Başörtüsü Meselesi
Kadınların baş örtüsü konusunda birçok anlayış mevcuttur. Muhafazakâr insanlar “Saçının bir tek teli görünmeyecek” düşüncesindelerdir. Birçok modernist müslüman ise “Kuran’da baş örtüsü yok” demektelerdir.
Bu konuda Kuran’da iki ayet vardır.
Nur Suresi 32. Ayet:
وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ آبَائِهِنَّ أَوْ آبَاءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوْ أَبْنَائِهِنَّ أَوْ أَبْنَاءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوْ إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي أَخَوَاتِهِنَّ أَوْ نِسَائِهِنَّ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ أَوِ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُولِي الْإِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ أَوِ الطِّفْلِ الَّذِينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلَى عَوْرَاتِ النِّسَاءِ وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِنْ زِينَتِهِنَّ وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ (31)
Ve mümin kadınlara de ki: “Bakışlarını kıssınlar ve ırzlarını korusunlar ve ondan görüneni hariç ziynetlerini açığa çıkarmasınlar. Ve başörtülerini yakalarının üstünü doğru sürsünler. Ve ziynetlerini kocalarından veya babalarından veya kocalarının babalarından veya oğullarından veya kocalarının oğullarından veya kendi kardeşlerinden veya kardeşlerinin oğullarından veya kız kardeşlerinin oğullarından veya kendi kadınlarından veya sözleşmeleri altında bulunanlardan veya kadına ihtiyacı olmayan erkek hizmetçilerden veya kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Ve gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar”. Ve hep birlikte Allah’a tövbe edin ey müminler ki başarıya ulaşabilesiniz.
Ahzap Suresi 60. Ayet:
يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابِيبِهِنَّ ذَلِكَ أَدْنَى أَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا (59)
Ey Nebi! Eşlerin ve kızların ve müminlerin kadınları için de ki: “Kaplayıcı dış örtülerinden üzerlerine çeksinler”. İşte o onların tanınmasına daha yakındır ki eziyet edilmezler. Ve Allah hoş görülü, özel merhametli olandır.
Bu iki ayette bazı noktalar üzerinde durmak gerekir. Nisa 32. Ayette “Ve başörtülerini yakalarının üstünü doğru sürsünler” denmektedir. Bu cümleden bir kadın müminin başörtüsü olması gerektiği kesin olarak anlaşılmaktadır. Ayrıca “Yakalarının üstüne doğru sürsünler” ifadesinden “Göğüs dekoltesi yapmasınlar” anlamı anlaşılmaktadır. Hemen öncesinde ise “Ve ondan görüneni hariç ziynetlerini açığa çıkarmasınlar” denmektedir. Bu ifade muğlak bir ifadedir. Neden böyle bir muğlak bir ifade kullanılmıştır? “Saçının bir teli görünmeyecek, şuradan şuraya örtülecek” denmemiştir de muğlak olarak denmiştir? Bu ifadede “Görünen ve ziynet” ne demek olabilir?
Görünen kelimesi için “zahir” kullanılmıştır. Zahir kelimesi ortada, meydanda demektir. Bu da yine muğlak bir ifadedir. Neye göre ortada görünür kabul edilecektir. Benim düşüncem topluma göre doğal kabul edilen görünen kısımdır. Fakat göğüs dekoltesi ayette açıkça belirtildiğinden bir toplum doğal kabul etse de haramdır.
İkinci kelime “ziynet” kelimesidir. Bu da muğlak bir ifadedir. Ziynet kıymetli, değer verilen, ilgi çeken şeyler için kullanılan bir kelimedir. Neden kolun şurası ve bacakların şurası, boyun vs. denmemiştir? Ziynet denince insanı ilk aklına gelen gerdanlık, bilezik, halhal gibi süs eşyalarıdır. Bu durumda el bileklerine, boyuna, ayak bileklerine kadar örtünme emredilmiştir. Peki ya bunların hiçbirini takmayan bir mümin kadın için ne anlaşılabilir? İşte o zaman benim ziynet kelimesinden anladığım erkeklere erotik gelen bölgelerdir. Bu kavram ise toplumdan topluma değişmektedir. Hatta bu durumda örtünme de yetersiz kalmaktadır. Çünkü üstü kapalı da olsa vücut hatlarını erotikçe belli eden giyinme de haramdır.
Ayrıca şunu unutmamak gerekir, bu ayette muhatap mümin kadınlardır. Mümin kadınlar örnek müslüman kadınlardır.
Ahzap suresi 60 ayette ise “Kaplayıcı dış örtülerinden üzerlerine çeksinler”. İşte o onların tanınmasına daha yakındır” ifadesi vardır. Yine mümin kadınlara hitap vardır.
Ayetteki “İşte o onların tanınmasına daha yakındır” ifadesi dış giysinin tanımlayıcı bir üniforma gibi olduğunu göstermektedir. Günümüzdeki asker veya polis olan kadınların giydiği bir üniformayı düşündürmektedir. Bu durumda bu kıyafetin gayrimüslimler veya her sade müslüman kadın için olmadığı anlaşılmaktadır.
Tarihte bunun ilginç bir örneği vardır. Hammurabi kanunlarında A(I) 40 köle kadınların başörtüsü takmasını yasaklar. Başörtüsü yalnızca özgür kadınların kullanacağı bir giysidir.
Ayrıca İslami kaynaklarda Hz. Ömer’in başını örten bir köle görüp, başörtüsünü çekip almasını anlatan söylentiler vardır.
Kısacası başörtüsü ve tesettür mümin kadınlara özgü bir üniforma ve ayrıcalıktır.
Ona layık olmayanlar takmamalıdır.