Kargalar Krallığı ve Zülkarneyn
Daha önceki bir çok makalemde Zülkarneyn’in Akkad imparatoru Naram- Sin olduğundan bahsetmiştim. Yecüc ‘ün Kelt (Hint- Avrupa kökenli Celts)kavminin soyundan gelenler (İngilizler, İrlandalılar, İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar, Hollandalılar, Belçikalılar ve Almanlar.) Mecüc’ün ise genel anlamda Ruslar olduğundan da bahsetmiştim. Fakat bu tezim birçok insan tarafından nedense anlaşılamamıştı.
Onlar Yecüc ve Mecüc’ü hep mistik yaratıklar olarak veya uzaylı yaratıklar şeklinde düşünmeye meyilliydiler. Oysa Kuran gerçeğin tam kendisini anlatır. Ve daima kendinden önceki kitapları düzeltir.
Yecüc ve Mecüc Tevrat’ta ve İncil’de “Gog, Magog” olarak geçmektedir. Sanki bir efsaneymiş gibi bahsedilir.
Gog ve Magog kelimelerinin karşılığının ne olduğu günümüze kadar anlaşılamamıştır. Aynı şekilde Yecüc ve Mecüc kelimelerini açıklayacak tam bir bilgi yoktur. Hadislerden ve rivayetlerden bunların insanlığı şiddet kullanarak sömüren iki kavim olduğu anlaşılmaktadır.
Yeni edindiğim bir bilgi bundan önceki düşüncelerimi tereddüt’e yer bırakmadan ispat etmektedir.
Bu bilgi Umman Manda dır.
Umman Manda: M.Ö. ki yıllarında orta doğuda yurtlarının neresi olduğu çok az bilinen Hint- Avrupa kökenli insanlardır. Muhtemel vatanları merkezi Anadolu veya bugünkü Irak’ın kuzey, kuzey-doğusudur. Bu bilgiyi içeren kaynak Sultantepe’de bulunan “Naram Sin’in gutian efsanesi” ismi verilen tabletlerin çözümlenmesi ile ortaya çıkmıştır. Bu tabletlerde M.Ö. 2200 yıllarında yaşamış Akkad imparatoru Naram-Sin’in Umman Manda’ya karşı yapmış olduğu savaş ve zafer anlatılmaktadır. Tablet gerçekte Asur dönemine aittir. Bu tabletlerden Umman Manda’nın dinsel inanış içinde sosyal-kültürel bir fenomen olduğu anlaşılmaktadır. Dini inanışa göre Umman Manda tanrı tarafından insanlara yıkım getirmesi için yaratılmış ve gönderilmiştir. İnsanların onları durdurmaya güçleri yetmez. Aslında karşı çıkanlar destek olurlar. Umman Manda uygarlığın düşmanıdır.
Kısacası Umman Manda kuzeyden gelen ve yağmacılık, istilacılık yapan ve şehirleri yıkan haydut, eşkıya, cani bir millettir. Tablette bunların vahşiliği ve yağmacılığından, kalabalık oluşundan, dinsizliklerinden söz edilmektedir. Naram- Sin bunlara karşı birçok kez asker gönderir fakat hiçbiri geri dönemez. Bu nedenle sorumluluğunu yerine getiremediği için bunalıma girer hatta krallığı bırakmak ister. Sonunda dağda bunları bir şekilde boğarak imha eder. Bir kısmını da ilahi emirle serbest bırakır.
Tablette geçen ve dikkat çeken çok önemli bir olayda Umman manda’nın kuş gibi vücutlu olmaları bir kısmının da kuzgun yüzlü olmalarıdır. Yani bu barbarlar karakarga’ya veya kuzgun’lara benzemektedir. Belki de kendilerine kuzgun görünümü vermişlerdir.
Bu olay M.Ö.2200 yıllarında olmuştur. Bu dönemde Mezopotamya Akkad (Araplar) tarafından yönetilmektedir. Fakat yazı dili hala Sümercedir. Akkad dili ile yazım M.Ö. 2000 li yıllardan sonra gelişmiştir. Kısacası Asur dönemine ait olan tabletin ilk hali aslında Sümerce olmalıdır. Daha sonra bundan Akkadça ya çeviri yapılmış ve ondan da kopyalar hazırlanmış olmalıdır. Bu nedenle çevirilerde birçok hataların olması muhtemeldir.
Tablette geçen kuzgun kelimesi üzerine yaptığım çalışmada ilginç sonuçlara ulaştım!
Sümer dilinde kuzgun demek “uga” İngilizce seslendirilişi “yuca” dır. Akkadçası aribu dur.
Yine Sümerce, mutemelen “karga, kuzgun” “uga” kelimesinden veya ölüm kelimesi “uga” dan türetilmiş “ugugu” kelimesi öfkeli, saldırgan, haydut, eşkıya anlamlarına gelmektedir. Sümerce ugugu kelimesinin İngilizce seslendirilişi yucucu dur. Akkadça karşılığı aggu, uggu dur. “saggasu” eşkıya olan kişi demektir. Yine Akkaça “raggu” kötü, şeytani demektir. Sümerce Mecuc kelimesi ise yecuc’e eşlik eden, birlikte olan demektir.
M.Ö.2200 yıllarında Akkadlar ve Sümerler haydut, eşkıya, soyguncu gibi milletleri kargaya veya kuzguna benzettiklerinden “yucuc” olarak isimlendirmişlerdir. Yağmacı olan bu milletler de kendilerini “kuzgunlar veya karakargalar” olarak isimlendirmiş olabilirler. Çünkü kendilerini özellikle kuzgun kılığına sokmuşlardır.
İngilizce de raven: karakarga veya kuzgun demektir. Raven aynı zamanda İngilizcede de yağmacı, yiyip bitiren, katil demektir. İngilizler kuzgunu veya karakargayı hala uğurlu sayarlar. Geçmişlerinde kuzgun ve karakargalar ile ilgili birçok olumlu mitolojiler vardır. Aslında bunların tamamı Kelt mitolojileridir. Ve diğer Avrupa milletlerinde de vardır. Kelt mitolojisinde kuzgun savaş tanrısıdır ve savaşta ölen Kelt’ler kuzgun olarak dünyaya döneceklerine inanırlar. Günümüzde Londra’daki İngiliz kraliyet sarayında halen 6 adet kuzgun koruma altına alınmıştır. Çünkü kuzgunların saraydan ayrılması demek, İngiliz krallığının yok olacağı anlamına gelmektedir. Bu nedenle bu kargalar önemle korunmaktadır.

İngiliz (Kelt mitolojik) kahramanı Cúchulainn ve kuzgunu.

İngiliz kraliyet sarayında koruma altında olan kuzgunlar.
Yani kuzgun (sömürü) düzeni sürdüğü müddetçe İngiliz Krallığı da devam edecek demektir. Sömürgeci düzen son bulunca kuzgunlar da yok olacaktır. İnsanlık da Yecüc ve Mecüc’den kurtulacaktır. Tarihler boyunca Yecüc ve Mecüc istilalarının periyodik olarak gerçekleştiği görülmektedir. Bunun tipik örneği haçlı seferleridir. Başka bir örneği kıtasal sömürü döneminin başlamasıdır. Diğer bir örneği ise 1. Ve 2. Dünya savaşlarıdır. En son örneği Irak ülkesinin işgal edilip parçalanmasıdır. Burada hemen şunu hatırlamak gerekir: Aslında Yecüc ve Mecüc Allahın bir cezasıdır. Kafir milletler üzerine gönderilen bir gazaptır!!!