Mete Firidin
B'nin Altındaki Nokta
6.12.2010
9483 Okunma, 1 Yorum

B'nin Altındaki Nokta

 

Kuranın harflerinin  noktalanması hakkında bilinen klasik bilgiler şunlardır:

 

Osman (r a ) zamanında çoğaltılan Mushaflar, harekesiz ve noktasız olarak yazılmıştı Bunun gerekçesi de Kur’an’ın çeşitli kıraat vecihlerine göre harekesiz ve noktasız metinde okunabilmesini sağlamaktı
Fakat Arap olmayanların İslam’a girmeleri ve bunların Arapçaya vakıf olmamaları sebebiyle Kur’an-ı Kerim’i yanlış okuma olaylarına sık sık rastlanılır olmuştu Dolayısıyla Kur’an’ı sağlıklı ve kolay okumayı sağlayacak nokta ve hareke gibi bir takım düzenlemelere gitmek gereği belirmişti
Kur’an’ı ilk defa harekeleme yoluna giden Ebu’l-Esved ed-Düeli (69/688)’dir Bu zat başlangıçta Basra valisi Ziyad b Ebih’den gelen teklifi kabul etmemiş, daha sonra bir şahsın Tevbe suresinin 3 ayetinde yer alan “Ve rasuluhu” kelimesini “Ve rasulihi” şeklinde okuduğunu duymuş, hemen vali Ziyad’a başvurarak harekeleme işine girişmiştir Çünkü geçen ayetin “Allah ve Rasulü müşriklerden beridir ” şeklindeki anlamı, duyduğu okuyuşa göre “Allah müşriklerden de Rasulünden de beridir ” şekline dönüşmüştü Bu yüzden Mushaf yazısındaki renkten farklı bir mürekkeple fetha hareke için harfin üstüne bir nokta, kesre için altına bir nokta, zamme için önüne bir nokta koymak suretiyle bu işi tamamladı Tenvin için de iki nokta kullanılmıştı
Harekeleme işinden hemen sonra da harflerin noktalanması işi gerçekleştirilmiştir Bu işi de Irak valisi Haccac b Yusuf (95/713)’un emriyle Düeli’nin talebesi Nasr b Asım (89/708) yapmıştır Bazı rivayetlerde de bu noktalama işini Yahya b Ya’mer (129/746)’in gerçekleştirdiği belirtilmektedir Şu var ki Basra’da bu iki zatın başlattıkları noktalama hareketi, daha sonra Medine’ye ve diğer İslam beldelerine yayılmıştır
İlk dönemlerde uygulanan ve noktalarla gösterilen hareketlerle, benzer harfler için uygulanan noktalar Mushaflarda farklı renklerle işaretlenmiştir Bir süre devam eden bu uygulama Halil b Ahmed (175/791)’in bildiğimiz hemz, teşdid, sıla, revm ve işmam gibi diğer noktalama işaretlerini tamamlamasıyla son şeklini almıştır
Kur’an-ı Kerime hareke ve nokta konulması meselesi başlangıçta tartışma konusu olmuş aralarında Abdullah b Ömer, Abdullah b Mes’ud ve İmam Malik’in de bulunduğu bir grup selef alimleri bu hareketi hoş karşılamamışlardır Fakat sonraki dönemlerde, hareke ve noktalama hareketinin Kur’an-ı Kerim’e herhangi bir zarar değil, yarar getireceği düşüncesi ağırlık kazanmıştır Bu yüzden nokta ve harekelemeye ruhsat verilmiş, hatta müstehap olduğu söylenmiştir
Halife Velid (86-96) mushafların yazılışı için, hattının güzelliğiyle şöhret bulan Medine’de Mescid-i nebevi’nin mihrabındaki hattın sahibi olan Halid b Ebi’l-Heyyac’ı gönderdi Hicri dördüncü asrın sonlarına kadar hattatlar mushafları kufi yazısıyla yazmaya devam etti Hicri beşinci asrın başlarında onun yerini güzel nesih yazısı aldı Günümüzde kullanmakta olduğumuz nokta ve harekelerin hepsi bu yazıda mevcuttur Kur’an’ın ilk baskısı 1530 yılında Bındıkiyye’de gerçekleşmiş lakin kilisi bunu hemen yok etmiştir Müslümanlar tarafından ilk baskısı 1787 yılında Rusya’nın Saint-Petersbourg şehrinde Mevlay Osman tarafından gerçekleştirilmiştir 1828 yılında ilk taş baskı Tahran’da yapılmıştır 1877 yılında İstanbul’da basıldı 1923 yılında Kahire’de Kral Fuat’ın emriyle Ezher ulemasının eşliğinde Hafs rivayeti ile Asım’ın kıraatine göre basılan Kur’an’ı İslam alemi çok beğendi ve neredeyse tek nüsha durumuna geçti [1]
Kur’an’ın nokta ve harekelenmesiyle ilgili bir çok eser yazılmıştır Bunlar arasında Ed-Dani (444/1053)’nin “El-Muhkem fi Nakti’l-Mesahif” adlı eseri meşhur olanıdır [2]

