7- PLOTİN (Plotinus)
M.S. 3. yüzyılda İskenderiye’de yaşar. Roma’ya gitmiştir.
Plotin, sağlığı hor gören bir filozoftur. Derslerini aristokratlar, kadınlar ve halk takip eder, kral bile gelirdi. Çevredekiler etki ediyordu. Uzlete çekilen oldu. Olağan üstünlük gösteriyordu. Önce cinlenmiş olarak görüldü. Sonra tanrılaştırıldı.
Ölümü kendi benini Tanrı beni ile birleştirme kabul eder. Vecd halleri yaşar, Tanrı ile buluşurdu. Tanrı’nın olumsuz isimleri vardır, olumlu ismi yoktur. Çok olmadığı için birdir. Ama o bir de değildir. Matematiğin biri değildir. Birliği mantıkla değil vecd ile bilinir. Çokluk o birin değişik yönden görüntüsüdür.
Kâinatı var eden Tanrı’dır. Tanrı’ya bunu yaptıran sebep yoktur. Sevgi veya bilinme isteği varoluş sebebi değildir. Varoluş sebebi Tanrı’nın kendisidir. Birden başka bir şey yoktur. Bir kendi kendisini bilir. Bu bilme birin çok olarak bilinmesi şeklindedir. Çok tarafından bilinmesidir. Tanrı, mutlak ben, benlerin toplamı ve onun parçası ölümlü benler. Toplam benden ayrılma ve onunla birleşme. Tanrı, zaman ve mekan, ruhlar ve ortak ruh. İnsan tek enenin çoklu bilenidir. Bilen var olan olur. Var olan yapan olur. Dönüş de böyledir. Yapmayı bırakır. Var olmayı bırakır, bilmeyi bırakır. Kendisini bırakır. Ölümsüze varınca ölümsüzleşiriz. Bunun için ölme gerekmiyor. Vecde gelmekle olur.
Adil Düzene göre Plotin:
Tanrı benzeri olmayandır. Görünmezdir. Zaman içinde değildir. Mekan içinde değildir. Her zaman her yerde vardır. Her şey O’nun var etmesiyle vardır.
İnsan aynada vücudunu görür ama vücut orada değildir. Aynada ruhu görünmez. Aynadaki görüntünün içinde ruhunun da görüntüsü olsaydı, görüntü diğer görüntüyü de görürdü.
Kâinat ve biz tek olan Tanrı’nın çoklu görüntüsüyüz. O’nun kendisi de görüntüsü olduğumuz için biz diğer görüntüleri görüyoruz. Kendisini göremiyoruz.
İnsandaki tuh Tanrı’nın görüntüsüdür ama onun cüzü değildir. Çünkü O’nun cüzleri yoktur. Görüntü görenden bir şey eksilmeden görünür. Görenin görüntüye etkisi vardır ama görüntünün görünene etkisi yoktur.
O’na dönüş O’nunla bir olma değildir, O’na yaklaşma demektir. Rüyasız uyku ile ölüm ona dönüştür. Uyanma veya yeniden dirilme ise tekrar ortaya çıkmadır.
***
Ansiklopedik Bilgi: Plotinus (Yunanca: Πλωτίνος, Arapça: Şeyh-i Yunanî) (M.S. 205–270). Neoplatonizmin kurucusu antik filozof. Plotinus hakkındaki bilgilerimizin çoğu kendisi de filozof olan Porphyry'nin Plotinus'un baş eseri Enneadlar'a yazdığı önsüzden gelmektedir. Plotinus'un mistik felsefesi Yahudi, Hristiyan, Gnostik ve Müslüman filozofları ve mistiklere yüzyıllar boyunca esin kaynağı olmaya devam etmiştir.
