Reenkarnasyon: Ölen insanların ruhlarının, yeni doğan bir insana girerek yeniden dünya ya gelmesidir. Yani insan bedeni ölür fakat ruhları sürekli bir döngü halinde dünyaya tekrar ve tekrar başka bedende ve statüde dünyaya gelir. Dünyada hangi statüde olacağınız bir önceki gelişlerde yaptığınız iyi, işlere bağlıdır. Eğer önceki hayatınızda kötü bir insan iseniz sonraki hayatınızda aşağılık bir canlı olarak dünyaya tekrar geleceksiniz demektir. Bir önceki hayatta insan iken bir sonraki hayatta eşek, böcek, maymun olarak dünyaya gelebilirsiniz. Veya bir önceki hayatta asil ve varlıklı iken sonraki hayatta bir köle olarak dünyaya gelebilirsiniz. Ya da bunun tersi olarak bir köle iken sonraki yaşamında bir asil, patron olarak tekrar dünyaya gelebilirsiniz.
Eğer bir yılan veya bir akrep iseniz veya bir başka zararlı, işte o zaman iyi karma (iyi amel) yapma şansınız hiç yok demektir.
Mevcut hayatta bir asil veya rahip iseniz demek ki siz daha önceki hayatlarınızda da iyi ve mükemmel bir insandınız. Aileniz de ve akrabalarınız da hep iyi ve iyiliklere layık insanlardınız.
Mevcut hayatta bir köylü veya maraba iseniz bu sizin daha önceki hayatınızda kötü biri olduğunuzu veya yeterince iyi olmadığınızı göstermektedir. Yani düşük statüde biri iseniz siz bunu doğuştan hak etmişsiniz demektir.
Bu nedenle toplumun alt sınıfında yaşayanlar bu aşağılanmayı doğuştan hak etmişlerdir. Üst sınıf ise üstün olmayı doğuştan hak etmişlerdir. Eğer alt sınıf, üst sınıfa karşı isyan veya itaatsizlik ederek kötü bir karmaya sahip olursa o zaman daha sonraki hayatında daha da düşük bir statüde veya canlı (hayvan vs) olarak dünyaya gelecektir.
Bu inanışın altında yatan temel düşünceleri araştırırsak Hindu felsefesinin temel inanışını buluruz.
Bu inanışlar şunlardır.
Evren tanrıdır.
Her şey evrenin bir parçasıdır.
Her şey tanrının bir parçasıdır ( öyle ise her şeye tapılabilir.)
Evrenin bir başlangıcı yoktur.
Evrenin bir sonu da yoktur.
Yani böyle gelmiş böyle gider.
Evren ve Tanrı inanışı böyle olunca haliyle dünyanın ve evrenin sonu olacağına inanılmaz ve ahret inanışı mevcut olamaz. Ahret yani nihai değerlendirmeye de inanç olmayınca sömürü düzeninin sürmesini destekleyen bir inanç sistemi ortaya atılmış ve insanlar sömürülmeye devam edilmiştir.
Bu gün kesinlikle biliyoruz ki evrenin bir başlangıcı vardır. Bu başlangıç yaklaşık 13.7 milyar yıl öncedir.
Yine biliyoruz ki dünyanın ve evrenin bir sonu vardır.
Bu bilgiler dahi Hindu ve Budist inanışının temel felsefesini tamamen çürütmektedir. Bu inanışın hiçbir İlahi veya gerçek dayanağının olmadığını göstermektedir. Eğer bu inanış ilahi olsaydı gerçek olurdu.
Reenkarnasyon inanışının geçmişi ne kadar öncelere dayanmaktadır? Hindu felsefesinin en eski yazılı kaynakları M.Ö. 1200-1500’lü yıllara kadar dayanmaktadır.
Oysa reenkarnasyon inanışının daha da eskilere dayandığını Kur’an dan öğreniyoruz.
Bu amaçla Müminun suresi 31-38. ayetlere dikkat edelim:
31. Sonra arkalarından başka bir nesil yarattık
32. Onların içinden de kendilerine: "Allah'a kulluk edin, O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Artık Allah'tan kokmayacak mısınız?" diyen bir peygamber gönderdik.
33. Dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz halde küfredip ahrete ulaşmayı yalanlayan kavminden o kodaman güruh ise şöyle dedi: "Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değil; yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor.
34. Şayet sizin gibi bir insana itaat ederseniz, muhakkak ki, siz o takdirde kesinlikle hüsrandasınızdır.
35. Size, ölüp bir toprak ve kemik yığını haline geldiğiniz zaman muhakkak çıkarılacağınızı mı va'dediyor?
36. Heyhat, o vadolunduğunuz şey ne kadar uzak!
37. O, dünyadaki hayatımızdan başka birşey değildir, ölürüz ve yaşarız; fakat tekrar diriltilecek değiliz.
38. O, sadece Allah hakkında bir yalanı uyduran bir adamdır; biz ona inanacak değiliz."
Muminun suresi 37.ayet:
1. | in hiye | : o sadece |
2. | illâ | : ancak |
3. | hayâtuned dunyâ | : dünya hayatımız |
4. | nemûtu | : ölürüz |
5. | ve nahyâ | : ve yaşarız |
6. | ve mâ nahnu | : ve biz değiliz |
7. | bi meb'ûsîne | : beas edilenler, yeniden diriltilenler |
Bu ayette konuşmayı yapan Semud kavminin ileri gelenlerinden yani asillerinden (kafir) biridir.
Burada dikkat edilmesi gereken kafirlerin kodamanları “ölürüz ve yaşarız” demektedir. Normalde “yaşarız ve ölürüz” demesi gerekirken “ölürüz” kelimesini önce söylemektedir. Bir canlının ölmesi için öncesinde yaşıyor olması gerekir. Aslında burada söylenen “yaşarız sonra ölürüz sonra yaşarız….” Olmalıdır.
Ayeti tekrar değerlendirirsek:(Kafirler) O sadece ancak dünya hayatımızdır. Yaşarız ölürüz tekrar yaşarız. Bu böyle sürüp gider. Biz tekrar diriltilmeyiz. Yani ahret günü diye bir gün yoktur.
Bu bilgileri bir önceki ayetlerden öğreniyoruz. Daha ilginci bu insanlarda bir tanrı inancının da mevcut olduğunu bir sonraki ayetten öğreniyoruz.
Benzer bilgiler Casiye suresi 24-26. ayetlerde de vardır.
Kısacası bu ayetlerden öğrendiğimiz bilgilerin bu günkü Hindu, Budist inanışların da bulunan reenkarnasyon inancına ne kadar çok benzediğini farkediyoruz .
Reenkarnasyon inancının geçmişinin M.Ö.3000 li yıllardan daha eskilere dayanan kafir inancı olduğunu anlıyoruz.