İbrahim Suresi 17. (16.) Ayet
مِنْ وَرَائِهِ جَهَنَّمُ وَيُسْقَى مِنْ مَاءٍ صَدِيدٍ (16)
Min verâihî cehennemu ve yuskâ min mâin sadîd(sadîdin).
Onun ardından cehennem! Ve o orada irinli sudan sulanır.
Bu ayette geçmekte olan sadid kelimesi irin olarak çevrilmektedir. Oysa sadid kelimesinin kökü (صدد), sad, dad, dad dır. Kök anlamı karşı olmak, karşı durmak, engellemek, çevirmektir, kaçınmak gibidir.
Akadça sözlüklerde ise sadid kelimesi antimon olarak tanımlanmaktadır. Arapça lügatlerde ise sadid kelimesi yanar döner renkte olan ve beyaz-gri içinde kırmızı ile karışık olan irin gibi ve gümüş eriği gibi maddeler için kullanılmaktadır.
Başka bir Akadça kaynakta ise “şembizidu” kelimesi antimon olarak verilmektedir.
Fakat ayrıntıya girince bir şey fark ettim. Antimon “şembizida” mı demektir? Yoksa “sadid” mi demektir?
Şembizida denen maddenin Akadca da üç türü mevcutmuş. Beyaz olan, kara olan ve yeşil olanı varmış. Bu maddeler göz sürmesi amaçlarıyla kullanılmış.
Bu günkü bilgilerimizle şunları bilmekteyiz. Orta Doğudaki insanlar Sümerler ve Antik Mısırlılar MÖ 3000 yılarına kadar geri giden bir dönemde çeşitli maddelerden göz sürmeleri kullanmışlardır. Bunların çoğu reçinelerden elde edilmiştir. Fakat önemli bir kısmı antimon ve bizmuttan elde edilmiştir. Ve tarih boyunca antimon ve bizmut ayırımı tam olarak yapılamamıştır. Belki de yapılmıştır!
Antimonun Arapçası (كحل kuḥl ) dür. Latincesi “stibnit”dir. Köken olarak Antik Mısır dilindeki “msdmet” kara sürme veya “sdm” göz boyası kelimesinden gelmektedir. Coptic stimmi or stêm demektir.
Bizmut kelimesi ise Arapça “bi ismid” kelimesinden gelmektedir ve anlamı “antimon özelliğine sahip” anlamına gelmektedir.
Yukarıdaki paragraflarda Akadça “şembizidu” sürme kelimesinden bahsetmiştim ve bunların kara ve beyaz olanının bulunduğunu belirtmiştim. Kısacası anladığım kadarıyla “kara şembizidu antimondur ve beyaz şembizidu ise bizmut (bismuth) dur.
Antimon
Antimon maddesinin kara metalik görünümüne dikkat edelim.
Bizmut
Bizmut elementinin metalik pembemsi- eriyik halindeki gümüş görünümüne dikkat edelim.
Bu durumda “sadid” kelimesi bizmut anlamında olmalıdır. “Main sadidin” tanımlaması ise bizmutlu sıvı anlamındadır ki bizmutun sulu bileşikleri çoktur. Bu bileşikler kanser dahil birçok hastalık tedavisinde hemen hemen toksik etki korkusu olmadan kullanılmaktadır.
Kısacası İbrahim Suresi 17. Ayetin meali:
Onun ardından cehennem! Ve o orada bizmutlu sıvıdan sudan sulanır.
Olmalıdır.
“Tamam da anlamı buysa ne oldu yani!” diyebilirsiniz!
Her ayetin bu dünya hayatı ve sonraki hayata bakan özelliği vardır. Ayrıca Allah bize neden sonraki hayatta olacak için bu kadar ayrıntı vermektedir ve bahsetmektedir?
Benim anladığım bu ayette bu dünya ile ilgili derin bilgiler de sunulmaktadır. Ayette o zalimlere ahirette yapılacak (insanlara) ve bu dünyada zalimlik yapan birçok şey ki bu mikrop, kanser hücresi veya parazit olabilenler için uygulanacak azaptan (müdahale, işlemden geçirme, tedaviden) bahsedilmektedir. Yani bizmuta bir dikkat çekme vardır.
Ayrıca hadis diye aktarılan bilgilerdeki ismid de bizmuttur. Çünkü bizmutlu göz damlaları kozmetik amaçlı ürünler günümüzde de kullanılmaktadır. Oysa antimonlu göz damlaları yoktur.
Merak eden Wiki İngilizce bismuth sitesinden okuyabilir. Orada toplu bilgi mevcuttur.
Doğrusunu Allah bilir.