MODERN FELSEFEYE GİRİŞ-2
RUHLAR ARASI FARK VAR MI?
Ben varım... Çevrem var... Duyularla çevremi bilebiliyorum… Bedenime emrederek çevremi kullanıyorum... Böylece yaşıyorum...
Çevreden yararlanmadan yaşama imkânım yoktur. Benim varlığımı ben biliyorum. Kimse bana sen yoksun diyemez. Çünkü ben varlığımı biliyorum...
Ben varım ki yazıyorum...
Sen varsın ki okuyorsun...
Biz birbirimizle çevre aracılığı ile görüşüyoruz. Birlikte çevreyi kullanarak yaşıyoruz. O halde biz varız. Çevremiz de vardır...
Bu görüşlerimize karşı çıkanlar vardır.
Ya rüya gibi bir şeyse; biz yoğuz ama bize öyle geliyor!..
Bu söz doğru olamaz.
Biz yoksak bu yazıyı kim yazdı?..
Biz yoksak bu yazıyı kim okuyor?..
Ben başkalarının yazılarını okumamış olsam belki benden başka kimse yoktur derim.
Oysa ben her zaman diğer insanlarla görüşme içindeyim. Sadece görüşmüyorum, alışveriş içinde varlığımı sürdürüyorum...
İhtiyaçlarımı temin edemediğim zaman ıstırap içinde oluyorum...
Rüyada da susayabilirim, rüyada da su içebilirim ama su içtiğim zaman susuzluğum gitmez, artan şiddetle devam eder. Uyandığımda suyumu içerim ve susuzluğum gider.
Rüyalar birbirini takip etmez. Her rüyada ayrı dünya yaşarsın. Oysa her uyandığında hep uyumaya başladığın hâlinde olursun. Biraz sonra kendine gelirsin. Yer değiştirmişken uyanık hâlinde biraz eski yerde zannedersin...
Çevrenin yokluğunu iddia edenlere iğne batırdığın zaman bağırmamaları gerekir...
Ben varım, sen varsın, sonunda biz varız…
Bir de çevremiz var...
Bu kesin ama birçok sorunları çözemiyoruz...
Ben küçükken de bendim, şimdi de benim...
Acaba o zamanki ben ile şimdiki ben arasında fark var mıdır?..
Bunu şöyle karşılaştıralım: Bir sene evvel kitap alıp okudum; bir sene sonra aynı kitabı okudum ve yeni şeyler anladım. Çünkü bende gelişme oldu. Kitap değişmedi ama ben geliştim. Kitabın yeni baskısında yeni bilgiler var. Bir gün sonra okudum, yeni bilgiler edindim, bende değişme olmadı. Kitap değişti.
Şimdi çocukluğumdan beri ben hep yeni şeyler öğreniyorum. Benim ruhumda mı gelişme var, yoksa beynimdeki bilgisayarın yüklendikleri mi gelişiyor?
Ruhta bir gelişme ve değişme yoktur.
Beyinde gelişme ve değişme olduğu kesindir.
Ruhta değişme ve gelişme olup olmadığı hususunun belirlenmesi felsefenin konusudur. Dünyaya imtihan için gelmişsek, demek ki ruhumuzda da değişme ve gelişme vardır demektir. Ne var ki ruh bir bütündür. Atomların şekli ve yapısı yoktur ki değişme olsun. Bunu açıklamak kolay bir şey değildir.
Ben varım, sen varsın; biz varız, çevremiz vardır.
Bunda bir tartışma yoktur.
Benim beynim ve sizin beyniniz devamlı değişmektedir. Benim bildiğimi siz bilmiyorsunuz, sizin bildiğinizi ben bilmiyorum. Benler değiştiği gibi benler arası farklar vardır. Bu farklar ruhlar arasındaki farklardan mı ileri gelmekte, yoksa sadece beyindeki bilgisayarların farkından mı doğmaktadır?..
İşte felsefenin meşgul olacağı konu bu olmaktadır.
Ruhlara doğrudan ulaşamıyoruz…
Bilgisayar olan beyin aracılığı ile ulaştığımıza göre, bizim ruhla ilgili bilgiyi müsbet ilimle bilmemiz mümkün değildir. Kendimize dahi doğrudan ulaşamıyoruz. Ancak beynimizdeki bilgisayarla ulaşıyoruz. Uyuduğum zaman beynimle ilişkim kopuyor, kendimi bilmede zorlanıyorum. Rüyada gerçek olmayan şeyleri beynimdeki bilgisayarda görmekteyim, o zaman onları gerçek sanıyorum. Beyinden çıkan elektromanyetik dalgalarla beynimizdeki rüya hallerini belirleyebiliyoruz. Rüyanın beyinde cereyan eden olaylar olduğunu biliyoruz.
Ruhla ilgili hususları deneyle öğrenemediğimize göre ruhumuzda gelişme var mı yahut ruhlar arasında fark var mı sorularına cevabı nasıl bulacağız?
Bunun için iki imkânımız vardır.
Biz arabalar üretsek. Bu arabalara şoförler de eğitsek, farklı eğitim mi veririz yoksa farklı sürücülük kursuna mı tabi tutarız yahut imtihan mı ederiz? Böyle benzetme suretiyle sorunu çözmeye çalışırız.
Tarihte filozoflar böyle yaptılar.
Bizim elimizde ikinci bir güvenilir kaynağımız vardır, o da Kur’an’dır.
Kur’an bu hususta ne diyor?
Bu soruyu Kur’an’a sorar ve ondan cevap alırsak, bizim benzetme yoluyla elde ettiğimiz sonuç daha sağlam olur. Hayatımızda olanlarda aklî delil daha sağlamdır. Çünkü deneyle ispatlanmış olur. Müsbet ilmi aşan konularda müsbet ilimden Kur’an’ın bildirdiği daha önde olur. İşte, “İslam Felsefesi”nin temel usulünü ortaya koymuş oluyoruz. Varsayımlarla, tümden gelen metotlarla yahut analoji ile sorunları çözmeye çalışcağız...
Ondan sonra da Kur’an ne diyor, ona bakacağız…
Eflatun’un söyledikleri felsefede değerli kabul ediliyor da;
Hazreti Muhammed’in söyledikleri hiç incelenmiyor!..
Filozoflar hiç Kur’an böyle diyor demiş de onu tartışmışlar mıdır?
İşte…
Demek ki onlar yalnız aklî delili kullanıyorlar...
Modern Felsefe aklî ve naklî ilimleri kullanacaktır. Dört dinin düşünürlerinin kaynaklarına dayanarak söylediklerini de değerlendirmek gerekecektir.
Haftalık Seminer Dergisi; 655. Hafta 24 Mart 2012 SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92