Ahkaf süresine de isim olan, ahkaf kelimesinin anlamı bilinmemektedir. Hemen hemen bütün meallerde ahkaf kelimesi bir yer olarak anlamlandırılmaktadır. Oysa bir yer olmadığı Arapça dilbilgisi ile de tahmin edilebilinir. İlk olarak eğer bir yer ismi olsa idi. Ahkaf suresi 21. Ayette olduğu gibi yani “bil ahkafi”olarak değil “fil ahkafi” olarak gelmesi gerekirdi. Çünkü “bi” ile anlamına gelir; “fi” ise içinde, orada anlamına gelir, yani bir şeyin veya bölgenin içinde olmak anlamına gelir.
İkinci olarak zaten diğer ayetlerde “ahkaf” kelimesinin anlamı açıklanmıştır. Ahkaf 21. Ayette “iz enzere kavmehu bil ahkâfi” deniyor. Yani “kavmini ahkaf ile uyardığı zaman” deniyor. Diğer surelerde ise “bi rîhın sarsarin âtiyeh(âtîyetin) yani “aşırı sarsarin bir rüzgar ile” deniyor. Bu da şu anlama gelmektedir. Ahkaf kelimesinin anlamı ile “aşırı sarsarin bir rüzgar” aynı anlama gelmektedir. Burada yine "bi" ile gelmiştir. Aksi olmuş olsaydı. "aşırı sarsarin bir rüzgarda" olacaktı.
Gerçekte ahkaf kelimesinin anlamı nedir?
Ahkaf kelimesinin Latince harflerle yazılımı aslında ahqaf olmalıdır. Çünkü Kuran’da yazılımı kef harfi ile değil qaf harfi iledir. Kaf harfinin Latince karşılığı ise Q, q dur.
Akevler çalışma gurubu ahkaf kelimesini “kum fırtınası” olarak değerlendirmiştir.
Sayın Süleyman Karagülle hocamız ise şu açıklamada bulunmuştur: Ahkaf kelimesi çoğuldur. Tekili, Higbe kum yığını üzerindeki çöküntü, Hagebe fiil olarak devenin kum üzerine çökmesi demektir.
(ha kaf fe) Kum yığını demektir.
Yaptığım protosinaik dil araştırmalarında kaf harfi batan güneş şeklinde şekillendirilmiştir. Yoğunlaşma, zaman anlamında kullanılmıştır. Karanlığın çökmesi, ışığın toplanması anlamlarından yola çıkılarak, toplama , çökme, bastırma anlamına kullanılmıştır.
Akkad dilinde ise quffu kelimesi küfe, sepet, kafes, kutu anlamında kullanıldığı gibi bir şeyi çökertme, yıkma anlamında da kullanılmıştır. Kuffu kelimesi ise kar, buz anlamında kullanılmıştır. Fıçıya veya küpe bir şey basmak bizde de halen kullanılan değimlerdir. Yemeğe tuz basmak gibi. Semitic hqf kökü ise sarmak anlamındadır.
Tevrat’ta kasırga veya çökertme, sonunu getirme anlamına kullanılan ve 16 yerde geçen iki kelime vardır. Bu kelimeler “cuwph” ve “cuwphah” kelimeleridir. Bu kelimeler bazen suf, sufah bazen ise kuf, kufah şeklinde yazılmaktadır. Orijinal Tevrat’ın kaybolması ve mevcut Tevrat’ın en az birkaç kişi tarafından, akıllarında kaldığı kadarını yazması düşünülür ise bu değişkenlik anlaşılabilir. “cuwphah” kelimesinin bizim dilimizdeki seslendirilmesi “kafah” dır. “ahkaf” kelimesine çok benzemektedir ve kasırga anlamına gelmektedir.
Bazı bilimsel bilgilerden sonra ahkaf ve sarsarin kelimelerini çok daha iyi anlayabiliriz.
Siklon, (Cyclone)atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtınadır. Siklonlar güney yarıkürede saat yönünde, kuzey yarıkürede aksi istikamette dönerler.



Üç adet siklon fotoğrafı
Cumulonimbus: Dağ ya da çok büyük kuleler biçiminde, düşey doğrultuda büyük yer kaplayan, ağır ve yoğun buluttur. Üst bölümünün bir kısmı genellikle düzgün, ipliksi ya da çizgilidir ve hemen her zaman yassıdır. Bu bölüm, örs ya da çok büyük bir sorguç biçimi alana kadar yayılır. Çoğu kez koyu renkte olan bulutun zemininin altında, sık sık onunla birleşmiş ya da birleşmemiş durumda parçalı bulutlar vardır. Burada çoğu kez yağış olur; bu yağış kimi zaman yere ulaşamadan buharlaşan türden olabilir. Bu bulutlara dış dünyayla bağlantısız kasırgalar denilebilir. Uzaktan bakıldığında sadece bir şekilli bulut gibi gözükür ama içinde 30,000 °C ısılı ve yüz binlerce watt lık elektrik enerjili şimşeklerle saatte 260 km'yi bulan rüzgarlar vardır. Şu anda hiçbir cumulonimbus bulutun içi görüntülenmemiştir. Sadece sağ çıkan çok nadir görgü tanıkları ve radarlar sayesinde bilgi sahibi olunmuştur.



