Lanet
Bu kelimenin kökü lam-ayn-nun dur, Kuran’da 41 kez geçmektedir. Lanet kelimesinin asıl anlamını hepimiz bildiğimizi sanırız. Lanet etmek birini ya da bir şeyi uğursuzlaştırmak, her şeyin aksi yönde gitmesi, beddua gibi anlaşılır. Oysa bu kelimenin Arapçadaki anlamı tiksinmek, iğrenmektir. Laaneh (LAhN kök 2316 yutulan bitki?) İbranice acı, zehir, pelin otu ve Aramca da perişanlık anlamındadır. Akadça da ise lemnu: kötü kokan, kokuşmuş, kötü, düşmanca, suçlu, sahtekâr, görüşü bozuk, terk etmek, unutmak anlamlarına gelmektedir.
Bütün uluslarda ise yüze tükürmek lanetlemek anlamındadır. Kelimenin kökü acı veya bozulmuş bir şeyin yenmesinden sonra tükürerek uzaklaştırmak, dışlamak anlamından türemiş gibi görünmektedir. Böylece tiksindirici ve iğrenç kabul etmek, tiksindirici olandan uzaklaşmak veya uzaklaştırmak anlamına gelmiştir.
Bu günkü değimle sosyal dışlama ve duygusal mesafe koymaktır (shunning). Diplomatik dilde bir kişinin lanetlenmesi “istenmeyen kişi, persona non grata” olarak ilan etmektir. Dini açıdan bu durumun bir ileri düzeyi sürgün etmektir. Sürgün etmeninde bir üst düzeyi aforoz etmektir.
Burada uzaklaştırmanın sebebi o kişinin ve ya şeyin kötüleşmesi, iğrençleşmesidir. Allah’ın lanet etmesi ise bir şeyi kötülüğünden veya iğrençliğinden dolayı hidayetinden uzaklaştırması ve başkaları tarafından iğrenç ve tiksindirici olarak algılanmasıdır.
Örnek Bakara 159:
إِنَّ الَّذِينَ يَكْتُمُونَ مَا أَنْزَلْنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالْهُدَى مِنْ بَعْدِ مَا بَيَّنَّاهُ لِلنَّاسِ فِي الْكِتَابِ أُولَئِكَ يَلْعَنُهُمُ اللَّهُ وَيَلْعَنُهُمُ اللَّاعِنُونَ (159 (
İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayetin kendisi olan ayetleri insanlar için biz kitapta açıkladıktan sonra gizleyenler var ya mutlaka onlara Allah lanet eder (dışlar). Lanet (dışlayabilecek olanlar) edebilecek olanlar da lanet ederler (dışlarlar) [159].
Bazı toplumlarda ise nazardan korunmak için sevilen insanlara doğru tükürme vardır (41 kere maşallah diyerek). Bu ise nazarı önlemek amacıyla yapılan yalancı bir lanetlemedir.
Lanet kelimesi Eski ahit ve Yeni ahitte de (laaneh) geçmektedir. Fakat kelimenin anlamı unutulduğundan çeviri yapılırken “acı bitki, pelin otu” anlamı verilmektedir. Bunun nedeninin muharref kitaplarda lanet ve acı olan bitkinin isimlerinin karıştırılmasıdır. Burada lanetli ve zakkum kelimeleri karıştırılmıştır. Kuran’ın kendinden önceki bütün kitapları düzeltici özelliği düşünüldüğünde “pelin” anlamı verilen kelimenin aslında “zakkum” bitkisi olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü zakkum bitkisi çok acı ve “lanetlenmiş” bir bitki olarak Kuran’da bulunmaktadır. Ayrıca Arapça zakkum çok yutkunmak, tıkınmaya zorlamak, zorla ağzına bir şey tıkmak demektir. Âdem’in ve İblis’in lanetlenmesine (dışlanmasına) neden olan bitkidir. Kuran burada Eski ahit ve Yeni ahitteki “lanet ve zakkum” kelimelerini de düzeltmektedir.
