Ümmet-i Muhammed’in Şimdiki Durumu
Bakara Suresi 144. Ayet (143, mealen):
Ve işte onun gibi biz sizi o insanlar üzere şahit olmanız için ortalama bir ümmet kıldık. Ve o resul sizin üzere şahit olur. Ve o ki senin üzere olduğun o kıbleyi sadece o resule uyanları ve iki topuğu üzerinde dönenleri bilmekten başka amaçla kılmadık. Ve o ise onlar ki Allah’ın hidayet ettiği kimseler üzere hariç mutlak önemli olandır. Ve Allah imanlarınızı zayi eder olan değildir. Kesinlikle Allah o insanlara mutlaka şefkatlidir, özel merhamet edendir.
Enfal Suresi 66-67. Ayetler:
Ey Nebi! O müminleri o savaşa teşvik et. Sizden sabırlı yirmi kişi olursa iki yüze galip gelirler ve sizden yüz kişi olursa onların anlamayan bir toplum olması nedeniyle onlar ki kâfirlerden bin kişiye galip gelirler.
Şimdi Allah yükünüzü hafifletti ve kesinlikle sizin içinizde zaaf oldu diye bildi. Ki sizden sabırlı yüz olursa iki yüze galip gelirler. Ve sizden bin olursa Allah’ın izniyle iki bine galip gelirler. Ve Allah o sabredenlerle beraberdir.
Ali İmran Suresi 111. Ayet:
Siz o insanlar için ortaya çıkarılan en iyi durumda bir ümmet (inanç birliği olan topluluk) oldunuz. O benimseneni emreder ve o benimsenmeyeni yasaklarsınız. Ve Allah’a güvenip inanırsınız. Ve eğer o kitap ehli inanır olsalardı mutlaka onlar için daha iyi olurdu. Onlardandır o inananlar (müminler) ve onlardan çoğu o yoldan çıkanlardır.
Günümüzde Ümmet-i Muhammed’in kalitesi İslam Ülkelerine bakılınca hemen anlaşılmaktadır. Bu durum sadece günümüze mi özgüdür? Ya da Ümmet-i Muhammed’e mi özgüdür?
Yukarıdaki ayetleri analiz edersek Ali İmran Suresi 111. Ayete “Siz o insanlar için ortaya çıkarılan en iyi durumda bir ümmet (Bir lider önderliğinde inanç birliği olan topluluk) oldunuz” denmektedir. Bu ifadeden Hz. Muhammed zamanındaki ilk müslümanların “en kaliteli ümmet” hedefine ulaştıkları anlaşılmaktadır. Fakat Bakara Suresi 144. Ayet ise “Ve işte onun gibi biz sizi o insanlar üzere şahit olmanız için ortalama bir ümmet kıldık” denmektedir. Bu ayetten de Hz. Muhammed’in zamanında müslümanların çoğalması ile sayının artmasına rağmen kalitenin düştüğü anlaşılmaktadır. Kısacası Hz. Muhammed zamanında bile Ümmet-i Muhammed topluluğunun kalitesi azalmaya başlamıştır.
Bu süreç dört halife döneminde de devam etmiştir. Emevî hükümdarlar döneminde ise çok belirgin hale gelmiştir. Tarih boyunca devam eden kalitesizleşme trendi Hz. Muhammed’den yaklaşık 200 yıl sonra en kötü dönemine ulaşmıştır. Çünkü bu dönemde nerdeyse Kuran-ı Kerim tamamen terk edilmiştir.
Onun yerine, ona alternatif “hadis kitapları” oluşturulmuştur. Hadis kitapları Hz. Muhammed’e ait olduğu iddia edilen dedikodulardan öteye geçmeyen iftira kitaplarıdır. Bunlar Kur’an-ı Kerim yerine geçirilip onlarla amel edilmeye başlanmıştır.
Şeytan Kuran-ı Kerim’e ulaşamayınca hadis kitapları türettirmiş ve Ümmet-i Muhammed’i Kuran-ı Kerim’den uzaklaştırabilmiştir. Böylece “tarikat” adı altında Hinduizm müşrik felsefesini yayan cemaatler oluşturulabilmiştir.
Türkler Orta Asya’dan geldiklerinden ve daha önceki inançları Hindu ve Budist inanç ve felsefe unsurları içerdiğinden kolaylıkla bu tarikatların üyeleri olmuşlardır.
Aslında günümüzdeki Ümmet-i Muhammed, Ümmet-i Muhammed denilemeyecek kadar dejenere olmuş bir topluluktur. Tabiki içlerinde Kuran-ı Kerim’i anlayıp onunla iman etmeye çalışan kişiler mevcuttur. Fakat bunların da bazılarının samimiyetinden şüphe etmekteyim. Bazılarında Deccal olan Pavlus özentiliği görmekteyim. Sünnet olmayı inkâr ettiklerini ve namaz (salat) kılmanın olmadığını iddia ettiklerini görmekteyim. Veya hırsızlığı meslek edinenlerin ellerinin kesileceğini kabul etmediklerini bilmekteyim. Amaçları modernizm adına Pavlus’un Hristiyanlığı dejenere edip aslından uzaklaştırması gibi İslam’ı modernleştirmektir. Böylece hevalarını tanrıları edinmektelerdir.
Bakara Suresi 215. Ayet (mealen):
Yoksa! Ve henüz onlar ki sizden önce gelip geçenlerin benzerliği sizde bulunur olmadan o bahçeye girersiniz diye mi hesap ettiniz? Onlara o ağır sıkıntılar ve o zorluklar dokundu ve sarsıldılar. Hatta o resul ve onlar ki onunla birlikte bulunan iman edenler diyorlardı ki: “Allah’ın destek yardımı ne zaman?” Farkında olun! Kesinlikle Allah’ın destek yardımı yakındır.
Ali İmran Suresi 143. Ayet (mealen)::
Yoksa Allah henüz içinizden onlar ki çaba harcayanları bilmeden ve o sabredenleri bilmeden o bahçeye gireceğinizi mi hesap ettiniz?
Kısacası Yahudiler nasıl dejenere olmuşlar ve dinlerini değiştirmişlerse ve Hristiyanlar nasıl dejenere olmuşlarsa ve dinlerini değiştirmişlerse Ümmet-i Muhammed de aynı akibete uğramıştır.
Yahudiler ve Hristiyanlar Tevrat’ı ve İncili tahrif etmişlerdir. Müslümanlar ise Kuran’ı tahrif edemeyeceklerinden hadis kitapları yazarak sapmışlardır. Önceki ümmetler gibi Yahudiler de Hristiyanlar da ve Ümmet-i Muhammed’de aynı hüsnü kuruntuya sahiptir: Onlar Allah’ın sevgili kullarıdır!
Maide Suresi 19. Ayet:
Ve o Yahudiler ve o Hristiyanlar dediler ki: “Biz Allah’ın oğulları ve sevdikleriyiz”. De ki: “Ki ağır suçlarınızdan ötürü size niçin azap ediyor? Aksine, siz onun biçimlendirdiği beşerlerdensiniz. O uygun gördüğünü hoşgörür ve uygun gördüğüne azap eder. Ve o göklerin ve o yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin mülkü Allah’ındır. Ve o geri dönüş O’na doğrudur”.
Enam Suresi 156. Ayet:
Ve indirdiğimiz potansiyel kitap budur ki ona tabi olun ve önemseyin. Olabilir ki merhamet edilirsiniz.