Mete Firidin
Işık Tanrı
12.01.2012
6245 Okunma, 0 Yorum

Işık Tanrı

   Birçok kültürde, Tanrı ışığın kaynağı veya ışık olarak gösterilmiştir. Fakat gerçekte Tanrıyı simgelemek mümkün değildir. Çünkü O’nun benzeri yoktur. Hiçbir yaratılan şeye benzemez; çünkü O tek yaratandır. Bizim kavrama sınırlarımızın dışındadır. Buna rağmen insanoğlu Tanrıyı genellikle yaratılmış şeylere benzetmektedir. Benzetmeler içinde doğru olmasa da belki de en masumu ışıktır.

   Bunun bilinen en eski örneğini Sümer’de görmekteyiz. Bütün Sümer “yaşam ağacı” resim ve kabartmalarında yaşam ağacının üzerinde kanadını açmış bir kuş figürü görülmektedir. Bu figür güneş tanrı “utu, udu” dur. Onunda üzerinde tanrılar tanrısı “An” vardır. Sümerlilerden sonra yaşamış Akkadlar ‘da ise bu figür “Şamaş” yani Güneş, aydınlık, Işık Tanrısıdır.

Sümer “kutsal yaşam ağacı”

 

   Yaşam ağacının aslında galaksimiz Samanyolu’nu simgelediğini “kutsal yaşam ağacı” adlı yazımda açıklamıştım. Sümerliler veya onlardan sonrakiler bu ağacın galaksi olduğunu anlamamışlar; fakat kendilerinden de önce yaşamış uygarlıklardan kalan kutsal metinlerde böyle bir şeyin olduğunu öğrenmişlerdir. Çünkü günümüzde “Maya kehaneti” şeklinde popüler olan bilgiyi Sümerliler de Mayalar gibi bilmektedirler. Yani Güneş sisteminin merkezi, galaksimizin merkezine göre 26 bin yılda tamamlanan bir salınım yapmaktadır. Oysa Sümer uygarlığının geçmişi ancak M.Ö 6000’li yıllara kadar gitmektedir. Böyle bir bilgiye sahip olabilmek için en az 13 bin yıllık gözlem bilgisi birikimi gerekmektedir.  Mayalar ana kıtadan ayrılalı 15000 yıl geçmiştir. Fakat bu bilgi hem Sümerliler hem de Mayalar tarafından bilinmektedir. Oysa her iki uygarlık dünyanın yuvarlak olduğunu ve birçok başka şeyleri bilememektedirler. Bunun gibi bilgiler, daha eski ortak bir atadan miras kalmış bilgilerin kalıntısı olmalıdır.

Güneş sisteminin galaksi merkezine göre yaptığı 26000 yıllık salınım. Yeşil olan güneş sistemidir. Sarı turuncu ise galaksimizin merkezidir.

 

   Birçok Sümer dini bilgisi Tevrat ve Kuran ayetleri ile benzerlik göstermektedir. Bu benzerliğin sebebi inançların Sümer dini kaynaklı olmasından değildir. Sümerlerin de benzer dini bilgi ve ayetlerden haberdar olması ve bunları tarih boyunca olduğu gibi yanlış yorumlamalarıdır. Onların sahip olduğu dini bilgiler Adem, Nuh, Hud, Salih ve daha başka peygamberlerden kalan dini bilgiler ve hatta ayetlerdir. Bütün ilahi dini kitaplar yaradılış, ahret ve kendinden önceki ümmetleri içeren konuları içermektedirler. Bu nedenle bu konuları içeren ayetlerin orijinal şekli aynıdır. Yahudilerin ve Hıristiyanların yaşadıkları olayların Kuran’da bulunması gibi Sümerlilerin kutsal kitabında da Nuh’un ve Ondan sonrakilerin olayları mevcuttur. Sümerlilere ulaşan bu dini bilgiler tamamen resim yazısından oluşa metinlerdir. Ve yanlış yorumlar nedeni ile mitolojik hikayelere dönüşmüşlerdir.

   Hece yazısına M.Ö 2900 yıllarında Sümerliler zamanında ulaşılmıştır. Böylece daha ayrıntılı ve soyut anlatım mümkün hale gelmeye başlamıştır.

