Kuran’da Yağış Kelimeleri
Daha önceki bir makalede Kuran’da geçen bulut kelimesin incelemiştim. Bu makalede ise “yağmur” olarak çevrilen kelimeleri incelemek istiyorum.
Kuran’da “yağmur” olarak çevrilen kelimeler altı tanedir.
Birinci kelime: Sad-W-B kökünden türeyen “sayyib” kelimesidir (bu kelimede w harfi y’e dönüşmüştür). Bizim de kullandığımız “isabet, musibet” anlamındadır. Musibet yağmurdur.
Bakara 19. Ayet: Yahut (onların durumu), gökten boşanan, içinde karanlıklar, gök gürlemesi ve şimşek(ler) bulunan bir musibete (a tutulmuşun hali) gibidir. Yıldırımlardan ölmek korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa Allah, inkârcıları tamamen kuşatmıştır.[19]
İkincisi kelime: WBL kökünden gelen “webil” kelimesidir. Bu kelime kökünden türetilmiş “etki” anlamını taşıyan “webal” kelimesi olduğundan bu yağmurun anlamı da “etkili yağmur” olmalıdır.
Bakara 264: Ey İnananlar! Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını sarfeden kimse gibi, sadakalarınızı başa kakma ve eza etmekle boşa çıkarmayın. Onun durumu, üzerinde toprak bulunan kayanın durumu gibidir, üzerine etkili bir yağmur yağdığında onu cascavlak bırakır. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah inkar eden kimseleri doğru yola eriştirmez.[264]
Bakara 265: Allah’ın rızasını kazanmak ve kalblerini sağlamlaştırmak için mallarını sarfedenlerin durumu, yüksekçe bir tepede bulunan, etkili yağmur aldığında yemişlerini iki kat veren, bol yağmur yağmasa bile çisentisi de yeten bir bahçenin durumu gibidir. Allah işlediklerinizi görür.[265]
Üçüncü kelime: M-Tı-R kökünden türeyen kelimedir. Meter kelime “yağış” anlamındadır. Emter ise yağdırmak demektir. Fakat genellikle yanlış olarak “yağmur” şeklinde çevrilir.
Nisa 102: Sen içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar; secdeyi yaptıktan sonra onlar arkanıza geçsinler; kılmayan öbür kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler, size ansızın bir baskın vermek için, silah ve eşyanızdan ayrılmış bulunmanızı dilerler. Yağıştan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza engel yoktur, fakat dikkatli olun. Allah kafirlere şüphesiz ağır bir azab hazırlamıştır.[102]
Araf 84: Geriye kalanların üzerine öyle bir yağış yağdırdık ki! Suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bak![84]
Enfal 32: «Allah’ımız! Eğer bu Kitap, gerçekten Senin katından ise bize gökten taş yağdır veya can yakıcı bir azab ver» demişlerdi.[32]
Hud 82: Ne zaman ki, emrimiz geldi, o ülkenin altını üstüne getirdik ve üzerlerine istif edilip pişirilmiş çamurdan taşlar yağdırdık.[82]
Hicr 74: Memleketlerini alt üst ettik, üzerlerine sert taş yağdırdık.[74]
Furkan 40: Bu putperestler and olsun ki, bela yağışına tutulmuş olan kasabaya uğramışlardı. Onu görmediler mi? Hayır; tekrar dirilmeyi ummuyorlardı.[40]
Şuara 173: Üzerlerine de yağış yağdırdık. Uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağışı ne kötü idi![173]
Neml 58: Geride kalanların üzerlerine bir yağış yağdırdık. Uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağışı ne kötü idi![58]
Ahkaf 24: Vaktâ ki, onu kendi vadilerine karşı gelen bir belirti halinde gördüler. Dediler ki: «İşte bu, bize yağış getiren belirtidir.» «Hayır. O, kendisini alelacele istediğiniz şeydir, bir rüzgardır, onda bir acıklı azab vardır.»[24]
Dördüncü kelime: ĞYS (غيث) kökünden türeyen “ğays” kelimesidir. İsim olarak geç gelen yani yaz başında gelen yağmurun adıdır. Marife olduğunda “imdat, kurtarıcı yardım, yetişen” anlamına gelir. Fiil olarak “Yetişmek, imece, yardımlaşma” anlamındadır.
