Kuran’da Zülkarneynin yazılışı ذِي الْقَرْنَيْنِ dir. Zi Arapça “sahip olan” anlamındadır. El karneyn ise iki boynuzlu demektir. El takısı marifeliği gösterir. Yani herhangi iki boynuz sahibi değil, bilinen bir kişidir. İki boynuz sahibin den daha belirgin bir özel anlamı var demektir.
Naram-Sin. M.Ö: 2254–2218 yıllarında yaşamış bir Akkad imparatorudur. Dünyanın bilinen ilk imparatorudur. “Dünyanın dört tarafının kralı” unvanı verilmiştir. Kutsallık taşıyan ilk peygamber kraldır.
M.Ö. 2600-2400 yılarında Mezopotamya dini inanışında Sin Ay tanrı olarak simgelenmekteydi. Sin yaratıcı tanrıydı. Her şeyin ve bütün kutsalların yaratıcısı olduğuna inanılan bilgeliğin tanrısıydı. Hilal şeklindeki Ay veya İki boynuzlu boğa şeklinde simgelenirdi (Sîn was depicted as a horned bull (qarnû)). Boynuz aynı zamanda gücün simgesiydi. İki boynoz bu günkü kraliyet tacının ilk şeklidir.
Naram sin rölyefi ve yanda Ay tanrısı Sin rölyefi

Tanrının kendisi hilal ya da iki boynuzlu değil, onun gücü iki boynuz olarak simgelenmiştir.
Naram kelimesi Akkadça sevilen özellikle, tanrı tarafından sevilen demektir. Bu günkü Türkçe karşılığı “kutsal” anlamına gelmektedir.
Aşağıda Akkadça – İngilizce sözlükte naramu kelimesinin anlamı verilmiştir.
narāmu [KI.ÁG :
]
- love , beloved (of a deity) ; 2) (personal name) ; 3) (deity) who loves ; 4) love of / for : 5) (adverb) : ina narām libbīšu : volontarily, of his own free will , willingly , of his own accord / gladly , without hesitating , for love (?) / expecting nothing in return (?)
Bu bilgilerden sonra, Naram Sin: Kutsal taç'lı, Kutsal boğa veya Kutsal iki boynuzlu anlamına gelmektedir. Halife kralı temsil etmektedir.
Bu bilgiler Naram Sin ve Zülkarneyn kelimelerinin tamamen aynı şeyi ifade ettiğini açıklamaktadır. Daha önceki makalelerimde de Naram Sin’in seferlerinin Kuran’da anlatılan Zülkarneyn’in seferleri ile tam bir uyum içinde olduğunu yazmıştım. Bütün bilgiler Naram Sin’in Zülkarneyn olduğunu ispatlamaktadır.
Taha 88 meali: Bu adam(Samiri), onlar için, böğürebilen bir buzağı heykeli icat etti. Bunun üzerine: İşte, dediler, bu, sizin de, Musa'nın da tanrısıdır. Fakat onu unuttu.
Ayetinde açıklandığı gibi İsrailoğulları Tanrının hilal boynuzlu boğa ile simgelendiğini biliyorlardı. Bu sembolü gerçek olarak algılamış olabilirler. Bu nedenle de buzağıya tapınmış olabilirler.
Zülkarneyn’in Oğuz han olduğunu savunan insanlar bir yerde haklı olabilirler. Çünkü oğuz öküz demektir. Naram Sin’in namı orta asya ülkelerine kadar yayılmış ve orada “oğuz” efsanesine dönüşmüştür.
Bu bilgiler kutsal olan şeylerin resmedilmesi veya sembolleştirilmesinin İnsanları nasıl şirke ve sapkınlığa sürüklediğinin çok açık bir örneğidir.
Muhtemelen Türk bayrağındaki hilal de buradan gelmektedir. Kutsal günlerin Ay takvimi ile belirlenmesi ilk kez Nuh peygamberin uygulaması ile ortaya çıkmış olabilir. Hilal şeklindeki Ay dönemi bir başlangıç ve yeniden doğuşu gösterdiği için zaman için de kutsallaştırılıp Tanrısal simge haline gelmiş olabilir. Bu kutsal simge birçok eski kültürde sembol olarak kullanılmıştır. Özellikle Mezopotamya, eski Anadolu medeniyetleri ve hatta Bizans imparatorluğu tarafından Ay ve yıldız simgeleri kullanılmıştır.
Doğrusunu Allah bilir.