   Resim yazısının kullanıldığı devirlerde neden okuma ve yazmada yanlışlıklar yapılabileceğini, aşağıdaki alıntıyı okuyunca daha iyi anlayacağız.

   “Tarih yazı ile başlar. İlkyazı türü çivi yazısıdır. Taşların üzerine resimler ya da harfler ile özel bir teknikle yazılır. Bu yazı türü papirüsün bulunması ile son bulmuştur. İfade edilmek istenen kavramlarda, var olan kayıt sisteminin yetersiz kalması, yazının gelişmesinde çok önemli bir adım atılmasına neden oldu. Bu, kullanılan dilin, ilk olarak aktif bir biçimde yazıya geçirilmesi olayıdır. Bu aşamada, Sümer dilinin çoğunlukla tek heceli kelimelerden oluşmasının da büyük payı vardır. Böylece, çizilen her işarette, tasvir edilen nesne değil, bu kelimenin ses değeri ön plana çıkarılmıştır. Daha iyi anlaşılabilmesi için, bunu somut olarak örnekleyelim. Örneğin, Sümerce dağ kelimesi KUR, su A, ağız ise KA olarak okunurdu. Şimdi KUR.A.KA diye özel bir isim yazılmak istendiğini varsayalım. Bunun için katip, önce bu ismi oluşturan resimleri yan yana çizdi. Sonra bunu gören kişilerin resimsel özelliklerine aldanıp, "Dağın suyu içilir" gibi, yanlış şekilde algılamalarını önlemek için de, kelimenin başına, bunların ses değerleri ile okunması gerektiğini gösteren bir uyarı işareti koydu. Determinatif (belirtici) adını verdiğimiz bu işaretler, daha sonra çivi yazısının ilerleyen evrelerinde, kadın, erkek, nehir, ülke, şehir vb. özel isimlerinin başına , bazen de sonuna konarak, yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı, işte bu gelişmeye, yani kelimelerin içerdikleri ses değerleri ile okunmaya başlanmasına, "fonetizasyon aşaması" veya "ses-leşme evresi" diyoruz. Bu aşama, Uruk III b evresine, yani yaklaşık M.Ö. 3. binin başlarına rastlar.

   ilk zamanlarda belki de kaçınılmaz bir zorunluluk sonucunda ortaya çıkan, resimlerin içerdikleri ses değerlerinin kullanılmaya başlanması ile çok daha kesin mesajlar verilebileceği çabuk kavranmıştır. Bu dönemde ortaya çıkan önemli bir özellik de, anlamı göz önünde bulundurulmaksızın, kelimelerin sadece ses değerlerindeki benzerlik veya eşitlik nedeniyle, başka kelimelerin yazımında da kullanılmaya başlanmasıdır. Örneğin, Sümerce "ok" anlamına gelen Tl işareti, aynı ses değerine sahip olduğu için, "hayat" kelimesine de, aynı işaretle yazım olanağı sağlamıştır. Elbette Sümerce okumayı bilen biri, bu iki kelime arasındaki "eş değerli-lik" ten haberdar olduğu için, "ok" işareti ile gösterilmiş bir logogramın, metnin içeriğine göre, "hayat" olarak okunması gerektiğini fark edecektir. Bunu Türkçe'de birden fazla anlamı olan kelimeler, "at", "yüz", "alay" ile karşılaştırabiliriz.

   Kelimelerin fonetik olarak ifade edilebilmeleri, geç dönemlerde çok daha fazla işlerlik kazanan hecelerin kullanılabilmesini olanaklı kıldı. Böylece, ayak resmiyle gösterilen mastar halindeki "gitmek" fiilinden öte, "gidiyorum" gibi çekimli formlar da yazılabildi. Bu yenilik gittikçe kuvvet kazanmasına rağmen, eski logogramları, yani tek işaretli kelimeleri, tamamen ortadan kaldıramadı. Kullanışlılığından dolayı, bu logografik yazı, silindir mühürler, heykeller ve steller üzerinde çivi yazısının gelişiminin sonuna kadar korundu. Fakat, özellikle fiillerin ifadesinde, yeni fonetik hece yazısı, eski yöntemin yerini aldı. Bazı kelimelerin aynı işaretle yazılabilmelerine karşın, yine anlamı aynı olan kelimeler için değişik işaretler de yaratıldı. Örneğin, Sümerce'de GU, hem "boyun", hem de "öküz" anlamına gelen bir kelimedir. Böylece GU, iki farklı işaretle yazılabildi. Bu "çok işaretlilik" (polysemie) ile daha geç dönemlerdeki kullanımlarla da birlikte, GU tam 14 farklı işaretle yazım olanağı buldu. Bundan başka işaretler, "çok seslilik" (polyphonie) kazandılar. Örneğin, tek başına kullanıldığında, "gün" anlamına gelen, aynı yazımla, BABBAR okunup "beyaz" rengini ifade eden, UD işareti, kelime içindeki yazılımlara göre, ud, pir, tam, par, lah, lih hece değerlerini de kazanmıştır.

