Mete Firidin
Kutsal Yaşam Ağacı
21.12.2011
15398 Okunma, 6 Yorum

Necm suresinin başlangıcındaki ayetler tartışma konusu olmuş ve hatta bu ayetlerden yola çıkarak Peygamberin Allahı gördüğünü iddia edenler bile olmuştur.

Necm suresi 1-18. Ayetler: Battığı zaman yıldıza andolsun;[1] Sahibiniz (olan peygamber) şaşırıp-sapmadı ve azmadı.[2] O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz.[3] O (söyledikleri) yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.[4] Ona (bu Kur’an’ı) üstün (oldukça çetin) bir güç sahibi (Cebrail) öğretmiştir.[5] (Ki O,) Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu.[6] O, en yüksek bir ufuktaydı.[7] Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.[8] Nitekim (ikisi arasında uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha da yakınlaştı.[9] Böylece O’nun kuluna vahyettiğini vahyetti.[10] Onun gördüğünü gönül yalanlamadı.[11] Yine de siz görmüş olduğu üzerinde onunla tartışacak mısınız?[12] Andolsun, onu bir de diğer inişte görmüştü.[13] Sidretü’l-Münteha’nın yanında.[14] Ki Cennetü’l-Me’va onun yanındadır.[15] Sidreyi örten örtmekte iken,[16] Göz kayıp-şaşmadı ve (sınırı) taşmadı.[17] Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanını gördü.[18]

Daha önceki yazılarda Necm kelimesinin gece gökte parıldayan her şey yani “gece gökyüzü” olduğunu belirtmiştim. Fakat birçok mealde “yıldız” şeklinde meallendirilmektedir. Oysa bilimsel anlamdaki yıldız kelimesi Kuran da “sirac” olarak geçmektedir.

Bu yazıda ise “en yüksek ufuk” , “tedelli” ve “sidreti münteha” kelimeleri üzerinden farklı bir yaklaşımla, çok daha anlamlı bir mealledirmenin ortaya çıktığını göstermek istiyorum.

En yüksek ufuk ne olabilir?. Hepimizin bildiği bir ufuk kavramı vardır. Bu yer ve göğün birleşmiş gibi göründüğü en uzak görüş alanıdır. Akkadçada “wafu, wafau, afu” kelimeleri görünür olma, görünür hale gelme anlamlarına gelmektedir. Arapçada ise ufuk, esasen kıyı ve kenar anlamındadır. Muhtemelen ufuk kelimesinin kökeni de bu kelimelerden gelmektedir. Ne kadar yükseğe çıkarsanız ufkunuz o kadar uzaklara ulaşır. Yani değişkendir. Halbuki ayette “en yüsek ufuk” denmektedir. Nedir bu en yüksek ufuk?

Necm'e yeminden sonra geldiğine göre Necm için de olan bir şey olmalıdır. Aslında bu hepimizin bildiği bir şeydir. Gece göğe bakarsanız necmi yani gökteki bütün parlayan şeyleri görürsünüz. Bunlar galaksiler, yıldızlar, gezegenler, aylar, gök taşları ve hatta uydulardır. Fakat en önemlisi bizimde içinde yer aldığımız saman yolu galaksisinin kenarını yanı bize göre görünür olan kısmını görürüz. İşte bu en yüksek ufuktur (galaktik horizon).

Aşağıdaki fotoğraflarda en yüksek ufuk yani galaktik horizon görülmektedir.

 

İkinci kelimemiz “tedelli” kelimesidir. "Delv" kovaya isim olarak verildiği gibi, "delv" masdarı da kovayı sarkıtmak veya çekmek mânâlarına gelir. Onun için "tefe'ul" kalıbından gelen "tedelli" kelimesine herhangi bir şeyin yukarıdan aşağıya doğru sarkması veya aşağıdan yukarıya çekilmesi mânâsı verilebilir.

Elmalı tefsirinde sidre-i Münteha aşağıda açıklandığı gibidir.

