Mete Firidin
Işık Tanrı
12.01.2012
6169 Okunma, 0 Yorum

Işık Tanrı

   Birçok kültürde, Tanrı ışığın kaynağı veya ışık olarak gösterilmiştir. Fakat gerçekte Tanrıyı simgelemek mümkün değildir. Çünkü O’nun benzeri yoktur. Hiçbir yaratılan şeye benzemez; çünkü O tek yaratandır. Bizim kavrama sınırlarımızın dışındadır. Buna rağmen insanoğlu Tanrıyı genellikle yaratılmış şeylere benzetmektedir. Benzetmeler içinde doğru olmasa da belki de en masumu ışıktır.

   Bunun bilinen en eski örneğini Sümer’de görmekteyiz. Bütün Sümer “yaşam ağacı” resim ve kabartmalarında yaşam ağacının üzerinde kanadını açmış bir kuş figürü görülmektedir. Bu figür güneş tanrı “utu, udu” dur. Onunda üzerinde tanrılar tanrısı “An” vardır. Sümerlilerden sonra yaşamış Akkadlar ‘da ise bu figür “Şamaş” yani Güneş, aydınlık, Işık Tanrısıdır.

Sümer “kutsal yaşam ağacı”

 

   Yaşam ağacının aslında galaksimiz Samanyolu’nu simgelediğini “kutsal yaşam ağacı” adlı yazımda açıklamıştım. Sümerliler veya onlardan sonrakiler bu ağacın galaksi olduğunu anlamamışlar; fakat kendilerinden de önce yaşamış uygarlıklardan kalan kutsal metinlerde böyle bir şeyin olduğunu öğrenmişlerdir. Çünkü günümüzde “Maya kehaneti” şeklinde popüler olan bilgiyi Sümerliler de Mayalar gibi bilmektedirler. Yani Güneş sisteminin merkezi, galaksimizin merkezine göre 26 bin yılda tamamlanan bir salınım yapmaktadır. Oysa Sümer uygarlığının geçmişi ancak M.Ö 6000’li yıllara kadar gitmektedir. Böyle bir bilgiye sahip olabilmek için en az 13 bin yıllık gözlem bilgisi birikimi gerekmektedir.  Mayalar ana kıtadan ayrılalı 15000 yıl geçmiştir. Fakat bu bilgi hem Sümerliler hem de Mayalar tarafından bilinmektedir. Oysa her iki uygarlık dünyanın yuvarlak olduğunu ve birçok başka şeyleri bilememektedirler. Bunun gibi bilgiler, daha eski ortak bir atadan miras kalmış bilgilerin kalıntısı olmalıdır.

Güneş sisteminin galaksi merkezine göre yaptığı 26000 yıllık salınım. Yeşil olan güneş sistemidir. Sarı turuncu ise galaksimizin merkezidir.

 

   Birçok Sümer dini bilgisi Tevrat ve Kuran ayetleri ile benzerlik göstermektedir. Bu benzerliğin sebebi inançların Sümer dini kaynaklı olmasından değildir. Sümerlerin de benzer dini bilgi ve ayetlerden haberdar olması ve bunları tarih boyunca olduğu gibi yanlış yorumlamalarıdır. Onların sahip olduğu dini bilgiler Adem, Nuh, Hud, Salih ve daha başka peygamberlerden kalan dini bilgiler ve hatta ayetlerdir. Bütün ilahi dini kitaplar yaradılış, ahret ve kendinden önceki ümmetleri içeren konuları içermektedirler. Bu nedenle bu konuları içeren ayetlerin orijinal şekli aynıdır. Yahudilerin ve Hıristiyanların yaşadıkları olayların Kuran’da bulunması gibi Sümerlilerin kutsal kitabında da Nuh’un ve Ondan sonrakilerin olayları mevcuttur. Sümerlilere ulaşan bu dini bilgiler tamamen resim yazısından oluşa metinlerdir. Ve yanlış yorumlar nedeni ile mitolojik hikayelere dönüşmüşlerdir.

