Ashabı Raqim
Bir önceki makalede Ashabı Elkehf hakkında ve kim olduklarını açıklamaya çalışmıştım. Bu makalede aynı ayette geçen Ashabı Erraqim kimdir? Onu açıklamaya çalışacağım. Ashabı Erraqim Kehf suresi 9. Ayete geçmektedir
Kehf suresi 9. ayet:
أَمْ حَسِبْتَ أَنَّ أَصْحَابَ الْكَهْفِ وَالرَّقِيمِ كَانُوا مِنْ آيَاتِنَا عَجَبًا (9)
Yoksa sen Kehf ve Raqim ehlini şaşılacak ayetlerimizden mi zannettin?[9]
Ayette görüldüğü gibi ashabı “kehf ve raqim” deniyor. Kehf ehlinin “mağara ehli” olduğunu ve Krallar Vadisinde muhtemelen KV9 adlı, insan yapımı mağaraya sığınan 7 kişi ve bir köpek olduğunu biliyoruz. Peki, Ashabı Erraqim yani Raqim ehli kimlerdir?
Raqim kelimesi Arapça “kitabe” demektir. Raqim ehli ise “kitabe ehli” demektir. Bir önceki makalede Krallar Vadisini inşa eden ve buradaki duvar resimlerini, düzenlemeleri ve kitabeleri yapan Deir el Medina (Kasabanın Manastırı) yerleşiminden bahsetmiştim. Kısaca Deir el Medina şehri Krallar Vadisini oluşturmak için M.Ö. 1500 yıllarında kurulmuş bir yerleşim yeridir. Krallar vadisine yaklaşık iki kilometre mesafededir. Burada yaşayanlar hem kitabeleri yapmak ve hem de bu vadiyi korumakla görevli zanaatkar kişilerdir. Kasabanın en eski ismi “Set Maat” yani “Gerçeğin Yeri” dir. Kasabanın işlerinin Ptolemaios hanedanlığı (MÖ 305 ile MÖ 30) yıllarına kadar sürdürdüğünü, yapılan tapınaklardan biliyoruz. Hıristiyanlık döneminde yani MS 40 yıllarında bu kasaba da bulunan tapınaklar manastıra (manastırlar secde yeridir) çevrilmiştir. (Bu dönemde yaşayan Hıristiyanların teslis şirkinden uzak olduğunu düşünüyorum).
Kuran’da ise bu kişilere “Kitabe Ehli” denmiştir. Yani Deir el Medina halkından kitabe işi ile görevli olanlara “Kitabe Ehli” denmiştir. Ashabı Kehf aynı zamanda Kitabe Ehlinden olduğundan ayette “Ashabı Elkehf ve Errakimi” denmiştir. Yani mağara ehli olan bu gençler bu kasabanın gençleridir.
Yine kazılarda Deir el Medina şehrinde birçok stele yani ahşap veya taştan levhalar üzerine yazılmış yazılar bulunmuştur. Bunların birçoğu hala yayınlanmayı beklemektedir. Yayınlanmış olanların bazıları çok ilginçtir. Çünkü bazılarının üzerinde kulak kabartmaları vardır.

Uzmanlar bunun “Tanrı sizi işitir ve duaları icabet eder” anlamına geldiğini düşünmüşlerdir. Kulak oymalı kitabeler özellikle Antik Mısırın Yeni krallık dönemine özgüdür. Bu bulgu bana aşağıdaki ayeti tekrar düşünmemi sağlamıştır:
Kehf 11:
فَضَرَبْنَا عَلَى آذَانِهِمْ فِي الْكَهْفِ سِنِينَ عَدَدًا
Bunu müteakip onların kulakları üzerine mağarada senelerce vurduk.[11]
Bu ayette geçen “kulaklarının üzerine vurduk” cümlesinin bir deyim olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türkçede de “kulak vermek” deyimi vardır. Kurtubi tefsirinde de “kulaklarına vurduk” cümlesinin “ihtiyaçlarını karşıladık, dualarına karşılık verdik” anlamına geldiğini belirten alimler olduğu yazmaktadır. Bu nedenlerden dolayı kehf 11. Ayeti şu şekilde çevirmek istiyorum:
“Bunu mütakip senelerce mağarada ihtiyaçlarını karşıladık”
Antik Deir el Medina’ da yapılan arkeolojik araştırmalarda bu şehirde yaşayan insanlar hakkında birçok bilgi elde edilmiştir. Bunlardan biri de: Deir el Medina ustaları duvar veya kitabe yaparken daima iki guruba ayrılıp her gurubun başında bir şef bulunmasıdır. Bu bilgi bana şu ayeti düşündürmektedir.
Kehf 12:
ثُمَّ بَعَثْنَاهُمْ لِنَعْلَمَ أَيُّ الْحِزْبَيْنِ أَحْصَى لِمَا لَبِثُوا أَمَدًا
Sonra da iki gruptan hangisinin, onların mağarada kaldıkları süreyi daha iyi hesapladığını anlamak için, onları tekrar uyandırdık.[12]
Bu ayetten anladığım kadarı ile bu işte de yine 2 gruba ayrılmışlardır. Yani 7 kişi olduklarına göre 4 kişi bir grup, 3 kişi bir grup oluşturmuşlardır. Çünkü bu onların çalışma şeklidir. Belki de ayetlerde sürekli “işimiz” “emrina” kelimesinin tekrar tekrar vurgulanmasının nedeni budur.
Doğrusunu Allah bilir.