Hayatı: Porphyry Plotinus'un İmparator Claudius II'un başa geçtiğinin ikinci yılında yani 270 yılında öldüğünde altmış altı yaşında olduğuna inanmıştır. Plotinus maddi varlığı daha yüksek ve makulat seviyesindeki bir şeyin zayıf bir imajı veya hatırası (mimesis) olarak gördüğünden önemsemez ve kendi bedenini de bu varlığa dahil olduğu için önemsememiştir. Muhtemelen bu sebeple Porphyry'in aktardığına göre kendi portresinin yapılmasını reddetmiş, çocukluğu, ailesi veya doğum yeri ve tarihi hakkında bilgi vermekten kaçınmıştır. Yine de Eunapius onun Mısır'da Deltaya bağlı Lycopolis'de doğduğunu haber vermektedir. Geçmişi hakkındaki bu belirsizliğe karşın öğrencilerinin aktardığı tüm detaylar felsefesini en yüksek düzeyde yaşamına aktardığını göstermektedir. Plotinus yirmi yedi yaşında, yaklaşık 232 yıllarında felsefe tahsili yapmak arzusuyla İskenderiye'ye gitmiştir. Orada daha sonra hocası olacak Ammonius Saccas (Amon-ius Saccas- Güneş kalkanı Hamal) diye çevrilebilir ile karşılaşıncaya kadar hiçbir öğretmenden hoşnut olmamıştır. (Amonius Saccas hammallık yaparak yaşayacak kadar alçakgönüllülüğüyle etkiledi belki de Plotinus'u). Ammonius'un konuşmasını dinleyince arkadaşına "aradığım adam buydu" demiş ve onun eğitimi altına girmiştir. Ammonius'un dışında Afrodisyaslı İskender, Numenius'in eserlerinden de etkilenmiştir. İskenderiye on bir yıl geçirmiş ve 38 yaşında Perslilerin ve Hintlilerin felsefi öğretilerini araştırmaya karar vermiştir. Bu gerekçeyle Persler üzerine yürüyen III. Gordian'ın ordusuna katılmıştır. Sefer başarısızlıkla son bulup Gordian'ın ölümüyle Plotinus Antakya'ya dönmek zorunda kalmıştır. Kırk yaşında, Arap Philip'in hakimiyeti altındaki Roma'ya dönmüş ve hayatının geri kalanını, çok sayıda öğrenci edindiği Roma'da geçirmiştir. Öğrencileri arasında filozoflar, Roma senatosu üyeleri, doktorlar, Roma'da evinde kaldığı Gemina ve Iamblichus'un oğlu Ariston'un karısı Amphiclea gibi kadınlar da vardı. Plotinus 253 yılından başlayarak ölümüne kadar geçecek on yedi yıl içinde daha sonra adı Enneadlar olacak denemelerini kaleme almıştır. Porphyry Enneadların kendisi derlemeden önce tam bir kitap olmaktan çok Plotinus'un konuşmalarında kullandığı deneme ve notlar külliyatı olduğunu ifade etmiştir. Plotinus gözlerindeki zayıflık nedeniyle eserini yeniden gözden geçirememiştir ayrıca Porphyry'nin ifadesine göre de düzeltme işleminden hoşnut olmayan Plotinus'un el yazması da özensizdi.
Plotinus'un felsefesi: Plotinus'da monist bir varlık anlayışı bulunur. Onun felsefesinin ontolojik hiyerarşisinin ilkesi hem varlık, hem İyilik ve de Uluhiyet olan Bir'dir. Her şey Bir'den sudur (emanation) eder. İlk olarak ruh (spirit), idealar dünyası olan nous südur eder. Nous'un kendi kendine yönelişi ile ikilik (düalizm) ortaya ve dolayısıyla da tin, nefs (soul) ortaya çıkar. Ancak bu nefs tek tek fertlerin değil dünyanın nefsidir ve bireysel nefsleri olduğu gibi tüm dünyayı da canlandırır. Ortaya çıkan nefsler (souls) nous ile biçim aldıkları bedenin arasındaki bir konumda bulunurlar. Bir'den en son sudur eden şey maddedir. Madde varlığın en düşük düzeyidir.
Bir: Plotinus'un felsefesinde yüce, tamamen aşkın (transcenden) olan "Bir"de ne ayırım ne çokluk ne farklılaşma vardır. O, varlık ve varolmama şeklindeki tüm kategorilerin ötesindedir. Bizler "varlık" kavramını kendi tecrübemizin objelerinden çıkarmaktayız ve varlık bu nesnelerin kendisine izafe edildiği şeydir fakat sonsuz, aşkın Bir tüm bu nesnelerin ötesindedir ve bu yüzden tüm kavramların ötesindedir. Bir "herhangi bir şey olamaz" ve ayrıca tüm şeylerin toplamı da olamaz, çünkü O, tüm mevcudâttan öncedir. Bu sebeple Bir'e hiçbir sıfat yüklenemez. Düşünce'de Bir'e izafe edilemez çünkü düşünce düşünen ve düşünce nesnesi şeklindeki bir ayırımın varlığını zımnen içinde barındırmaktadır. Aynı şekilde her ne kadar O'ndan ileri gelse de irade de Bir'e yüklenemez çünkü irade de irade edilen bir şeyin mevcudiyetini gerektirir ve bu anlamda Bir'e değil ama ondan sudûr eden ilk uknum (hypostases) Nous'a izafe edilebilir.
Haftalık Seminer Dergisi; 624. Hafta 13 Ağustos 2011 SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92