   Hece yazısına M.Ö 2900 yıllarında Sümerliler zamanında ulaşılmıştır. Böylece daha ayrıntılı ve soyut anlatım mümkün hale gelmeye başlamıştır.

   Resim yazısının kullanıldığı devirlerde neden okuma ve yazmada yanlışlıklar yapılabileceğini, aşağıdaki alıntıyı okuyunca daha iyi anlayacağız.

   “Tarih yazı ile başlar. İlkyazı türü çivi yazısıdır. Taşların üzerine resimler ya da harfler ile özel bir teknikle yazılır. Bu yazı türü papirüsün bulunması ile son bulmuştur. İfade edilmek istenen kavramlarda, var olan kayıt sisteminin yetersiz kalması, yazının gelişmesinde çok önemli bir adım atılmasına neden oldu. Bu, kullanılan dilin, ilk olarak aktif bir biçimde yazıya geçirilmesi olayıdır. Bu aşamada, Sümer dilinin çoğunlukla tek heceli kelimelerden oluşmasının da büyük payı vardır. Böylece, çizilen her işarette, tasvir edilen nesne değil, bu kelimenin ses değeri ön plana çıkarılmıştır. Daha iyi anlaşılabilmesi için, bunu somut olarak örnekleyelim. Örneğin, Sümerce dağ kelimesi KUR, su A, ağız ise KA olarak okunurdu. Şimdi KUR.A.KA diye özel bir isim yazılmak istendiğini varsayalım. Bunun için katip, önce bu ismi oluşturan resimleri yan yana çizdi. Sonra bunu gören kişilerin resimsel özelliklerine aldanıp, "Dağın suyu içilir" gibi, yanlış şekilde algılamalarını önlemek için de, kelimenin başına, bunların ses değerleri ile okunması gerektiğini gösteren bir uyarı işareti koydu. Determinatif (belirtici) adını verdiğimiz bu işaretler, daha sonra çivi yazısının ilerleyen evrelerinde, kadın, erkek, nehir, ülke, şehir vb. özel isimlerinin başına , bazen de sonuna konarak, yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı, işte bu gelişmeye, yani kelimelerin içerdikleri ses değerleri ile okunmaya başlanmasına, "fonetizasyon aşaması" veya "ses-leşme evresi" diyoruz. Bu aşama, Uruk III b evresine, yani yaklaşık M.Ö. 3. binin başlarına rastlar.

   ilk zamanlarda belki de kaçınılmaz bir zorunluluk sonucunda ortaya çıkan, resimlerin içerdikleri ses değerlerinin kullanılmaya başlanması ile çok daha kesin mesajlar verilebileceği çabuk kavranmıştır. Bu dönemde ortaya çıkan önemli bir özellik de, anlamı göz önünde bulundurulmaksızın, kelimelerin sadece ses değerlerindeki benzerlik veya eşitlik nedeniyle, başka kelimelerin yazımında da kullanılmaya başlanmasıdır. Örneğin, Sümerce "ok" anlamına gelen Tl işareti, aynı ses değerine sahip olduğu için, "hayat" kelimesine de, aynı işaretle yazım olanağı sağlamıştır. Elbette Sümerce okumayı bilen biri, bu iki kelime arasındaki "eş değerli-lik" ten haberdar olduğu için, "ok" işareti ile gösterilmiş bir logogramın, metnin içeriğine göre, "hayat" olarak okunması gerektiğini fark edecektir. Bunu Türkçe'de birden fazla anlamı olan kelimeler, "at", "yüz", "alay" ile karşılaştırabiliriz.