   Şimdi belki bu uygulamayla, bir metnin okunuşunun son derece zorlaşabileceği sorusu akla gelebilir. Bu konuda en büyük yardımcı, belirli dönemlerde ve belirli metin gruplarında kısıtlı sayıda işaret kullanılmış olmasıdır. Ayrıca çoğu zaman metnin içeriği ve her işareti izleyen bir diğeri, nasıl doğru okunması gerektiğini kendi gösterir.

   Böylece M.Ö. 3. binde kullanılan kelime yazısı, yerini daha gelişmiş bir kelime -hece yazısı sistemine bıraktı. O zamana kadar hiç bir işareti olmayan, kelime ve isimler de bu şekilde yazılabildi. Daha önemlisi, aynı yolla gramere ait özellikler de yaşam buldu.

   Benzer sorunlar Eski Mısır Yazısı için de geçerlidir. Örneğin Mısır Resim Yazısı’nda aşağıda görülen ördek resmi “ördek” ve “oğul” anlamına gelmektedir. Yani “benim oğlum” yazdığınızda “benim ördeğim” olarak anlaşılabilir.

 

 Sümerler yaşam ağacının en tepesine bir kuş figürü koymuşlardır. Bu Tanrılar tanrısı “Anu veya udu” dur. Daha sonra her varlığa da bir tanrı uydurmuşlardır. Akkadlılar buna Şamaş “Işık tanrısı” ismini vermişlerdir. Daha sonra Güneşe de Şamaş, Jüpitere de Şamaş, Satrüne de Şamaş ve bildikleri diğer gezegenlere de “Şamaş” yani “Işık Tanrı” ismini vermişlerdir. Daha sonra baş tanrı kabul edilen ve Jüpiter gezegeni olan Marduk ise Şamaş’ın buzağısı anlamına gelmektedir.

   Bunun nedeni ise Tanrıyı Işık olarak bilmeleridir. Tanrı Işık olunca gökteki bütün parıldayan ışık saçan cisimlere de tanrı demişlerdir.

   Kutsal yaşam ağacının üzerinde bulunan ve Işık Tanrıyı simgeleyen figür neden bir kuş şeklinde gösterilmiştir? Sebebi çok açıktır. Çünkü Sümer yazı sisteminde “udu” resim yazısı Güneş, gün, ısıtma, hararet, fırtına ve kuş anlamlarına gelmektedir. Bu bilgi Hititler’de neden baş tanrının “Fırtına Tanrısı” olduğunu da açıklamaktadır. Her iki milletinde ilahi kaynakları aynı, fakat tefsir yapanları farklıdır.

   Sümerliler zamanındaki inanışları ayrıntılarını Kuran ayetlerinde de görüyoruz.

Enam suresi: 74-79 : İbrahim, babası Azer’e, «Putları tanrı olarak mı benimsiyorsun? Doğrusu ben seni ve milletini açık bir sapıklık içinde görüyorum» demişti.[74] Yakinen bilenlerden olması için İbrahim’e göklerin ve yerin hükümranlığını şöylece gösteriyorduk:[75] Gece basınca bir yıldız gördü, «işte bu benim Rabbim!» dedi; yıldız batınca, «batanları sevmem» dedi.[76] Ayı doğarken görünce, «işte bu benim Rabbim!» dedi, batınca, «Rabbim beni doğruya eriştirmeseydi and olsun ki sapıklardan olurdum» dedi.[77]  Güneşi doğarken görünce «işte bu benim Rabbim, bu daha büyük!» dedi; batınca, «Ey milletim! Doğrusu ben ortak koştuklarınızdan uzağım» dedi.[78] «Doğrusu ben yüzümü, gökleri ve yeri yaratana, doğruya yönelerek çevirdim, ben ortak koşanlardan değilim.»[79]