Sidre-i Münteha, son sidre demektir. Münteha: İsm-i mekân ya da mimli mastar olan bu kelime, "nihayet sidresi" veya "son sınır sidresi" anlamını ifade eden bir isimdir. Sidre, daha evvel de geçtiği gibi ağaç demektir. Kamus Tercemesi'nde sidre ile ilgili şu bilgiler vardır. "Sidr, in kesri ve n sükunu ile okunur. Nebk ağacına verilen bir isimdir. Buna Arabistan kirazı da denir ki, Trabzon hurması da aynı nevidendir.

Bu kelime de ayrıca bir hayret mânâsı da vardır. Seder ve Sederat göz kamaşmak ve hayran olmak demektir. Bunun binâ-i nev'isi de bir nevi hayrete düşmeyi ifade eder. Bu sebeble müfessirler sidre-i müntehâyı, her iki mânâyı da gözeterek tefsir etmişlerdir. Bu konudaki farklı yorumları şöyle sıralamak mümkündür.

Sidre-i müntehâ, yedinci semada bir hadise göre de altıncı semada Arş'ın sağ tarafında bulunan bir nebk ağacıdır ki müttakilere vaad edilen cennetin nehirleri, (Muhammed, 47/15 bkz.) onun altından çıkar. Hz. Peygamber (s.a.v)'in meyvasını tacın püsküllerine, yapraklarını da fil kulaklarına benzeterek tavsifde bulunduğu bu ağaç hakkında şunları söylediği rivayet edilmiştir: "Öyle bir ağaç ki bir binici onun gölgesinde yetmiş sene yol alsa yine katedemez. Bir yaprağı ümmetin hepsini örter." "Öyle bir ağaç ki bir binici onun gölgesinde yüz sene gitse katedemez. Bir yaprağı bütün ümmetin üzerini örter." gibi haberler nakledilmiştir. Bu haberler, söz konusu ağacı, mahlukatın cisim ve boyutları bakımından aldıkları son şekil, ve emir âleminin sınırına dikilmiş bir ağaç, bir "oluşum ağacı" olarak göstermektedir. İbnü Mes'uddan gelen bir rivayette onun şöyle dediği görülür: "Sidre-i Müntehâ, cennetin uc kısımlarında bulunan bir yerdir. Üzerinde ise Sündüs ve İstebrak'ın etekleri vardır." Keşşâf'da da "Sidre-i Müntehâ sanki cennetin bitiş noktasındadır." şeklinde bir ifade vardır. İbnü Abbas ve Ka'b'dan nakledildiğine göre Sidre-i Müntehâ, arşın altında bulunan bir ağaçtır ki, melekler, nebiler ve mahlukat içinde bulunan âlimlerin ilmi sonuçta ona ulaşır. Ondan ötesi ise gaybdır, Allah'tan başkası bilemez. Dahhâk'tan yapılan bir rivayette de şöyle denilir: "Allah'ın her emri ona ulaşır, ondan daha ileri geçemez." Görüldüğü gibi bütün bu sözler, müntehâ kelimesinin ifade ettiği anlamı açıklayıcı mahiyettedir.

Elmalının bu açıklamasından sonra tarif edilen ağacın galaksimize ne kadar benzediğini anlıyoruz. Mesela meyveleri galakside bulunan yıldızlara benzemektedir. Bu ağacın en üstünde ise göz alıcı parlaklıkta bir yer bulunmaktadır. Ayrıca bu ağaç akla hayale sığmaz derecede büyüktür.

Saman yolu galaksisinin temsili bir görünümü.

Galaksiler yıldızların, gezegenlerin ve bütün elementlerin oluşum yerleridir. Dolayısı ile hayatın oluşum yerleridir. Bu nedenle yaşam ağacı olarak adlandırılmıştır.

 Aslında bu ağaç bütün kültürlerde bulunur. Ağacın bütün kültürlerdeki isimi ise “kutsal yaşam ağacı”dır.

Kutsal yaşam ağacı Eski Amerika kıtası, Eski Mısır, Mezopotamya, Türkler, Hindular kısacası gelmiş geçmiş bütün insanlık kültürlerinde mevcuttur. Bu mevcudiyet insanlara Hz. Adem den itibaren evren ile ilgili ayetlerin ulaştığını göstermektedir.