   Kelimelerin fonetik olarak ifade edilebilmeleri, geç dönemlerde çok daha fazla işlerlik kazanan hecelerin kullanılabilmesini olanaklı kıldı. Böylece, ayak resmiyle gösterilen mastar halindeki "gitmek" fiilinden öte, "gidiyorum" gibi çekimli formlar da yazılabildi. Bu yenilik gittikçe kuvvet kazanmasına rağmen, eski logogramları, yani tek işaretli kelimeleri, tamamen ortadan kaldıramadı. Kullanışlılığından dolayı, bu logografik yazı, silindir mühürler, heykeller ve steller üzerinde çivi yazısının gelişiminin sonuna kadar korundu. Fakat, özellikle fiillerin ifadesinde, yeni fonetik hece yazısı, eski yöntemin yerini aldı. Bazı kelimelerin aynı işaretle yazılabilmelerine karşın, yine anlamı aynı olan kelimeler için değişik işaretler de yaratıldı. Örneğin, Sümerce'de GU, hem "boyun", hem de "öküz" anlamına gelen bir kelimedir. Böylece GU, iki farklı işaretle yazılabildi. Bu "çok işaretlilik" (polysemie) ile daha geç dönemlerdeki kullanımlarla da birlikte, GU tam 14 farklı işaretle yazım olanağı buldu. Bundan başka işaretler, "çok seslilik" (polyphonie) kazandılar. Örneğin, tek başına kullanıldığında, "gün" anlamına gelen, aynı yazımla, BABBAR okunup "beyaz" rengini ifade eden, UD işareti, kelime içindeki yazılımlara göre, ud, pir, tam, par, lah, lih hece değerlerini de kazanmıştır.

   Şimdi belki bu uygulamayla, bir metnin okunuşunun son derece zorlaşabileceği sorusu akla gelebilir. Bu konuda en büyük yardımcı, belirli dönemlerde ve belirli metin gruplarında kısıtlı sayıda işaret kullanılmış olmasıdır. Ayrıca çoğu zaman metnin içeriği ve her işareti izleyen bir diğeri, nasıl doğru okunması gerektiğini kendi gösterir.

   Böylece M.Ö. 3. binde kullanılan kelime yazısı, yerini daha gelişmiş bir kelime -hece yazısı sistemine bıraktı. O zamana kadar hiç bir işareti olmayan, kelime ve isimler de bu şekilde yazılabildi. Daha önemlisi, aynı yolla gramere ait özellikler de yaşam buldu.

   Benzer sorunlar Eski Mısır Yazısı için de geçerlidir. Örneğin Mısır Resim Yazısı’nda aşağıda görülen ördek resmi “ördek” ve “oğul” anlamına gelmektedir. Yani “benim oğlum” yazdığınızda “benim ördeğim” olarak anlaşılabilir.

 

 Sümerler yaşam ağacının en tepesine bir kuş figürü koymuşlardır. Bu Tanrılar tanrısı “Anu veya udu” dur. Daha sonra her varlığa da bir tanrı uydurmuşlardır. Akkadlılar buna Şamaş “Işık tanrısı” ismini vermişlerdir. Daha sonra Güneşe de Şamaş, Jüpitere de Şamaş, Satrüne de Şamaş ve bildikleri diğer gezegenlere de “Şamaş” yani “Işık Tanrı” ismini vermişlerdir. Daha sonra baş tanrı kabul edilen ve Jüpiter gezegeni olan Marduk ise Şamaş’ın buzağısı anlamına gelmektedir.

   Bunun nedeni ise Tanrıyı Işık olarak bilmeleridir. Tanrı Işık olunca gökteki bütün parıldayan ışık saçan cisimlere de tanrı demişlerdir.

   Kutsal yaşam ağacının üzerinde bulunan ve Işık Tanrıyı simgeleyen figür neden bir kuş şeklinde gösterilmiştir? Sebebi çok açıktır. Çünkü Sümer yazı sisteminde “udu” resim yazısı Güneş, gün, ısıtma, hararet, fırtına ve kuş anlamlarına gelmektedir. Bu bilgi Hititler’de neden baş tanrının “Fırtına Tanrısı” olduğunu da açıklamaktadır. Her iki milletinde ilahi kaynakları aynı, fakat tefsir yapanları farklıdır.

