Onager Mancınık
Mürselat suresi 33. Ayet meali
انْطَلِقُوا إِلَى ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ (30) لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ (31) إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ (32) كَأَنَّهُ جِمَالَةٌ صُفْرٌ (33)
Mürselat süresi 30-33 ayetler: Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir.[30-1] Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. Sanki onlar birer sarı erkek devedirler.[32-3]
Bu ayetlerin sonunda geçen “cimaletun sufrun” kelimeleri daima “sarı develer” şeklinde çevrilmektedir. Fakat bu çeviri bana tatmin edici gelmediğinden araştırma ihtiyacı hissettim çünkü ayetin devamında “köşk gibi kıvılcımlar atar kesinlikle o sarı develer gibidir” cümlesi uyumsuz gibi görünmektedir.
Sarı develer gibi olan şey nedir? Eğer üç kollu gölge ise kıvılcımından küçük olur çünkü kıvılcımlar birer köşk gibidir. Yok, köşk gibi olan kıvılcımlar ise, gölge sarı deve gibi olamaz, çünkü köşk deveden çok daha büyüktür.
Bu nedenle bu iki kelimeyi çeşitli kaynaklardan araştırdım. Arapça’nın atası olan Akkadça’dan edindiğim bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum.
Akkadça “cimlu”: misilleme, karşılık vermek demektir. Arapça’da “camala” iltifat etmektir. İbranice’de “camal” karşılık vermektir.
Akkadça’da “camlu” bükük çubuk, çobandeğneği, bir çubuğu fırlatmak için eğmek ve ne olduğu açıklanmayan bir silahtır. Benim düşünceme göre “mancınık”tır.
Akkadça “supru” tırnak, pençe veya toynak demektir. Arapça "zufr", İbranice "sifforen" demektir. Yine Akkadça "faru" yaban eşeği, katır ayrıca fırlatmak demektir.
Mancınık gerilme veya yerçekimi kuvveti ile çalışan ve uzağa bir şeyler fırlatmaya yarayan bir silahtır. Çok eski tarihlerden itibaren savaşlarda kullanılmıştır. Barut ve topun icadı ile kullanımdan kalkmıştır.
Mancınıkların birçok çeşidi vardır. Bizim konumuzla ilgili olan mangonel mancınığı ise meydan savaşlarında karşı tarafın asker sayısını azaltma amacıyla yapılmıştı. Cephanesi ise bir varilin içine en ufak harekette tepkimeye girecek kimyasal maddelerdi. Mangonel ateşlendiğinde varil çıktığı en yüksek noktada içindeki kimyasallar tepkimeye girer ve dev bir patlama oluşur ve patladığında tepkime sonucu oluşan alevler düşman kuvvetlerine oldukça büyük bir kayıp verdirir.
Mangonel mancınığının özel bir tipi olan onager mancınığı ise Yunanca “vahşi eşek” anlamına gelen onagros kelimesinden türetilmiştir. Bu eşeğin tekmeleme, çifte atma gücü ve hareketinden esinlenerek mangonel mancınığı yeniden düzenlenmiştir.


Yukarıdaki resimde onager mancınığı gösterilmiştir.
Bütün bu bilgilerden sonra Murselat suresi 33. Ayette geçen “cimaletun sufrun” sıfat tamlamasını ben “toynak mancınığı” yani “onager mancınık”olarak düşünüyorum.
Zaten ayetin bir öncesinde “kıvılcımlar atar, fırlatır deniyor. Bu durumda benzetilen şey atan ve fırlatan bir şey olmalıdır.
Kısacası ayeti şu şekilde meallendirmeliyiz: Mürselat süresi 30-33 ayetler: Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir.[30-1] Şüphe yok ki, o köşk gibi kıvılcımlar atar. Kesinlikle o onager mancınığı gibidir..[32-3]
Doğrusunu Allah bilir.