   Bu ayetlerden de Hz. İbrahim zamanında putlara ve gök cisimlerine tapıldığını anlıyoruz. Demek ki Sumerler’in dini inanışlarının kaynağı Hz. İbrahim’den önceki kutsal metinlerdir. Hz İbrahim M.Ö 3000 yıllarında yani hece yazısının başladığı yıllarda yaşamıştır. Muhtemelen ilk hece yazısını geliştiren kişidir. Bu sonuca Zuhruf  28. Ayet:” O, bu sözü, soyuna kalıcı bir kelime yaptı ki, tevhide dönsünler” cümlesinden anlıyoruz. Çünkü söz denmiyor kelime deniyor. Kelimeler ise hecelerden oluşur.

   Çok aşikar bir şekilde bilindiği gibi Kuran musaddıktır. Yani kendinden önce gelen Kitapları düzeltir(doğru hale getirir). Orjinal bilgileri ve kavramları geri getirir. Eski kitaplarda olan ve zamanla çarpıtılıp, yanlış anlaşılan kavramları düzeltir.

   Peki, Sümerliler’e ulaşan çarpıtılmış veya yanlış anlaşılmış Işık Tanrı kavramına neden olmuş bilginin orijinali ne olabilir?

   Ben bunun Nur suresi 35. Ayet olabileceğini düşünüyorum. Çünkü bu ayet Allah’ın nurunun misalini galaksinin merkezinden yayılan ve evrendeki en parlak cisim olan Kuasar’a benzetmektedir. Nur suresi 35. Ayet: Allah, göklerin ve yerin yol göstericisi, ışığıdır. O’nun ışığının temsili şudur: deniz feneri gibi olan Kuasar’ın ışığı gibidir. Onun yakıtı hiçbir yakıta benzemez. Nur üstüne nurdur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

   Bu nedenle bu benzetme benzeri bir ayet muhtemelen Sümerler’de veya onlardan önceki ümmetlerde de mevcuttu. Yanlış okuma veya değerlendirme sonucu ayette belirtilen ve galaksimizin merkezindeki ışık, Tanrı’nın kendisiymiş gibi anlaşılmış olabilirler. Oysa ayette Allah’ın nurunun meseli anlatılmaktadır.

Yaşam ağacının en tepesinde “kuş” “ısık” tanrı figürü.

Sümer inanışında “kutsal yaşam ağacı” ağacın en üstünde kanatlarını açmış bir kuş figürü mevcuttur.

 

Ahura Mazda Zerdüşt tanrısı. Işık Tanrı olarak resim edilmiştir. Galaksinin üzerinde resm edilmiş Işık Tanrıdır.

   Eski Mısırda gökler tanrısı Horus veya Hor yine başında güneş(aslında ışık) diski taşır.  Horusun gözleri Ay ve Güneştir. Bu tanrı sembolü de galaksinin üstünü düşündürmektedir.

   Hathor Mısır mitolojisinde en önemli tanrıçadır. Hathor (Mısır dilinde Horus’un evi anlamında) saman yolu galaksisinin kişileştirilmesini temsil eder. Galaksimiz dünyadan ışıklı bir spiral şeklinde göründüğü için eski Yunan ve Latin dillerinde olduğu gibi İngilizce’de de “Süt gibi Yol” anlamına gelen Milky Way olarak adlandırılmıştır. Hathor bazı figurlerinde memelerinden süt akan ilahi bir inek olarak çizilir. Hathor en eski tanrıçalardandır. En azından MÖ 2700'lere kadar inek/boğa kutsallığı çerçevesinde, 2. krallık döneminde, hatta Akrep Kral döneminde bile(King Scorpion) (King Scorpion MÖ 5000'lere kadar gidebilir) Hathor’a tapıldığı tahmin ediliyor. Hathor, aynı zamanda Ogdoad kozmolojisi denilen antik Mısır yaratılış mitolojisindeki yaratıcı tanrı Ra’nın kızıdır.

 

 

   Lusaaset : Eski Mısır dininde, tüm tanrıların büyükannesi olarak tarif edilir. Başında güneş diski taşır. Hayat ağacı kabul edilen akasya ağacı ile ilişkilendirilir.