[1] Salih-Mebahis: 80-81

[2] El-İtkan: 2/170-171; El-Burhan: 1/376-379; Mebahis: 150-151

 

 

KURAN YAZISININ HAREKE ve NOKTALANMASI

 Baştan yazı noktasız ve harekesizdi. Kur'an böyle yazılıyordu. Böyle noktasız ve harekesiz mushaflar yazılmıştır. Bu yazının okunması güç olmakla beraber bazı iyi cihetleri de vardı. Meselâ: Peygamberden işitilen kıraatlerin okunuşuna müsaittir. Bir kelimede muhtelif kıraatler toplanabiliyordu veya kelimenin müsaadesi nisbetinde kıraat ediliyordu. Yedi kıraatin hepsi Mushafı Osman'ın resmine, yazısına uygundur. Kıraatde zaten bu şarttır. Misal verelim:
وما ربك بغافل عما يعلمون : 123 âyet, noktasız olduğundanتعملون?يعملون
da okunur, her iki kıraate de müsaittir. فناداها من تحتها 19:34 âyet, harekesiz olduğundan " مَنْ مِنْ" = min, men diye
her iki türlü kıraate de elverişlidir.
İslâmiyet etrafa yayılınca Arap olmayan unsurlar da Müslüman olmuşlardı. Bunlar noktasız ve harekesiz Kur'an'ı okumakta herkes gibi güçlük çekiyordu. Lahne ve hataya düşüyordu. Bu güçlüğü gidermek, hataları önlemek için hareke ve nokta koyma çaresine başvurulmuştur. Bu iş başlıca üç safha geçirmiştir:
1-Kelime sonlarında nokta şeklinde harekeler konması,
2- Birbirine benzeyen harfleri ayırdetmek için harflerin noktalanması,
3-Bugünkü şekildeki harekelerin konulması.
Bunları birer birer izah edelim:
1-Muaviye'nin Hilâfeti devrindeyiz. A'rabînin birisi:
واعلموا ان الله برئ من المشركين ورسوله "Va'lemû ennallahe beriün minel-Müşrikîne ve Resulihi" diye okuyor. Bu okunuşa göre mâna çok bozuk oluyor. Bu gibi i'rap hatalarını önlemek için Irak Valisi olan Ziyad ibni Ebih, devrinin âlimi Ebül-Esved Duelî'ye (H. 69/M. 688) emrediyor. Buradaki hata i'rab hatası olduğundan kelimelerin sonlarının doğru okunup i'rap verilmesini sağlayacak işaretler koymasını söylüyor. Ebül-Esved de kelimelerin sonlarına nokta şeklindeki harekeleri koymaya başlıyor. Üstün için harfin üzerine bir nokta, ötre için harfin içine veya önüne bir nokta, esre için harfin altına bir nokta koyuyor. Tenvin için iki nokta koyuyor ve bu işi şöyle yapıyor:

Kâtibine diyor ki: ''Ağzımı açtığım zaman harfin üstüne bir nokta koy, ağzımı topladığım vakit harfin içine bir nokta koy, esre okuduğum zaman harfin altına bir nokta koy!" O zaman bugünkü ıstılahlar henüz olmadığından böyle basit tâbirlerle, basit bir yolda harekeleme işini yapti.