Necm suresinin bu ayetlerinden Resulullah’ın Cebrail’i orijinal hali ile gördüğünü ve Melek Cebrail tarafından iletilen görüntü sayesinde en azından Samanyolu galaksisini yani kutsal yaşam ağacını da gördüğünü anlıyoruz.

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
22.12.2011
12:28

teşekkürler..

keyifle okudum, istifade ettim, ufkum açıldı...

Allah razı olsun

Mete Firidin
22.12.2011
12:47

Allah razı olsun diyenlerden Allah razı olsun.

Mete Firidin
22.12.2011
21:19

Buhârî'de Mesrûk tarikiyle Hz. Aişe'den gelen şöyle bir rivayet vardır: Mesrûk der ki: Hz. Aişe'ye: "Valide hazretleri! Muhammed (s.a.v) Rabbini gördü mü"? diye sordum. O da bana "Söylediğin bu sözden dolayı tüylerim diken diken oldu." dedi. Ve arkasından şunu ilave etti, "Her kim şu üç şeyi söylerse yalan söylemiştir. Kim Muhammed (s.a.v) Rabbini gördü derse yalan söylemiştir. Sonra "Gözler O'nu görmez, O gözleri görür; o latifdir her şeyi haber alandır." (En'âm, 6/103) âyetini okudu. Her kim sana yarın ne olacağını bilirim derse yalan söylemiştir dedi ve sonra "Kimse yarın ne yapacağını bilmez" (Lokman, 31/34) âyetini okudu. En sonunda da her kim sana peygamber risaletten bazı şeyler gizledi derse yalan söylemiştir, dedi ve ardından "Ey elçi, Rabbinden sana indirileni duyur..." (Maide, 5/67) âyetini okudu. Ancak Peygamber, Cebrail'i iki defa hakiki sûretinde gördü."(1) Yine Buhârî'de, Abdullah b. Mes'ud'dan gelen iki ayrı rivayet vardır ki bunların birinde Peygamber'in, Cebrail'i altıyüz kanatlı olarak gördüğü, diğerinde ise, Cennet'ten gelen ve ufku kaplayan yeşil bir refrefi müşâhede ettiğini belirtmiştir. Bu rivayetler de gösteriyor ki görülen âyetler, Cebrail'den ibaret değildir.

Yani birde samanyolu galaksisini gördü.

Tayibet Erzen
25.12.2011
13:30

‘Allah razı olsun’ diyene ‘Allah razı olsun’ diyenden Allah razı olsun :)

Gerçekten çok güzel bir bakış açısı. Necm suresinin özellikle 16-17-18’inci ayetleri beni çok etkiledi. 19. Ayette ise putlardan bahsederken sanki Allah’ın büyüklüğü bu kadar kesinken hala nasıl onlara tapıp Allah’a şirk koşuyorsunuz der gibi.

Ancak kafama takılan bir şey var: siz bu yorumu şimdi 2011 yılında yapıyorsunuz. Ben bu ayete daha önce böyle bir yorum getirildiğini duymamıştım. Belki de ilk kez siz fark ediyorsunuz. Kısaca şunu demek istiyorum; o dönemde insanlığın bilimsel seviyesi şimdikinin çok çok altındayken, bu ayetin insanlara ne ifade ettiğini merak ediyorum. Acaba onlar da böyle mi anladı, yoksa mücmel veya müteşabih olarak mı kaldı? Ayetin devamına bakılırsa anlamış olmaları gerekir ki Allah onların taptığı putların isimlerini sıralayarak sapıklıklarını ortaya koyuyor. Bu ayeti anlamayan sahabeler Hz. Muhammed’e sormuş olsalar O da onlara gördüklerini anlatarak ayeti açık hale getirebilirdi. Böyle bir şey yaşandıysa Hz.Aişe’den aktarılan hadis de açıkça anlaşılmış olur.

Mete Firidin
25.12.2011
16:00

Bu ayet indiğinde anlayan anladı. Neyi mi!

Bununla ilgili alıntı olan birkaç bilgi aktaracağım. Cinni olan bu birtakım Mistik deneyimlere cevap.