Eski Mısıra da ilahi bilgiler ulaşmış fakat geçek kavramların yerini mistik saçmalıklar almıştır.

   Evet, bu bilgilerden de anlaşıldığı gibi bütün dinlerin kökeninde gerçek ve orjinal bir ilahi bilgi vardır. Bu zamanla dejenere edilmiş mistik ve karma karışık bir hal almış ve “Hak”tan yani gerçeklikten çok uzaklaşılmıştır. Sonrasında gelen peygamber ve kitaplarla düzeltilmiştir. Nihayet bütün önceki kitaplar Kuran ile yenilenip düzeltilmiştir.

 

 

 

 






Son Eklenen Makaleler
Mete Firidin
Kuran'ı Kerim Etimolojik Meal
29.05.2025 157 Okunma
Mete Firidin
Cehennem Etimoloji
1.04.2025 1129 Okunma
5 Yorum 11.05.2025 18:20
Mete Firidin
Sabah, Akşam, Yatsı namazlarında sesli okumanın nedeni
21.03.2025 526 Okunma
Mete Firidin
Hanif Kelimesi
3.12.2024 754 Okunma
Mete Firidin
Q Metni
14.11.2024 687 Okunma
Mete Firidin
SWE Kökü
21.10.2024 869 Okunma
Mete Firidin
O Cennet Yaprakları
25.08.2024 770 Okunma
Mete Firidin
Kelime kökü AMD
21.08.2024 749 Okunma
Mete Firidin
Kelime Kökü WTD
21.08.2024 714 Okunma
Mete Firidin
Kelime Kökü TıWD (Keettevdi)
11.08.2024 1307 Okunma
Mete Firidin
Taha Suresi 98 (97). Ayet ve Haphephobia
4.08.2024 1069 Okunma
Mete Firidin
Rum Suresi ve Yeryüzünün En Alçak veya Daha Alçağı
6.06.2024 1399 Okunma
1 Yorum 22.04.2025 13:31
Mete Firidin
Fil Suresi Tefsiri
1.06.2024 1585 Okunma
1 Yorum 05.06.2024 04:38
Mete Firidin
Ebu Leheb
22.05.2024 1126 Okunma
Mete Firidin
Cibril
1.05.2024 929 Okunma
Mete Firidin
Abdestsiz Kuran Okumak!
20.04.2024 1338 Okunma
7 Yorum 21.04.2024 20:19
Mete Firidin
Ebabil
10.04.2024 1875 Okunma
Mete Firidin
Nisa Suresi 159. Ayet ve Pavlus
2.03.2024 1102 Okunma
Mete Firidin
Kuran-ı Kerim’de Maide Kelimesi ve Yuvarlak Masa
25.02.2024 1336 Okunma
Mete Firidin
İblis Hadisleri
4.02.2024 1403 Okunma
Mete Firidin
Dinlerin Kökeninin Sümer’e Dayandığı Safsatası
15.12.2023 1191 Okunma
Mete Firidin
Bizden Melekler Kılınması ve Hz. İsa
28.09.2023 1150 Okunma
Mete Firidin
İncil ve İnciller
29.04.2023 1128 Okunma
Mete Firidin
Nedir İnsanın Yüklendiği Emanet?
19.02.2023 1273 Okunma
Mete Firidin
Ümmet-i Muhammed’in Şimdiki Durumu
11.02.2023 1300 Okunma
1 Yorum 17.02.2023 16:53
Mete Firidin
Kuran'da Doğu, Doğuş Kelimeleri
25.01.2023 1627 Okunma
5 Yorum 24.02.2023 17:47
Mete Firidin
Diller ve Anlatım
7.01.2023 968 Okunma
Mete Firidin
O Dalga
20.11.2022 1495 Okunma
Mete Firidin
Faiz (riba) Haram da Enflasyon Haram Değil mi?
16.11.2022 1822 Okunma
3 Yorum 27.11.2022 18:05
Mete Firidin
İshak Doğduğunda Hz. İbrahim ve Hz. Lut Neredeydi?
15.08.2022 1418 Okunma
Mete Firidin
Namaz ve Maun Suresi
31.07.2022 2346 Okunma
