Kur'an da astronomi ile ilgili birçok tabir geçmektedir. Günümüze kadar bu tanımların ayrıntısına girilmemiştir. Bu nedenle birçok ayetin anlaşılması imkansız halde kalmıştır.
Nedense bu terimler üzerine kafa yorulmamıştır.
Kuran'da gece gökte görünen bütün parlak cisimlere necm denmektedir. Yani normal bir kişi için necm “yıldız” demektir. Bu çok çok genel bir tabirdir.
Necm gökyüzününde oluşan ve gökyüzünü kaplayan belirgin parlak cisimlerdir. Aynı zamanda yeryüzünde ortaya çıkan ve yeryüzünü kaplayan cisimler, otlar, ağaçlar, çalılardır.
Fakat bizim bildiğimiz bilimsel anlamda yani kendi enerji ve ışığını üreten büyük güneşimsi cisimlere “yıldız” denmektedir. Bu cisimler Kuran'da “sirac” olarak yani “kandil” olarak adlandırılmaktadır. Güneş bir siraçtır denmektedir.
Bizim gezegen olarak adlandırdığımız gök cisimleri “arz” uydular ise “kamer” olarak adlandırılmaktadır.
Yine bizim “pulsar” diye adlandırdığımız nötron yıldızları ise “Tarık” olarak adlandırılmaktadır.
Eskiler necm kelimesine yıldız demişlerdir; kevkeb kelimesine de yıldız demişlerdir. Fakat Kuran'da bu iki kelime de ayrı ayrı kullanılmışlardır. Bu da demek olur ki aralarında belirgin anlam farkları vardır. Buna örnek verecek olursak:
Saffat 88-89. ayet: Derken yıldızlara (necm) bir baktı da: “Ben gerçekten hastayım” dedi.(İbrahim)
Bu ayette geçen “yıldız” kelimesinin aslı necm dir. Yani "gökcisimlerine bir göz attı, ben hastayım dedi"
Enam 75-76.ayet: Böylece biz İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun. Üzerine gece bastırınca, bir yıldız (kevkeb) gördü: “Rabb’im budur” dedi. Yıldız batınca da “ Ben batanları sevmem” dedi.[76]
Enam 76. Ayette geçen yıldız anlamı verilen kelime ise “kevkeb”dir.
Kevkeb nedir?
Arapça –Türkçe sözlüklerde “yıldız” denmektedir diye yazılmaktadır. Basit anlamda doğrudur. Oysa kevkeb (كوكب) kelimesi kebkeb (كبكب) kelimesi ile akrabadır. Sami dillerinde B ve V sesi değişimi yaygındır. Proto semitik dilde de kebkeb kelimesi yıldız anlamındadır. Arapça daki kevkeb kelimesinin aslını oluşturur. Akad dilinde ise "kakkabu" yıldız veya yıldız toplulukları için kullanılan kelime ile aynı kökten gelmektedir. Asurca "Kakkabanu" yıldızlarla çevrili olan demektir (http://oi.uchicago.edu/research/pubs/catalog/cad/ K harfi 44. sayfa.). Sümerce'de ki MUL.MUL yıldızlar yıldızı, yıldız kümesi ifadesinin karşılığıdır. Kakkü ise mercimek demektir. galaksilerin radian ve disk şekilleri mercimek şekline de benzemektedir.
Kebkeb kelimesinin Arapçada ki sonradan oluşan fiil anlamı ise: Bir şeyi kaldırıp yere vurmak, bir şeyi devirip yıkmak, sürüyü toplamak, bir şeyi kuyuya veya derin çukura atmak kısacası radian şekilli manalarına gelir. İsim olarak küme, yığın demektir. Yusuf suresi 4. ayette kevkeb kelimesi "birkişi etrafında toplanmış grup" anlamına gelmektedir. Yusufun her bir kardeşinin topluğu anlamındadır. Şuara suresi 94. ayette fiil olarak kullanılmıştır. Fiil olarak Galaksinin merkezinde ki kara deliğe fırlatma anlamına gelmektedir.
Galaksilerin yapısını incelersek bu tanımlamaya çok uyduğunu görülecektir.
Galaksiler trilyonlarca yıldız ve gezegenlerin bir araya toplanarak oluşturdukları ortasında kara delik bulunan basık dairesel (radian) şekilli yapılardır. Evren de 100 milyardan fazla galaksi olduğu sanılmaktadır. Yani gece gökte gördüğümüz ve “yıldız” dediğimiz gök cisimlerinden çoğu aslında galaksidir. Aşağıda iki adet galaksi resmi görülmektedir.
Yukarıdaki tanım ve şeklin “KEBKEB” kelimesinin içerdiği anlama ne kadar uyduğuna dikkat ediniz!. Ortasında bir kuyu, delik bulunan radian (ışınsal dairesel) yıldız topluğu sanki bir kuyu başına toplanmış koyun sürüsüne benzemektedir.
Saffat suresi 6. ayette:" Biz dünya semasını kevkebler ile süsledik " denmektedir. Bu ifade takım yıldızları ve galaksileri içermektedir.
Bu gün biliyoruz ki: Bizim dünyadan gözlediğimiz yıldızların çoğu aslında galaksidir.
Bu nedenlerden dolayı KEVKEB kelimesini “Yıldız topluluğu (consitellation), galaksi, gökada” anlamında kullanıldığını anlayabiliriz.
Babil tabletlerinden Andromeda galaksisinin o zamanlarda bilindiğini de bildiğimizde (MUL APİN ) ve Milattan önce 1000 yıllarına ait nimrud lensinin varlığını da bildiğimizde Hz. İbrahimin bir galaksi veya bir yıldız topluluğu gözlemlemiş olabileceğini tahmin edebiliriz.
Günümüzden 3000 yıl öncesine ait, Asur sarayında bulunan "Nimrud Lens" British Museum.
Hz İbrahim’in Sümerler zamanında M.Ö.3000’ler de Sümer şehrinde yaşadığı bilinmektedir.
Sümerlerin astronomik amaçlı yıldız gözlemleri de yaptıkları, Andromeda galaksisini ve diğer takım yıldızları (yıldız topluluğu) bilip, isimlendirdikleri bilinmektedir.
Enam 75-76.ayet: Böylece biz İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.
Üzerine gece bastırınca, bir yıldız (kevkeb) gördü: “Rabb’im budur” dedi. Yıldız batınca da: “Ben batanları sevmem” dedi.[76]
Ayetlerinden de anlaşılacağı üzere Hz İbrahim de astronomik gözlem yapan biriydi ve bu gözlemleri sırasında bir yıldız topluluğu görmüş ve “Rabb’im budur” demiş. Yıldız topluluğu batınca da:” Ben batanları sevmem” demiştir.
Burada İbrahim Andromeda galaksisini veya Orion gibi hergangi bir yıldız topluluğunu (takım yıldız) da görmüş olabilir.