Subhan’Allah
Kuranda SBH (سبح) kökü 92 kez geçmektedir.
SBH köküne verilen anlamlar şunlardır:
Misbah: Yüzücü anlamında, sâbih: Gemi anlamında, sâbiha kökü ise: Havada veya suda hızlı hareket etmek, geçip gitmek, yüzerek uzaklara gitmek, öne doğru yuvarlanmak, atın koşması, tavşanın yeri kazması, çok konuşmak” anlamlarında kullanılmıştır.
Oysa Kuran’da sebeh kelimesine yüzmek, sebhen kelimesine günlük meşgale; sebbih kelimesine yüceltme; tesbih kelimesine tenzih etmek, eksik sıfatlardan uzak tutmak; Subhan kelimesine ise eksik sıfatlardan uzak, kusursuz demek olarak çevrilmiştir.
Bu kelimelerin kök bağlantısı ile olan ilişkileri kopuk görünmektedir. Bu kök bazen yüzme anlamına gelirken, bazen meşgale anlamına gelmektedir?
Oysa yaptığım araştırma ve değerlendirmede sebeha kökünün anlamının İngilizcedeki swing, sway (İsim: Tesir, salınım, dönme, sallanma, dalgalanma, etki, idare, hükmetme, egemenlik. Fiil: Sallanmak, sarsılmak, eğmek, hüküm, sürmek, eğilimi olmak) çıkmaktadır. Akkadça daki “sabuu” kelimesi İngilizcede ki “swing, sway” kelimelerine çok yakındır. Sami dillerinde “w” ve “b” değişimi vardır. Akkadça “sbu” swy ile hemen hemen aynıdır. Bu kelime nostratik bir kelimedir. Türkçe de ki “esmek” kelimesindeki “es” hareket ve hâkimiyeti yani etkinlik ve yetkinliği ifade etmektedir. Bunun en güzel örneği “subay” kelimesidir. Yine Arapçadan bize geçen “zabit” kelimesi de aynı anlamdadır.
Ayrıca bu kökün kullanıldığı 2 ayette “yüzme” anlamından çok “sallandıkları, etkili oldukları alanlarında hüküm sürerler” anlamı içerdiği anlaşılmaktadır. Çünkü gök cisimlerinin hareket ettikleri alanlarda salınım hareketleri, çekim alanları, egemenlik alanları, dönme hareketleri vardır. Mesela Dünya gezegeninin bir yörüngesi vardır. Fakat bu yörüngede ilerlerken, sallanma, presesyon (devinim) hareketi de yapmaktadır. Ayrıca Dünya kendi etrafında döner, ekseni yörüngeye göre eğiktir. Dünyanın hüküm sürdüğü bir çekim alanı da vardır. Bu etki ile Ay’ı kendine bağlı tutar ve etkileşime girer. Bu örnekleme Güneş ve diğer gezegenler için de geçerlidir. Ayrıca her gökcismi kendine özgü istisnayi rotalarda dolaşır. Yani izole kılındıkları bölgelerde hüküm sürerler.
Enbiya 33:
وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ (33)
O, geceyi, gündüzü, Güneş’i, Ay’ı biçimlendirendir. Hepsi bir felek (sınırlandırma) içinde salınım yaptıkları kendine has, izole etki alanlarında hüküm sürerler, dönerler. [33].
Yasin 40:
لَا الشَّمْسُ يَنْبَغِي لَهَا أَنْ تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا اللَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِ وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ (40)
Ne Güneş Ay’a yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Hepsi bir felek (sınırlandırma, limit) içinde salınım yaptıkları, izole, exeptional etki alanlarında hüküm sürerler, dönerler. [40].
Yukarıdaki ayette “salınım yaptıkları etki alanlarında hüküm sürerler, dönerler” anlamı verdiğim sbh kelimesine diğer çevirmenler “yüzmek” anlamı vermişlerdir. Burada “salınım yaptıkları etki alanlarında hüküm sürerler, dönerler” anlamı gök cisimlerinin kendine has dönme, salınma hareketleri, çekim alanları, etki alanları olduğundan daha bilimsel olmaktadır.
Aslında yörünge anlamı verilen felek kelimesi sınırlandırma, limit demektir. Zaten ayette de nekre “belirsiz” getirilmiştir. Buradaki felek marife olsaydı, o zaman “yörünge” anlamı daha uygun olacaktı. Ayrıca Yasin suresi 40. Ayetteki felek kelimesi “gündüz ve gece” ile de ilişkilidir. Eğer anlam “yörünge” olsaydı. Gündüz ve gecenin de yörüngesi olması gerekirdi. Oysa anlam “limit” tir. Gündüzün ve gecenin de belirlenmiş limitleri vardır. Ayet onların bir birinden faklı, kendine has limitlerde sallandıkları, etki alanlarında hüküm sürdükleri anlatılmaktadır.