Eski ahit ve Yeni ahitte geçen “laaneh” kelimeleri ve Kuran’da “zakkum” geçen ayetler aşağıda verilmiştir.
Süleyman'ın özdeğişleri 5-4
Ama sonu pelinotu kadar acı,
İki ağızlı kılıç kadar keskindir.
Yeremya 9-15
Bunun için İsrail’in Tanrısı, Her Şeye Egemen RAB diyor ki, “Bu halka pelin otu yedirecek, zehirli su içireceğim.
Yeremya 23-15
Bu nedenle Her Şeye Egemen RAB peygamberler için şöyle diyor:
“Onlara pelin otu yedirecek,
Zehirli su içireceğim.
Çünkü Yeruşalim peygamberleri
Tanrısızlığın bütün ülkeye yayılmasına neden oldular.”
Ağıtlar 3-15
Beni acıya doyurdu,
Bana doyasıya pelin suyu içirdi.
19: Acımı, başıboşluğumu,
Pelin otuyla ödü anımsa!
Amos 5-7
Ey adaleti acı pelin otuna çevirenler,
Doğruluğu yere çalanlar!
Amos 6-12
Atlar kaya üzerinde koşar mı?
Kimse denizde öküzle çift sürer mi?
Ama siz adaleti zehire,
Doğruluk meyvesini pelin otuna çevirdiniz.
Vahiy 8-11
Bu yıldızın adı Pelin’dir. Suların üçte biri pelin gibi acılaştı. Acılaşan sulardan içen birçok insan öldü.
İsra 60. Ayet:
Sana: «Rabbin şüphesiz insanları kuşatmıştır» demiştik; sana gösterdiğimiz rüya ile ve Kuran’da lanetlenmiş ağaçla, sadece insanları denedik. Biz onları korkutuyoruz, fakat bu onlara büyük taşkınlık vermekten başka bir şeye yaramıyor [60].
Burada tekrar belirtmekte yarar var. Kuran’da geçen şecer kelimesi Türkçedeki ağaç anlamında değildir, çok yıllık bitki (perenial) anlamındadır.
Saffat 62.ayet: Şimdi ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?
Saffat 63.ayet: Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (imtihan) kıldık.
Saffat 64.ayet: O cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.
Saffat 65.ayet: Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir.
Saffat 66.ayet: (Cehennemdekiler) ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar.
Saffat 67.ayet: Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar için, kaynar su karıştırılmış bir içki vardır.
Duhan 43.ayet: Şüphesiz zakkum ağacı,
Duhan 44.ayet: Günahkârların yemeğidir.
Duhan 45.ayet: Erimiş maden gibi. Karınlarında kaynar.
Duhan 46.ayet: Kaynar suyun kaynaması gibi.
Vakıa 52.ayet: Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz.
Vakıa 53.ayet: Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.
Vakıa 54.ayet: Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz.
Vakıa 55.ayet: Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
Vakıa 56.ayet: İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur!
Anlaşılacağı gibi Kuran’daki zakkum ve İki ahitteki pelin anlamı verilen bitki paralellik göstermektedir.
İsra 60:
وَإِذْ قُلْنَا لَكَ إِنَّ رَبَّكَ أَحَاطَ بِالنَّاسِ وَمَا جَعَلْنَا الرُّؤْيَا الَّتِي أَرَيْنَاكَ إِلَّا فِتْنَةً لِلنَّاسِ وَالشَّجَرَةَ الْمَلْعُونَةَ فِي الْقُرْآنِ وَنُخَوِّفُهُمْ فَمَا يَزِيدُهُمْ إِلَّا طُغْيَانًا كَبِيرًا (60)
Sana: «Rabbin şüphesiz insanları kuşatmıştır» demiştik; sana gösterdiğimiz rüya ile ve Kuran’da lanetlenmiş (acı, tiksindirici, dışlanmış) çok yıllık bitkiyle, sadece insanları denedik. Biz onları korkutuyoruz, fakat bu onlara büyük taşkınlık vermekten başka bir şeye yaramıyor [60].
Doğrusunu Allah bilir.