Yakut ve Altay Türkleri’nde yaşam ağacına Dünya Ağacı da denir. Eski Türk geleneğine göre, bu, Dünya’yı ortasından (göbeğinden) öte-âleme ve Demir-Kazık Yıldızı’na bağlayan, dalları vasıtasıyla şamanlara yeryüzünden yüksek âlemlere yolculuk yapma olanağı sağlayan bir ağaçtır. Buna Demir Ağaç da denir. Şamanist geleneğe göre, Dünya, “Göğün göbeği” ile bu ağaç sayesinde irtibat halinde olup, bu ağaç ile beslenir. Anne rahmindeki bir bebek için göbek kordonu nasıl yaşamsal bir öneme sahip bulunuyorsa yeryüzü için de bu irtibat kanalı aynı derecede öneme sahip bulunmaktadır. Dolayısıyla Türk Şamanizm’inde Dogon tradisyonunda da görüldüğü gibi, bu irtibatı ifade etmede “göbek” sözcüğü tercih edilmiştir. Gerek Dogon gerekse eski Türk geleneğine göre, göğün göbeği bir yıldızdır. (Gök sözcüğünün şamanizmde üç anlam içerecek şekilde kullanıldığı görülmektedir. Örneğin Altay şamanı Tanrı Ülgen’e seslenirken aynı cümlede bir ayrım yaparak “ulaşılmaz mavi gök”, “erişilmez ak gök” ve “dönen yıldızlı gök” der ki, bu üç ayrı terimin gökyüzünü, spiritüel göğü ve uzayı ifade etmek üzere kullanıldığı ileri sürülür.) Ural-Altay kültürlerinde gök katları, yaşam ağacı, kayın ağacından yapılma bir direk üzerine ya da bir kayın ağacının üzerine kertikler açılarak temsil edilir. Orta Asya’da kutsal kayın ağacına açılan bu kertiklerin sayısı 7,9 veya 12 olur. Sibirya’da yaşam ağacını ve yerin eksenini aynı zamanda, şamanın transa geçtiği çadırının ortasındaki kayından yapılmış direk temsil eder. Kayın ağacına verilen önem, Türkler’in akrabalık bağlarını gösteren isimlerde de “kayın” sözcüğünü kullanılmasıyla görülür (kaynata vs.). Altay şamanının uçuş denilen trans deneyiminde son gök katına varabilmesi yedi, dokuz veya oniki katla ilişkilendirilen bu yaşam ağacına tırmanmasıyla ifade edilir. Bu ağacın sekiz dallı olarak belirtildiği Yakut geleneğinde Yerin Göbeği’nden çıkan, çiçek açan bu ağacın tepe kısmının köpüklü, sarı, insanlara şifa verici bir sıvı içinde olduğu ifade edilir. Sibirya Şamanizm’inde yaşam ağacı 7’nin yanı sıra 8 ve 12 sayılarıyla da ilişkilendirilir. Abakan ve Moğol geleneğinde de görülebileceği gibi, Asya şamanist geleneklerinin birçoğunda yaşam ağacı “Dünya Dağı” kavramıyla ilişkilendirilir; ağaç dağın ya ortasında ya da tepesinde bulunur. Yine, Asya şamanist geleneklerinin birçoğunda, özellikle Orta-Asya, Sibirya, Moğol ve Endonezya mitolojilerinde, bedensiz varlıklar, yani bedenlerini ölüm olayı ile terk etmiş ruhlar ve tekrar doğmaya hazırlanan ruhlar, genellikle yaşam ağacının dallarına tünemiş, bekleşen küçük kuşlar olarak tasvir edilirler. Örneğin, Altaylılar “Yeryüzünde tekrar doğmayı bekleyen insan ruhları göklerdeki, göksel ağacın dallarındaki küçük kuşlar gibidir” derler. Turukhansk Yakutlar’ı geleneğine göre, Yaratıcı ya da ışığın yaratıcısı olan Yüce Varlık, ilk şamanı yarattığı zaman gökteki makamından sekiz dallı bir ağaç dikmiştir ki, dallarındaki kuşlar O’nun çocukları olan ruhları temsil ederler.