Kumulonimbus tipi bulutlar
Yukarıdaki fotoğraflarda uzaktan bakıldığında siklon ve kümülonimbus(yağmur yığını) bulutunun bir birine ne kadar benzediğini görebilirsiniz. Ad kavmini ahkaf 24.ayette neden yanıldıklarını“Nihayet onu, vâdilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce: Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler” açıklamaktadır.
Sarsar kelimesi genellikle “dondurucu” olarak çevrilmiştir. Fakat başka bir anlamı da vardır. Arapça da olduğu gibi Akkad dilinde sarsar demek "spin" yani burkularak dönmek ve çekirge sürüsü demektir. Çekirge sürüsü ingilizce “swarms” kavramı anlamına da gelmektedir. Swarms kavramı çekirge, kuş vs gibi hayvanların meydana getirdiği sürünün bir tek canlı gibi göğü kaplaması ve tekrarlayan hareketler yapmasıdır. Bunun örneği ülkemizde sığırcık kuşlarının bir araya gelerek yaptıkları toplu ritmik dans benzeri hava gösterisidir. Bütün kuşlar sanki bir tek bulut muş gibi hareket ederler.

Çekirge swarms

Kuş swarms
Swarms etkisi siklonlarda da görülür.

Super cyclone swarm
Birkaç siklon bir araya gelip tekbir siklon şeklinde hareket eder. Bu olaya ahkaf sarsar yani siklonların tek vücut olması diyebiliriz.
Ad kavminin başına gelen bu olay bize Ad kavmi gibi güçlü olan Amerikanın(ABD) başına gelecekmiş gibi anlatılan “Yarından Sonra (The Day After Tomorrow)” filmini hatırlatmaktadır.
Aşağıda konu ile ilgili ayetler verilmiştir.
Fussilet 16.ayet: Fe erselnâ aleyhim rîhan sarsaran fî eyyâmin nahisâtin li nuzîkahum azâbel hizyi fîl hayâtid dunyâ, ve le azâbul âhireti ahzâ ve hum lâ yunsarûn(yunsarûne).
Biz de onlara, dünya hayatında aşağılayıcı azabı tattırmak için o uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azabı ise daha da aşağılayıcıdır. Onlar yardım da görmezler.
Ahkaf 21.ayet: Vezkur ehâ âd(âdin), iz enzere kavmehu bil ahkâfi ve kad haletin nuzuru min beyni yedeyhi ve min halfihî ellâ ta’budû illâllâh(illâllâhe), innî ehâfu aleykum azâbe yevmin azîm(azîmin).
Ad kavminin kardeşini (Hûd'u) an. Zira o, kendinden önce ve sonra uyarıcıların da gelip geçtiği Ahkaf bölgesindeki kavmine: Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben sizin büyük bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum, demişti.
Ahkaf 24.ayet: Fe lemmâ reevhu âridan mustakbile evdiyetihim kâlû hâzâ âridun mumtırunâ, bel huve mesta’celtum bih(bihî), rîhun fîhâ azâbun elîm(elîmun).
Nihayet onu, vâdilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce: Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler. Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır.
Ahkaf 25.ayet: Tudemmiru kulle şey’in bi emri rabbihâ fe asbehû lâ yurâ illâ mesâkinuhum kezâlike neczîl kavmel mucrimîn(mucrimîne).
“O, Rabbimin emriyle her şeyi yerle bir eder.” Derken evlerinden başka hiçbir şeyleri görünmez hâle geldiler. İşte biz, suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız.
Zariyat 41.ayet: Ve fî âdin iz erselnâ aleyhimur rîhal akîm(akîme).
Ad kavminde de (ibretler vardır). Onlara kasıp kavuran rüzgârı göndermiştik.
Zariyat 42.ayet: Mâ tezeru min şey’in etet aleyhi illâ cealethu ker remîm(remîmi).
Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp kül gibi dağıtıyordu.
Kamer 19.ayet: İnnâ erselnâ aleyhim rîhan sarsaren fî yevmi nahsin mustemirr(mustemirrin).
Biz onların üstüne, uğursuzluğu sürekli bir günde gürültülü ve dondurucu bir rüzgâr gönderdik.
Kamer 20.ayet: Tenziun nâse ke ennehum a’câzu nahlin munkair(munkairin).
O rüzgâr, insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.
Hakka 6.ayet: Ve emmâ âdun fe uhlikû bi rîhın sarsarin âtiyeh(âtîyetin).
Âd kavmine gelince, onlar da uğultulu ve dondurucu şiddetli bir rüzgârla helâk edildi.
Hakka 7.ayet: Sehharehâ aleyhim seb’a leyâlin ve semâniyete eyyâmin husûmen fe terel kavme fîhâ sar’â ke ennehum a’câzu nahlin hâviyeh(hâviyetin).
Allah, onu kesintisiz olarak yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş hâlde görürdün.