   Sümerliler zamanındaki inanışları ayrıntılarını Kuran ayetlerinde de görüyoruz.

Enam suresi: 74-79 : İbrahim, babası Azer’e, «Putları tanrı olarak mı benimsiyorsun? Doğrusu ben seni ve milletini açık bir sapıklık içinde görüyorum» demişti.[74] Yakinen bilenlerden olması için İbrahim’e göklerin ve yerin hükümranlığını şöylece gösteriyorduk:[75] Gece basınca bir yıldız gördü, «işte bu benim Rabbim!» dedi; yıldız batınca, «batanları sevmem» dedi.[76] Ayı doğarken görünce, «işte bu benim Rabbim!» dedi, batınca, «Rabbim beni doğruya eriştirmeseydi and olsun ki sapıklardan olurdum» dedi.[77]  Güneşi doğarken görünce «işte bu benim Rabbim, bu daha büyük!» dedi; batınca, «Ey milletim! Doğrusu ben ortak koştuklarınızdan uzağım» dedi.[78] «Doğrusu ben yüzümü, gökleri ve yeri yaratana, doğruya yönelerek çevirdim, ben ortak koşanlardan değilim.»[79]

   Bu ayetlerden de Hz. İbrahim zamanında putlara ve gök cisimlerine tapıldığını anlıyoruz. Demek ki Sumerler’in dini inanışlarının kaynağı Hz. İbrahim’den önceki kutsal metinlerdir. Hz İbrahim M.Ö 3000 yıllarında yani hece yazısının başladığı yıllarda yaşamıştır. Muhtemelen ilk hece yazısını geliştiren kişidir. Bu sonuca Zuhruf  28. Ayet:” O, bu sözü, soyuna kalıcı bir kelime yaptı ki, tevhide dönsünler” cümlesinden anlıyoruz. Çünkü söz denmiyor kelime deniyor. Kelimeler ise hecelerden oluşur.

   Çok aşikar bir şekilde bilindiği gibi Kuran musaddıktır. Yani kendinden önce gelen Kitapları düzeltir(doğru hale getirir). Orjinal bilgileri ve kavramları geri getirir. Eski kitaplarda olan ve zamanla çarpıtılıp, yanlış anlaşılan kavramları düzeltir.

   Peki, Sümerliler’e ulaşan çarpıtılmış veya yanlış anlaşılmış Işık Tanrı kavramına neden olmuş bilginin orijinali ne olabilir?

   Ben bunun Nur suresi 35. Ayet olabileceğini düşünüyorum. Çünkü bu ayet Allah’ın nurunun misalini galaksinin merkezinden yayılan ve evrendeki en parlak cisim olan Kuasar’a benzetmektedir. Nur suresi 35. Ayet: Allah, göklerin ve yerin yol göstericisi, ışığıdır. O’nun ışığının temsili şudur: deniz feneri gibi olan Kuasar’ın ışığı gibidir. Onun yakıtı hiçbir yakıta benzemez. Nur üstüne nurdur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

   Bu nedenle bu benzetme benzeri bir ayet muhtemelen Sümerler’de veya onlardan önceki ümmetlerde de mevcuttu. Yanlış okuma veya değerlendirme sonucu ayette belirtilen ve galaksimizin merkezindeki ışık, Tanrı’nın kendisiymiş gibi anlaşılmış olabilirler. Oysa ayette Allah’ın nurunun meseli anlatılmaktadır.

Yaşam ağacının en tepesinde “kuş” “ısık” tanrı figürü.

Sümer inanışında “kutsal yaşam ağacı” ağacın en üstünde kanatlarını açmış bir kuş figürü mevcuttur.

 

Ahura Mazda Zerdüşt tanrısı. Işık Tanrı olarak resim edilmiştir. Galaksinin üzerinde resm edilmiş Işık Tanrıdır.