Yükseliş yayı Vikipedi, özgür ansiklopedi Yükseliş yayı (ascending arc) Teozofi’de gezegensel zincir adı verilen süptil ya da esîrî planlardaki (kademelerindeki) bir hareketi ve akıntıyı ifade eden bir teozofi terimidir. Bu, yoğun maddeden en süptil plana (ortama) doğru olan yükselme hareketidir. Karanlıktan ışığa yükseliş yayı olarak da adlandırılır. Teozoflara göre Muhammed Peygamber’in miraç ve İsa Peygamber’in uruç olaylarında, çeşitli tradisyonlarda 7 kat gök olarak ifade edilen bu esîrî kademeleri (süptil planları) esîrî bedenle derece derece geçerek yükselme sözkonusudur. Yükseliş yayı’nın tersi olan yoğunlaşma ya da maddeleşme hareketine ise en süptil plandan yoğun maddeye doğru bir iniş hareketi sözkonusu olduğundan, ışıktan karanlığa iniş yayı ya da sade bir şekilde iniş yayı (descending arc) denir. Yükseliş ve iniş yayları Sufilik’te devre-i ferşiyye ve devre-i arşiyye terimleri ile ifade edilir. şaman inancına göre göğe çıkmak isteyen kişi bu yaydan göğe çkmalıdır.

Esîr, eski stoacıların ve günümüzde teozofların "ether" dedikleri, maddenin insanın beş duyusu ile algılayamadığı; katı, sıvı ve gaz hallerine oranla yoğunluğu daha az, vibrasyonel hızı daha yüksek, daha süptil ve daha akışkan haline verdikleri addır. Ether teriminin kökeni, antik çağ inisiyasyonlarında kullanıldığı biçimiyle, aither veya aiether olarak da yazılan aether’dir. Eski Yunanca'da aether, kökeni olan “aitho” sözcüğünden de anlaşılabileceği gibi, “ateşli, parlak ve havadan daha süptil olan” anlamına gelmekteydi ve fiziksel bir mekanı ifade etmiyordu. Aether, antik çağın ezoterik öğretilerinde kimi zaman maddenin esîr denilen halini, kimi zaman da maddenin “ilk madde” (materia prima) denilen ilk, cevherî halini ifade etmek üzere kullanılıyordu. 1800'lü yıllarda bazı fizikçiler "mutlak gözlem çerçevesi"ni tarihsel nedenlerle "esir" olarak adlandırmıştı. Bu sadece kavramsal bir adlandırmaydı, ve antik Yunanda söz edilen esir değildi. Daha sonraları Albert Einstein'ın özel görelilik kuramı ile mutlak bir gözlem çerçevesinin olmadığı anlaşıldı. Kısaca esîr ya da ether, maddenin algılanamayan dördüncü hali olarak kabul edilmişti. Teozofi'ye göre, Şamanizm'de ve birçok inanışta "yedi kat gök", "dokuz kat gök" "oniki kat gök" vs. olarak sözü edilen "gök katları", maddenin bu dördüncü halinin birbirini izleyen derecelerinin belirtilmesinden ibaret olduğu düşünülmektedir[kaynak belirtilmeli]. Bu derecelenme için "gezegensel zincir" (planetary chain) terimini kullanan Teozofi'ye göre Güneş Sistemi içinde oniki kademelenme olmakla birlikte, Dünya gezegensel zinciri ancak yedi kademeden oluşur. İnsanın da bu şekilde, fiziksel bedeni ile ruhu arasındaki gitgide süptilleşen bedenleriyle, 7 bedenden oluştuğunu iddia ederler. Unutulmamalıdır ki, bu kavramın günümüzde hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. İzafiyet teorisiyle var olmadığı kesin bir biçimde kanıtlanmıştır. Yine de bir takım sahtebilimci, new-age'ci ve bilim dünyası tarafından şarlatan olarak adlandırılan kişilerce bu kavram bilimsel birikimi düşük cahil halk kitlelerini kandırmak için kullanılagelmiştir.[kaynak belirtilmeli]

Mete Firidin
25.12.2011
16:12

İkinci olarak da: Daha önceki bir yazımda yani Nur süresi 35. ayet de , Allahın nurunun misali Bir galaksi olan kuassar ışığı gibidir, anlatımında bulunmuştum.

samanyolu galaksisi de bir ışık kaynağıdır. yani bir kevkeb tir. Bu da aynen kuassar gibi sidreti müntehadan ışık sacar.