Hadid 20: Bilin ki, dünya hayatı oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olmaktan ibarettir. Bu, yaz yağmurunun bitirdiği, ekicilerin de hoşuna giden bir bitkiye benzer; sonra kurur, sapsarı olduğu görülür, sonra çerçöp olur. Ahirette çetin azap da vardır. Allah’ın hoşnudluğu ve bağışlaması da vardır; dünya hayatı ise sadece aldatıcı bir geçinmedir.[20]
Beşinci kelime: DRR (درر )kökünden türeyen “midrar” kelimesidir. DRR kökünün semitik dilde iki anlamı vardır. Fiil olarak damlamak, akmak; isim olarak ise “meme” demektir. Midrar olarak alındığında ise “sağan, sağma yapan, sağnak” anlamlarına gelmektedir. Bu da sabah ve akşam iki kez yağış olması anlamındadır. Çünkü hayvan sağmak sabah ve akşam olarak günde iki kezdir. Bu kelime ile ilgili ayetler:
Enam 6:
أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ قَرْنٍ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّنْ لَكُمْ وَأَرْسَلْنَا السَّمَاءَ عَلَيْهِمْ مِدْرَارًا وَجَعَلْنَا الْأَنْهَارَ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ وَأَنْشَأْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ
Onlardan önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmediler mi? Onları, sizi yerleştirmediğimiz bir yeryüzüne yerleştirmiş, göğü üzerlerine sağnak olarak gönderdik, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Fakat onları günahlarından ötürü yok ettik ve ardlarından başka bir nesil yetiştirdik.
Hud 52:
وَيَاقَوْمِ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا وَيَزِدْكُمْ قُوَّةً إِلَى قُوَّتِكُمْ وَلَا تَتَوَلَّوْا مُجْرِمِينَ
«Ey milletim! Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O’na tevbe edin ki göğü üzerinize sağnak olarak göndersin, kuvvetinize kuvvet katsın; suçlular olarak yüz çevirmeyin.» (Hud kavmine).
Nuh 11:
يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا
Göğü sizin üzerinize sağnak olarak göndersin. (Nuh kavmine).
“Göğü üzerine sağnak olarak göndermek” şu anlama geliyor olabilir: Bol yağış bol otlak demektir. Bol otlak çok verimli hayvancılık demektir. Hayvancılık yolu ile yaşayan bir toplumda bu çok bereketli geçim demektir. Üstelik bu teklif buzul çağlarının sonunda yani soğuk kuraklığın sürdüğü bir dönemdedir. Sonrasında ılıman ve yağışlı bir iklim gelişmiştir.
Arapça ve İbranicedeki inci anlamına gelen “dürr” kelimesi de bu Proto-Semitik kökten türemiştir. Çünkü inci süt damlasına benzemektedir.
Altıncı kelime: WDQ kökünden gelen Elvedqa kelimesi iki kez geçmektedir. Etimolojik araştırmalara göre bu kök; bir yerden dökülen, üstüne dökülen, ince toz, döküntü, partikül anlamına gelmektedir. Kuran’da yağmurdan bahseden diğer ayetlerde yağmur için su (el mae, Araf 57.) kelimesi kullanılırken iki ayette marife ve tekil wedqa kelimesi kullanılmıştır. Elwedqa kelimesinin kullanıldığı bir ayette de dolu, buz anlamına gelen berat kelimesi de kullanılmıştır. Bu kelime üzerinde özellikle durmak istiyorum.
Bulutların arasından dökülen, toz veya partikül olan, felaket veya sevinç sebebi olabilen bu şey acaba nedir?
WDQ kökünün Semitik dildeki anlamı:
WDQ kökünün Semitic bir dil olan İbranicedeki anlamı:
Burada hemen şunu belirtmek gerekir. İbranicede w ile başlayan kelime yoktur. Bu nedenle wdq kelimesi “daq” şeklindedir.
WDQ köklü kelimenin geçtiği iki ayet vardır. Bunlar Nur suresi 43. Ayet ve Rum suresi 48. Ayet:
Nur 43:
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يُزْجِي سَحَابًا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيْنَهُ ثُمَّ يَجْعَلُهُ رُكَامًا فَتَرَى الْوَدْقَ
يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ جِبَالٍ فِيهَا مِنْ بَرَدٍ فَيُصِيبُ بِهِ مَنْ يَشَاءُ وَيَصْرِفُهُ عَنْ مَنْ يَشَاءُ يَكَادُ سَنَا بَرْقِهِ يَذْهَبُ بِالْأَبْصَارِ
Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından elvedqa çıkıyor. O, dağların göklerinden dolu indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar; onun (kar) parıltısının parlaklığı (yansıması, aktarması) neredeyse gözleri alır!
Bu ayeti şöyle de çevirebiliriz:
Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından elvedqa çıkıyor. O, gökten yani içinde buz veya dolu olan dağlardan karı (çığ) indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir; dilediğinden de onu uzak tutar: kardan yansıyan parıltısı neredeyse gözleri alır!
Dolu anlamına gelen berad kelimesi aynı zamanda soğuk, buz anlamına da gelmektedir.