Tenvin için iki nokta koydu. Sonraları bu tarz, noktayla harekeler kelimenin bütün harflerine teşmil olundu. Ancak bunlar Mushafın yazılmış olduğu mürekkebin rengine uymayan bir renk ile yapılıyordu.
Bu usul Mağripte ve Endülüste Dördüncü asrın ortalarına kadar devam etmiştir.
Şarkta Halil ibni Ahmed'in harekeleri yayıldığı halde onlar bu tarzı bırakmadılar.
Böyle kelimelerin sonları veya bütün harfleri nokta ile harekelenmiş Mushafları görüyoruz. Bazan bu noktalar küçük bir daire şeklini almıştır (o). Bilhassa harflerin noktalanmasından sonra hareke noktalariyle harf noktaları birbirine karışmasın diye daire şeklindeki hareke noktaları behemehal lâzımdı. Baştan harflerde nokta olmadığından bu iltibas yoktu. Ayrı renkte olmak, işi halledemiyordu. Hareke noktaları asıl yazıdan sanılmasın için harflere mahsus ve ekseriya siyah olan noktalardan ayrılmak üzere Mushaflarda ayrı renkte konurdu. En eski Mushaflarda kırmızı, sonraları sarı, yeşil ve nadiren mavi renkle yazılırdı. Nokta yerine konulan küçük daireler de böyledir. Dinî olmayan eserlerde ise bu harekeler hiç kullanılmaz. Bu usule göre:
والقلم وما يسطرون âyeti şöyle hareke alır: وْالقْلْم وْمْا يْسطرْوْنْveya وْالقْلْم وْمْائسطْروْنْ
2- İkinci merhale: Harfler birbirine benzediğinden yine iltibasa düşülüyordu. Hattâ bu yüzden hatalara düşüldüğü söyleniyor. Onun için birbirine benzeyen harfleri ayırdetmek için Haccac zamanında
(H. 41-95/M. 661-713), Nasr bini Âsim
(H. 89/M. 707) ve Yahya bini Ya'mer
(H. 129/M. 746) harflere nokta koyma işini başardılar. Harf noktaları aynı renkte yâni siyah idiler. Hareke noktaları ise başka renkte idi.
İbni Hallikân "Vefeyâtül-A'yân" da Haccac'ın tercümeihalinde diyor ki: "Ebu Ahmet Askeri "Kitabüt-Tashif' de hikâye ediyor: Bütün nâs 40 yıldan fazla Mushafı Osman üzere kıraat ettiler. Abdül-Melik bini Mervan zamanına kadar böyle gitti. Sonra Irak'ta tashif yayıldı. Haccac işaretler vaz'ını kâtiplere emretti. Nasr bini Âmir ve Yahya bini Ya'mer bu işi yaptılar. Harflere tek ve çift noktalar koydular." Bu da Emevilerden Abdül-Melik bini Mervan zamanında yapıldı.
Harflerin noktalanması muhtelif safhalar geçirmiştir. İslâm Ansiklopedisi diyor ki: En son noktalanmış olan harf (8) dir. Bu her halde 11. asrın son yarısından daha evvel vâki olmamıştır. Bazan (Kûfî yazı ile yazılmış Kur'an'larda hemen daima) noktalar sol aşağıdan sağ yukarıya giden meyilli çizgiler şeklinde konulmuştur. Noktaların çift olanları, bazan şakulî ve bazan mail vaziyette olmak üzere yanyana konulur. Üç noktalar düz bir hat istikametinde sıralanır. (Ş) ش harfinde ise bu noktaların üçü ekseriya bir çizgi şeklinde gösterilir. Bu noktalama işi muhtelif şekillerde yapılmıştır ve türlü safhalar geçirmiştir. Çeşit harflere türlü noktalar konulmuştur. K ق
3. asrın ortalarına kadar bu şekilde noktalanmıştır." Yakın zamana kadar ق ile (Fa)ف aynı yazılıdırق .ل harfi de ن'a benzer.
İlk harekeler nokta şeklinde olduğundan bazıları nokta ile harekeden hangisi evvel olduğunu karıştırıyorlar. Evvelâ nokta kondu, sonra hareke verildi, sanıyorlar. Nokta ile harekeyi birbirinden ayıramıyorlar. Halbuki evvelâ hareke, sonra nokta konulmuştur. İlkin harekeler nokta şeklinde idi. Bugünkü harekeler daha sonra yapılmıştır.

