12- NİKOLAUS
1401’de dünyaya geldi. Varlıklı balıkçının oğludur. Hukuk okur. Doktor olur. Kaybettiği dava sonucu avukatlığı bırakır. Kürsüyü kabul etmez. Rahip olur. Papa karşıtı savunan cemiyete katılır, birden dönüş yapar, Papa taraftarı olur. Becerikli bir aracıdır.
1730-34 arası kıyamet olacağı sonucuna varır.
Kiliseleri barıştırmak için İstanbul’a gelen heyettedir. Dönerken felsefe yapmaya karar verir. Papa bozulmuş Alman kilisesini ıslahla görevlendirdi. Peynir ekmekle yetinmeyi önerdi. Rakip bir papayı boğdurdu. Dükle çarpışır, bir rahibe ile savaş açar, ona taraftar köylüleri öldürür. Roma’ya döner, Papa’ya yardımcı olur, yetkili kiliselerle uğraşır. Haçlı seferlerini destekler. Kilisede reform projeleri vardır.
Tanrı’yı sonsuzla açıklamaya çalışır. Sonsuzluğu, sonsuz küçüğü tanımlamaya çalışır. Sonsuzda çelişkiler çelişkisiz olur. Tanrı da böyledir. Tanrı birdir. Sonsuz olarak birdir. Tecezzi etmeyen birdir. Toplanamayan birdir. Tanrı çelişkilerin realitesidir. Bir şey hem var hem yok olamaz. Tanrı ise hem var hem yoktur. Tanrı hem en ufak hem en büyüktür. Tanrı muktedirdir. Ölçülemeyendir. Kendisi ölçülendirilemez. Verir ama kendisinden eksilmez, alır ama kendisinde artmaz. Tanrı ebedi olmadır. Zaman içinde sonsuzdur. Bununla beraber Tanrı kavranamazdır. Tanrı kavranamaz ama benlik içinde yaklaşılabilir. Tanrı’yı ancak arınmış ruhlar hissi olarak kavrayabilir.
Bize göre Nikolaus:
İstanbul’a gelen Nikolaus İstanbul’da kelam ilmine aşına olmuş ve felsefesini ona göre oluşturmuştur. Haçlı Seferlerine katılması ve rakiplerine yaptığı zulümlerden anlaşılıyor ki, düşüncelerinde derinlik varsa da ruhunda bir yükseklik yoktur.
Allah kâinatı yarattı, insanın beynini var etti. İnsanın ruhunu insanın beynindeki elektrik devreleri idrak eder. Onlar da dışarıdan gelen 0 1 uyarılarıdır. Dışarıda onlar vardır ama onlar bizim gördüğümüz gibi değildir, onlar bize öyle görünmektedirler. Televizyonu seyrettiğimiz zaman iki adam dövüşür, dışarıdaki adam dövüşür, bize aynı görünür, bunların birbirleriyle alakası yoktur.
Biz Tanrı’nın yaptıklarının bize görünenlerini biliriz. Tanrı’nın kendisini bilmeyiz. Hattâ yarattıklarının kendisini de bilemeyiz. Bize gerek olan Tanrı’nın kâinatından yararlanmak ve O’nun kâinatı içinde görevlerimizi yapmaktır. Tanrı’nın kendisi veya çevremiz, gerçek olan bizi ilgilendirmez.
İşte, Allah insana kendisine gerekli şeyleri öğrenme ve anlama melekelerini vermiştir. Gereksiz şeyleri öğretme diye bir şey söz konusu değildir. Işığın ulaşamadığı denizin dibinde yaşayan balıkların gözleri yoktur. Bazılarının ise kafalarında projektörleri vardır. İnsanların gözleri vardır. Işıklı sularda yaşayanların projektörleri yoktur. Gece böceklerinin ışıkları vardır.
Sıfır, sonsuz ve mutlak 1’in özellikleri diğer sayılara uymaz.
Haftalık Seminer Dergisi; 629. Hafta 17 Eylül 2011 SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92