Hızır birçok toplum tarafından var olduğuna inanılan bir kişidir. Yine en iyi bilinen özelliği yardıma muhtaç insanlara yardım etmesidir. Bununla ilgili bir deyimimiz de vardır: “kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş” denir.
Fakat bu inanışın yanında gerçek olmayan birçok inanış da vardır. Mesela Hızır’ın ölümsüz olduğu gibi.
Bu düşünce Enbiya suresi 34 : “Senden önce de ebedî olarak yaşayacak hiçbir insan yaratmadık; sen ölürsen onlar ebedî mi kalacaklar” Ayetine terstir. Bu nedenle kabul edilemez.
Diğer bilgiler ise sadece bir efsanedir.
Kuran’da Hızır benzeri bir kişi var mıdır?
Kehf suresi 66-82. Ayetlerde böyle birinden bahsedilmektedir.
Aşağıda Hz. Musa ve O kişi arasında geçen hadise anlatılmaktadır.
Kehf suresi 66-82. Ayet meali:
65. | Derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. |
66. | Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?" |
67. | Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin." |
68. | (Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?" |
69. | İnşaallah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiç bir işte sana karşı gelmeyeceğim dedi. |
70. | Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiç bir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar." |
71. | Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: "İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın." |
72. | Dedi ki: "Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" |
73. | (Musa:) "Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma" dedi. |
74. | Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi. (Musa) Dedi ki: "Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın." |
75. | Dedi ki: "Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?" |
76. | (Musa:) "Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Benden yana bir özre ulaşmış olursun" dedi. |
77. | (Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı. Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin." |
78. | Dedi ki: "İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim. |
79. | Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı. |
80. | Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve inkâr zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk. |
81. | Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik." |
82. | Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu. |
Yukarıdaki kıssadan birçok bilgiler ediniyoruz.
“Derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular” cümlesinden O kişinin bir kişi olmadığını, Onun gibi birçok kişinin de olduğunu anlıyoruz.
“Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı.”cümlesinden miskin yani kendi kendini ancak geçindirilebilen insanlar yardım ettiğini ve bu insanların önlerindeki tehlikeden haberleri olmadığını öğreniyoruz.
“Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve inkâr zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk.” Cümlesinden çocuğun anne babasının iyi insanlar olduğunu bu nedenle yardım ettiğini öğreniyoruz. Anne-baba çocuklarının nasıl bir insan olacağını bilmemektedirler. Ayrıca “biz korktuk” denmekte buradan da bunların melek olmadıklarını bir gurup insan olduklarını anlıyoruz. Melek olsaydı hiçbir endişe taşımamaları gerekirdi. Burada şunu belirtmek gerekir ki Öldürülen çocuk kötü bir ömür sürüp, kötü bir sonuçla karşılaşmaktan korunmuştur. Yani aslında çocuğa da iyilik yapılmıştır.
“Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı. Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin." Bu cümleden ikisinin de melek değil insan oldukları anlaşılıyor. Çünkü ikisi de yemek istemektedirler. Oysa melekler yemeğe dokunmazlar bile. Yine aynı cümleden yetim çocukların babasının Salih yani iyilerden olduğunu ve çocukların hazineden haberdar olmadığını anlıyoruz. Ayrıca bütün işlerden sonra bu insanların bir ücret talep etmeyip her şeyi ücretsiz yaptıklarını öğreniyoruz.
Belki de en önemlisi bu ilmin eğitim ile tekkelerde ve okullarda öğrenilemeyeceğini ancak Allahın seçtiği bazı kullara lütuf ettiği bir ilim olduğunu öğreniyoruz. Eğer öğrenilen bir ilim olsaydı Hz. Musa gibi mübarek bir zat bu ilmi öğrenebilirdi. Ayrıca yapılan iyilikler kişisel iyiliklerdir. Hiç biri toplumsal bir iyilik değildir. Geleceğe yönelik iyiliğe yönlendirme ve kötülükten koruma vardır.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Allahın seçtiği ve kendi katından ilim öğrettiği birçok insan kul vardır. Bunlar insanlar tarafından bilinmez yani meşhur değillerdir. Bizim gibi ölümlüdürler. Öldüklerinde de yerlerine başkaları seçilir. Bu kullar bu bilgiyi bir okulda ya da tekkede öğrenerek almazlar. Bu bilgi Onlara Allah tarafından öğretilir. İyi insanlara yardım edebilirler. İyi insanların çocuklarına da yardım edebilirler. Yaptıkları bir ücret karşılığı yapmazlar. Bizim şeriat olarak bildiğimizin dışında uygulama yapmaya yetkileri vardır.
Kısacası her dönem değişen Hızırlar vardır.
Her değerli şeyin sahtesi olduğu gibi Hızırların da çok çok sayıda sahteleri vardır. Bir kısmı meczup ,bir kısmı şarlatandır.