Yani Peygamber efendimiz bu ışığı da görmüştür. Yani Allahın nurunun meselini gözleri ile görmüştür. Belkide bu bilgi daha sonra HZ. Muhammet Allahı gördü şeklinde yorumlanmış olabilir.





Son Eklenen Makaleler
Mete Firidin
Cehennem Etimoloji
1.04.2025 805 Okunma
4 Yorum 15.04.2025 08:45
Mete Firidin
Sabah, Akşam, Yatsı namazlarında sesli okumanın nedeni
21.03.2025 390 Okunma
Mete Firidin
Hanif Kelimesi
3.12.2024 589 Okunma
Mete Firidin
Q Metni
14.11.2024 541 Okunma
Mete Firidin
SWE Kökü
21.10.2024 706 Okunma
Mete Firidin
O Cennet Yaprakları
25.08.2024 669 Okunma
Mete Firidin
Kelime kökü AMD
21.08.2024 609 Okunma
Mete Firidin
Kelime Kökü WTD
21.08.2024 602 Okunma
Mete Firidin
Kelime Kökü TıWD (Keettevdi)
11.08.2024 1192 Okunma
Mete Firidin
Taha Suresi 98 (97). Ayet ve Haphephobia
4.08.2024 978 Okunma
Mete Firidin
Rum Suresi ve Yeryüzünün En Alçak veya Daha Alçağı
6.06.2024 1177 Okunma
1 Yorum 22.04.2025 13:31
Mete Firidin
Fil Suresi Tefsiri
1.06.2024 1314 Okunma
1 Yorum 05.06.2024 04:38
Mete Firidin
Ebu Leheb
22.05.2024 943 Okunma
Mete Firidin
Cibril
1.05.2024 790 Okunma
Mete Firidin
Abdestsiz Kuran Okumak!
20.04.2024 1160 Okunma
7 Yorum 21.04.2024 20:19
Mete Firidin
Ebabil
10.04.2024 1710 Okunma
Mete Firidin
Nisa Suresi 159. Ayet ve Pavlus
2.03.2024 1001 Okunma
Mete Firidin
Kuran-ı Kerim’de Maide Kelimesi ve Yuvarlak Masa
25.02.2024 1230 Okunma
Mete Firidin
İblis Hadisleri
4.02.2024 1267 Okunma
Mete Firidin
Dinlerin Kökeninin Sümer’e Dayandığı Safsatası
15.12.2023 1095 Okunma
Mete Firidin
Bizden Melekler Kılınması ve Hz. İsa
28.09.2023 1057 Okunma
Mete Firidin
İncil ve İnciller
29.04.2023 984 Okunma
Mete Firidin
Nedir İnsanın Yüklendiği Emanet?
19.02.2023 1181 Okunma
Mete Firidin
Ümmet-i Muhammed’in Şimdiki Durumu
11.02.2023 1186 Okunma
1 Yorum 17.02.2023 16:53
Mete Firidin
Kuran'da Doğu, Doğuş Kelimeleri
25.01.2023 1481 Okunma
5 Yorum 24.02.2023 17:47
Mete Firidin
Diller ve Anlatım
7.01.2023 837 Okunma
Mete Firidin
O Dalga
20.11.2022 1353 Okunma
Mete Firidin
Faiz (riba) Haram da Enflasyon Haram Değil mi?
16.11.2022 1715 Okunma
3 Yorum 27.11.2022 18:05
Mete Firidin
İshak Doğduğunda Hz. İbrahim ve Hz. Lut Neredeydi?
15.08.2022 1339 Okunma
Mete Firidin
Namaz ve Maun Suresi
31.07.2022 2227 Okunma
1 Yorum 03.09.2022 18:00
Mete Firidin
Allah Akleder mi?
27.04.2022 2223 Okunma
1 Yorum 28.04.2022 17:41
Mete Firidin
Melek Olmak?
5.03.2022 2613 Okunma
2 Yorum 17.03.2022 11:19
Mete Firidin
Kıraatler
5.02.2022 1723 Okunma
Mete Firidin
Hz. Mehdi
1.02.2022 1948 Okunma