   Eski Mısırda gökler tanrısı Horus veya Hor yine başında güneş(aslında ışık) diski taşır.  Horusun gözleri Ay ve Güneştir. Bu tanrı sembolü de galaksinin üstünü düşündürmektedir.

   Hathor Mısır mitolojisinde en önemli tanrıçadır. Hathor (Mısır dilinde Horus’un evi anlamında) saman yolu galaksisinin kişileştirilmesini temsil eder. Galaksimiz dünyadan ışıklı bir spiral şeklinde göründüğü için eski Yunan ve Latin dillerinde olduğu gibi İngilizce’de de “Süt gibi Yol” anlamına gelen Milky Way olarak adlandırılmıştır. Hathor bazı figurlerinde memelerinden süt akan ilahi bir inek olarak çizilir. Hathor en eski tanrıçalardandır. En azından MÖ 2700'lere kadar inek/boğa kutsallığı çerçevesinde, 2. krallık döneminde, hatta Akrep Kral döneminde bile(King Scorpion) (King Scorpion MÖ 5000'lere kadar gidebilir) Hathor’a tapıldığı tahmin ediliyor. Hathor, aynı zamanda Ogdoad kozmolojisi denilen antik Mısır yaratılış mitolojisindeki yaratıcı tanrı Ra’nın kızıdır.

 

 

   Lusaaset : Eski Mısır dininde, tüm tanrıların büyükannesi olarak tarif edilir. Başında güneş diski taşır. Hayat ağacı kabul edilen akasya ağacı ile ilişkilendirilir.

Eski Mısıra da ilahi bilgiler ulaşmış fakat geçek kavramların yerini mistik saçmalıklar almıştır.

   Evet, bu bilgilerden de anlaşıldığı gibi bütün dinlerin kökeninde gerçek ve orjinal bir ilahi bilgi vardır. Bu zamanla dejenere edilmiş mistik ve karma karışık bir hal almış ve “Hak”tan yani gerçeklikten çok uzaklaşılmıştır. Sonrasında gelen peygamber ve kitaplarla düzeltilmiştir. Nihayet bütün önceki kitaplar Kuran ile yenilenip düzeltilmiştir.

 

 

 

 






