NEDEN BUZAĞIYA TAPTILAR ?
Dini konularda biraz bilgisi olan Hz Musa zamanında Mısırdan çıkarken çölde İsrailoğullarının bir buzağıya taptıklarını bilir.
Musa kutsal levhaları almak için Tur dağına çıkarken kavminden ayrılır. Kardeşi Harun’u Onlara önder olarak bırakır. Fakat Samiri isimli biri İsrail oğullarını Buzağıya tapmaya ikna eder ve böğüren bir buzağı heykeli yapar. Hz Harun onlara engel olmaya çalışır fakat başaramaz. Musa geldiğinde gördüğü manzara karşısında çok sinirlenir. Harun’u bu durumdan dolayı suçlar fakat durumu anlayınca Samiri’yi lanetler. Buzağı putu nu da yakıp küllerini denize savurur.
Burada anlamamız gereken şudur: Samiri İsrailoğullar’ını buzağıya tapmaya nasıl ikna etmiştir? İsrailoğulları bir öküze tapacak kadar aptal mıdır? Elbette aptal değildir. Bunun mantıklı bir açıklaması olabilir.
Bu açıklamadan önce bugün insanların yaptıkları daha farklı ya da daha akıllıca mıdır?
Dünyadaki hemen hemen bütün hıristiyan’lar Allah adına Haç’ a tapınırlar. Onun Hz. İsa’yı simgelediğini Onunda Tanrıyı simgelediğini söylerler.
Hindular binlerce şeye taparlar. Onlar için var olan her şey Allahın bir yansımasıdır. Bu nedenle her şey tanrı gibi kabul edilip Ona tapılabilir(Henoteizim, vahdeti vucut) derler.
Kimi Müslümanlarda bazı kulları kutsal sayıp neredeyse onlara tapmaktadırlar. Temel ibadetleri yapmadıkları halde bile onlardan yardım istemektedirler.
Daha ilginci Osmanlının Lale devrinde Lalenin yazımı Allah kelimesi ile benzerlik gösterdiğinden Laleyi kutsallaştırmışlardır.
Bu gibi örnekleri saysak bitiremeyiz.
Tekrar gelelim İsrailoğuları’nın neden buzağıya taptıklarına.
Eski Mısırlılar resim yazısı kullanmışlardır. Her ses bir şekil ile ifade edilmiştir.
O dönemde mısırda yaşamış olan İsrailoğulları da bu yazıyı kullanmışlardır.
İsrailoğulları Hz. İbrahim’in soyundan ve dinindendir. Bir Allaha inanırlar ve Putlara tapmak onlara haram edilmiştir.
Fakat piktografik yazıda birçok harf hayvan şekilleri ile ifade edilmiştir.
En önemlisi el ilah yani Allah kelimesi de bununla ifade edilmiştir. Bu ilah kelimesinin en başında bir harf olarak buzağı başı vardır. Sonunda ise tapınma işareti olan ellerini kaldırmış adam figürü bulunur.
el elo’ah (piktografik yazıyı sağdan sola okuyunuz). Bu yazıda E,A harfinin buzağı başı gibi olduğunu ya da onunla temsil edildiğini görüyoruz. Sonraki harf J ise bildiğimiz şekil LE, LA şeklinde seslendiriliyor. Y şeklindeki harf ise O veya U şeklinde okunuyor. Ellerini kaldırmış adam (Namaza başlarken yapılan tekbir gibi, bu hareketlerin kökeni Hz.Ademin namazına kadar uzanır.) AH sesini temsil ediyor.
Samiri muhtemelen buradaki figürlerden yola çıkarak İsrailoğulları’nı buzağı heykeline tapmaya ikna etmiş olabilir.
Şimdi araf suresi 154. Ayeti tekrar düşünelim:
Öfkesi dinip, sükun hasıl olunca; Musa levhaları aldı. Onlardaki nüshasında Rabbların dan korkanlara hidayet ve rahmet vardı.[154]
Burada dikkat edilmesi gereken nüshasında hidayet ve rahmet vardır deniyor. Yani bir madde yada şekil olarak değil içeriğinde hidayet ve rahmet vardır deniyor.
Buradan bize çıkacak ders şudur ki: Kuran okumak tek başına bir şey ifade etmez içeriğindeki hidayet ve rahmete ulaşmak gerekir.