İsrailoğulları’nın Seçilmişliği!
Duhan suresi 32. Ayet:
وَلَقَدِ اخْتَرْنَاهُمْ عَلَى عِلْمٍ عَلَى الْعَالَمِينَ (32)
Bu ayet aşağıda görüldüğü gibi daima şu şekillerde çevrilir:
And olsun ki, onların durumunu bilerek dünyaların üzerinde seçkin kıldık.[32]
Andolsun biz İsrailoğullarına, bilerek, (kendi zamanlarında) âlemlerin üstünde bir imtiyaz verdik.[32]
Ve şanım hakkı için: biz onları bir ılim üzere âlemîne karşı ıhtıyar eylemiştik[32]
Andolsun ki Biz onları bilerek bütün milletler üzerine seçip tercih etmiştik.[32]
Andolsun ki biz onları bilerek o zamanki alemlere üstün kıldık.[32]
Andolsun biz, İsrailoğullarını, bir bilgiye göre alemlere üstün kıldık.[32]
Ve andolsun ki; Biz, onları bile bile alemler üzerinde seçkin kıldık.[32]
Celâlim hakkı için onları (Benî İsrâil’i) bilerek âlemler üzerine mümtaz kılmıştık.[32]
Mûsâ’ya bağlı olanları da, durumlarını bilerek, o devirdeki bütün insanlara üstün kıldık.[32]
Andolsun, biz onları bir ilim üzere alemlere karşı üstün kıldık.[32].
Anlaşıldığı gibi “ehternahüm” kelimesine “biz onları seçkin kıldık” anlamı verilmektedir. Bu durumda İsrailoğulları gerçekten seçkin insanlarmış anlamı oluşmaktadır. Oysa Kuran’da seçmek kelimesi Sad-Fe-We kökünden gelen “estafa” kelimesi ve Cim-Be-Ye kökünden gelen “ectebe” kelimeleridir. Estefa kelimesi eleyerek seçmeyi ifade ederken, ectebe kelimesi “seçmek” anlamındadır.
Bu ayette geçen “ehternahüm” kelimesi ise HıYeRa kökünden iftial babındandır.
HYR (hayırlı, hayırlısı ) kökü daha iyi, daha uygun, daha avantajlı, daha iltimaslı anlamlarındadır. İngilizce karşılığı “favour” kelimesidir. Bu kelimenin iftial babından olan “ehternahüm” kelimesinin anlamı ise “onları avantajlı kıldık, onlara iltimas etti” şeklindedir. Ayrıca ayette geçen “ve leqad” kelimesi yemin değil “muştu” olarak mişli geçmiş zamanı ifade etmektedir.
Bu durumda ayetin meali aslında şu şekilde olmalıdır:
Duhan suresi 32. Ayet meali:
“Biz onları ilmen alemlerin üstüne avantajlı, iltimaslı kılmıştık.”
Doğrusunu Allah bilir.