Çok Okunan Makaleler
Mete Firidin
Hz. Musa Ne Zaman Yaşadı?
12.05.2011 122322 Okunma
11 Yorum 07.04.2020 15:05
Mete Firidin
Kudret Helvası Menne
13.11.2013 117720 Okunma
4 Yorum 15.11.2013 03:46
Mete Firidin
Hz. Nuh, İbrahim, Yusuf ve Musa Kronolojisi
5.04.2015 114173 Okunma
10 Yorum 12.01.2020 16:47
Mete Firidin
Hurufu Mukatta
9.04.2011 92425 Okunma
7 Yorum 25.03.2020 18:55
Mete Firidin
Hz. İbrahim Ne Zaman Yaşadı?
28.02.2011 85337 Okunma
4 Yorum 25.03.2020 18:59
Mete Firidin
Estetik Ameliyat ve Nisa Suresi 119. Ayet
3.10.2014 78882 Okunma
1 Yorum 03.10.2014 20:39
Mete Firidin
Petra Yalanı
28.04.2015 72658 Okunma
9 Yorum 02.05.2015 13:07
Mete Firidin
Salat Kelimesinin Kökeni
26.02.2012 68888 Okunma
10 Yorum 03.06.2020 00:23
Mete Firidin
Kuran'da Kölelik
27.12.2013 64848 Okunma
86 Yorum 08.01.2014 17:16
Mete Firidin
Bekke Ve Mekke
27.01.2011 57871 Okunma
9 Yorum 25.03.2020 19:30
Mete Firidin
Hz. Lut’un Kızları
7.06.2011 40163 Okunma
4 Yorum 01.02.2020 21:22
Mete Firidin
El Tur ve Tur-i Sina?
24.03.2013 40100 Okunma
21 Yorum 23.06.2021 12:46
Mete Firidin
Lâ mevcûde illâ Hû???
18.12.2010 36389 Okunma
1 Yorum 25.12.2010 15:11
Mete Firidin
Amen ve Senetin
15.11.2012 36102 Okunma
31 Yorum 30.11.2012 13:47
Mete Firidin
Lut Kavmi Homoseksüel Değildi!
3.08.2014 34326 Okunma
15 Yorum 03.12.2017 03:35
Mete Firidin
Kabe Kavseyni Ev Edna
15.06.2012 33256 Okunma
1 Yorum 22.05.2018 01:32
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 32523 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Mete Firidin
Homohabilis Havva ve Havvalar
20.04.2012 31273 Okunma
27 Yorum 15.04.2020 09:47
Mete Firidin
Adem'in ve Havva'nın Hatası
2.03.2014 31198 Okunma
34 Yorum 10.03.2014 00:48
Mete Firidin
Nutfetin Emşâcin (99)
14.05.2013 30201 Okunma
24 Yorum 17.05.2013 15:16
Mete Firidin
İbni Arabi ve Araf 175-176. Ayetler
16.11.2011 29856 Okunma
9 Yorum 19.11.2011 17:29
Mete Firidin
Miras ve Kelale Ayetleri
13.02.2014 29217 Okunma
53 Yorum 28.02.2014 13:04
Mete Firidin
Hz. İbrahim’in Atası ve Nemrut
19.04.2015 29206 Okunma
1 Yorum 20.04.2015 20:48
Mete Firidin
Allah Celle Celalühü Ne Demektir?
30.11.2014 28921 Okunma
1 Yorum 01.12.2014 08:16
Mete Firidin
Kevkeb
10.08.2011 27894 Okunma
1 Yorum 28.08.2012 12:03
Mete Firidin
Enam Suresi 145. Ayet Ve Haram Yiyecekler!
31.12.2017 27719 Okunma
Mete Firidin
İçki Haram mı?
25.05.2015 26257 Okunma
13 Yorum 12.01.2020 17:25
Mete Firidin
Kuran’da Namaz Vakitleri
28.12.2014 26007 Okunma
Mete Firidin
Hz. Yunus ve Ambergris
12.12.2012 25530 Okunma
2 Yorum 13.12.2012 13:23
Mete Firidin
Nuh’un Gemisi ve Cudii
12.01.2014 25224 Okunma
45 Yorum 05.02.2016 23:06
Mete Firidin
Kuran'da Tecavüzün Cezası
18.02.2015 24734 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:19
Mete Firidin
Hz. İsa’nın Doğum Günü
