Bütün meallerde ve tefsirlerde Salih peygamber ve onun devesi hakkında hep “kestiler, öldürdüler, boğazladılar” şeklinde açıklamalar vardır. Oysa ayrıntılı araştırınca bende bu çevirinin doğru olmadığı kanaati oluştu. Çünkü “kestiler, boğazladılar” olarak çevrilen “aqir” kelimesinin Kuran’da başka kullanıldığı yerlere bakınca kelimenin aslında “kısır, kısırlaştırmak” anlamına geldiğini görürüz.
Aşağıda “aqir” kelimesinin geçtiği ayetler ve mealleri verilmektedir.
Aqir kelimesinin geçtiği ayetler:
Ali İmran 40:
قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَقَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ وَامْرَأَتِي عَاقِرٌ قَالَ كَذَلِكَ اللَّهُ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ (40)
Zekeriyya: «Ey Rabbim, benim nasıl oğlum olabilir? Bana ihtiyarlık gelip çattı, karım ise kısırdır.» dedi. Allah: «Öyledir, fakat Allah dilediğini yapar.» buyurdu.[40]
Burada görüldüğü gibi aqir kelimesine doğru anlam verilmiştir.
Araf 77:
فَعَقَرُوا النَّاقَةَ وَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ وَقَالُوا يَاصَالِحُ ائْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِنْ كُنْتَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ (77)
Derken dişi deveyi boğazladılar ve Rablerinin buyruğundan dışarı çıktılar; «Ey Sâlih, eğer hakikaten elçilerdensen, bizi tehdit ettiğin (o azabı) bize getir! «dediler.[77]
Burada ise “boğazladılar” anlamı yanlıştır. Aslında “kısırlaştırdılar” olmalıdır.
Hud 65:
فَعَقَرُوهَا فَقَالَ تَمَتَّعُوا فِي دَارِكُمْ ثَلَاثَةَ أَيَّامٍ ذَلِكَ وَعْدٌ غَيْرُ مَكْذُوبٍ (65)
Sonra onu boğazladılar. Bunun üzerine dedi ki: «Yurdunuzda üç gün daha yaşayınız. İşte bu, yalanlanmamış olan bir vaaddir.»[65]
Burada da anlam “onu kısırlaştırdılar” olmalıdır. Dişi hayvanın o dönemde kısırlaştırılamayacağını düşünmüş olmalıdırlar ki kısırlaştırma anlamını vermemişlerdir.
Meryem 5:
وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّا (5)
«Ve ben arkamdan beni takib edecek akrabam (olmayışından)dan korkmaktayım, zevcem de kısırdır. Artık bana sen kendi tarafından bir oğul bağışla.»[5]
Burada da verilen anlam doğrudur.
Meryem 8:
قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا
Zekeriyya: «Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?» dedi.[8]
Burada da verilen anlam doğrudur.
Şuara 157:
(فَعَقَرُوهَا فَأَصْبَحُوا نَادِمِينَ (157
Derken onu kestiler; fakat pişman da oldular.[157]
“Onu kısırlaştırdılar ve pişman oldular” olmalıdır.
Kamer 29:
فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَى فَعَقَرَ
Artık arkadaşlarını çağırdılar. O da alacağını aldı da (deveyi) sihirleyip
öldürdü.[29]
Burada Elmalılı Hamdi فَتَعَاطَى kelimesini alacağını aldı şeklinde tercüme etmiştir.
Bu çok önemlidir. Bu kelimenin analizinden birçok insandan birçok malzeme almıştır anlamı çıkmaktadır. Yani Kısırlaştırma işlemi için bir ön hazırlık yapılmıştır. Aqir kelimesinin tam olarak ne anlama geldiğini anlamayınca sihirleme anlamı gibi düşünmüştür.
Şems 14:
فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُمْ بِذَنْبِهِمْ فَسَوَّاهَا (14)
Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı dümdüz etti.[14]
Burada da “onu kısırlaştırdılar” anlamında olmalıdır.
Aqir kelimesine boğazlamak, kesmek anlamı vermelerinin bir sebebi de “aqim” kelimesi olabilir. Çünkü aqim kelimesine kısır anlamı verilmiştir. Oysa aqim kelimesi incelendiğinde neslin kesilmesi, çocuksuz kalmak, nesilsiz kalmak anlamına geldiği görülecektir. Burada sebep kısırlık olabilir veya çocuğu olmuş fakat sonradan çocuklarını kaybetmiş de olabilir.
Bunu daha iyi anlayabilmek için aqim kelimesinin geçtiği ayetleri incelememiz gerekir.
Aqim kelimesinin geçtiği ayetler:
Hac 55
: وَلَا يَزَالُ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي مِرْيَةٍ مِنْهُ حَتَّى تَأْتِيَهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً أَوْ يَأْتِيَهُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَقِيمٍ (55)
İnkâr edenler de, kendilerine ansızın kıyamet gelinceye veya akîm (kısır) bir günün azabı gelinceye kadar, Kur’ân’dan şüphe etmekte devam edip giderler.[55]
Bu ayette “aqim” kelimesi ardı gelmeyen anlamında kullanılmıştır. Biyolojik anlamda bir kısırlık değildir.