3- Ve işin üçüncü merhalesi odur. Hareke noktaları ikinci asrın ortalarında bugünkü şekilde harekelere çevrilmiştir. Ebül-Esved'in koyduğu hareke noktaları yerine bugünkü harekeleri koyan Halil ibni Ahmet (H. 100-170/M. 718-786) olmuştur. Bunları sesli harflerden, harfi medlerden almıştır. Ötre vavdan, üstün mail eliften ibarettir. Esre de kısaltılmış Y'dir. Cezim ve şedde gibi işaretler harekeden sonradır. Bunları da Halil icad etmiştir. Teşdid işareti şedde kelimesinin(Ş - ش harfinden alınmıştır. Hakikaten bugünkü harekeler çok lüzumlu idi. Okumayı kolaylaştırmak için noktalar çok konuldukça, hareke noktaları ile harf noktaları birbirine karışmaya başladı. İki türlü mürekkep kullanmak güç bir işti.
Hasan Basri ve Muhammed bini Şirin, Mushafın noktalanmasında bir beis olmadığını söylerler. Nevevi ise Mushafın noktalanması ve harekelenmesi müstehaptır diyor. Zira lahn ve tahriften korur.
Noktayı kusur sayanlar olmuştur. Hele tahriratta cehalet eseri imiş. Fakat noktasız yazı yüzünden bazı hatalar olmuş ve felâketlere bile sebep olmuştur. Hareke Kur'an'dan başka muharreratta kullanılmazdı, sonradan başladı.

Şimdi çok bilinen şu söze dikkat edelim!

Hz Ali ye ait olduğu söylenen bir söz de şu dur:

“Kur`ân`ın sırrı Fâtiha`da; Fâtiha`nın sırrı `B`ismillâh`da; `B`ismillâh`ın sırrı da “B” harfindedir… Ben o 'B'nin altındaki NOKTA'yım!”

Yukarıda ki bilinen bilgilerin ışığında bu sözü Hz Ali söylemiş olamaz (ölüm tarihi miladi 661)  Çünkü harfleri ayırd etmeye yarayan noktalama işareti  zalim lakaplı Haccac tarafından konmuştur. Bu nedenle o zamanlar B nin altında nokta yoktur. Bunu Hz. Osman zamanında çoğaltılan kuranlarda da görebiliriz.

 

Fakat biliyoruz ki M.S.  3. Ve 4. Yüzyıllarda yani İslamdan önce de bazı arabik yazılarda harfleri ayırmak için noktalama işaretleri kullanılmıştır (Pre-Islamic Arabic inscriptions)

Viana PERF 558 orijinal belge ultraviole altında da incelenmiştir.

Fakat Viyanada  bir koleksiyon da bulunan, (the Erzherzog Rainer Papyrus Collection in Vienna) M.S. 642 yılına ait olduğu kesin olan (Hz ömer dönemi) bir ticari papirusta harflerin noktalı ve hemze olduğu ispatlanmaktadır. Yani B harfinin noktası vardır.

Yine bu bilgilerin ışığında: Hz Ali nin vefatından 19 yıl önce B harfin de nokta vardır , diyebiliriz.

Eğer yukaridaki söz gerçekten Hz Ali ye ait ise:

Belkide Hz Ali ye ait noktalı ve hemzeli bir Mushaf olabilir.

O zamanın hükümdarı ve Haccac sonradan Hz Ali nin noktalı ve hemzeli kuranı gibi bir uygulamaya ikna olmuş olabilir.

Fakat yine de Resullulaha indirilen kuran esasen noktasızdır. Noktalar kolay okunması içindir. Hafızlar için böyle bir sorun olamaz. Onlar zaten nasıl okunacağını ezbere bilmekteler. Bu da Allahın hikmetlerinden biridir.

Bu nedenlerle ebced hesabı ile geleceğe yönelik bir tahmin yapılamaz. Çünkü gerçekte 7 kıratin kombinasyonlarının çözülmesi gerekir.

Ancak vuku bulanın tahmini yapılabilir.

 


YorumcuYorum

06.12.2010
10:21

yazını baştan aşağıya haz alarak okudum araştırıp, incleyip bizlere sunduğun için emeğine teşekkür ellerine sağlık diliyor devamını bekliyoruz