2.01.2015 24158 Okunma
Mete Firidin
Hz. Adem’in Kaburgası
25.04.2012 23771 Okunma
59 Yorum 28.04.2012 13:42
Mete Firidin
İmhotep Hz.Yusuf mu?
27.10.2011 23002 Okunma
3 Yorum 05.11.2019 07:59
Mete Firidin
Hz. Musa ve Hızır'ın Buluştukları Yer
16.03.2012 22457 Okunma
10 Yorum 17.03.2012 10:03
Mete Firidin
Yecüc ve Mecüc
27.02.2010 21920 Okunma
2 Yorum 10.06.2010 15:12
Mete Firidin
Cennetteki Khamr
28.05.2015 21810 Okunma
17 Yorum 29.05.2015 19:00
Mete Firidin
Şeriata Göre Kadınların Dövülebilmesi?
16.03.2014 21488 Okunma
18 Yorum 20.03.2019 10:45
Mete Firidin
Hz. İbrahim ve Lisan
23.04.2015 21476 Okunma
1 Yorum 24.04.2015 09:49
Mete Firidin
Ruh ve Ruhun Üflenmesi
11.04.2013 20381 Okunma
8 Yorum 14.04.2013 13:43
Mete Firidin
Hz. Adem'in Annesi
3.06.2017 20313 Okunma
1 Yorum 24.04.2021 16:56
Mete Firidin
Fecr ve İmsak
18.07.2013 20166 Okunma
10 Yorum 20.07.2013 22:19
Mete Firidin
Gavs Ve İkizler Burcu
15.12.2014 19862 Okunma
10 Yorum 14.07.2015 09:59
Mete Firidin
Kuran-ın Gelişmiş Bilimsel Etimolojik Meali
10.05.2018 19306 Okunma
2 Yorum 02.10.2021 23:10
Mete Firidin
Zülkarneyn
26.08.2011 19087 Okunma
10 Yorum 28.04.2020 20:20
Mete Firidin
Kuran'da Zamanın Sonu
30.09.2015 18917 Okunma
11 Yorum 25.10.2015 15:50
Mete Firidin
Bakara 58. Ayet Ve Hititler
17.01.2011 18830 Okunma
Mete Firidin
Hacc Suresi 15. Ayet Ve Deist
23.10.2014 18229 Okunma
Mete Firidin
Hz. Meryem Hermafrodit mi?
12.11.2014 18191 Okunma
2 Yorum 02.10.2021 23:06
Mete Firidin
Hz.İsa’nın Büyüdüğü Yer
8.07.2014 17320 Okunma
Mete Firidin
Naram Sin
25.07.2012 17156 Okunma
5 Yorum 15.10.2020 19:50
Mete Firidin
Tasavvuf
11.05.2010 16905 Okunma
12 Yorum 17.02.2016 17:55
Mete Firidin
Sidr ve Sadr Kelimeleri
11.08.2015 16582 Okunma
7 Yorum 18.08.2015 14:52
Mete Firidin
Adem ile Havva
9.03.2010 15994 Okunma
7 Yorum 23.05.2020 03:49
Mete Firidin
Ayete Göre Kutuplarda Namaz
25.01.2015 15605 Okunma
3 Yorum 16.01.2019 16:40
Mete Firidin
Zülkarneyn'in Doğu Seferi
3.06.2012 15516 Okunma
12 Yorum 19.06.2012 10:13
Mete Firidin
Kutsal Yaşam Ağacı
21.12.2011 15452 Okunma
6 Yorum 25.12.2011 16:12
Mete Firidin
İnşallah ne demek?
6.06.2015 15244 Okunma
1 Yorum 14.07.2019 09:13
Mete Firidin
Hadid Suresi 25. ayet ve Zülkarneyn
25.10.2015 14984 Okunma
4 Yorum 25.10.2015 13:00
Mete Firidin
Siyon Mekke mi?
4.03.2011 14923 Okunma
Mete Firidin
Hz. Musa’nın Kanatları
28.01.2012 14904 Okunma
2 Yorum 19.02.2012 08:24
Mete Firidin
Allah’ın İki Eli
5.12.2013 14842 Okunma
8 Yorum 12.12.2013 07:13
Mete Firidin
Kuran’da Tasavvuf ve Lahid Köklü Kelimeler
8.05.2014 14769 Okunma
18 Yorum 10.05.2014 11:22
Mete Firidin
Necm ve İdbar
3.10.2013 14622 Okunma
8 Yorum 09.10.2013 16:19
Mete Firidin
Musa Peygamberi Evlat Edinen Firavun
13.04.2015 14599 Okunma
Mete Firidin
Talak Suresi 4. Ayet ve Pedofili