Şura 49-50
لِلَّهِ مُلْكُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ يَهَبُ لِمَنْ يَشَاءُ إِنَاثًا وَيَهَبُ لِمَنْ يَشَاءُ الذُّكُورَ (49) أَوْ يُزَوِّجُهُمْ ذُكْرَانًا وَإِنَاثًا وَيَجْعَلُ مَنْ يَشَاءُ عَقِيمًا إِنَّهُ عَلِيمٌ قَدِيرٌ (50)
Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız Allah’a aittir. O dilediğini yaratır, dilediğine kız çocuk, dilediğine de erkek çocuk bahşeder.[49] Yahut Allah onları erkek ve kız olmak üzere çift verir, dilediğini de kısır yapar. Şüphesiz ki O her şeyi bilir. O’nun her şeye gücü yeter.[50]
Burada dilediğini de çocuksuz bırakır denmektedir. Çocuğu olmayabilir veya olup yaşamayabilir.
Zariyat 28-29:
فَأَقْبَلَتِ امْرَأَتُهُ فِي صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَقِيمٌ (29)
O vakit onlardan kalbinde bir korku gizlendi. Dediler ki: «Korkma,» ve O’nu bir bilgin oğul ile müjdelediler. Bunun üzerine zevcesi bir sayha içinde yüzünü döndü de elini yüzüne çarpıverdi ve dedi ki: «Kısır bir koca kadın!»[28-9]
Burada ise anlam “çocuksuz kocakarı” dır.
Zariyat 41:
وَفِي عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الرِّيحَ الْعَقِيمَ
Ve Âd (kavminin kıssasında da (ibret vardır). O vakit ki, onların üzerine faidesiz, muzır rüzgarı gönderdik. Üzerine her uğradığı şeyi bırakmıyordu, illâ ki, onu çürümüş bir gül gibi kılmış oluyordu.[41-2]
Burada ise ardında bir şey bırakmayan bir rüzgar anlamındadır.
Aqir kelimesine kısır, kısırlaştırma anlamı verdik. Peki, bu mantıklı bir çeviri mi oldu? Yani binlerce yıl önce insanlar dişi bir hayvanı kısırlaştırmış olabilirler mi? Erkek hayvanların binlerce yıldır kısırlaştırıldığını biliyoruz. Amaç daha güçlü ve sakin, itaatkar hayvanlar elde etmek. Erkek hayvanı kısırlaştırmak nispeten kolaydır; mesela bir atın yumurtalıklarını çıkarmak kolay yapılabilecek bir işlemdir. O günün şartlarında dişi bir hayvanı kısırlaştırmak mümkün müdür?
Cevap evet.
Bu günkü modern tıbbın gelişmesi 18. Yüzyılda başlamıştır. 18. yüzyıl öncesi tıbbi imkanlar ile binlerce yıl önceki tıbbi imkanlar aşağı- yukarı aynıdır.
Günümüzden binlerce yıl önce Aristo(M.Ö.384-322) tarafından yazılmış olan “Historia Animalium” isimli kitapta dişi develerin nasıl kısırlaştırıldığı anlatılmaktadır.
Not supported field expression!
ovary.stanford.edu/history/discovery
sitesini ziyaret edebilirler.
{The earliest references to the ovary is in the writings of Aristotle (384-322 B.C.E.). Although he did not recognize the existence of the ovaries, he describes the practice of spaying or gelding of sows, which was evidently a common agricultural practice at the time he wrote "Historia Animalium." He also refered to the spaying of camels:
" The ovaries of sows are excised with the view of quenching in them sexual appetites and of stimulating growth in size and fatness. The sow has first to be kept two days without food, and , after being hung up by the hind legs, is operated on; they cut the lower belly about the place where the boars have their testicles, for it is there that the ovary grows, adhering to the two divisions (or horns) of the womb; they cut off a little piece and stitch up the incision. Female camels are mutilated when they are wanted for war purposes, and are mutilated to prevent their being got with young. (Not supported field expression!)}
Salih peygamberin kavmi deveyi neden kısırlaştırmış olabilir?
Birincisi Salih peygambere iman etmedikleri için ona meydan okumak amacıyla yapmış olabilirler. Ama neden böyle bir yöntem seçmişlerdir. Kısırlaştırma muhtemelen O kavmin rutin uyguladığı veya uygulamayı alışkanlık haline getirdiği bir günah tır.
İkincisi ise deveyi öldürmekten çekindikleri için onu kısırlaştırarak en azından üremesini engellemek için olabilir. Eğer deve ürer ise onlara tanınan suyu kullanma hakkı da her yavru deve ile azalacaktır.
Üçüncüsü de hakaret amaçlı olabilir. Allah’a adanmış bir devenin hiçbir kusuru olmaması gerekir. Oysa kısırlaştırma işlemi yapılan bir hayvan artık kusursuz değildir.
Salih peygamber kıssasından çıkarılacak birçok daha dersler vardır fakat şimdilik çıkarabildiğim anlamlar bunlardır.
Sonuç olarak Kuran’da geçen aqir kelimesi kısır, aqim kelimesi çocuksuz, ebter kelimesi ise oğulsuz anlamına gelmektedir.
Doğru anlamlar ile peygamber kıssalarından birçok dersler edinebiliriz. Bu amaçla Kuran’ı sistematik biçimde incelememiz gerekmektedir. Bugünkü teknoloji ile inceleme yapmak çok daha kolaydır. Yeter ki isteyelim.
Doğrusunu Allah bilir.