Diğer bir ayet ise
Müzemmil 7:
إِنَّ لَكَ فِي النَّهَارِ سَبْحًا طَوِيلًا (7)
“Kesinlikle, seni için gündüz vakti uzun, seni Kuran'dan izole edecek idari işler vardır” [7].
Hayatın rutin günlük işlerinin arasından yöneticilik davranışlardan ve Kuran'dan ayrı tutacak meşguliyetlerden bahsedilmektedir. Kelime aslında izole eden yetki ve etki anlamı içerdiğinden ayrı tutan yöneticilik anlamındadır.
Bu verilerden sonra diğer türev kelimeleri tekrar anlamaya çalışalım:
Sebbih: Sebeh kelimesi sürekli dönmek, sallanmak, sarsılmak, eğmek, hüküm, sürmek, eğilimi olmak, izole olmak, kendine has olmak gibi bir davranışı ifade ederken; bu kelimenin tefil babı olan sebbih kelimesi tenzih etmek, eksik sıfatlardan beri olduğunu deklare etmek, belirtmek anlamlarına gelmektedir. Bu olay tefil babının belirgin etkilerindendir. Mesela “alime” kelimesi bildi anlamındayken, tefil babı olan“alleme” kelimesi öğretti anlamına gelmektedir. Sebeha kelimesi kendine özgü sallanmak, sarsılmak, eğmek, hüküm sürmek, dönmek, eğilimi olmak anlamındadır. Tefil babı olunca “çok sarsılmak, çok sallanmak, çok yönetmek, çok etkinlik ve yetkinlik oluşturmak” anlamına gelmektedir. Ya da çok özgün, kendine has kılmak anlamına gelmektedir. Kendine has etkinliğinin ve yetkinliğinin kusursuz olduğunu beyan etmek demektir.Bu bir hayvanın ıslandığında silkinip çırpınması gibi üzerindekileri savurarak uzaklaştırıp temizlenmesini veya bir şeyi çok silkeleyerek onu temizlemeyi ifade eder. Böylece sebbeh kelimen bir şeyi temizlenmek, ayıklanmak, arındırmak, özgün olmayı, tenzih etmeyi ifade etmeye başlar. Veya “bayrağı dalgalandırmak” deyiminde olduğu gibi özgün hükümranlığını yüceltmek anlamına da gelmektedir.
Sebbeh kelimesi sallanma, salınma anlamında elle alındığında çok çok salınma anlamına gelir ki, bu da titreşimi ve frekansı ifade etmeye başlar. Bilindiği gibi makro kozmos ve mikro kozmos da ki her şey dönmekte ve titreşmektedir. Böylece Allah’ın hükümranlığını yüceltmektedir. O’nu tenzih etmektedir. Özgünlüğünü ilan etmektedir.
Yine sebbeh kelimesi çok kez tenzih etmeyi ve özgün, ardışık seri tekrarlanan hareketi ifade ettiğinden namazı da içermektedir. Bu sadece Allah için, O'na özgün davranışsal hareketler ifade ettiğinden "tapınma" anlamına gelmektedir. Tapınma ancak Allaha özgü bir davranıştır. Bundan dolayı yanlış değerlendirme sonucu tesbih çekmeyi, sallanılıp, dönerek “zikir yapmayı” da ifade ediyormuş gibi algılanmış olabilir!
Tesbih: Tefil babı mastar: Allah’ın sıfatlarını eksik sıfatlardan uzaklaştırmak, temizlemek, kusursuzluğunu, hatasızlığını deklare etmek. Yaratılan mahlûkattaki mükemmel düzenleme ve işleyişi müşahede ederek Allah’ı tenzih etmek demektir. Yani Allah'ın kendine has, özgün olduğunu, mahlukata ait eksik özelliklerinin olmadığını ilan etmektir.
Subhan: Bütün eksikliklerden, hatalardan ayrı, kusursuz, istisnayi mutlak hükümran, hâkimiyet, saltanat, egemenlik sahibi olan demektir. Kuran’da sadece Allah için kullanılır.
Daha Türkçe bir anlatımla “Mutlak özgün, yetkin ve etkin olan” demektir.
Doğrusunu Allah bilir.