1 Yorum 03.09.2022 18:00
Mete Firidin
Allah Akleder mi?
27.04.2022 2382 Okunma
1 Yorum 28.04.2022 17:41
Mete Firidin
Melek Olmak?
5.03.2022 2767 Okunma
2 Yorum 17.03.2022 11:19
Mete Firidin
Kıraatler
5.02.2022 1845 Okunma
Mete Firidin
Hz. Mehdi
1.02.2022 2080 Okunma
Mete Firidin
Wav
29.01.2022 1639 Okunma
Mete Firidin
Zulümat
22.01.2022 2377 Okunma
Mete Firidin
Kitap
19.12.2021 1806 Okunma
Mete Firidin
Kuran’a Göre Dünya Dönüyor mu?
13.12.2021 2253 Okunma
Mete Firidin
Kuran’a Göre Dünya Yuvarlak mı, düz mü?
11.12.2021 2525 Okunma
Mete Firidin
Gondwana
11.12.2021 1683 Okunma
Mete Firidin
Şura Suresi 34. Ayet ve Rüzgâr Gücü
21.11.2021 2178 Okunma
Mete Firidin
Beled Suresi 5. (4.) Ayet ve Adaptasyon
21.11.2021 2021 Okunma
Mete Firidin
Ali İmran Suresi 82. Ayet
7.11.2021 1868 Okunma
Mete Firidin
Zeyd Evlatlık mı?
28.10.2021 2365 Okunma
Mete Firidin
Laiklik ve Diyanet
23.08.2021 2965 Okunma
3 Yorum 23.08.2021 19:15
Mete Firidin
Kuran’da Nefs Kelimesinin Anlamı
8.05.2021 2291 Okunma
Mete Firidin
Âdem
17.02.2021 3793 Okunma
2 Yorum 06.03.2021 07:27
Mete Firidin
Kâbe, Göbeklitepe, Stonehenge…
16.01.2021 2779 Okunma
Mete Firidin
Piç
5.12.2020 5676 Okunma
2 Yorum 10.02.2021 07:29
Mete Firidin
Kerahat Vakti
12.11.2020 3332 Okunma
Mete Firidin
İki Kez Ölmek
23.08.2020 3828 Okunma
1 Yorum 23.08.2020 18:41
Mete Firidin
Araf Suresi 173. Ayet ve Fenotip
5.07.2020 4046 Okunma
2 Yorum 05.07.2020 14:56
Mete Firidin
Öğle ve İkindi Namazlarının Farz Rekât Sayısı
28.06.2020 4288 Okunma
3 Yorum 01.07.2020 09:08
Mete Firidin
Müslümanların Kıble Değiştirmeleri
24.05.2020 4101 Okunma
1 Yorum 06.06.2020 01:50
Mete Firidin
Allah’ın Doğru Yolu Üzerine Oturanlar!
30.04.2020 4092 Okunma
3 Yorum 01.06.2020 16:40
Mete Firidin
Naziat Suresi'ndeki Jeolojik Dönemler
8.04.2020 3183 Okunma
Mete Firidin
İsrailoğullarının Oğullarına Uygulanan Kafa Kesme Cezas
28.03.2020 4492 Okunma
1 Yorum 28.03.2020 21:35
Mete Firidin
İsrailoğulları'nın Oğullarının Boğazlanması
28.03.2020 3436 Okunma
Mete Firidin
Ramazan’da Keyfi Oruç Tutmamanın Karşılığı
21.03.2020 4283 Okunma
1 Yorum 23.03.2020 03:25
Mete Firidin
Kutsal Kudüs!
1.02.2020 6004 Okunma
9 Yorum 03.02.2020 20:52
Mete Firidin
Hadisler
1.02.2020 5350 Okunma
6 Yorum 17.02.2020 22:05
Mete Firidin
Kuran'da Yevm Kelimesi
28.12.2019 6477 Okunma
2 Yorum 03.01.2020 19:36
Mete Firidin
Arapça Kutsal mıdır?
19.10.2019 4513 Okunma
Mete Firidin
Nisa Suresi 9. (8.) Ayet Meali
19.10.2019 4468 Okunma
Mete Firidin
Ennesi
27.09.2019 4626 Okunma
Mete Firidin
İbrahim Suresi 17. (16.) Ayet
27.09.2019 3847 Okunma
Mete Firidin
