Racfe (Racife) Kelimesinin Anlamı
Kuran’da “sarsılma” anlamında olan kelime “zelzele”dir. Yer sarsıntısı anlamındadır. Yani depremi ifade eder. Temide (kökü myd) kelimesi ise çalkalama demektir. Ra Cim fe kökünden gelen kelimelere de “sarsıntı” anlamı verilmektedir. Bunun yanlış olduğu diğer iki kelimenin varlığından da bellidir. Yeterli, dikkatli bir araştırma yapılırsa aslında bu kökün anlamının “silkelemek, titreşmek, şok dalgası" anlamında olduğu anlaşılacaktır. Bu durumda 7 ayette geçen kelimelerin anlamı şöyle olmalıdır.
Araf 78. Ayet:
فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ (78)
Bu yüzden onları bir silkeleme yakaladı ve oldukları yerde çökeltiye dönüştüler [78].
Araf 91. Ayet :
فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ (91)
Bu yüzden onları bir silkeleme yakaladı ve oldukları yerde çökeltiye dönüştüler [91].
Araf 155. Ayet:
وَاخْتَارَ مُوسَى قَوْمَهُ سَبْعِينَ رَجُلًا لِمِيقَاتِنَا فَلَمَّا أَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُمْ مِنْ قَبْلُ وَإِيَّايَ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاءُ مِنَّا إِنْ هِيَ إِلَّا فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَنْ تَشَاءُ وَتَهْدِي مَنْ تَشَاءُ أَنْتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنْتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ (155)
Musa, tayin ettiğimiz müddette milletinden yetmiş kişi seçti; onları silkeleme tutunca dedi ki: «Rabbim! Dileseydin daha önce beni ve onları yok ederdin, aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi yok eder misin? Bu, Senin imtihanından başka birşey değildir, bununla dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletirsin; bizim dostumuz Sensin; bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin »[155].
Ankebut 37. Ayet:
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ (37)
Ama onu yalanladılar. Bu yüzden onları silkeleme yakaladı ve oldukları yerde çökeltiye dönüştüler [37].
Ahzab 60. Ayet:
لَئِنْ لَمْ يَنْتَهِ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْمُرْجِفُونَ فِي الْمَدِينَةِ لَنُغْرِيَنَّكَ بِهِمْ ثُمَّ لَا يُجَاوِرُونَكَ فِيهَا إِلَّا قَلِيلًا (60)
Andolsun ki, eğer münafıklar ve kalplerinde bir hastalık olanlar ve Medine’de dedikodu yapanlar (şok dalgası yayanlar), bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, mutlaka seni onlara musallat ederiz. Sonra seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar [60].
Müzemmil 14. Ayet:
يَوْمَ تَرْجُفُ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ وَكَانَتِ الْجِبَالُ كَثِيبًا مَهِيلًا (14)
O gün yer ve dağlar titreşir, dağlar akışkan bir kum yığınına dönecek [14].
Naziat 6. Ayet:
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ (6)
O gün şok dalgası titreşir [6].
Kelimenin ses dalgası titreşimi veya şoku olduğu diğer ayetlerden de anlaşılmaktadır.
Hud suresi 67. Ayet:
وَأَخَذَ الَّذِينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُوا فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ (67)
Zalimlik yapanları bir çığlık tuttu, oldukları yerde çöküntüye dönüştüler [67].
Kamer 31. Ayet:
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ
Biz onların üzerlerine korkunç bir ses gönderdik. Hemen hayvan ağılına konan kuru ot gibi oluverdiler.[31]
Doğrusunu Allah bilir.