Bu ayette bahsedilen bulut türü kümülonimbüs cinsi bulutlardır. Kümülonimbüs cinsi bulutların özellikleri: Dikey olarak dağ veya kule şeklinde uzayan, ağır ve yoğun bir buluttur. Üst kısmı örs şeklinde lifli uzantılara sahip olabilir. Tabanı koyu renkli ve fırtınalıdır. Yıldırım, dolu ve şiddetli yağış görülebilir. Özellikle kışın fırtına ve yoğun kar yağışı özelliği vardır. Yoğun yıldırım ve şimşek içerir.
Kümülonimbüs bulutu:
Rum 48:
اللَّهُ الَّذِي يُرْسِلُ الرِّيَاحَ فَتُثِيرُ سَحَابًا فَيَبْسُطُهُ فِي السَّمَاءِ كَيْفَ يَشَاءُ وَيَجْعَلُهُ كِسَفًا فَتَرَى الْوَدْقَ
يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهِ فَإِذَا أَصَابَ بِهِ مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ
Allah O’dur ki, rüzgârları gönderir, bunlar da bulutu kaldırır. Derken, Allah onu gökte dilediği gibi yayar ve parça parça eder; nihayet arasından elvedqa çıktığını görürsün. Allah dilediği kullarına onu nasip edince, onlar seviniverirler.[48]
Bu ayette bahsedilen bulut türü: Parça parça ve yayılmış olan yağış bulutu nimbostratüs cinsi bulutlardır. Uzun süreli kar ve yağış getirir. Fırtına bulutu değildir. Tarımla ve kar kayağı ile uğraşanların veya susuzluk çeken şehirlerin hoşlanacağı bir bulut cinsidir. Çünkü bol yağmur veya kar getirir.
Nimbostratüs bulutu:
Su buharı atmosferden yükselirken soğuk hava ile karşılaşır. Bu karşılaşma su buharının su zerrecikleri şeklinde yoğuşmasına neden olur. Yoğuşma sonucu bulut meydana gelir. Bulutu oluşturan su zerrecikleri birleşerek su damlalarına dönüşür. Su damlaları bulutta tutunamayacak ağırlığa ulaştığında yeryüzüne yağmur olarak düşer.
Kar, bulutları oluşturan minicik su tanelerinin çok soğuk ve küçük kristaller içeren hava tabakası ile karşılaşması sonucu, kar partiküllerine dönüşmesidir. Bu, o kadar çabuk olmuştur ki, su tanesi yağmur olamadan kara dönüşmüştür. Aslında kış mevsiminde yüksek bulutlar hemen her zaman, havadan da hafif olan minik buz parçacıkları içerirler. Altan yükselen nemli ve daha ılık hava yukarıda bulunan buz zerreleri içeren hava ile temas edince kar taneleri oluşur ve bu kar taneleri havadan ağır olduğunda yere düşmeye başlar. Kar oluşumu bu iki bulut arasında meydana gelir. Karın, tarım toprağını koruması ve nemli tutmasında önemi büyüktür. Kar, yeryüzü ve yeraltı su rezervlerinin ana kaynağıdır.
Kar tanelerinin kendine özgü altıgen (partikülleri) yapısı vardır. Fakat hiç biri diğerinin aynısı değildir. Her biri kendine özeldir. Belki de bu nedenle marife ve tekil olarak kullanılmıştır. Elvedqa kar taneciği anlamına gelmektedir.
Aşağıda ise yağmur ve kar’ın nasıl oluştuğu gösterilmektedir. Her iki ayette de “arasından elvedqa çıkıyor” denmektedir. Resimlerde de görüldüğü gibi kar üstte bulunan soğuk bulut ve altta bulunan ılık bulutun karşılaştığı durumda ikisinin arasında oluşmaktadır.
Resimlerde görüldüğü gibi kar taneleri iki bulutun kaynaşma yerinden (hilalinden) çıkmaktadır. Oysa yağmur direkt buluttan dökülmektedir.
Doğrusunu Allah bilir.
Son söz olarak şunu söylemek istiyorum. Kuran’da yağışlar ile ilgili araştırmama başladıktan sonra bazı sitelerde kötü niyetli şöyle bir soruya rastladım: Kuran’da niye kar kelimesi geçmiyor?
Kuran hakkında konuşmak veya fikir yürütmeden önce orjinalinden okuyup anlamaya çalışmak gerekir. Bunun için mealler çok ama çok yetersizdir. Kuran meali okuyup, O’nda kusur bulduğunu söyleyenler en az iki kere cahildir. Çünkü başkasının cahilliği ile kendi cahilliğini çarpmaktadır. Ortaya çok daha büyük cahillik çıkmaktadır.