Hz. İbrahim ve Lisan
Günümüzde kullandığımız yazının tarihi Sümerler ile başlar. Tarihi veriler M.Ö. 2900 yılına kadar piktografik yani resim yazısının var olduğunu göstermektedir. M.Ö. 2900 yılından sonra ise resimler yerine heceler ve ayırıcı işaretler kullanılmaya başlanmıştır. Böylece soyut kavramlar çok daha kolay ve ayrıntılı yazılabilmiştir.
Daha önceki makalelerde Hz. İbrahim’in M.Ö. 2900 yıllarında Asur şehrinde yaşamış olduğunu Kuran ve tarihi verilere dayanarak açıklamaya çalışmıştım. Ayrıca muharref Tevrat’tan anlaşıldığı kadarı ile İbrahim Peygamberin Arabistan’da bulunan Bekke Vadisine yerleşmeden önce birçok yerde bulunmuş olabileceği bilgisi mevcuttur. Bunlardan biri Güney Mezopotamya’daki Ur, Uruk şehri olabilir.
Akad dili (Lisanum Akkaditum) Sümerce’den sonraki en eski yazılı dildir. Bu dilin yazıya geçmesi bilinen verilerle M.Ö. 2600’lerdir. Daha sonra Sümercenin yerini almış ve bilinen en gelişmiş dil haline gelmiştir. Bu günkü Arapça ve Aramice bu dilin devamıdır.
Aşağıda verdiğim ayetler Hz. İbrahim hakkında başka düşüncelerimin de oluşmasına neden olmuştur. Bu düşünceler konuşma ve yazı dili ile ilgilidir.
Şuara 84:
وَاجْعَلْ لِي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ (84)
Ve sonrakiler içinde bana doğru ifade eden bir dil kıl [84].
Ayette; sonrakiler içinde doğru düzgün bir lisandan bahsedilmektedir. Lisan kelimesi ağızdaki dil anlamına geldiği gibi konuşma ve yazışma dili anlamına da gelmektedir. Sonrakiler içinde olacak dil ancak konuşma ve yazışma dili (language) olabilir.
Burada Hz. İbrahim, Allah’tan gelişmiş bir konuşma ve yazışma dili kılmasını istemektedir.
Zuhruf 28:
وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ (28)
Ve onu; belki dönerler diye ardı için kalıcı bir kelime kıldı [28].
Bu ayette ise “aqibihi” denmektedir. Bu ayet “ondan sonra gelenler” olarak çevrilmektedir. Oysa halfehi denmemektedir. Başka ayetlerde ise “ondan sonra gelenler” için “hlf” kelimesi kullanılmaktadır. Bu bana Hz. İbrahim’in terk ettiği Asur Şehrinde arkasında bıraktığı akrabaları için hecelerden oluşmuş bir tablet veya kitabe bırakmış olabileceğini; belki de piktografik yazıdan hece yazısına geçisin ilk örneğini ürettiğini düşündürmektedir.
Meryem 49-50:
فَلَمَّا اعْتَزَلَهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ وَكُلًّا جَعَلْنَا نَبِيًّا (49) وَوَهَبْنَا لَهُمْ مِنْ رَحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا (50)
İbrahim onları Allah’tan başka taptıklarıyla baş başa bırakıp çekilince ona İshak ve Yakup’u bahşettik ve her birini peygamber yaptık.[49] Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onlar için doğru ifade eden üstün bir dil kıldık [50].
Burada da yine Hz. İbrahim’e, İshak’a ve Yakup’a doğru ifade eden üstün bir dil kılındığı ifade edilmektedir. Hz. İbrahim Mekke’de yerleşmiştir. Yakup ise daha sonra Mısıra göç etmiştir. Yakup’un dilinin devamı İsrailoğulları’nın dilidir. Hz. İbrahim’in dili ise Kureyş Arapçasıdır. Sonuçta kökende aynı dillerdir. Bu dil Musa’nın Tevrat’ının dilidir.
Meryem 97:
فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّقِينَ وَتُنْذِرَ بِهِ قَوْمًا لُدًّا (97)
Biz Kuran’ı Allah’a karşı gelmekten sakınanları müjdelemen ve inatçı milleti uyarman için senin dilinde indirerek kolaylaştırdık [97].
Burada ise Kuran’ın Hz. Muhammed’in dili yani İbrahim’in dilinde doğru ifade eden bir dil ile indirildiği anlaşılmaktadır.
Tarihi veriler Hz. İbrahim’in “Ve sonrakiler içinde bana doğru ifade eden bir dil kıl” duasının kabul olduğunu göstermektedir. Böylece Kuran’ın, İncil’in (Aramice) ve Tevrat’ın dilinin aslında aynı dil olduğu ortaya çıkmaktadır.
Doğrusunu Allah bilir.