Kuran'a Göre Nikah Yaşı Nedir?
27.09.2019 5443 Okunma
Mete Firidin
Talak Suresi 4. Ayet ve Pedofili
11.07.2019 14616 Okunma
13 Yorum 16.07.2019 05:54
Mete Firidin
Kilisede Mum Dikmek
14.06.2019 4471 Okunma
Mete Firidin
Şeyhe Teslimiyet!
14.06.2019 6157 Okunma
5 Yorum 20.06.2019 23:32
Mete Firidin
O İğnenin Deliği ve O Deve
7.06.2019 5663 Okunma
Mete Firidin
İki Hırsızın Çok Eli
30.05.2019 5722 Okunma
5 Yorum 16.06.2019 23:09
Mete Firidin
Nisa 16. Ve 17. Ayet Çeviri Faciası
7.04.2019 8243 Okunma
1 Yorum 07.04.2019 10:00
Mete Firidin
Helal ve Haram Hayvanlar Nelerdir?
27.03.2019 5780 Okunma
3 Yorum 28.03.2019 00:12
Mete Firidin
Âdemoğlu Şeytanın Halifesidir
22.03.2019 10423 Okunma
14 Yorum 27.03.2019 17:22
Mete Firidin
Samiri’nin Buzağısına Uygulanan İşlem
15.03.2019 6411 Okunma
1 Yorum 16.03.2019 02:53
Mete Firidin
Yunus Peygamber Balinanın Karnında
15.03.2019 8576 Okunma
8 Yorum 25.06.2020 18:13
Mete Firidin
Göğün Yedisindeki Ay
1.03.2019 4031 Okunma
Mete Firidin
Cuma Namazı
19.01.2019 9079 Okunma
11 Yorum 20.01.2019 19:49
Mete Firidin
Maymun Olan Yahudiler
10.01.2019 5905 Okunma
Mete Firidin
Leucippos Hz. Lokman mı?
27.12.2018 4717 Okunma
Mete Firidin
Nefs, Nefes, Nefah, Nefakh Kelimeleri
17.12.2018 5989 Okunma
Mete Firidin
Hz. Yusuf’a Secde!
7.12.2018 8101 Okunma
6 Yorum 07.02.2020 21:36
Mete Firidin
O Melikin Su Kabı!
6.12.2018 3553 Okunma
Mete Firidin
Kuran'da Hardal Kelimesi
25.11.2018 5812 Okunma
Mete Firidin
Hınzır
12.11.2018 13481 Okunma
19 Yorum 31.01.2021 23:14
Mete Firidin
Hz. Muhammed'e İman
13.10.2018 9372 Okunma
11 Yorum 15.10.2018 22:32
Mete Firidin
Başörtüsü Meselesi
6.10.2018 6989 Okunma
1 Yorum 06.10.2018 17:13
Mete Firidin
Hevasını Tanrısı Edinenler
17.07.2018 3985 Okunma
Mete Firidin
2019 Ramazan Ay'ı ne zaman?
16.06.2018 5393 Okunma
2 Yorum 05.05.2019 12:52
Mete Firidin
Adet Görmekteyken Kadın Namaz Kılabilir mi?
14.06.2018 13610 Okunma
16 Yorum 17.04.2020 16:27
Mete Firidin
2018 Ramazan Bayramı ne zaman?
14.06.2018 3604 Okunma
Mete Firidin
Kuran’da Gündüzün Bölümleri
13.05.2018 5134 Okunma
Mete Firidin
Ölünce melek mi oluruz?
12.05.2018 7462 Okunma
4 Yorum 14.05.2018 12:51
Mete Firidin
ÖNSÖZ
10.05.2018 7146 Okunma
9 Yorum 16.05.2018 20:41
Mete Firidin
Kuran-ın Gelişmiş Bilimsel Etimolojik Meali
10.05.2018 19464 Okunma
2 Yorum 02.10.2021 23:10
Mete Firidin
Yedi Gece ve Sekiz Gün, Atlantis
25.02.2018 7810 Okunma
5 Yorum 13.05.2020 16:11
Mete Firidin
Fussilet Suresi 10. Ayet Tefsiri
4.02.2018 8127 Okunma
6 Yorum 05.02.2018 08:31
Mete Firidin
Enam Suresi 145. Ayet Ve Haram Yiyecekler!
31.12.2017 27973 Okunma


© 2025 - Akevler