11.07.2019 14520 Okunma
13 Yorum 16.07.2019 05:54
Mete Firidin
Hamr ve Humr
12.04.2012 14501 Okunma
14 Yorum 02.05.2012 15:51
Mete Firidin
İki Doğu Ve İki Batı
19.03.2015 14095 Okunma
3 Yorum 22.03.2015 22:01
Mete Firidin
Kuran'dan Hz. İsa ve Meryem Hakkında
29.05.2017 13951 Okunma
Mete Firidin
Meleklerin Hızı
20.11.2013 13951 Okunma
6 Yorum 24.11.2013 19:02
Mete Firidin
Kıyamet Suresi 16. Ayet ve Hadisler
22.03.2015 13848 Okunma
1 Yorum 22.03.2015 21:54
Mete Firidin
Harut ve Marut
6.02.2012 13819 Okunma
8 Yorum 08.02.2012 19:35
Mete Firidin
Şeytan
3.07.2016 13697 Okunma
2 Yorum 04.07.2016 20:17
Mete Firidin
Adet Görmekteyken Kadın Namaz Kılabilir mi?
14.06.2018 13489 Okunma
16 Yorum 17.04.2020 16:27
Mete Firidin
El Hadid ve Besmele
13.01.2013 13277 Okunma
4 Yorum 17.01.2013 08:36
Mete Firidin
Hınzır
12.11.2018 13269 Okunma
19 Yorum 31.01.2021 23:14
Mete Firidin
Harun’un Kız Kardeşi Miryem
1.09.2013 13237 Okunma
4 Yorum 11.09.2013 07:57
Mete Firidin
Meteorit (Asteroid) Yağmuru
25.08.2013 13221 Okunma
11 Yorum 27.08.2013 15:07
Mete Firidin
Nisa 15. Ayet ve Fuhuş
21.07.2015 13212 Okunma
3 Yorum 15.12.2018 16:41
Mete Firidin
Ayağa Mesh Meselesi
12.02.2016 13045 Okunma
6 Yorum 06.07.2016 22:09
Mete Firidin
Kur'an İncil ve Tevratı Onaylar mı?
11.07.2011 12974 Okunma
1 Yorum 23.07.2011 17:45
Mete Firidin
Neden Buzağıya Taptılar ?
16.03.2011 12970 Okunma
1 Yorum 18.03.2011 09:21
Mete Firidin
Ad Kavmi Atlantis Ay
7.03.2011 12687 Okunma
Mete Firidin
Bilqıst
23.04.2014 12666 Okunma
13 Yorum 26.04.2014 14:44
Mete Firidin
Kuran’da Kalp
29.05.2010 12559 Okunma
1 Yorum 19.02.2012 11:49
Mete Firidin
İmhotep'in Babası
7.04.2015 12552 Okunma
13 Yorum 03.05.2018 23:12
Mete Firidin
Hz. İsa'nın Doğduğu Mevsim
31.12.2014 12475 Okunma
1 Yorum 01.01.2015 11:03
Mete Firidin
Cinler ve Kızılötesi Işınlar
7.05.2011 12074 Okunma
Mete Firidin
Musa Ve Firavun Zamanı
31.03.2015 12044 Okunma
Mete Firidin
İrimu (İrem Şehri)
21.10.2012 11958 Okunma
Mete Firidin
The Birthday Of Jesus Christ According to Quran
4.12.2016 11940 Okunma
10 Yorum 30.11.2017 15:56
Mete Firidin
Subhân'Allah
23.11.2014 11883 Okunma
2 Yorum 29.11.2014 17:01
Mete Firidin
Kuran’da Yağış Kelimeleri
29.11.2013 11873 Okunma
8 Yorum 01.12.2013 18:50
Mete Firidin
Fecrin Beyaz ve Karanlık İpliği
29.06.2015 11867 Okunma
2 Yorum 02.07.2015 10:06
Mete Firidin
Nur Suresi 35. Ayet Yenilenmiş Makale
14.07.2012 11488 Okunma
2 Yorum 03.08.2012 18:57
Mete Firidin
Meryem Suresi 26. Ayet
23.02.2011 11431 Okunma
Mete Firidin
Şerr
10.05.2015 11296 Okunma
9 Yorum 19.05.2015 15:59
Mete Firidin
Felek, Hunnes, Kunnes
6.03.2012 11239 Okunma
Mete Firidin
Ebabil ve UFO
25.06.2013 11226 Okunma
Mete Firidin
Müslüman
19.12.2013 11214 Okunma
13 Yorum 21.12.2013 10:35


© 2025 - Akevler