Zeyd Meselesi
Zeyd’in hanımını boşaması ve sonra boşanan hanımın Resulullah ile nikâhlanması bazı insanların tuhafına gitmektedir. Oysa Ahzab suresi 37. ayette bunun sebebi açıklanmaktadır. Buna rağmen bazı hastalıklı kafalar ayette geçen “Eşinin senin üzerinde tut ve Allah’ı göz önünde bulundur. Ve Allah’ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyordun. Ve insanlardan çekiniyordun. Ve çekinilen olarak Allah daha gerçektir” kısmını Resulullah’ın kadına göz koyması gibi algıladıklarına şahit oluyoruz.
Ahzab 37. Ayet:
وَإِذْ تَقُولُ لِلَّذِي أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَأَنْعَمْتَ عَلَيْهِ أَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللَّهَ وَتُخْفِي فِي نَفْسِكَ مَا اللَّهُ مُبْدِيهِ وَتَخْشَى النَّاسَ وَاللَّهُ أَحَقُّ أَنْ تَخْشَاهُ فَلَمَّا قَضَى زَيْدٌ مِنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا لِكَيْلَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ حَرَجٌ فِي أَزْوَاجِ أَدْعِيَائِهِمْ إِذَا قَضَوْا مِنْهُنَّ وَطَرًا وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ مَفْعُولًا (37)
Ve sen Allah’ın ve senin nimetlendirdiğine diyordun: Eşinin senin üzerinde tut ve Allah’ı göz önünde bulundur. Ve Allah’ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyordun. Ve insanlardan çekiniyordun. Ve çekinilen olarak Allah daha gerçektir. Ve Zeyd ondan istediğini yerine getirdiğinde biz onu sana eş yaptık ki, evlatlıkların istediklerini gerçekleştirdikleri hanımları nikâhlamada müminlere bir darlık olmasın. Allah’ın emri de yerine getirilmiştir.
Oysa bu konunun İslam dünyasında şöyle bir açıklama vardır: “Mekke’de soylu kadınlar asla kölelerle evlendirilmezdi. Peygamber Allah’tan aldığı emirle Zeynep’i Zeyd ile evlenmeye ikna ederek bu inanışı yıktı.
Fakat Zeyd, Zeynep’in kendisini devamlı küçük görmesi ve çevre baskısı sonucu onu boşadı.
Yine diğer emirle bu sefer ikinci bir tabu olan evlatlığın eşiyle evlenilmez geleneğini yıkması için Allah peygambere Zeynepler evlenmesi emrini verdi.
Peygamberde ne kadar çekinse de bu emre itaat etmek durumunda kaldı”.
Bu yorum, olayı açıklasa da “Ve Allah’ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyordun. Ve insanlardan çekiniyordun” kısmını açıklamamaktadır.
Resulullah bu evliliği kendisi ayarlamıştır. Yani evliliğin sorumlusu kendisidir. Boşanma gerçekleşince 35 yaşında olan Zeyd’in eski karısı ve onun baba tarafından ailesi statüsünü yani resulullah’ın yakını olma özelliklerini kaybetmiş oluyorlardı. Ayrıca resulullah’ın yakın akrabası, halasının kızı zor bir duruma düşmüş olacaktı. Çünkü eski bir köle karısı olmuş bir kadınla o dönemde kimse evlenmek istemeyecektir. Bu nedenle peygamber kaybedilen statünün ve akrabalık bağının onarılması için “ Ne yapayım şimdi! Eğer Zeyd karısını boşarsa ben bari nikâhlayayım diye” düşünmüş olmalıdır. Yoksa bu işte Arabistan da yaşayan 35 yaşında bir kadının cinsel çekiciliğinin olduğunu sanmak ancak aklı şeyinde olanların düşünebileceği bir düşüncedir. Üstelik Muhammed’in o zamana kadar ne kadar ahlaklı bir insan ve güvenilir kişi olduğu bütün toplumunca biliniyor olduğu halde böyle bir yakıştırma ancak hastalıklı, fesat insanların düşünebileceği bir durumdur. Ayrıca bütün Arabistan’da çok sayıda genç ve güzel kadın bulunduğu halde 35-40 yaşlarını geçmiş ve akrabası olan kadınlarla neden evlensin? Ben şahsen bir kral veya devlet başkanı olsam böyle bir evliliği çok zorunlu kalmadıkça asla yapmam.
Kısacası peygamberin içinde saklayım açığa vurmadığı düşünce şudur:
“Bu zor durumun onarımı, ancak Zeyd’in karısının benim nikâhım altına girmesiyle mümkün olabilir” .
Yani aslında Resulullah Zeyd ve Zeynep’in boşanması ile oluşan zor durumdan kendisinin ve Zeynep’in uğrayacağı statü kaybından nasıl kurtulacağını düşünmektedir. Onunla evlenirse toplumun ne diyeceğinden endişelenmektedir. Oysa Allah hiç kimseden çekinmez. En uygun ve doğru olanı emreder.
Bu düşünceye nerden ve nasıl kapıldım?
Ahzap suresi 50. Ayetten.
Ahzap suresi 50. Ayet:
يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَحْلَلْنَا لَكَ أَزْوَاجَكَ اللَّاتِي آتَيْتَ أُجُورَهُنَّ وَمَا مَلَكَتْ يَمِينُكَ مِمَّا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَيْكَ وَبَنَاتِ عَمِّكَ وَبَنَاتِ عَمَّاتِكَ وَبَنَاتِ خَالِكَ وَبَنَاتِ خَالَاتِكَ اللَّاتِي هَاجَرْنَ مَعَكَ وَامْرَأَةً مُؤْمِنَةً إِنْ وَهَبَتْ نَفْسَهَا لِلنَّبِيِّ إِنْ أَرَادَ النَّبِيُّ أَنْ يَسْتَنْكِحَهَا خَالِصَةً لَكَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ قَدْ عَلِمْنَا مَا فَرَضْنَا عَلَيْهِمْ فِي أَزْوَاجِهِمْ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ لِكَيْلَا يَكُونَ عَلَيْكَ حَرَجٌ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا
Ey Nebi! Kesinlikle biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini ve Allah’ın senin üzerine onarım olarak verdiklerin den sözleşme ile sahip oldukların ve amcanın ve halalarının ve teyzelerinin seninle beraber hicret eden kızlarını, bir de Nebi’ye kendisini hibe eden ve nebinin de kendisini almak istediği inanmış kadınları sana helâl kıldık. Bu diğer müminlere değil, sadece sana mahsus bir ayrıcalıktır. Biz eşleri ve sözleşmeleri altında bulunanlar hakkında müminlere ne farz kıldığımızı biliyoruz. Ki senin için hiçbir darlık olmasın. Allah hoş görülü, özel merhamet edendir.
Yukarıdaki ayette geçen “efae” kelimesinin kökü “fye, فيء” dir. Bütün meallerde döndürme gibi belirsiz bir anlam verilmiştir. Oysa bu kelimenin temel anlamı bir şeyi restore etmek, eski durumuna getirmek, onarmak, rejenerasayon, bir kişiyi eski olumlu statüsüne kavuşturmak demektir. Oysa Muhammed Zeynep'e göz koysaydı onunla Zeyd'i evlendirmeden önce hemen evlenebilirdi. Bu evlenmeye kim mani olabilirdi? Muhammed burada kendi hatasını düzeltmek için Zeynep ile evlenmek zorunda kalmıştır.
Kısacası Resulullah’ın yaptığı birçok evlilik aslında bir köle ile evlendirilen statüsünü kaybetmiş birçok kadına üstün bir statü kazandırmak içindir.