Diller ve Anlatım
Dil değişen, değişebilen sosyal bir canlı varlıktır. Sosyal bir canlı varlık olduğu için de her milletin sosyal yapısına bağlı olarak değişme ve gelişebilme gücüne sahiptir, işte bu değişme özelliği dolayısıyla dildeki ekler, dil bilgisi ögeleri ve kelimeler genişçe süreler içinde kullanıldıkça eskirler; eskiyenleri atılır yerine yenileri alınır. Bu sebeple dilbilimciler, dili sürekli olarak yenilikler doğuran bir kaynağa benzetmişlerdir. Bu değişim içinde dilde anlam kaymaları, değişmeleri yani mutasyonlar ve dejenerasyonlar da olur.
Bu bilgi sadece günümüzde fark edinilmiş bir bilgi değildir. İnsanlar günümüzden binlerce yıl önce bu durumun farkında olmuşlar veya olundurulmuşlardır. Sümer mitolojisindeki “Enmerkar ve Aratta'nın Efendisi” dillerin dejenerasyonunu açıklamaktadır. Tevrat’ta ise bu konu “Babil Kulesi” bahsinde geçmektedir. Kuran’da ise Kehf Suresi 94-96. Ayetlerde (mealen) bahsedilmektedir.
94. Sonunda o iki seddin arasına (kuzey-doğu) ulaştığında, iki topluluktan başka, nerdeyse sözel ifade kavrayamayan bir topluluk buldu (Subartu Uygarlığı.).
95. Dediler ki: Ey o Zülkarneyn (Naram Sin)! Kesinlikle Yecuc ve Mecuc o yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar ki bizim aramız ve onların arasına bir set kılman üzere senin için haraç kılalım mı?
96. Dedi ki: “Rabbimin bana onun içinde verdiği imkân daha hayırlıdır. Ki bana kuvvetle muavinlik edin. Sizin aranıza ve onlar arasına tıkaç engel (baraj) kılayım.
Yukarıda 94. Ayette Sümer mitolojisinde de geçen Subartu uygarlığıdır. 95. Ayette onların kullandıkları anlatım bozuktur. 96. Ayette ise Zülkarneyn onların yanlış anlatımlarını düzelterek konuşmaktadır.
Dillerin değişmesi nedeniyle kelimelerin zamanlar içindeki anlamı hep değişecektir veya anlam kaymaları olacaktır. Bu nedenle herhangi bir kitaptaki cümle anlamları da zamanla değişecektir. İletilen mesajdaki anlamlar kaybolacak ve risalet ulaşmamış olacaktır. Bu durumda yani dillerin değişkenliği karşısında gelecek nesillere de hitap edecek, dillerin bozulmasına veya değişimine karşı daima sabit anlamda kalacak bir anlatım veya kitap nasıl oluşturulabilir?
İbrahim Suresi 25-27. Ayetler (mealen):
25. Hiç görmez misin? Allah nasıl bir benzetme ileri sürdü: İyi özellikli bir kelime, iyi özellikli o çok yıllık bitki gibidir. Onun kökü sabit ve dalı o göktedir.
26. O onun Rabbinin izniyle her zaman ürününü bulundurur. Ve akıllarında tutabilsinler diye Allah o insanlara o benzetmeleri ileri sürer.
27. Ve kötü özellikli kelimenin benzetmesi kötü özellikli o çok yıllık bitki gibidir: O, o yeryüzünün üstünden sökülüdür. Kararlılıktan hiçbiri onun için değildir.
Yukarıdaki ayette iyi özellikli kelimenin sabitliğinden ve kötü özellikli kelimenin ise kararsızlığından bahsedilmektedir.
Eğer bir kitap en derin etimoloji üzere yazılırsa, binlerce yıl sonra bile dillerin değişebilirliğinden hiç etkilenmeden bilimsel sabit anlatımından hiçbir şey kaybetmez. Yani Âdem ile oluşan gelişmiş dil yeteneği ve bilgiler hiçbir değişime uğramadan sürekli aktarılabilir.
Oysa yeryüzünde binlerce “kutsal metin” vardır. Bunlardan hiçbiri bu özelliğe sahip değildir. Muharref Tevrat ve İncil ve kendilerine kutsallık atfeden-edilen İbni Arabi, Celaleddin Rumi, Saidi Narsi’nin Risalelerinde, Abdulkadir Geylani, Bahailik kutsal kitabı Kitabul Akdes… gibi kitaplarda bu gibi özellikleri bulamazsınız. Hatta bu tutarsızlığı Hz. Muhammed’e iftiraen atfedilen hadislerde de görürsünüz. Bu durum onların gerçekten çakma “kutsal kitap, bilgi” olduğunun göstergesidir.
Bu nedenle Kuran’da şu öneride bulunulmaktadır (mealen):
Bakara Suresi 24. Ayet: Ve kulumuza indirdiğimizden (Kuran’dan) çelişki içindeyseniz ki onun benzeri bir sure meydana getirin. Ve doğrusunu söyleyenlerseniz Allah’tan başka bilirkişilerinizi yardıma çağırın.
Yunus Suresi 39. Ayet: Yoksa “Onu o kurguladı” mı diyorlar? De ki: “Siz doğrusunu söyleyenlerdenseniz ki onun benzeri bir sûre ile bulunun. Ve Allah’tan başka gücünüzün yettiği kimseyi çağırın”.
Hud Suresi 14. Ayet: Yoksa “Onu o kurguladı mı?” derler. De ki: Doğrusunu söyleyenlerden olduysanız Allah’tan başka güç yetirebildiklerinizi çağırın ve onun benzeri kurgulanan on sureyle bulunun.
Tur Suresi 35. Ayet: Ki doğrusunu söyleyenlerden oldularsa mutlaka onun benzeri bir anlatımla bulunsunlar.
Bu ayetlerden sonra bazıları “Ne olacak! Ben de Arapça veya Türkçe veya başka bir dilde kutsal kitap, metin yazabilirim diyecektir ve demiştir. Arap bir şair veya yazar kafasına göre Arapça çok güzel metinler yazabilir. Fakat bu metinler derin etimoloji bilgisinden yoksun olacağından bilimsel olarak hiçbir değer taşımayacaktır. Etimoloji açısından incelendiğinde kutsal olmadığı hemen anlaşılacaktır.
Kısacası Kuran ancak derin etimoloji bilgisiyle Allah tarafından kurgulanabilecek bir kitaptır. Tefsiri de bilimsellik ve etimoloji üzerinden olmalıdır.
Doğrusunu Allah bilir.