13- DEKART (René Descartes)
Dekart kendisi maskeli olduğunu söylemiş ve kilise kitaplarını yasaklamıştır. Çocukken hasta olmuş, hayatında sağlığına dikkat etmek zorunda kalmıştır. Sabahları uyumuştur.
Klasik lisede okur. Çalışkan ve başarılı öğrencidir. Mevcut düzene karşı düşüncelerini gizlemektedir. 1596’da Hollanda’da doğmuştur. Sonra Paris’e gitmiştir.
Felsefi tartışmadan birden vazgeçmiş, uzlete çekilmiştir.
Sonra asker olmuştur. Tuna kıyılarında askerken yeni fikirlerle karşılaşır. Dolaşır, Paris’e döner. Paris düşünce merkezidir. Sonra Hollanda’ya döner. Kendisini incelemeye başlar. Çevre ile ilişkiyi keser. Galile’nin başına geleni görünce kitaplarını gizli tutar.
İsveç kraliçesinin felsefe öğretmeni olur. 5’te kalkmak zorunda kalır. 54 yaşında ölür.
Felsefede çok anlamlı cümlelerle kendisini gizleyerek yenilikler söylemektedir. Dekart tarihin en büyük filozoflarından olur. Analitik geometriyi bulmuştur. Felsefede matematiği kullanmıştır. İlimdeki metodu mevcut bilgileri sıfırlayarak yeni varsayımlarla yeniden kurmaktadır.
İçinde çıkmaza girmiştir. Yaratılış felsefesini çözememektedir. O kuşkudan sonra gerçeğe varılacağı iddiasındadır. Dostu ya kuşkuda iken ölürse demiştir. Kuşkulu olmam varlığımı kanıtlar. Çünkü var olmayan kuşku duymaz.
Düşünüyorum o halde varım. Düşünme yoluyla çevremi ve Tanrı’yı bilir oluyorum. Farklı düşünmem ayrıca varlığımı gösterir. Tanrı gerçektir, adildir. Tanrı sonsuz insan sonludur. Sonlu olan sonsuzu var edemez. Sonsuz sonluyu var eder. O halde insan beyninde oluşan Tanrı gerçektir.
Dekart Tanrı’yı ispat ediyorsa da dayandığı şey Tanrı’nın varlığıdır. Metafiziği kuramaz. Metafiziğe canlılık getirir. Tanrı’yı varlığını kesin bilmekle niteliğini hiç bilmemek arasında denge vardır. Zifiri karanlıklarda yürüdüğünü söyler.
Adil Düzen anlayışına göre Dekart:
İnsan hakikat araştırmakla yükümlüdür. Yani yaşamak için çaba gösterme durumundadır. Böylece ben neyim, biz neyiz, çevremde olanlar nedir? Görünmeyen ama var olduğu bilinen varlıklarla ilişkimiz nedir? İnsan bunları düşünmekle mükelleftir.
Sonra kendisinin görevli olduğunu, hak ve vazifeleri olduğunu da düşünmelidir. Bu her insanın doğal hayatıdır. İslâmiyet’e göre buna “içtihat” denmektedir.
Sonra içtihadına göre amel etmekle yükümlüdür. İçtihadına göre amel etmezse sorumlu olur.
Sonuç olarak Allah vardır. İnsanı yaratmıştır. Ona akıl vermiştir. İnsan ne yapacağını aklıyla bilebilir. Bildiklerine göre hareket edecektir. Ederse mükafata uğrar, etmezse cezalanır.
İnsanın bundan sonra da görevi vardır. O da her söze kulak verip en iyisine uymadır. Yani başkalarıyla yardımlaşmadır. Başkalarına kulak vermezse yahut söylediklerini kendi akıl süzgecinden geçirip ne yapması gerektiğine karar vermezse o sorunlu olur.
Dekart gerçekten bir araştırmacıdır. Hakikati aramaktadır. Bulduklarını da insanlık lehine kullanmayı istemektedir. O halde mü’mindir ve cennetliktir. Hataları, hattâ günahları olabilir.
Dekart’ın en büyük hizmeti analitik geometridir. Müslümanların haritada kullandıkları koordinatları o matematikte kullanmıştır. Kartezyen koordinatları denir. Kart harita demektir. O bunu buna göre kullanmıştır. Dekart kelimesi ile de yakınlığı dolayısıyla kartezyen koordinatları Dekart’ın koordinatları şeklinde gösterilmektedir.
Ansiklopedik Bilgi:
René Descartes (d. 31 Mart 1596 - ö. 11 Şubat 1650) Fransız matematikçi, bilim adamı ve filozof. Batı düşüncesinin son yüzyıllardaki en önemli düşünürlerinden biridir. Descartes, 1628'den itibaren, 15 yıl süren geziler, savaşlar ve serüvenlerden sonra yerleştiği Hollanda'da, batı düşüncesini altüst eden bir felsefe sistemi kurdu. Öğrendiğinin, gördüğünün, duyduğunun, inandığının hepsini birden büsbütün silerek, her şeyden kuşkulanmaya başladı. Yalnız tek bir şeyden emindi: düşüncenin varlığı. Buradan hareketle, evrenin açıklamasını yaptı. Metot üzerine konuşmada hep karmaşıktan basite inerek, gerçeği kuşatmaya yarayacak kuralları bir bir saydı. Felsefeyi, bütün inceleme kitaplarının Latince yazıldığı bir çağda, Fransızca yazarak ve «sağduyu dünyada en iyi bölüştürülmüş şeydir» diyerek, herkesin, uzman olmayanların bile anlayabileceği bir duruma indirgedi. Descartes her tür araştırmanın pratik niteliği üzerinde ısrarla durur. Ona göre en önemli bilimlerden mekanik, insanlara yardım edecek makineleri yapma sanatı; tıp, vücudu ve ruhu tedavi etme sanatı; ahlâk, mutlu yaşama sanatıdır. Descartes, zamanının bilginleriyle, hükümdarlarıyla ve soylularıyla ilişkiler kurmuştur. Ona hayran olan İsveç kraliçesi Cristina, Descartes'ı sarayına davet etti. Descartes, elli dört yaşında Stockholm'de öldü.
Şüpheciliğe farklı bir yaklaşım getirir: 1. Septik şüphe. 2. Metodik şüphe. Ona göre septik şüphe anlamsızdır. Olması gereken metodik şüphedir. Metodik şüpheyi şu şekilde uygular: Önce tanrıdan, çevreden, kendinden ve başka insanlardan şüphe eder. Bunu şüphe edemeyeceği son sınıra kadar götürür. Şüphe etmek düşünmektir. Düşünmek vârolmaktır. "Düşünüyorum o hâlde varım" noktasına ulaşır. Latince "De omnibus dubidantum" (Her şeyden şüphelen) en önemli sözlerindendir.
Haftalık Seminer Dergisi; 630. Hafta 24 Eylül 2011 SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92