şerafettin





Çok Okunan Makaleler
Mete Firidin
Hz. Musa Ne Zaman Yaşadı?
12.05.2011 123245 Okunma
11 Yorum 07.04.2020 15:05
Mete Firidin
Kudret Helvası Menne
13.11.2013 120349 Okunma
4 Yorum 15.11.2013 03:46
Mete Firidin
Hz. Nuh, İbrahim, Yusuf ve Musa Kronolojisi
5.04.2015 116451 Okunma
10 Yorum 12.01.2020 16:47
Mete Firidin
Hurufu Mukatta
9.04.2011 93578 Okunma
7 Yorum 25.03.2020 18:55
Mete Firidin
Hz. İbrahim Ne Zaman Yaşadı?
28.02.2011 85668 Okunma
4 Yorum 25.03.2020 18:59
Mete Firidin
Estetik Ameliyat ve Nisa Suresi 119. Ayet
3.10.2014 80352 Okunma
1 Yorum 03.10.2014 20:39
Mete Firidin
Petra Yalanı
28.04.2015 73080 Okunma
9 Yorum 02.05.2015 13:07
Mete Firidin
Salat Kelimesinin Kökeni
26.02.2012 69508 Okunma
10 Yorum 03.06.2020 00:23
Mete Firidin
Kuran'da Kölelik
27.12.2013 65299 Okunma
86 Yorum 08.01.2014 17:16
Mete Firidin
Bekke Ve Mekke
27.01.2011 58999 Okunma
9 Yorum 25.03.2020 19:30
Mete Firidin
El Tur ve Tur-i Sina?
24.03.2013 40846 Okunma
21 Yorum 23.06.2021 12:46
Mete Firidin
Hz. Lut’un Kızları
7.06.2011 40540 Okunma
4 Yorum 01.02.2020 21:22
Mete Firidin
Lâ mevcûde illâ Hû???
18.12.2010 36997 Okunma
1 Yorum 25.12.2010 15:11
Mete Firidin
Amen ve Senetin
15.11.2012 36496 Okunma
31 Yorum 30.11.2012 13:47
Mete Firidin
Lut Kavmi Homoseksüel Değildi!
3.08.2014 34648 Okunma
15 Yorum 03.12.2017 03:35
Mete Firidin
Kabe Kavseyni Ev Edna
15.06.2012 33622 Okunma
1 Yorum 22.05.2018 01:32
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 32928 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Mete Firidin
Adem'in ve Havva'nın Hatası
2.03.2014 31638 Okunma
34 Yorum 10.03.2014 00:48
Mete Firidin
Homohabilis Havva ve Havvalar
20.04.2012 31618 Okunma
27 Yorum 15.04.2020 09:47
Mete Firidin
Nutfetin Emşâcin (99)
14.05.2013 30548 Okunma
24 Yorum 17.05.2013 15:16
Mete Firidin
İbni Arabi ve Araf 175-176. Ayetler
16.11.2011 30375 Okunma
9 Yorum 19.11.2011 17:29
Mete Firidin
Hz. İbrahim’in Atası ve Nemrut
19.04.2015 30204 Okunma
1 Yorum 20.04.2015 20:48
Mete Firidin
Allah Celle Celalühü Ne Demektir?
30.11.2014 29705 Okunma
1 Yorum 01.12.2014 08:16
Mete Firidin
Miras ve Kelale Ayetleri
13.02.2014 29593 Okunma
53 Yorum 28.02.2014 13:04
Mete Firidin
Kevkeb
10.08.2011 28376 Okunma
1 Yorum 28.08.2012 12:03
Mete Firidin
Enam Suresi 145. Ayet Ve Haram Yiyecekler!
31.12.2017 28282 Okunma
Mete Firidin
İçki Haram mı?
25.05.2015 26620 Okunma
13 Yorum 12.01.2020 17:25
Mete Firidin
Kuran’da Namaz Vakitleri
28.12.2014 26437 Okunma
Mete Firidin
Hz. Yunus ve Ambergris
12.12.2012 25803 Okunma
2 Yorum 13.12.2012 13:23
Mete Firidin
Nuh’un Gemisi ve Cudii
12.01.2014 25628 Okunma
45 Yorum 05.02.2016 23:06
Mete Firidin
Kuran'da Tecavüzün Cezası
18.02.2015 25093 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:19
Mete Firidin
