle, Atinalılar'a "felsefeye karşı ikinci bir suç işlemeleri" fırsatını tanımak istemez. Annesinin memleketi olan Eğriboz (Evboia) adasındaki Helke'ye Khalkis sığınır. Ertesi yıl M.Ö. 322'de, altmış üç yaşında hayatını kaybeder.
Haftalık Seminer Dergisi; 622. Hafta 30 Temmuz 2011 SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92