Mete Firidin
Wav
29.01.2022 1513 Okunma
Mete Firidin
Zulümat
22.01.2022 2172 Okunma
Mete Firidin
Kitap
19.12.2021 1686 Okunma
Mete Firidin
Kuran’a Göre Dünya Dönüyor mu?
13.12.2021 2167 Okunma
Mete Firidin
Kuran’a Göre Dünya Yuvarlak mı, düz mü?
11.12.2021 2409 Okunma
Mete Firidin
Gondwana
11.12.2021 1564 Okunma
Mete Firidin
Şura Suresi 34. Ayet ve Rüzgâr Gücü
21.11.2021 2087 Okunma
Mete Firidin
Beled Suresi 5. (4.) Ayet ve Adaptasyon
21.11.2021 1931 Okunma
Mete Firidin
Ali İmran Suresi 82. Ayet
7.11.2021 1791 Okunma
Mete Firidin
Zeyd Evlatlık mı?
28.10.2021 2253 Okunma
Mete Firidin
Laiklik ve Diyanet
23.08.2021 2837 Okunma
3 Yorum 23.08.2021 19:15
Mete Firidin
Yeni, Kuran-ın Gelişmiş Bilimsel Etimolojik Meali
16.08.2021 4838 Okunma
2 Yorum 17.08.2021 10:08
Mete Firidin
Kuran’da Nefs Kelimesinin Anlamı
8.05.2021 2198 Okunma
Mete Firidin
Âdem
17.02.2021 3655 Okunma
2 Yorum 06.03.2021 07:27
Mete Firidin
Kâbe, Göbeklitepe, Stonehenge…
16.01.2021 2706 Okunma
Mete Firidin
Piç
5.12.2020 5406 Okunma
2 Yorum 10.02.2021 07:29
Mete Firidin
Kerahat Vakti
12.11.2020 3202 Okunma
Mete Firidin
İki Kez Ölmek
23.08.2020 3708 Okunma
1 Yorum 23.08.2020 18:41
Mete Firidin
Araf Suresi 173. Ayet ve Fenotip
5.07.2020 3933 Okunma
2 Yorum 05.07.2020 14:56
Mete Firidin
Öğle ve İkindi Namazlarının Farz Rekât Sayısı
28.06.2020 4190 Okunma
3 Yorum 01.07.2020 09:08
Mete Firidin
Müslümanların Kıble Değiştirmeleri
24.05.2020 3993 Okunma
1 Yorum 06.06.2020 01:50
Mete Firidin
Allah’ın Doğru Yolu Üzerine Oturanlar!
30.04.2020 3989 Okunma
3 Yorum 01.06.2020 16:40
Mete Firidin
Naziat Suresi'ndeki Jeolojik Dönemler
8.04.2020 3103 Okunma
Mete Firidin
İsrailoğullarının Oğullarına Uygulanan Kafa Kesme Cezas
28.03.2020 4402 Okunma
1 Yorum 28.03.2020 21:35
Mete Firidin
İsrailoğulları'nın Oğullarının Boğazlanması
28.03.2020 3358 Okunma
Mete Firidin
Ramazan’da Keyfi Oruç Tutmamanın Karşılığı
21.03.2020 4194 Okunma
1 Yorum 23.03.2020 03:25
Mete Firidin
Kutsal Kudüs!
1.02.2020 5861 Okunma
9 Yorum 03.02.2020 20:52
Mete Firidin
Hadisler
1.02.2020 5177 Okunma
6 Yorum 17.02.2020 22:05
Mete Firidin
Kuran'da Yevm Kelimesi
28.12.2019 6211 Okunma
2 Yorum 03.01.2020 19:36
Mete Firidin
Arapça Kutsal mıdır?
19.10.2019 4417 Okunma
Mete Firidin
Nisa Suresi 9. (8.) Ayet Meali
19.10.2019 4393 Okunma
Mete Firidin
Ennesi
27.09.2019 4526 Okunma
Mete Firidin
İbrahim Suresi 17. (16.) Ayet
27.09.2019 3789 Okunma
Mete Firidin
Kuran'a Göre Nikah Yaşı Nedir?
27.09.2019 5334 Okunma
Mete Firidin
Talak Suresi 4. Ayet ve Pedofili