Hz. İsa’nın Doğum Günü
2.01.2015 24420 Okunma
Mete Firidin
Hz. Adem’in Kaburgası
25.04.2012 24070 Okunma
59 Yorum 28.04.2012 13:42
Mete Firidin
İmhotep Hz.Yusuf mu?
27.10.2011 23354 Okunma
3 Yorum 05.11.2019 07:59
Mete Firidin
Hz. Musa ve Hızır'ın Buluştukları Yer
16.03.2012 22861 Okunma
10 Yorum 17.03.2012 10:03
Mete Firidin
Yecüc ve Mecüc
27.02.2010 22381 Okunma
2 Yorum 10.06.2010 15:12
Mete Firidin
Cennetteki Khamr
28.05.2015 22328 Okunma
17 Yorum 29.05.2015 19:00
Mete Firidin
Hz. İbrahim ve Lisan
23.04.2015 22042 Okunma
1 Yorum 24.04.2015 09:49
Mete Firidin
Şeriata Göre Kadınların Dövülebilmesi?
16.03.2014 21864 Okunma
18 Yorum 20.03.2019 10:45
Mete Firidin
Ruh ve Ruhun Üflenmesi
11.04.2013 20799 Okunma
8 Yorum 14.04.2013 13:43
Mete Firidin
Hz. Adem'in Annesi
3.06.2017 20694 Okunma
1 Yorum 24.04.2021 16:56
Mete Firidin
Fecr ve İmsak
18.07.2013 20475 Okunma
10 Yorum 20.07.2013 22:19
Mete Firidin
Gavs Ve İkizler Burcu
15.12.2014 20374 Okunma
10 Yorum 14.07.2015 09:59
Mete Firidin
Kuran-ın Gelişmiş Bilimsel Etimolojik Meali
10.05.2018 19712 Okunma
2 Yorum 02.10.2021 23:10
Mete Firidin
Zülkarneyn
26.08.2011 19560 Okunma
10 Yorum 28.04.2020 20:20
Mete Firidin
Bakara 58. Ayet Ve Hititler
17.01.2011 19335 Okunma
Mete Firidin
Kuran'da Zamanın Sonu
30.09.2015 19127 Okunma
11 Yorum 25.10.2015 15:50
Mete Firidin
Hz. Meryem Hermafrodit mi?
12.11.2014 18496 Okunma
2 Yorum 02.10.2021 23:06
Mete Firidin
Hacc Suresi 15. Ayet Ve Deist
23.10.2014 18457 Okunma
Mete Firidin
Hz.İsa’nın Büyüdüğü Yer
8.07.2014 17673 Okunma
Mete Firidin
Naram Sin
25.07.2012 17550 Okunma
5 Yorum 15.10.2020 19:50
Mete Firidin
Tasavvuf
11.05.2010 17170 Okunma
12 Yorum 17.02.2016 17:55
Mete Firidin
Sidr ve Sadr Kelimeleri
11.08.2015 16848 Okunma
7 Yorum 18.08.2015 14:52
Mete Firidin
Adem ile Havva
9.03.2010 16281 Okunma
7 Yorum 23.05.2020 03:49
Mete Firidin
Ayete Göre Kutuplarda Namaz
25.01.2015 16088 Okunma
3 Yorum 16.01.2019 16:40
Mete Firidin
Zülkarneyn'in Doğu Seferi
3.06.2012 15730 Okunma
12 Yorum 19.06.2012 10:13
Mete Firidin
Kutsal Yaşam Ağacı
21.12.2011 15673 Okunma
6 Yorum 25.12.2011 16:12
Mete Firidin
İnşallah ne demek?
6.06.2015 15463 Okunma
1 Yorum 14.07.2019 09:13
Mete Firidin
Hadid Suresi 25. ayet ve Zülkarneyn
25.10.2015 15234 Okunma
4 Yorum 25.10.2015 13:00
Mete Firidin
Siyon Mekke mi?
4.03.2011 15208 Okunma
Mete Firidin
Allah’ın İki Eli
5.12.2013 15177 Okunma
8 Yorum 12.12.2013 07:13
Mete Firidin
Hz. Musa’nın Kanatları
28.01.2012 15111 Okunma
2 Yorum 19.02.2012 08:24
Mete Firidin
Kuran’da Tasavvuf ve Lahid Köklü Kelimeler
8.05.2014 15001 Okunma
18 Yorum 10.05.2014 11:22
Mete Firidin
Hamr ve Humr
12.04.2012 14996 Okunma
14 Yorum 02.05.2012 15:51
Mete Firidin
Musa Peygamberi Evlat Edinen Firavun
13.04.2015 14830 Okunma
Mete Firidin
Necm ve İdbar
