Bir önceki makalede “üç kollu gölge”nin Trifid nebula olabileceğinden bahsetmiştim. Nebulanın ortasındaki şeklin bir deveye benzediğini iddia etmiştim. Bu makalede bu fikrin doğruluğunu kabul ederek daha ayrıntılı bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Cimaletun sufrun tamlamasında cimaletun kelimesini “deve” olarak alırsak sufrun kelimesi başka ne anlamda olabilir?
Cemel kelimesi Arapça deve demektir. Hamal taşımak fiilinden türemiştir. Fakat bu anlam bütün devegiller için geçerlidir. Yani hem çift, hem de tek hörgüçlü deve anlamına gelmektedir.
Arabistan develeri tek hörgüçlüdür. Arapçadaki ismi ise ibildir.
Esfar kelimesi Arapça sarı demektir. Eski tefsircilerden sufrun kelimesine siyah anlamı da verenler vardır. Kelime bizde kullanıldığı gibi “sararıp, solmak” anlamını taşımaktadır. Sıfır kelimesi de bu kelimenin kökünden gelmektedir. “Boş” anlamına gelmektedir. Musfar aç, kahvaltı yapmamış midesi boş olan demektir.
Babil sürgünü dönemine ait Yahudi kaynaklarında (Talmud) yeme, beslenme zorluğunu tanımlayan bir hastalığın ismi sifrun dur(Not supported field expression!)
Bütün hayvanlar gibi develerin de hastalıkları vardır. Bunlardan en önemlisi surra hastalığıdır. Bu hastalığın etkeni Trypanosoma evansi mikrobudur. Surra isimlendirmesi Hintçe dir. Bu hastalığa yakalanan devenin burnundan çıkardığı sesin yani hışırtının ismidir. Denmektedir. Fakat bu bana pek ikna edici gelmemektedir. Çünkü bu hastalığın ana vatanı Sudan, Kenya, Somali gibi ülkelerdir. Hastalık bu bölgeden yayılmıştır. Sudan Arapçasında bu hastalığın adı gufar (cufar)dır. Bu hastalığın tipik bulguları iştahsızlık, beslenememe, ateş, kansızlık, solukluk, aşırı zayıflama, hörgücün kaybolması ve çoğunda da aşırı zayıflıktan ölümdür. Eğer bu hayvanlar beslenebilir ve ilaç tedavisi uygulanırsa çoğu kurtarılabilir. Hastalığın kronik yani uzun süreli şeklinde(Yudleye) aşırı zayıflamış olan deve yalpalayarak amaçsızca yürür, önünde bir engel olsa bile yürümeye çalışır. Hastalığın en tipik bulgularından biri de devenin başını normalde kaldırdığından çok daha yukarıya kaldırıp yürümeye çalışmasıdır(Not supported field expression!).
Bu arada ilginç bir bilgi de: cufarlamak kelimesi doğu Karadeniz Çepni Türklerin de kullanılan bir kelimedir. Hasta olmak anlamına gelmektedir.
Aşağıdaki resimde bir devenin normal duruşu verilmiştir. Yanda ise üç kollu gölgedeki(trifid nebula) deve görüntüsü verilmiştir. Karşılaştırınız.


Trifid nebula’da olan devenin başı yukarıya kalkmıştır. Hörgücü çok küçülmüştür. Hayvan anormal tarzda yürür görünmektedir.
Bu bilgilerden sonra şöyle bir meallendirme yapabiliriz:
Mürselat Suresi 29-33. Ayetler:
انْطَلِقُوا إِلَى مَا كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ (29) انْطَلِقُوا إِلَى ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ (30) لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ (31) إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ (32) كَأَنَّهُ جِمَالَةٌ صُفْرٌ (33)
O gün vay haline yalanlayanların. Kendisini yalanladığınız şeye gidiniz.[28-9] Üç bölüme ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir.[30-1] Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. Sanki o açlık (sufrun) hastalığına yakalanmış deve gibidir.[32-3]
Doğrusunu Allah bilir.