11.07.2019 14459 Okunma
13 Yorum 16.07.2019 05:54
Mete Firidin
Kilisede Mum Dikmek
14.06.2019 4362 Okunma
Mete Firidin
Şeyhe Teslimiyet!
14.06.2019 6006 Okunma
5 Yorum 20.06.2019 23:32
Mete Firidin
O İğnenin Deliği ve O Deve
7.06.2019 5544 Okunma
Mete Firidin
İki Hırsızın Çok Eli
30.05.2019 5602 Okunma
5 Yorum 16.06.2019 23:09
Mete Firidin
Nisa 16. Ve 17. Ayet Çeviri Faciası
7.04.2019 8133 Okunma
1 Yorum 07.04.2019 10:00
Mete Firidin
Helal ve Haram Hayvanlar Nelerdir?
27.03.2019 5670 Okunma
3 Yorum 28.03.2019 00:12
Mete Firidin
Âdemoğlu Şeytanın Halifesidir
22.03.2019 10282 Okunma
14 Yorum 27.03.2019 17:22
Mete Firidin
Samiri’nin Buzağısına Uygulanan İşlem
15.03.2019 6312 Okunma
1 Yorum 16.03.2019 02:53
Mete Firidin
Yunus Peygamber Balinanın Karnında
15.03.2019 8413 Okunma
8 Yorum 25.06.2020 18:13
Mete Firidin
Göğün Yedisindeki Ay
1.03.2019 3962 Okunma
Mete Firidin
Cuma Namazı
19.01.2019 8914 Okunma
11 Yorum 20.01.2019 19:49
Mete Firidin
Maymun Olan Yahudiler
10.01.2019 5807 Okunma
Mete Firidin
Leucippos Hz. Lokman mı?
27.12.2018 4651 Okunma
Mete Firidin
Nefs, Nefes, Nefah, Nefakh Kelimeleri
17.12.2018 5883 Okunma
Mete Firidin
Hz. Yusuf’a Secde!
7.12.2018 7988 Okunma
6 Yorum 07.02.2020 21:36
Mete Firidin
O Melikin Su Kabı!
6.12.2018 3482 Okunma
Mete Firidin
Kuran'da Hardal Kelimesi
25.11.2018 5721 Okunma
Mete Firidin
Hınzır
12.11.2018 13143 Okunma
19 Yorum 31.01.2021 23:14
Mete Firidin
Hz. Muhammed'e İman
13.10.2018 9265 Okunma
11 Yorum 15.10.2018 22:32
Mete Firidin
Başörtüsü Meselesi
6.10.2018 6868 Okunma
1 Yorum 06.10.2018 17:13
Mete Firidin
Hevasını Tanrısı Edinenler
17.07.2018 3908 Okunma
Mete Firidin
2019 Ramazan Ay'ı ne zaman?
16.06.2018 5300 Okunma
2 Yorum 05.05.2019 12:52
Mete Firidin
Adet Görmekteyken Kadın Namaz Kılabilir mi?
14.06.2018 13442 Okunma
16 Yorum 17.04.2020 16:27
Mete Firidin
2018 Ramazan Bayramı ne zaman?
14.06.2018 3514 Okunma
Mete Firidin
Kuran’da Gündüzün Bölümleri
13.05.2018 5028 Okunma
Mete Firidin
Ölünce melek mi oluruz?
12.05.2018 7330 Okunma
4 Yorum 14.05.2018 12:51
Mete Firidin
ÖNSÖZ
10.05.2018 6967 Okunma
9 Yorum 16.05.2018 20:41
Mete Firidin
Kuran-ın Gelişmiş Bilimsel Etimolojik Meali
10.05.2018 19253 Okunma
2 Yorum 02.10.2021 23:10
Mete Firidin
Yedi Gece ve Sekiz Gün, Atlantis
25.02.2018 7676 Okunma
5 Yorum 13.05.2020 16:11
Mete Firidin
Fussilet Suresi 10. Ayet Tefsiri
4.02.2018 7946 Okunma
6 Yorum 05.02.2018 08:31
Mete Firidin
Enam Suresi 145. Ayet Ve Haram Yiyecekler!
31.12.2017 27573 Okunma


© 2025 - Akevler