3.10.2013 14816 Okunma
8 Yorum 09.10.2013 16:19
Mete Firidin
Talak Suresi 4. Ayet ve Pedofili
11.07.2019 14768 Okunma
13 Yorum 16.07.2019 05:54
Mete Firidin
İki Doğu Ve İki Batı
19.03.2015 14299 Okunma
3 Yorum 22.03.2015 22:01
Mete Firidin
Meleklerin Hızı
20.11.2013 14259 Okunma
6 Yorum 24.11.2013 19:02
Mete Firidin
Harut ve Marut
6.02.2012 14241 Okunma
8 Yorum 08.02.2012 19:35
Mete Firidin
Kuran'dan Hz. İsa ve Meryem Hakkında
29.05.2017 14141 Okunma
Mete Firidin
Kıyamet Suresi 16. Ayet ve Hadisler
22.03.2015 14022 Okunma
1 Yorum 22.03.2015 21:54
Mete Firidin
Hınzır
12.11.2018 13915 Okunma
19 Yorum 31.01.2021 23:14
Mete Firidin
Şeytan
3.07.2016 13906 Okunma
2 Yorum 04.07.2016 20:17
Mete Firidin
Adet Görmekteyken Kadın Namaz Kılabilir mi?
14.06.2018 13762 Okunma
16 Yorum 17.04.2020 16:27
Mete Firidin
El Hadid ve Besmele
13.01.2013 13507 Okunma
4 Yorum 17.01.2013 08:36
Mete Firidin
Harun’un Kız Kardeşi Miryem
1.09.2013 13479 Okunma
4 Yorum 11.09.2013 07:57
Mete Firidin
Nisa 15. Ayet ve Fuhuş
21.07.2015 13417 Okunma
3 Yorum 15.12.2018 16:41
Mete Firidin
Meteorit (Asteroid) Yağmuru
25.08.2013 13365 Okunma
11 Yorum 27.08.2013 15:07
Mete Firidin
Kur'an İncil ve Tevratı Onaylar mı?
11.07.2011 13287 Okunma
1 Yorum 23.07.2011 17:45
Mete Firidin
Ayağa Mesh Meselesi
12.02.2016 13249 Okunma
6 Yorum 06.07.2016 22:09
Mete Firidin
Neden Buzağıya Taptılar ?
16.03.2011 13178 Okunma
1 Yorum 18.03.2011 09:21
Mete Firidin
Ad Kavmi Atlantis Ay
7.03.2011 13027 Okunma
Mete Firidin
İmhotep'in Babası
7.04.2015 12939 Okunma
13 Yorum 03.05.2018 23:12
Mete Firidin
Kuran’da Kalp
29.05.2010 12901 Okunma
1 Yorum 19.02.2012 11:49
Mete Firidin
Bilqıst
23.04.2014 12900 Okunma
13 Yorum 26.04.2014 14:44
Mete Firidin
Cinler ve Kızılötesi Işınlar
7.05.2011 12727 Okunma
Mete Firidin
Hz. İsa'nın Doğduğu Mevsim
31.12.2014 12653 Okunma
1 Yorum 01.01.2015 11:03
Mete Firidin
Musa Ve Firavun Zamanı
31.03.2015 12295 Okunma
Mete Firidin
İrimu (İrem Şehri)
21.10.2012 12228 Okunma
Mete Firidin
The Birthday Of Jesus Christ According to Quran
4.12.2016 12161 Okunma
10 Yorum 30.11.2017 15:56
Mete Firidin
Subhân'Allah
23.11.2014 12135 Okunma
2 Yorum 29.11.2014 17:01
Mete Firidin
Fecrin Beyaz ve Karanlık İpliği
29.06.2015 12125 Okunma
2 Yorum 02.07.2015 10:06
Mete Firidin
Kuran’da Yağış Kelimeleri
29.11.2013 12056 Okunma
8 Yorum 01.12.2013 18:50
Mete Firidin
Nur Suresi 35. Ayet Yenilenmiş Makale
14.07.2012 11664 Okunma
2 Yorum 03.08.2012 18:57
Mete Firidin
Meryem Suresi 26. Ayet
23.02.2011 11626 Okunma
Mete Firidin
Şerr
10.05.2015 11542 Okunma
9 Yorum 19.05.2015 15:59
Mete Firidin
Ebabil ve UFO
25.06.2013 11456 Okunma
Mete Firidin
Felek, Hunnes, Kunnes
6.03.2012 11451 Okunma
Mete Firidin
Müslüman
19.12.2013 11386 Okunma
13 Yorum 21.12.2013 10:35


© 2025 - Akevler